KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
175
mezarı, Azerbaycan’ın Millî Muhacerette bulunan liderleri ve s.
325
Aslında zaman zaman yurt dışına çıkışlara yasak konma yetkisi
parti
yetkilisi, güvenlik birimi yetkilisine varmadan, kurumun müdürleri
tarafından da şahsi kıskançlıkları yüzünden yaşandığı da olmaktaydı.
“Bilimler Akademisinde yüksek görevde bulunan birisi dedi ki, senin
yurt dışı yasağını KGB koymuştur. Böyle bir durumun olup olmadığı,
varsa nedenini öğrenmek için KGB’ye mektup yazdım. Oradaki yüksek
görevlilerle görüştüm. Onların bana karşı bir şikâyetleri olmadı. An-
laşıldı ki, benim gitmemi istemeyen müdürümdür. İlginçtir değil mi?
“Sizi yabancı ülkeye davet ediyorlar, enstitüsü
müdürünün değil sizin
kitabınız yabancı dile tercüme ediliyor, onlarınki ise edilmiyor, siz bi-
liyor musunuz kıskançlık ne demektir? Onlar sizi yurt işinde övüyorlar,
örnek gösteriyorlar, ama yurt dışına bırakmıyorlar”.
326
Rejim kendisi için tehlikeli gördüğü bilim adamını sadece yurt dışı
değil, yurt içi üniversitelerdeki konuşmasını da,
derslere girmesini de
yasaklamaktaydı. “Bana sadece yurt dışı değil (1988-1989 yılına kadar
çok sayıda bilim adamına yurt dışı yasağı konmuştu), yurt içindeki
Üniversitelerde (Novosibirsk, Leningrad) dahi konuşma yapmaya izin
vermiyorlardı. Nedenini daha sonra Komünist Partisi Moskova şubesinin
ideoloji bölmesi yetkilisinin bir parti yetkilisiyle konuşmasından anla-
dım “Gureviç’i sıkıştırın - çünkü o düşünüyor”. Benim söyleyebileceğim
programlanmamış düşüncem onlar için çok tehlikeli idi.
327
Yukarıda da ifade olunduğu gibi, sadece yurt dışı çıkışları değil, yurt
dışına yayınların gönderilmesi ve orada yayınlanması
da bir suçlama ol-
makta ve bilim adamının sıkıştırılması ile neticelenmekteydi. Sovyetlerde
yayınlanan bir eserin daha sonra yurt dışında yayınlanması bile “eser
‘biz’im için değil ‘onlar’ için ‘çalışıyor’ suçlamalarını ortaya çıkarmaktaydı.
328
Tarihçinin yurt dışı bilimsel toplantılara katılabilmesi için takip
edilen yolu aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür. Öncelikli olarak
yurt dışı bilimsel kuruluştan davetiyenin olması gerekmekteydi. Bu-
raya katılım işlemlerini başlatmak için tarihçinin parti üyeliği önem
taşımaktaydı. Kurumun müdürünün onayı alınması gerekirdi. Sonra
kurumun içindeki parti şubesinin başkanı ile bir konuşma gerçekleşti-
rilirdi. Bölge parti şubesinden izin alındıktan
sonra belgeleri tamam-
lamak mümkündü. Yurt dışı konferansta veya görüşmelerde yapılacak
konuşmaların metinleri yönetime sunulmalı ve bu konuda yönetimin
izni alınmalıydı. Sosyalist ülkeleri dışında bir ülkeye gitmek için direk
325 Ağayev, a.g.t., s. 167.
326 Gurevich, a.g.m., s. 17.
327 Aynı yer.
328 “Yarım Yüzyıl Tarih Biliminin Hizmetinde”, s. 142.
SOVYET TARİH YAZIMI VE
176
izin verilmemekteydi. Bunun için daha önce sosyalist bir ülkede top-
lantılara katılmış olma ve eleştiriler almama şartı getirilmekteydi.
329
9. Sovyet Tarihçisinin Eserine Bakışı
Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasıyla
Sovyet tarihçileri
de eserlerine yeniden bakmak imkânı kazandılar. Eserlerinden Sovyet
ideolojisinin izlerini temizlemek için yeni araştırmalara giriştiler. Fakat
eserlerini inkâr etmeleri mümkün değildi.
1991 yılında, daha Sovyetler Birliği’nin çöküş aşamasında Azer-
baycan’ın ünlü tarihçisi Ziya Bünyadov, Azerbaycan tarihinin yeniden
yazılması gerektiğini vurgulamaktaydı. Ona göre 70 yıllık Sovyet dönemi
boyunca Azerbaycan tarih yazımında her şey tahribata uğratılmıştır
ve yeni tarihçi nesil yetiştirmekle ve arşivlerimizi serbest kullanmakla
bu işin üzerinden gelmek mümkündür.
330
Sovyet döneminin ideolojik baskısını eserlerinde yaşayan tarihçiler
yeni dönemde eserlerini bu tesirlerden temizleyerek yeniden yazılması
gerektiği fikrinde birleşmekteydiler. Aşağıda
verilecek birkaç örnekte
bunu bir daha görmek mümkündür:
“Sovyetler döneminde yazdığım eserler o dönemin mührünü taşıyor
ve o eserlerin o dönem resmi devlet ideolojisinden ve siyasi şartlardan
kaçması imkânsızdı. Şimdi yazacak olsaydım tabii ki birçok şeyleri
yeniden ve farklı yazardım. Eski eserlerimi reddetmem, zira o eserler
tarih biliminde yerlerini almışlardır.
331
“80’li yılların sonu - 90’lı yılların başlarında yeniden eski konuma
dönmem gerekti. Zira hayat eskilere yeni yaklaşımlarla yaklaşmayı talep
ediyordu. Ben mekanik olarak artıyı eksi veya eksiyi artı yapmadım,
birinin başından kara bulutları alıp, diğerinin başına koymaya acele
etmedim… Örneğin “Rus ayaklanması hikâyesi” eserinde Denikin’inin
inkılap karşıtı kaba bir imajını vermiştim. Farklı
değerlendirme yoktu
ve olamazdı da… Ama yıllar geçtikten sonra anladım ki, benim olaya
bakışım tek yönlüdür. Şimdi olaylara daha geniş bakabiliyoruz ve şimdi
anlıyorum ki, Denikin’in hareketleri bizim tarihimizin bir parçasıdır ve
anlattığımız gibi değilmiş.”
332
329 Bu tespitler M. V. Lomonosov adına Moskova Devlet Üniversitesi Tarih Bölümü doçenti
Gennadi Bordyugov (02. 08. 2005) ve Bakü Devlet Üniversitesi öğretim görevlisi Kamil Veli
Nerimanoğlu’yla yapılan (12.10.2005) görüşmede yapılmıştır.
330 Ziya Bünyadov, “Tarih Yeniden Yazılmalıdır”,
Elm ve Hayat Dergisi,
no. 6, Bakü 1991, s. 3.
331 “Yarım Yüzyıl Tarih Biliminin Hizmetinde”, s. 142.
332 Yu. A. Polyakov, “Tarihi Bilginin Yolu”,
Vatan Tarihi dergisi, sayı 6, Moskova 1996, s. 148
[Ю. А. Поляков. Пут познания истории. //
Отечественная история. Москова 1996. no. 6,
c. 148].