T. C. İStanbul 13. AĞIr ceza mahkemesi


SANIK EROL ÖLMEZ SORGU VE SAVUNMASINDA



Yüklə 423,12 Kb.
səhifə4/5
tarix14.06.2018
ölçüsü423,12 Kb.
#48494
1   2   3   4   5
SANIK EROL ÖLMEZ SORGU VE SAVUNMASINDA :

“Sayın başkanım değerli üyeler savunmamı nasıl başlayacağım tam bilemiyorum. Yalnız parça parça yavaş yavaş kendimi izah etmeye anlatmaya çalışacağım. Şimdi sayın başkanım önce Kuvai Milliye den başlamak istiyorum. Şimdi Kuvai Milliye 1919 a 2006’nın kasımında gelmiştim. 3 ay kadar kaldım işte o ara Hüseyin Görümü gördüm. Nasıl geldiğimi izah edeyim. Fikirtepe den Kadıköy e gitmekte olan bir minibüse bindim. Bu minibüste Kuvai Milliyenin pankartını gördüm. Dikkatimi çekti minibüsten indim bir gireyim içeriye o ara zaten karşıya doğru geçiyordum orda da bir ev bakma durumlarım vardı tam kalacak da yerim olmadığından dolayı kalpaklı bir adam gördüm yaşlı kapıda kapalıydı dedim ki amcacım biz buraya girebilir miyiz dedim. Tabi dedi girebilirsin zile bas dedi. Zile bastım tabi kapıyı açtılar içeriye girdim merhaba nasılsınız iyi misiniz ben Erol Ölmez tanıştık öyle konuşmalar oldu daha sonra Hüseyin Görüm geldi. Kendisiyle tanıştık oturduk konuştuk sonra kendisine Anlattım derdimi dedim ki dedim ki ya ben işte ne iş yaparsın anlatmaya başladım ben bitkilerle uğraşırım o ara bitkilerle uğraşıyordum sayın başkanım ne iş yaparsın ne edersin derken işte karşıya geçeceğim kalacak bir yerim olmadığından dolayı kendime bir yer arıyorum dedim inşallah hani karşıdan onu dedim bakacam olursa olur olamazsa olmaz bana dedi ki Hüseyin Görüm ya dedi kardeşim öyle kendini de sıkma madem senin kalacak yerin yok derdini de anlattın bize istiyorsan gel dedi burada dedi kalacak yerimiz var kalırsın tabi ki sayın başkanım orda burda kaldığımızdan dolayı stres, sıkıntı, bulanımlar dayız iş yok güç yok cebimizde paramız yok buda iyi oldu benim için daha doğrusu tabi ki ben Kuvvai Milliye de kalmaya başladım o aralar sağ olsunlar ordaki insanlar yardımcı oldular özellikle Kahraman Şahin işte kalacağım yeri gösterdi bana Kuvvai Milliye de kalmaya başladım Kuvvai Milliye’de kaldığım sürelerce sayın başkanım işte orda ki olan herhangi bir şekilde sohbetlerimiz Hüseyin abinin dini konuları anlatması benim ona anlatmam öyle böyle derken zaman geçti o arada ben dışarı tabi gidiyorum başka yerlere gidiyorum iş yapma peşindeyim. Akşamları olduğu zaman geliyorum bazen gündüz kalıyorum hiç gitmiyorum, bazen gidiyorum bu şekilde benim bir kışı atlattım ben çünkü kalacak yerimiz olmadığı için bir kışı atlattım daha sonra benim Fatih’te Murat denilen arkadaşım Murat Aydoğan kendisi Rami’de zeytin toptancılığı yapıyor aynı zamanda zeytin işleriyle uğraşıyor bizim Kuvvai Milliye ye geldi gelirken zeytin falanda getirdi tanıştırdım sonra onla biraz sohbet ettik onun hanımı astım hastasıydı dedi ki ya Erol böyle böyle ne yapıyon ne ediyon ne olsun dedim Murat işte böyle buradayız ama işte inşallah biraz paramız olursa durumu bir düzeltirsem kendime dedim bir ev tutacağım ya Erol dedim benim hanım dedi köye gönderdim çocuklarla astım hastası burada dedi kaldığı yer dedi zaten rutubetli ona dedi gelmiyor sen burada benim yanımda kal istersen Fatih Çarşamba’da oturuyor bu arkadaş bende ömrü hayatımda Çarşamba’yı bilmem Fatih’e gittim çok kere ama Çarşamba’yı bilmiyorum neyse beni aldı Çarşamba’ya geçtik Çarşamba’da ben kalmaya başladım evinde beraber Murat Aydoğan ile beraber kaldım arkadaşla tabi ki o aralar biz birkaç kere onla beraber Kuvvai Milliye geldik zeytin getirdik, zeytin yağı getirdik işte sonra beraber şeyleri dalaşmaya başladık pazarlara çıkıyordu o beraber çıkmaya başladık öyle bir koşturmaya başladık şimdi iddia makamı iddia ediyor hani sabah 8, akşam 8 sabahın 7’sinde kalkıyordu o Murat erken kalkıyordu sabah sanamazına kalkıyordu bende işte sonra beni kaldırıyordu o camiye gidiyordu geliyordu kaldırıyordu beni sabah onla çıkıyorduk biz önce bir ramiye gidiyorduk başkanım rami’i açıyorduk ondan sonra araba vardı onda servis arabası işte Salı pazarı, Pazar pazarı, Pazartesi pazarı, Cuma pazarı derken böyle dolaşıyorduk onla aynı zamanda hem zeytinleri ben tenekelerini taşıyordum yardım ediyordum ona bu şekilde zeytin yağlarına yardım ediyordu oda müşterilerin yanına gidiyordu bu şekilde koşturuyorduk iş yapmaya çalışıyorduk hani bir şeyler yapmanın peşindeydik daha doğrusu neyse sayın başkanım tabi o ara benim Ahmet Turgut Turgutoğulları turizm firması ben kendisini tanımıyordum Özgün abi var beraber açmışlar şeyde Fındıkzade’ de dediler ki Özgün abi aradı beni ya Erol dedi böyle böyle biz bir yer açtık sen dedi bizim yanımıza dedi bi gel daha önce 2003’de turizm firmasında Efe turizmde sen beraberdin iş yaptın bu işten de anlıyorsun çevrende senin geniş yani bize biraz faydalı ol ya dedim abi dedim işte böyle zeytin işiyle uğraşıyorum falan filan bir anlattım derdimi olur abi dedi niye olmasın yani iş olsun sonuçta bir şeyler olsun biz Murat arkadaşımla beraber gittik uğradık çaylarını içtik sohbet ettik falan neyse dedi Erol Ahmet