KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
183
Diğer
bir deyişle,
Kazanskaya İstoriya’nın müellifinin yazdıkları, 4,5
asırdır Rus tarihçileri, için bir dayanak oluşturmaktadır. İlk önemli
Rus tarihçilerinden N. Karamzin ve S. Solovyov gibi isimler bu eserin
müellifinin yazdıklarını hiç analiz etmeden eserlerine dâhil etmiş ve
bundan sonra kendilerine atıfta bulunan Rus tarihçilerini de bu şekil-
de yönlendirmişlerdir.
342
Yine meşhur Rus şair ve edebiyatçıları da bu
kayıtlardan etkilendiler. Örneğin
Rus şairi Aleksandr Puşkin, Moğolların
(Altın Orda’nın) “
Aristoteles’i ve cebiri olmayan Araplar” olduğunu,
dolayısıyla bu ülkeye onu zenginleştirecek bir kültür vermekten yoksun
olduklarını yazmıştır. Puşkin, Rusya’daki Altın Orda etkisinin, Arapların
Batı’da yaptıkları etkiyle karşılaştırılamayacak kadar düşük düzeyde
olduğunu belirtmiştir.
343
Altın Orda Devleti ve tarihine bu yaklaşım
devam ederken Birinci
Petro döneminde Rusya’da Altın Orda’dan kalan bütün izler silinmeye,
ciddi reformlar gerçekleştirilmeye ve Rusya, “Batılı” bir devlet hâline
getirilmeye çalışıldı. SSCB döneminde ise daha da ileriye gidildi. 1944
yılında, yani Ruslar için ölüm kalım meselesi olan ve Rusların milyon-
larca vatandaşını kaybettiği II. Dünya Savaşı sırasında SSCB Komünist
Partisi, Altın Orda Devleti Tarihi’nin araştırılmasını tamamen yasakladı.
Bu yasağın önemli bir sembolü de vardı: Emir Timur ile Altın Orda Hanı
Toktamış’ın mücadelesini konu eden
Edigey Destanı.
344
Bu yasak son derece ilginç bir duruma yol açtı. Bu dönemde yazılan
tarih kitaplarında söz konusu 2,5 asırlık
bir dönem görmemezlikten
gelindi. Nitekim Sovyet döneminde kaleme alınan Rusya tarihine dair
eserlerde Kiev Rusyası’nın yıkılışından (XII. yüzyıl) hemen sonra Çar-
lık Rusyası’nın kuruluşu meselesi (XV. yüzyıl) gelmektedir. Bu yasak
öncesinde kaleme alınan kitaplarla Sovyet tarih ders kitaplarında ise
Altın Orda’dan hep olumsuz bahsedilmekte ve genellikle aşağıdakine
benzer satırlara yer verilmektedir: “
Altın Orda, kültürel gelişim açısından
Batı’dan çok geride kalmıştır. Altın Orda’nın hâkimiyeti, Rus ekonomisi-
nin, tarım, inşaat, zanaat gibi dalların gerilemesine neden olmuştur
…”
Yurtdışına kaçan ve Avrasyacılık ekolünün kurucuları
olan Rus ta-
rihçileri ile Lev Nikolayeviç Gumilev gibi bazı istisnalar hariç, Sovyet
tarihçileri Altın Orda’ya son derece olumsuz yaklaştılar. Bu yakla-
şımda çelişki de göze çarpmaktadır. Altın Orda öncesinde fetret devri
342 Rus tarihçilerinin Altın Orda ve genel olarak Tatar tarihine yaklaşımları için bkz. S. H. Ali-
şev, “İzvraşenie i Falsifikatsiya İstorii Tatar v Russkoy İstoriçeskoy Nauke”,
Tatarskiy Narod
Posle 1552 Goda: Poteri i Priobreteniya, Kazan 2003, s. 235-240; İlyas Kamalov,
Altın Orda
ve Rusya. Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi, s. 51-55.
343 H. C. d’Encausse,
Tamamlanmamış Rusya, çev. R. Uzmen, Ötüken Yayınları, İstanbul
2003, s. 46-47.
344
Edigey Destanı, Yay. Haz. R. Sultî, Türksoy Yayınları, İstanbul (t).
