16
2004’te Avrupa ve dünya genelinde ekstazi için başlıca kaynak olmaya devam
etmiştir.
Avrupa’da genellikle, ekstazi olarak satılan hapların %61’i mevcut tek
psikoaktif madde olarak MDMA ya da MDEA, MDA gibi başka tür amfetamin
grupları içermektedir. Ekstazi haplarının MDMA içeriği partiler arasında (aynı
logoya sahip olanlar arasında bile) hem ülkeler dahilinde hem de bir ülkeden diğerine
büyük farklar göstermektedir (http://ar2006.emcdda.europa.eu).
Efedrin ve psödoefedrin metamfetamin için giriş maddeleri olmakla beraber,
1-fenil-2-propanon (P-2-P) da amfetamin imalatında kullanılmaktadır; 3,4-
metilendioksifenil-2-propanon (3,4-MDP-2-P), safrol ve safrol bakımından zengin
yağlar yasadışı MDMA imalatında kullanılmaktayken piperonal da MDA’yı
bireştirmek için kullanılmaktadır. Piperonalın pek çok yasal kullanımı bulunmaktadır
ama bunun yanında 3,4-MDP-2P, MDA veya MDMA imalatında giriş maddesi
olarak da kullanılabilmektedir.
Geleneksel olarak, nüfus araştırmaları, kullanımlarının genel yaygınlığı
esrardan daha düşük olmasına rağmen, amfetamin ve ekstazinin esrarla birlikte en
yaygın olarak kullanılan yasadışı maddeler olduğunu göstermiştir.
AB Üye Devletleri arasında, amfetamin ve ekstazi kullanımı yalnızca birkaç
ülkede nispeten yüksek görünmekte olup bunlar Çek Cumhuriyeti, Estonya ve
Birleşik Krallık'tır (http://ar2006.emcdda.europa.eu).
1.2.1. Amfetaminlerin Tarihçesi
Amfetaminlerin temel yapısını oluşturan fenilizopropilamin molekülü, efedrin
sentezi için G.Alles tarafından 1887 yılında yapılan tez çalışmaları sırasında elde
edilmiş ve daha sonra dekstroamfetamin adını almıştır. Araştırmacı, bu maddenin
uyarıcı ve duygu değişikliğine neden olan etkilerini hayvanlarda kendi üzerinde
yaptığı denemelerde görmüştür. Daha sonra aynı konuda çalışmalar yapan Ogata
metamfetamini sentezlemiştir. Asıl elde etmek istediği efedrinin sentezini ise 1929
17
yılında yapmıştır. Metamfetamin ABD’de Methedrin adıyla, 1968 yılına kadar
piyasada kalmıştır. 1932’de Fransa’da nazal inhalasyon için benzedrin (DL-
metilfeniletilamin:dlamfetamin) adını taşıyan nazal preparatlar piyasaya çıkarılmıştır.
Bu preparat burundaki konjestiyonu iyileştirirken aynı zamanda yorgunluğa da iyi
geldiği görülmüştür. Bu iki ilacın piyasada bulunması amfetamin bağımlılığının
yaygınlaşmasının etkenlerinden olmuştur.
Amfetamin başlangıçta krizlerin ve şizofreninin tedavisi amacıyla
kullanılmıştır. Ayrıca barbitürat doz aşımı, mutipl skleroz, migren, deniz tutması gibi
birbiriyle bağıntısız birçok hastalığın tedavisinde tavsiye edilmiştir.
1935’de amfetaminin narkolepsinin (uyku hastalığı) tedavisinde denenmesine
izin verilmiş, hastaların uyanık kalmaları ve fonksiyonlarının normale dönmesi
sağlanmıştır ancak 1938’de tedavi edilen narkolepsi hastalarında paranoid psikotik
reaksiyonlar ortaya çıkmıştır. 1937’de reçetelere yazılabilen bir ilaç olarak hiperaktif
çocukların aktivitesinin azaltılmasında kullanılmaya başlanmıştır. 1939’da narkolepsi
hastalarının ilacı aldıkları zaman acıkmadıkları gözlenmiş ve iştah kesici olarak
kliniklerde kullanılmaya başlanmıştır. Yine aynı yıllarda kamyon şoförlerinin uzun
süre uyanık kalmak için kullandıkları görülmüştür. 1939’dan itibaren savaşta Alman
ordusunda dayanıklılığı arttırmak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. II. Dünya
savaşında Japon ordusunda özellikle kamikaze pilotların tarafından kullanıldı,
savaştan sonra ise stokları tüketmek amacıyla metamfetamin reçetesiz olarak satıldı.
1960’da ise Japon hükümeti amfetamin bağımlılığını ortadan kaldırma çabalarına
başladı. 1940 yılında Freud’un kötü deneyimleri unutularak amfetamin morfin
bağımlılığının tedavisinde tavsiye edilmiştir. 1944’de çok sayıda kişi amfetamin
kullandığından reçeteler kontrol altına alındı, bu durum kullanımı oldukça azalttı,
ancak bağımlılar nedeniyle karaborsada amfetamin alt kültürü doğdu. Đsveç’te
intravenöz olarak kullanılmaya başlandı. 1968’de Đsveç amfetamin ve benzeri
uyarıcıları yasakladı. (Söylemezoğlu, 2001).
1946’ya kadar ABD’de yasadışı amfetamin kullanımı ile ilgili bilgi
bulunmamaktadır, 1960’a kadar amfetaminlerin suiistimali yasal olarak üretilen
18
preparatlarla olmuştur. Eroin bağımlıları eroin bulamadıkları zaman amfetamin
enjeksiyonu yaptıklarından, bazı hekimler, metamfetaminle eroin tedavisi için yasal
bir olanak yaratmayı düşünmüşlerdir, ancak 1965’te uygulanmaya başlayan zararlı
ilaçları kontrol kuralları amfetaminlere de uygulanmıştır. Amfetaminlere yasal
kontrolün uygulanması renk, şekil ve marka olarak benzeyen uyarıcı kafein-efedrin
tabletlerinin piyasaya çıkması yanında, illegal piyasada da fiyatların yükselmesi ile
de sonuçlandı. Ayrıca illegal metamfetamin laboratuarlarını sayısı da arttı. 1989’ da
ABD’de, yeni bir akım olarak “ice” adı verilen metamfetaminin hidroklorür
kristallerinin, sigara şeklinde kullanılması başladı. Bu ürünün ortaya çıkışı ile
toksisite raporlarında artış başladı. ABD’de acil servislere ulaşan amfetamin
zehirlenmesi tüm ilaçlar içinde %1’lik orandadır. DAWN’a göre 1990’da madde ile
ilgili ölümlerin %2’sini oluşturmaktadır. Metamfetamin ağızdan, enjeksiyonla, sigara
ş
eklinde, burna çekilerek kullanılabilir, “ice” dışındaki formlarda enjeksiyonla ve
oral yolla kullanım tercih edilmektedir.
Metamfetaminin kısa süreli etkileri; dikkat yükselmesi, yorgunluğu azaltma,
aşırı mutluluk, hızlı nefes alma, tansiyon yükselmesidir.
Metamfetaminin uzun süreli etkileri ise; paranoya, halüsinasyonlar, davranış
bozuklukları, kilo kaybı, çarpıntı titremedir.
Dostları ilə paylaş: |