abi falan tanıştık Ahmet abiyle 60 yaşlarında bir insan dedi oğlum ben dedi işte 60 yaşında bir adamım burası dedi benim dedim 8-9 tane aracım var binek aracımda var sen dedi turizmden anlıyormuşsun Özgün senden bahsetti akıllı bir çocukmuşsun, girgin bir insanmışsın sen dedi iş yaparsın yap dedi kazan dedi bir şeyler yap dedi hatta dedi gerekirse dedi senle beraber notere gidelim noter tasdikli dedi seni dedi şirkete ortak edildim ya ben sevindim bir anda böyle milli piyango çıkmış gibi tamam abi dedim niye olmasın oraya da ortak oldum sayın başkanım hem bir yandan o işi koşturuyorum hem bir yandan o işi öyle tabi benim çevremde tanıdığım insanlar vardı daha önce 2003’de kalma fabrikalar vardı onları ben tabiî ki Efe turizm olarak daha sonra dağıldı o o çevreleri oraya sokmaya başladım bunları Fabrikaları fabrika müdürleriyle görüşmeye başladık birkaç tane servis bağlamaya başladık bu 8 tane araç oldu 37-38 tane araç oldu iyi de bir para kazanmaya başladık tabi o ara ben Çarşamba’da kalıyorum yine hem ondan sonra maddi destek sağlamaya başladım kirası 350 milyon YTL bir kira vardı bende yardım etmeye başladım bu şekilde kalmaya başladım o aralar işte Kuvvai Milliye’ de gidip geliyordum birkaç kere gittim geldim misafirlerim oldu, arkadaşlarımı götürdüm, işadamı dedim şöyle bir şey var sayın başkanım bu konuya ben değinmek istiyorum Kuvvai Milliye nin cebinde 5 kuruş parası yok elektrik borç, su borç, kira verilmemiş hiçbir şey yok hani bizde kaldık, yattık sağ olsun işte bize yardımcı oldular dışarıda kalmama sebep olduklarından dolayı bir vefa borcu vardır insanın ödemesi gereken bir vefa borcu vardır. Bizde tabi tanıdığımız insanları şimdi insanlar geliyor dediğimiz aynı şekilde yani Murat’ da söyledi Karaman’da izah etti yani askeriyenin bir ihalesi var Zeytinlikle ilgili hani bir şeyler yapabilir miyiz biz bu Kuvvai Milliye yi nasıl kurtarabiliriz yani bunun bu sıkıntısı nasıl ortadan kalkabilir bu maddi olan borcu nasıl bitebilir şimdi önüne gelen insanlar Kuvvai Milliye ye geliyor ben şunu yaparım ben bunu yaparım herkes sadece gelsin yesin içsin gitsin başka bir şey yok tabi sayın başkanım kusura bakmayın biraz başınızı ağrıtacağım herhalde dağınık dağınık oluyor da ben hani her şeyi baştan konuşmak istiyorum da sayın başkanım tabi bir şey yapamadık Allah var hiçbir şey yapamadık Kuvvai Milliye ha cebimizde paramız olduğu zaman 3-5 torba bir şeyler aldık böyle bakkaldan, marketten veya sigara götürdük bunlar önemli değil bunlar hiçbir şey değil bir şeyler yapmaya çalıştık ama yapamadık yani ben ora kendim koşturuyorum tabi Hüseyin ağabeyler diyor ya zeytin operasyonu adını verdi işte bizim Murat zeytinleri getirmişti Murat’la beraber biz getirmiştik. Hatta İzmir’e gittikleri zaman birde Pendik açılışında falan bende o ara Turgut Oğullarındayım araba rica ettiler araba sağladım hani bir faydam olsun bir vefa borcu kardan kıştan kurtardılar neyse öyle bu şekilde oldu bir insanlığımızı bu şekilde şey yaptık sayın Kahraman tabi beni arıyor ben görüşüyorum, ben arıyorum Kahraman’ı Kahraman’la pek fazla konturu olan bir insan değildi ben çalıştığım için beni kontörümde olurdu bende biraz yanlış anlamayın yani böyle telefonlarda geyik muhabbetini yapmasını, şaka yapmasını, gırgır şamata mesela benim için iddia makamı demiş ki Erol ha ejder oldu ha aslında ben telefonumda Erol ha ejderoğlu diyordum, işte ben profesör doktor şehit bin seyit Erol Ölmez han hazretleri diyordum, işte ben cibali karakolundan abuzittin baş komiser diyordum ben böyle gırgır telefonlarda böyle konuşan bir insanım hani şaka mahiyetinde işte nasıl anlatayım sabah 8 akşam Çarşamba ‘da Çarşamba’da şöyle mevzu oldu benim tam çaprazımda butikçi bir bayan vardı kendisiyle ben böyle ara sıra selam ün aleyküm. aleyküm selam, merhaba nasılsınız iyi misiniz diye diye bir samimiyetim oldu benim güzelde bir bayandı hoşlandım kendisinde zaten ben bekar bir adamım öyle bir samimiyet oldu derken samimiyetimiz dışarılara taştı yani gezmeye dolaşmaya başladık ya iş ciddiye geldi artık yani öyle bir hal aldı ki ben ciddi ciddi dedim ki ben artık bir yuva kurayım bir ev kurayım kendimi bir toparlayayım artık bir şekle gireyim dedim yani ben bir şeklim olsun benim yani bu orda burda orda burda bu bir hayat değil dedim yani kendi kendime neyse sayın başkanım sonra devreye bir ağabeylerimi koydum babası bunun işte Ak partiliymiş bende Ak partiyi hayatta Ak partili değilim sevmemde yani nasıl olacak dedim ya bu dedim şimdi tesettürlü ben böyle birde ben Atatürk milliyetçisi bir insanım bunun babası dedim hayatta kapıdan içeri almaz nasıl ikna etsek, nasıl ikna etsek sonra benim bulduğum insanlar devreye girdi babasıyla bir sohbete girdiler babasıyla sohbette derken öyle böyle öyle böyle en sonunda sayın başkanım iş ciddiye bindi babası beni çağırttı evine gittim dedi ki gel bakayım sen buraya sen böyleymiş böyle biz seni şimdi araştıracağız, soruşturacağız adreslerini ver araştırdı evime kadar gitmişler, ailemi görmüşler bizim kardeşimiz bahsetmişler iş