Fuzûlî’nin Leylâ vü Mecnûn’unda… 229
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/7 Fall 2009
Mecnûn aracılığıyla konuşan Fuzûlî'nin, daha sonra, başka
beyitlerde bu gizliliğe muhalefetini görürüz.
Aşk olduğu yerde mahfî olmaz
Aşk içre olan karâr bulmaz
92/570
Terbîr ile aşk zevk virmez
Tedbîr diyâr-ı aşka girmez
96/604
Kâinat yaratılmış ve gizli sır, aşk sebebiyle ortaya çıkmıştır.
Dilden dile düşdü bu fesâne
Fâş oldu bu mâ-cerâ cihâna
97/606
Mesnevinin her iki kahramanı da aşklarının ezelî olduğunu
söylerler.
Leylâ:
Ben anınım ol benim ezelden
Sakla bu alakayı halelden
Ey çarh bu akd olanda muhkem
Belki yoğ idin arada sen hem
Mecnûn’a koyupdur ad Leylî
Eyler seni ad ile tesellî
235-236/1694-1700
Mecnûn:
Ol gün ki rahımda kilk-i kudret
İcâdıma verdi zîb-i sûret
Doldurdu hevâ ile dimağım
Sevdâ ile bağladı ayağım
Derd-i ezelî devâ bulur mu
Mihr-i ebedî fenâ bulur mu
41/959-964
Ben kandan u terk-i aşk kandan
Aşk-ı ezelî çıkar mı cândan
283/2071
Bu ilâhî aşkta aslolan Leylâ’dır. Çünkü Tanrı, güzelliği ile
Leylâ’da tecellî etmiş, Mecnûn’da göz ve gönül hâline gelip, kendi
güzelliğini seyretmiştir. Victoria R. Holbrook bir değerlendirmesinde,
bu durumu şu şekilde özetlemektedir: “Fuzûlî’nin Leylâ’sı Mecnûn’un
Tanrı eğretilemesiydi; sonunda Mecnûn sevdiği göstergeyi onun
gösterilenine ulaşmak için geride bırakmıştı: Kız Tanrı’nın insan
kılığına girmiş hâliydi ve Mecnûn Leylâ’yı biçimsel bir kılıf diye
230 Pervin ÇAPAN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 4/7 Fall 2009
reddetmişti. Fuzûlî’nin bitirişi tinsel bir zaferi ve dünyevî bir trajediyi
betimler.”
18
Mecnûn’a hemin şerâb tutma
Leylî’yi ki asldır unutma
169/1183
Mecnûn'un aşka istidadı doğuştandır. Okulda olgunlaşan bu
aşkı Fuzûlî, uzun uzun anlatır.(s.84)
Bir câmdan içdiler mey-i zevk
Ol iki harâb-ı bâde-i şevk
Girdâb-ı belâya oldular gark
Kalmadı aralarında fark
Evzâ’-ı muhâlif oldu yeksân
Gûyâ iki tende idi bir cân
Her kim sorar olsa Kays’a bir râz
Leylî'den ana yeterdi âvâz
Kim Leylî’ye kılsa bir hitâbı
Kays idi ana veren cevâbı
91-92/559-563
Mesnevîlerde eğitimin iki boyutu vardır. Tutulan hocalar,
çocuğa devrin bütün aklî ve naklî ilimleri ile gelecekte sürdürecekleri
beyliğin gereklerini öğretirler. Bunun yanı sıra aşkı da talim ettirirler.
Kaderleri birleşen asıl kahramanlar, tesadüfen aynı okula giderler.
Mesnevîlerin özüne yerleşen aşk da burada doğar. Leylâ ile Mecnûn
okulda tanışırlar ve birbirlerini görür görmez severler.
Fuzûlî Kays’ın aşka istidadının, âşık mizacı ve güzele olan
tutkusunun daha bebeklikten itibaren kendini gösterdiğini söz konusu
etmiştir.
Bir gün anı gezdirdi daya
Derdini yetirmeğe devâya
Bir evde meğer ki perî-veş
Ol tıflı görüp olur müşevveş
Rahm etdi eline aldı bir dem
Tıfl anı görünce oldu hürrem
Hüsnüne bakıp karâr tutdu
Feryâd u figânını unutdu
Oldukça elnde oldu handân
Düşdükçe elinden oldu giryân
18
Victoria R. Holbrook, Aşkın Okunmaz Kıyıları, İletişim Yayınları,
İstanbul 1998,s.261