SOVYET TARİH
YAZIMI VE
184
yaşanıyordu ve Rus ve Sovyet tarihçilerinin belirttiği gibi Altın Orda,
Rusya’ya yalnızca olumsuz etkide bulunsaydı Rus Devleti’nin XIII. yüz-
yılın başındaki durumdan daha da kötü bir vaziyette olması ve daha
fazla gerilemesi gerekirdi. Hâlbuki Altın Orda’nın hâkimiyetinden çıkan
Rusya, Avrupalı seyyahları şaşırtacak güçte bir devlet hâline gelmişti.
Altın Orda ve mirasçılarının Sovyetler Birliği döneminde olumsuz
tasviri, hem Sovyet yönetimi hem de gayri Rus halklar için başka sorun-
lara da yol açtı. Altın Orda’nın olumsuz resmedilişi, ötekinin, düşmanın
resmedilişi olması dolayısıyla bir taraftan anlaşılabilir bir durumdu.
Ancak “resmeden” ile ötekinin aynı çatı altında yaşaması ve Kremlin’in
hep kardeşlikle dostluktan bahsetmesi, hem
bir çelişkiydi hem de gayri
Rus halkları için olumsuz bir durumdu. Kaldı ki, gayrî Rus halkların bir
kısmı doğrudan Altın Orda ile bağlantılıydı. Nitekim ortak tarihin, bu
halkları Sovyetlere karşı birleştirebileceği tehdidi görüldüğünden dolayı
Sovyet yönetimi, 1944 yasağından sonra yeni bir tez daha ortaya attı.
1948’de
Tatar Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti İçin Malzemeler adlı
derleme bir kitap yayımlandı ve Kazan Hanlığı ve Tatar halkının tarihi
yeniden yorumlandı. Buna göre Tatarların, gerici ve barbar Altın Orda
ve onun kalıntısı gerici feodal devlet olan Kazan Hanlığı ile bir ilgisi
olmadığı gibi bölge halkları da güya bu iki devletin hâkimiyetinde baskı
altında yaşamışlardır.
345
Buna göre de IV. İvan, bölgedeki halkları (Türk-
leri) işte bu iki vahşi devletin hâkimiyetinden kurtarmış, hatta bölge
halkları bu süreçte Ruslarla birlikte hareket etmişlerdir.
Yani Sovyet
tarihçilerine göre Altın Orda ve Kazan Hanlığı halkı, kendi devletlerinde
baskı altında kalmış, Rusların bu devletlerle mücadelelerinde onlarla
birlikte hareket etmiş ve neticede ortak düşmanı mağlup etmişlerdir.
Bütün bunlar yazılırken de bölge halklarının Ruslara karşı verdiği mü-
cadele, istila tamamlandıktan sonra dahi devam eden ayaklanmalar vs.
görmezlikten gelinmiştir. Bu fikir, bölge halklarına o kadar aşılanmıştır
ki, Başkurtlar günümüzde (XXI. yüzyılda) kendi istekleriyle Rusya’ya
katılım yıldönümlerini kutlamaya başlamışlardır.
Yine Sovyet tarihçilerine göre Ruslar, bölgedeki Türk halklarını
düşmandan kurtararak himaye altına almış
ve her alanda ilerlemele-
rini sağlamışlardır. Rus yayılmacılığı, Ruslar tarafından Altın Orda ve
hanlıklardaki halklara yapılan bir lütuf olarak değerlendirilmiş, hatta
bugün de öyle değerlendirilmeye devam edilmektedir: “
Kazan’ın Rus-
ya’ya ilhakı, onun merkezî devletin istikrarlı yapısına dâhil edilmesi
345 A. J. Frank,
Islamic Historiography and “Bulghar” Identity among the Tatars and Bashkirs
of Russia, Brill Acedemic Pub, Leiden-Boston 1998, s. 180-185; L. Şahin, “Rusya Federas-
yonu’nda Orta Öğretim Tarih Ders Kitapları Üzerine Tartışmalar: Tataristan Örneği”, İdil-Ural
Tarihi Sempozyumu (10-12 Ekim 2011) Bildiriler, I: Türkçe Metinler, yay. haz. İ. Kemaloğlu, TTK
Yayınları, Ankara 2015, s. 238.