ciddiye bindikten sonra hadi isteyelim isteyelim sayın başkanım abimi aldım götürdüm eniştem falan istedik babası verdi Allah bende sevindim ev kuruyoruz, yuva kuracağız artık tabi artık oda olmayacak sağ olsun iddia makamı sağ olsun emniyet bize paldır küldür aldılar niye aldılar bende hala da çözmüş değilim burasını aldılar bizi nişanlıklar aldık her şeyi aldık nişanlıkta gitti her şey bitti, yani anlayacağınız suya düştü sayın başkanım oda gitti o bitti yani o olay babası bu saatten sonra Ak partili bir adam kalkıp da kızını bana verir mi çok zor neyse sayın başkanım yani ben kusura bakmayın ben içimi dökmeye çalışıyorum daha konuşacağım çok şey var kendimi tam 14 aydır hazırlıyorum birazda psikolojim şey ailemde tabiî ki terörist muamelesinden gelelim gidelim olmadı cezaevine sağ olsunlar onlarda korktular onlara da yani sayın başkanım şimdi ben alınmış alındığım ana geleceğim nasıl ben gözaltına alındım şimdi Kuvvai Milliye den çıktık sayın başkanım tabi o ara Ahmet abiyle biz tartıştık ayrıldık sen alacaklı oldum halen alacaklıyım hale getirecekler neyse tabi Murat’ın ailesi geldi o ara ben kendime Fındıkzade de küçük bir tek odalık bir yer tuttum öyle 10 metrekare ufak bir eşyaları var içinde 150 YTL kirası inanın başkanım yani bunlar söylenmez onu bile ödeyemedim bir ay verdim ikinci ay veremedim 150 YTL sağ olsun arkadaşım var benim yapım firması ve aynı zamanda dizilerle bu casting ajans Baymento casting sahibi benim zamanında buna çok büyük iyiliklerim oldu insanlıklar yaptım zaten hep insanlık yapa yapa bu hale geldik ya önemli değil yani iyilik yap denize at işte kul bilmezse hak bilir diye neyse sayın başkanım arkadaşımı aradım dedim ya böyle böyle müftü ağa ben dedim sıkıntıya düştüm artık kirayı veremez yani dostum ne yapıyorsun ya dedi öyle bir şey mi olur dostum dedi hemen arabayla geldi durumu çok çok iyi aldı beni bulunduğum yerden ya dedim Müftü ağa 3-5 parça zaten eşyayla zaten kazak şunlar bunlar ne bir şeyim yok tamam mamam ev sahibi de hatta 150’de bir borcum daha vardı biraz daha elektrik borç vardı dedi ki bazı şeyler var onları vermiyorum dedi parayı getir öyle tamam dedik getiririz kalsın dedik sende şimdilik arkadaşın yazıhanesinde kalmaya başladım işi öğrenmeye başladım ondan sonra orda çay may işleri derken bazen ekip işleri oluyordu ekip götürdüğünüz zaman başkanım yani ekibi siz götürdüğünüz zaman 20 YTL yazılır hanenize günlük iyi para 20 YTL tabi ekip işini de öğrenmeye başladım dizilere adamları götürüyorum o aklınıza gelen sanatçılarla hepsiyle senli benli oldum tanışıyoruz artık böyle güzel giyiniyoruz, temiz giyiniyoruz ekip dediğimiz o 30-40 kişi ekibi hazırlıyorsunuz oyuncular veya figüranları bunları götürüyoruz bu şekilde tabi sayın başkanım bunlar böyle götüre götüre derken öğrendik arkadaşında Kanal 7 ile anlaşması oldu 11 tane dizi filmi çekmesi gerekiyor her şeyi bana bıraktı orda dedi ki Erol sana bırakıyorum, sana güveniyorum sen benim çocukluk arkadaşımsın aileni bilen ailemizi bilen insansın yani her şeyim sana ait sağ olsun oda neyse sayın başkanım ben uzatmayacağım gecenin bir saati bizim ertesi gün 100 kişi ayın 22’si 100 kişi kaldırmamız lazım ekip olarak AKM’nin önünde toplanacaklar otobüslerle kaldıracağız çekim yerine gidilecek hatta bende kendim Kuzey rüzgarında oynadım işte birkaç dizide oynadım yani annem dizisinde falan öyle bazen ihtiyaç oluyor adam yok ordan hemen arkadaş diyor ki Erol sen gir diyo a giriyorum 40 kağıt parası var başkanım bedava para bir ha hu yapıyorsun 10 dakika fazla değil 40 lira para bedava para neyse sayın başkanım ben tabiî ki gittim o gün morelimde bozuktu içime birde daraltı düştü dedim ne oluyor acaba bugün böyle benim müdürler çalışıyorlar herkes sabaha kadar çalıştılar onlar bilgisayarda falan ekipleri hazırlıyorlar sabah 100 kişi hazırlanacak Erol’da bunların başında gidecek ben dedim ki saat olmuş baya geç yatayım dedim sabah dedim zaten erken kalkacağım arada bazen bizim ekipten böyle gece çalışan çocuklar evine gidemezler gidemediği zaman şirkete gelirler kapıyı vururlar ben açarın şirkette kalırlar sabah giderler sayın başkanım bir baktım kapı bam bam bam vuruldu Allah Allah dedim ne oluyor bizim Serkan müdür, Ebru hanım hepsi çalışıyorlar bende o anda irkildim tabi uyuya kalmışım katlım şöyle bir baktım birden içeri daldılar Allah Allah ellerinde böyle silah milah falan bir şeyler dedi Allah Allah ne oluyor dedim ben ben anlamadım bunlar dedim acaba kendi kendilerine bizim dedim dizi oyuncuları bana dedim şaka mı yapıyorlar bize oyuna mı getiriyorlar bizi anlamadım ki polis polis çünkü bizde polis kılığına giriyorduk, asker kılığına giriyorduk dizi oyuncu olan herkes her kılığa girer başkanım anlamadım birden hepsini herkesin ellerine kelepçe benimde kelepçe ben zaten yataktan aldılar attılar yere hemen arkamdan böyle bir kelepçe ben bir şey anlamadım şimdi ne oluyoruz dedim ya Erol Ölmez kim dedim Erol Ölmez benim heee Kuvvacı sensin dedi uzun boylusu birde çökmüş üstüme ya bir Dakka dur nefes alayım bir Dakka dur baktım başkanım adam silah nerde silah nerde ya ne silahı dedim Allah Allah ben hayatımda çakı taşımayan bir adamım silahla ne işim olur dedim ya kaldırın beni bir yerden dedim ya bir anda geldiler böyle sinirlendim yani neyse aradılar beni yerden kaldırmıyorlar diğerlerini kaldırdılar kelepçeyi çözdüler sonra beni arıyorlar arıyorlar inanın şirketini arkadaşın darma dağın ettiler darma dağın hiçbir şey bulamadılar başkanım hiçbir şey yav olmaz ki Erol ölmez’de ne olsun Erol Ölmez’de buldular telefonumu buldular telefonun içindeki cüzdanımı buldular başka bir şey yok cuzdanımın içindeki kartlar telefon şeyleri kartları falan filan hatta Kuvvai Milliye kartını bulamadılar da ben astarın içindeydi dedim ki Kuvvai Milliye kartı da var onu da alın dedim onu da bu dedi ne Kuvvai Milliye astarı yırttı öyle buldu Kuvvai Milliye kartını sonra bana böyle yaptı dedi ki sen havamı atıyorsun dedim ben ne hava atacağım millete dedim ya benim durmuş cebimde kalmış ben hayatta kimsede bilmez şirkette de kimse bilmez ben demem böyle böyle diye sayın başkanım tabi polisler aldılar beni götürdüler nereye götürdüler ordan kelepçe ben anlıyorum biliyor musunuz sayın başkanım şimdi bu polisler geldi beni aldı ya nereye alıyorsunuz siz beni yani ben şimdi şaşırdım nereye gidiyoruz sen gel bizimle gidiyoruz ya nereye gidiyorum sen bana bir söyle bakayım belki avukatlara avukata haber vereceğiz, ailemize haber vereceğiz insanları nereye götürüyorsunuz siz beni sayın başkanım tabiî ki ben zannettim ki o gün o sabah alınmadan önce bir gün önce bizim tam karşımızda börekçi var börekçi bir tane tartışmıştık hatta sinirlendim ona börek torbasıyla kafasına vurdum orda bir tane fakir bir adam vardı adamı kovdu dedim bırak kardeşim parasıyla değil mi ben vereceğim parasını sen niye kovuyorsun adamı fakir diye insanları böyle hor görüyorsun utanmaz dedim ona börekçiye börekçi üstüme şey yapmaya başladı bende torbayla vurdum kafasına sinirlenmiştim o gün onun yanına da çok polisler gidip geliyor bende ara beni arabaya koydukları zaman ben dedim ki börekçi dedim herhalde bu beni aldırdı ya bilmiyorum ki ben nereye gidiyorum sayın başkanım önce bir hastaneye götürdüler doktora muayeneye girdik muayeneden çıktık muayeneden aldılar beni götürdüler Fatih Çarşamba’daki Murat denilen arkadaşımın evine Murat’ı kapıyı çaldılar Murat çıktı tanıyor musun dediler evet dedi tanıyorum dedi Erol ölmez dedi dedi beraber mi kaldınız evet dedi beraber kaldık bir evi arayabilir miyiz dedi. Buyurun arayın aradılar bir şey bulamadılar dediler ki Erol burada ne iş yapıyordu, ne ediyordu oda anlattı Erol’un kalacak yeri yoktu benim dedi yanımda kaldı beraber kaldık işte bir kışı böyle geçirdik zeytin işi yapıyordu şeyde anlatmaya başladı yaşadıklarını anlattı orda polislere ha tamam bir tanesi de not alıyor elim halene arkadan kelepçeli tamam dediler kapıya kapadılar iyi günler arabaya yeniden bindirdiler Terörle mücadeleye geldik şimdi Terörle mücadeleye geldik bakıyorum ya ben nereye geldim şimdi bilmiyorum ki geldik terörle mücadeleye beni aldılar bir odaya attılar. Ondan sonra sayın başkanım odaya attılar yanıma bir tane avukat verdiler Fuat Turgut hatta bu davanın sanığı aslında Fuat Turgut beni arada bir kaldırıyor bana diyor ki işte Kuvvai Milliye nin 5 milyon doları varmış doğrumu, yok şunlar varmış doğrumu, bu kadar iş yapmışsınız doğrumu falan ya bende şaşırdım polisler geliyor buna sigara veriyor, dürüm getiriyorum ekmek arası ben uyandım orada dedim ki ya bu kendi kendi bu avukatım diyor yoksa benim yanıma polis mi verdiler bu dedim beni konuşturmaya mı çalışıyor bir şeyler mi söyletmeye çalıyor ya dedim arkadaşım sen kimsin dedim ben Avukat ya dedim ne 5 milyon doları ne neysi bunlar nerden çıkıyor yani emniyet müdürlerinin yanına çıkıyor geliyor provokatör ajan bunu ben öğrendim daha sonrada öğrendim sayın başkanım aradan bir gün sonra beni bir odaya aldılar beni odaya aldılar sayın başkanım ben şimdi bu odada polisler beni iki tane polis bir tanesi badem bıyıklıydı beni odada oturtturdu sandalyeye otur bakayım Erol Ölmez kuvvacı otur oturduk artık emniyettesin bir şeyde yok işte diyor bana böyle yapıyor sayın başkanım bakın ya böyle bir şey olur mu işte sen diyor işte çok şey biliyorsun Erol sen bize her şeyi anlatacaksın sen burda her şeyi konuşacaksın bize diyor yardımcı olacaksın bizi diyor seni diyor buradan diyor savcı beyi arayacağız serbest bıraktıracağız ben dedim ne biliyor muşum dedim siz madem çok şey biliyorsunuz benle ilgili bildiğiniz dedim yetinin ne biliyorsanız ben dedim bir şey bilmiyorum bırak dedi Erol dedi işte Kuvvai Milliye paralar nerden geliyor. Yok dedi işte silah milah var dedi yüklü miktarda bunlar dedi nerden geliyor ya dedim ne silahı geliyor, ne parası geliyor işte diyor Hasan Kundaçı’yı tanıyor musun, Alaattin Parmaksız’ı tanıyor musun, Vural Savaş başladı bana isimler saymaya ya ben dedim tanımıyorum kimseyi bilmiyorum siz bana ne soruyorsunuz ben dedim kendi halinde gariban bir adamım benden ne istiyorsunuz yok yok dedi sen öyle değil çok şey biliyorsun bak dedi bizimle anlaş işbirliği yap biz dedi seni buradan dedi serbest bırakacağız dedim ki ben dedim sizinle ne anlaşırım ne işbirliği dedim işbirliği neymiş ya bana dedim öyle şey soruyorsunuz ki yok dedim ben bir şey bilmiyorum sinirlenmeden konuş diyor sakin ol ya dedim niye sinirlenmeyeyim bana dedim böyle şunu biliyor yok ben dedim bir şey bilmiyorum neyse sayın başkanım tabiî ki bunlar kızdı badem bıyıklı hadi dedi şunu götürün odasına şeye aldılar tekrardan aynı odaya geçtik sonra işte şeye gittik parmak izi şuydu buydu derken işte doktorlara moktorlara götürdüler getirdiler neyse doktorlar gittik geldik en son şeye gelelim bir tane avukat geldi bana barodan onla konuştum Fuat Turgut böyle yaptı bana yanına geçtikten sonra avukat geldi onla görüştüm yok dedi onla görüşme benim dedi arkadaşım var dedi Yalçın bilmem ne işte dedi o sana yardımcı olur tabi ben işi bilmiyoruz ya ilk kez böyle düşmüşüm böyle bir şeyin içine bize şimdi şey yapacaklar başkanım neyse biz tabiî ki gittik girdik sayın başkanım yukarı aldılar sorgu odasına avukat yok hiçbir şey yok ben dedim ki ordaki memura badem bıyıklı aynı beni sorgulayan badem bıyıklı ya dedim ki iyi güzel diyorsunuz da dedim yani beni dedim siz yani avukatım yokken ben ne konuşayım bana dediler ki işte bekle gelecek iyi bekliyoruz sayın başkanım bir şey hatırlatmak istiyorum bu ara heyecandan unutmuş olabilirim beni emniyet aldıkları zaman gözaltına gözaltına aldıkları zaman kamera ile çekiyorlardı kimlik aldılar şirketten ben dedim ki o kimlik şirkete ait bakın müdürlerde burada dedi savcı beye söyleyin pardon ben buraları unuttum biraz heyecanlıyım kusara bakmayın sonra yine kameraya alıyorlar işte şu neydi bu neydi benim birde cüzdanımdan çıkan not tuttuğum şirketle veya çalıştığım insanlar ilgili onları yerlere atıyorlar işine yarayanı alıyor işine yaramayanı almıyor polis uzun boylusu sarı neyse aşağıya indirirken kameraya çekiyorlar bir yandan bir yandan da uzun boylusu bana böyle yapıyor bastırarak diyor ki kuvvacı Erol gelsin seni Mustafa Kemal’in kurtarsın diyor sen dedim ne diyorsun dedim polise bu polisler hakkında 24.07.2008 tarihinde İstanbul cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulundum sayın başkanım kimmiş o öyle diyor polis olmuşsun ama insan bir kere adam olsun nasıl böyle sorular söylüyorsun, yerlere yatırıyorsun biz kimiz ya biz sen kime hizmet ediyorsun Türkiye Cumhuriyetinin bir polisi misin yoksa sen işgal kuvvetimizin ya böyle şey olur mu neyse sayın başkanım ifademi alacaklar avukat yok e biz dedi avukata haber verdik avukat beylikdüzü taraflarında gelecek sana şey yapacak bekle 1,5 saat beklettiler ama o ara benim ifademi almaya başladılar ufak tefek dedi sana sorular soracağız bana sorular sordu daha sonra tabiî ki avukat geldi avukatın şeyinde de alındı sorulara ben cevap vermeye başladım bu şekilde işte savcı Zekeriya Öz beyin yanına çıktık çıktık tabiî ki sorular soruyor ilk sorusu şu sen dedi başbakanın dedi nasıl böyle bir başbakan için böyle konuşursun yok ayağını ayıracam bilmem ne falan filan küfürlü ağır şeyler konuşuyorsun ee ondan sonra sen emniyet için niye küfürlü ağır şeyler konuşuyorsun ee ondan sonra sen emniyet için niye küfür ediyorsun ya dedim emniyete dedim ben dedim küfür etmişim iyi güzel beni ne dinliyor dedim dinleyecek Türkiye Cumhuriyetinde bir tek ben mi kaldım dedim başka adam yok mu dedim yani dinleyecek tabi hiddetlendi savcı Zekeriya Öz ondan sonra anlat dedi bende anlatmaya başladım ona kendisine bana şunu sordu dedi ki aşağıdakiler ne yapıyor dedi dedim ki aşağıdakiler o gün günlerden de Cuma ydı ayın 25’i 25 Ocak dedim ki aşağıdakilerle dedim hep beraber bir araya geldik Cemaat yapacaktık da dedim Cumayı kılacaktık ama maalesef dedim izin vermediler kalmış onu da şeye koymuş çünkü benim avukatımda şey elinde gazetecilerden almış başkanım siz söyleyin gazetecilerin kartlarını habere gazeteciler arıyor o gazeteciler arıyor çıkıyor dışarı çıkıyor giriyor çıkıyor giriyor barodan gelen avukat tabiî ki sağ olsun sayın Haşıloğlu karşısına çıktık bana sorular sordu ben şimdi cevap vermeye çalıştım bana bilgisayar kullanabiliyor musunuz dediniz iki kere tekrar ettiniz ben hayatımda bilgisayar kullanmadım yine tekrar ediyorum ömrümde, hayatımda bilgisayar kullanmadım ama benim adıma bir arkadaşım vardı bizim Kemal abi o bir şeyler yazıyordu benle ilgili abi gir diyordun benle ilgilide bir şeyler yazı yazıyordu o benle ilgili bir şeyler yazıyordu ama ben kullanmıyor hatta burda yeni yeni şimdi bu cd’lerden dolayı mecbur hocanın sayesinde girdim çıktım öğrenmeye başladım yani artık öğrenmek gerekiyormuş bazı şeyleri bu yaştan sonrada sayın başkanım şimdi ben iddialara giriyorum yavaş yavaş benle ilgili olan iddialara girmeye başlayacağım yani çok iddia ettikleri savcı beylerin özellikle iddia makamının yani suçladığı inanın ben hayret ediyorum inanın yani böyle bir şey olur mu ya yani nerden dedim ben Çarşamba, Perşembe gel böyle dedim Kahraman’a komutanım momutanılı konuşuyorum yani ben gırgır şamata konuşan bir insanım ben buradan da çıksam inanın başkanım açık yüreklilikle eğer cezaysa ceza hiç önemli değil ama ben burada açık yürek ben buradan çıktıktan sonra telefonumda bundan sonra ben diyeceğim hür generalim ya ben derim ben Erol ölmez’im ben konuşurum ben gırgır yaparım, şamata yaparım konuşurum ben ya ben her türlü ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ben gırgır yapamayacak mıyım adam benle biri arıyor bizim Hikmet var mesela yanında manita oldu mu, kız oldu mu, veya adamlar oldu mu hava atmak için Erol vuracağız, kıracağız tamam abi vururuz kırarız ederiz diyor ama hiçbir şey yok bana bir delil çıkartın deyin ki Erol Ölmez şunu yapmışsın sen bir adam cebir şiddet bana öyle bir şeyler koymuşlar ki telefon konuşmaları göre ya ben bunların hepsini anlatacağım sayın başkanım biraz vaktinizi alacağım kusura bakmayın içim dolu yani gerçekten şu içimi bir boşaltayım uyuyamıyorum yani inan uyuyamıyorum onun içinde anlarsınız yani anlayın lütfen. Şimdi sayın başkanım ben aslında çok konuşacaktım bazı şeylerimde vardı burda girecektim farklı konulara şimdi hem sizin değerli vaktinizi, zamanınızı bölmek istemiyorum yani buradaki diğer arkadaşlarımı da o fırsatı yani bir fırsat verme istiyorum yani böyle fazlada girmek istemiyorum konulara ben ayrıntılı az öz, kısa olarak gireceğim daha sonra burada bazı göstereceğim şeyler olacak TİB’den istedim daha sağ olsun aydın abi Salı günü verdi bana daha yeni aldım bakın 2,5 ay oldu aldım yoksa şimdiye kadar size önünüze ne belgeler çıkartacaktım ama olmadı sayın başkanım işte bunlarla yetinmeye çalışacağım şimdi ben iddialara benle ilgili tapelere ve iddialar var ben bunlara gireceğim ama girmeden önce sayın başkanım tutuklandık sağ olsunlar tutukladık iyi ki de tutuklamışsınız çünkü bir yandan mutluyum neden mutluyum tutuklandığıma seviniyorum çünkü onurlu ve şerefli insanlarla bir arada ben milyon dolar para versem bu güzel insanlarla bir araya gelemezdim 30-40 kontura boş konuşmanın, geyik muhabbetine geldim o yüzden tutukladığınız için teşekkür ediyorum sayın başkanım ben birazcık açıklık getirebilir miyim bazı konulara cezaevinde yaşadığım yaşantılara eğer vaktinizi çalmayacaksam daha sonra konular bitiyor zaten sayın başkanım ben tutuklandım kartal cezaevinden sonra 6 gün kaldım ordan da Tekirdağ 1 nolu kapalı cezaevine getirildim. 1 nolu’da sayın Muzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk bulunduğu koğuşa yerleştirildim orda kaldım orda kaldıktan sonra 1-1,5 ay sonra beni ortak sohbete çıkarttılar orda işte Kuddusi Okkır ile sohbete girdik, Sayın Mehmet Zekeriya Öztürk ile sohbetlere girdik öyle bir sohbet ortamımız oluyordu tabiî ki Kuddusi Okkır hiç konuşmuyordu ben merak ediyordum bu insan niye konuşmuyor böyle öyle bir kendi halinde bir insandı sonralar devamlı psikolog geliyordu yanına geliyordu gediyordu bende merak ettim yani Allah Allah doktora gidiyordu geliyordu tabi bende psikologa gittim bu aralar artık bir bunalıma girdim ailem gelmiyor insanlar gelmiyor, herkes terör Erol ölmez terörist herkes korktu ailem sıkıntıya girmiş, herkes sıkıntıya girmiş, arkadaşlarım herkes anlatamam bunu yani ne demek yani kaç aydır ailemden bir kişi gelmiyor hanede gelmiyor bir arkadaşım geldi inanın bir arkadaşım geldi başkanım daha yeni 1-1,5 ay anlattım hatta burada çıkıp onu bile almışlar 2 gün ondan sonra sorgu sormuşlar nerden tanıyorsun, ne yapıyorsun ya böyle şey olur mu ya hani bize kimse gelmesin maddi manevi yardımı olmasın neyse sayın başkanım Kuddusi Okkır rahmetli kendisi psikolog devamlı yanına geliyordu gidiyordu bende psikologa çıktım bir gün psikolog benle konuştu dedi ki Kuddusi okkır sohbet ediyorsunuz kendisi dedi ağır hasta hasta bu insan dedim ki nesi var valla biz dedi onun dedi Akciğerlerinden şüpheleniyoruz ama bir de psikoloji olarak dedi her halde her şeyi içine atmış dedi tüberkülozda olabilir dedi bilmiyoruz tam dedi Allah Allah dedim ya dedim hiç belli etmiyor dedim tamam dikkatimizi çekiyor doktora gidiyor, geliyor gidiyor geliyor ama bir anlamıyoruz yani neyse kendisiyle ben konuştum Kuddusi abiyle dedim Kuddusi abi sen dedim hastasın şeyin var niye dedim şey yapmıyorsun yani kendinle ilgili doktora gidiyorsun derdini de anlatsana doktorlara ya ben anlatmıyorum onlarda işte bakıyorlar ediyorlar tabiî ki bu benim içim cız etti ben biraz şeyimdir yumaşağımdır. Ben sayın başkanım savcı Zekeriya Öz'e başladım mektuplar yazmaya yani iste sayın savcım şöyle böyle falan filan hatta ben bir şey yazdım hani beni bir çağırtsın Kuddusi abiyle birde ben hastaneye gittim ayın 22’inde beraber gittik ordaki doktorlar dedi ya durumu ağır artık zayıflamış adam sayın başkanım ben yazmaya başladım tabiî ki kendimi gizemli hale sokacağım mektuplar yazıyorum şöyle böyle efendik çok önemli şeyler anlatacağım şunlar bunlar aslında bir şey yok amacım tek amacım var sayın başkanım rahmetli Kuddusi Okkır için ben bu insan için ne yapabilirim ya bir insan hayatı için Erol Ölmez ne yapabilir burada ne yapabilir insanız hepimiz neyse sayın başkanım hatta bir mektubunda burada var göstereceğim onu dedim ki işte bende hafıza kaybı var ben şimdiden şeyler hatırlamaya başladım ek ifade vermek istiyorum diyerekten gönderdim tabiî ki göndere göndere savcı Zekeriya Öz'e sadece ve sadece Kuddusi Okkır için ne yapabiliriz sayın başkanım bir gün bir baktım kağıt geldi çok acele diye Erol ölmez’i getiriniz Perşembe günü 10 Nisan 2008 çok acele ibareli dilekçe geldi 10 Nisan 2008 günü tarihinde savcı Zekeriya Öz'ün huzuruna çıktım sayın başkanım çıkmadan önce top sakallı bir avukat karşıladı beni dedi ki Erol ölmez evet benim dedim biz dedi işte Erol bey dedi savcı beyle konuştum, görüştüm sen gelmeden önce senin durumunu durumunla ilgili sen dedi kendisine eğer dedi yardımcı olursan kendisi iyi niyetiyle belki bugün burada bir şeyler olabilir Allah Allah dedim sonra elinde kağıt kalem vardı birde bunun bu avukatın avukat baktım bana şeyler soruyor işte yok TİT’le ilgili Türk İntikam Tugayla bağlantınız var mı, Atabeylerle bağlantınız var mı, vatanseverler le ne gibi irtibatınız var bilmem ne sorular soruyor notluyor ya dedim benim onlarla ne işim olacak dedim avukata bizim ne işimiz olur ben tanımam dedim kimseye avukata ya dedi sen işte dedi Erol Ölmez dedi yani bir şeyler biliyorsan dedi e işte yardımcı ol savcı bey dedi kolaylık gösterecek kapı o ara açıktı sayın başkanım kapı o ara açıktı tabiî ki baktım bana savcı Zekeriya Öz sesleniyor savcı Zekeriya Öz sesleniyor Erol Ölmez sayın binbaşım buyurun diyor tabi iddianamede geçiyor ya binbaşı sayın başkanım iyi girdik avukat beraber jandarmada girdi kolluk ast subay mıydı, uzman mıydı unuttum herhalde astsubay olacaktı girdik birde cam kenarı var onun balkon tarafı orda askerler iki tane asker bekledi dışarıda da var evet dedi Erol Ölmez anlat bakalım ne yapıyorsun ne ediyorsun, nasıl geçiyor günleri şimdi konuya böyle girdik sayın başkanım savcı Zekeriya Öz ile iyi güzel dedi ki sen dedi nerde kalıyorsun dedi şimdi dedim 37’deydim o ara 38’e geçtim başkanım sayın Mehmet Fikri Karadağ ile sayın Mehmet Zekeriya Öztürk’ün adasına geçtim onu söylüyorum 37’de kim vardı dedim sayın dedim işte Muzaffer Tekin ile dedim Mahmut Öztürk beraber kalıyorduk ben dedim işçi partililer geldiği zaman dedim Adnan beyi oraya aldılar ben oraya geçtim yan tarafa geçtim bana dedi ki ne yapıyorlar ne konuşuyorlar dedi dedim ne yapsınlar haksızlığın ötesinde olan bu gelişmelerden dolayı biran önce tahliyelerini bekliyor yani ne yapsınlar dedim insanlar dedim niçin alındığını bilmiyor dedim neyle suçlandığını bilmiyor dedim ha öylemi dedi peki dedi Erol dedi ne konuşuyorlar sen dedi veya benim bilmek istediğim bir şey var mı dedi konuştukları benim bilmek istediğim bir şey var mı dedim yok dedim bilmek istediğiniz ne olabilir ki dedim ya dedi Erol bak dedi ben dedi seni dedi araştırdım arkadaşın dedi şirketinde kalıyormuşsun ediyor muşsun zor durumdaymışsın, gariban bir adammışsın dedi yani böyle böyle mağdurmuşsun zaten dedi sen dedi zaten fazla bir şey yok sen dedi fazla suçta yok sen dedi bana dedi yardımcı olursan dedi bugün dedi senle ilgili güzel şeyler gelişebilir burada dedi bende dedim ki ne gelişecek benle ilgili dedim sayın savcım ben şimdi uyanmaya çalıyorum bir şey var birde biryandan da seviniyorum başkanım yani acaba dedim kendi kendime beni dedim tahliyemi edecek beni dedi bir tahliye kararı mı verecek şey mi olacak dedim yani hani dedim savcı dedim yani vicdanı şey oldu da bizi dedim tahliye mi ettirecek tabi biliyoruz ya suçumuz yok orda kendiside teyit ediyor sayın başkanım neyse sayın başkanım Erol dedi şimdi senle eğer oturursak bir anlaşalım bakalım dedi avukat ta burda dedi konuşalım dedi sen dedi Kuvvai Milliye ile ilgili ne biliyorsun en anlatıyorsun hani ne biliyorsun neler biliyorsun dedim bir şey bildiğim yok Kuvvai Milliye kendi halinde bir Kuvvai Milliye ya öyle mi iyi dedi peki dedi sana dedi şey soracağım Erol dedi sen dedi şimdi işte Muzaffer Tekin’i tanıyorsun, onu tanıyorsun hani tanıdığın ettiğin hepsini dedi e bir şeyler bilmediğini söylüyorsun dedi şeylerde yani hiçbir şekilde dedi bir şeyler dedi tanık olmadığını söylüyorsun iyi güzel dedi peki dedi biz dedi senle bir anlaşalım dedi Erol yani bak dedi ben dedi sana dedi yardımcı olacağım peki dedim nasıl yardımcı olacaksınız ben o anda anladım bir şey var şey var ama ne var savcı Zekeriya Öz de bir şey var ama ne var savcı Zekeriya Öz'de bende tabiî ki o anda başladım şeye yatmaya aman dedim savcım yardımcı olun Allah için bilmem ne gerekiyorsa yapın beni tahliye edin yeter artık daraldım sıkıldım gibilerden başladım savcı Zekeriya Öz bana böyle yaptı sen dedi bir otur bakayım ayaktaydım tabi karşısında otur oturttu bizi tabiî ki ondan sonra kalktı benim avukatım o ara telefonla oynuyor bir mesaj geldi efendim dedi benim aşağıda bir misafirleri var ben dedi bir görmem lazım kendilerini hemen geleceğim dedi avukat çıktı sonra savcı Zekeriya Öz dedi ki işte dedi şeye jandarmaya dedi ki siz dedi biraz dedi dışarıda bekleyebilir misiniz tabi jandarma kolluk kuvveti dışarı çıktı savcı Zekeriya Öz bana aynen şöyle konuşuyor Erol’um dedi şimdi sen dedi bak dedi bana Erol’um diyor şimdi ben tatlı yaklaşıyor bana güzel yaklaşıyor ben dedim yani ya dedim kendi kendime içimden de diyorum ki dedim hani bir şeyler var herhalde dedim buradan dedim tahliye olacağız ama bir şey istiyor dedi Erol’um dedi ya dedi şimdi bak dedi o ara çekmecesini açıyor çekmeceden bir evraklar çıkartıyor önünde böyle bir şey var klasör bir şeyler var bakıyor Erol diyor sen diyo Alparslan Arslan’ı tanıyor musun dedim ben Alparslan arslan’ı nerden tanıyacağım basından dedim o malum Danıştay olayın yapmış dedim ordan dedim biliyorum basından biliyorum ya ben biliyorum zaten sen tanımıyorsun onu tanıyacaksın ben şimdi şaşırdım nasıl tanıyacaksın ya sayın savcım tanıyacaksın dedi sen dedi şimdi ben dedi senden bir şeyler isteyeceğim bak dedi Erol beraber konuşuyoruz sen dedi ne yapacaksın ne yapacağım sen dedi işte ben dedi söylediklerimi yazacaksın kendi el yazınla senin tarafından ek verilmiş gibi bana vereceksin bunu ne olacak bu işte verilmiş gibi yani senin tarafından verilmiş olan bir ek ifadeymiş gibi vereceksin ee işte ondan sonra sen daha cezaevine varmadan ben seni tahliye edeceğim dedim ne yapmam lazım ne söyleyeceksiniz sayın savcım işte Erol dedi sen dedi bak dedi şimdi dedi Muzaffer sayın Muzaffer Tekin sayın Veli Küçük ondan sonra sayın Kemal Kerinçsiz, Oktay Yıldırım, sayın Oktay Yıldırım işte bunlarla dedi bir arada olduğunu işte bunların dedi ne konuştuklarını ben dedi her şeyi anlatacağım bunlarla ilgili dedi ben söylüyorsam yazacaksın seni dedi tanık korumaya alacağız bende şimdi tanık koruma dedim tanık koruma nedir yani sayın savcım anlatır mısınız sen dedi gizil tanık olacaksın ya dedim gizli tanık nedir. gizli tanık işte dedi sen dedi gizli tanık olacaksın ben dedi burada dedi sana dedi her şeyi dedi yazacaksın bu yazdıkların dedi imzanı atacaksın ondan sonra yine bir ifade vereceksin ifaden alınmıştır diyerekten bende hatta seni ordan sen daha cezaevine varmadan taliye olacaksın ben sayın savcıya şöyle dedim sayın savcım ben tanımadığım insanlar hakkında iftira atacam yalan konuşacağım ee ondan sonra kalkacağım ya bu dedim bu onursuzluk, bu şerefsizliktir dedim ya ben bunu yapamam dedim ya siz dedim devşirecek başka birini bulun sen dedi ne diyorsun bana neyse tabi o ara gelen gidenler var ben onları biliyorum eğer savcım sorular sorarlarsa ben onların cevabını da vereceğim şuan onların cevabını vermiyorum oda bende kalsın hani neler yaşandı oradakileri ben çok iyi biliyorum onları da biliyorum yani ayrıntıya kadar hani Erol Ölmez’in hafıza kaybı var ya gazetelerde çıktı ya şimdi sayın başkanım böyle bir şey olabilir mi ya Erol Ölmez gariban diye, Erol Ölmez kimsesiz diye Erol Ölmez’in parası pulu yok diye, Erol Ölmez onursuz bir adam mı Erol Ölmez küçük bir adam mı sen kimsin ya bana böyle onu bunu devşir diyorsun sen kimsin nasıl devşirttireceksin böyle şey mi olabilirmiş benim için ölmek daha şereftir. Daha onurludur. Neyse sayın başkanım hop kızdı işte dedi aramızda kalsın diyor bana tabi aramızda kalacak ama ne zamana kadar kaldı ona da geleceğim sayın başkanım tabi kolluğu çağırdık ettik ifademi aldı ifadem belli eğer okursanız ek ifademde göreceksiniz ben pişman mişman falan filan diyor yok öyle kendi kendine yazdı etti hatta dikkat ederseniz ek ifademde ben Erol Ölmez olarak dedi aynı şöyle dedim o tabiî kendi istediği gibi yazdı sonra avukat geldi imzaladı çıktı avukat baronun avukatı devşirilmiş avukat o avukat üç kere geldi hatta cezaevinde beni ziyarete geldi bana bildiklerini anlat bak tahliye edeceğiz diye üç kere Abdullahamit bilmem ne üç kere geldi neyse sayın başkanım kalk yani ben aynen şöyle söyledim ben Erol Ölmez olarak dedim cezaevinde çok iyiyim üç öğün dedi yemeğimi yiyorum bakın dedim beni üç tane sandalyenin üstünden aldınız şimdi dedim çok güzel dedim sıcacık döşeğim var döşeğimde yatıyorum, doktoruma gidiyorum tedavime görüyorum ben rahatım dedim ben cezaevinde rahatım tabi öyle ifademi verdim kolluk kuvveti geldi çıkarttı tabi gittik aradan birkaç gün sonra aynı avukat geldi işte dedi falan filan o ara Kuddusi okkır’ı bir gün sonra zaten bizim yanımıza verdiler verdiler ama rahmetli Kuddusi Okkır yani bize ölüyü verdiler yani canlı bir şey vermediler ölü verdiler tabi hani iyi niyetliyiz ya sayın başkanım bir şey yapacağız ya insan gözümüzde bunları söylemek istemiyor gerçi benim adıma konuşanlar oldu buruda dediler ki Erol şöyle yaptı böyle yaptı şahit olanlar var en başta sayın Mehmet Fikri Karadağ anlattı bana verdikleri zaman tırnakları büyümüş deri artık kir katlamış, yani adam bitmiş yani her şey sakal saç sakal karışmış elbiseleri altına yapmış kokuyor her tarafı kokuyor ölüyü verdiler yani ben Erol Ölmez olarak onu güzel bir soydum banyoya soktum sıcak suyla güzel bir şekilde yıkadım çocuk gibi yıkadım sayın başkanım Allah gani gani rahmet etsin helal olsan yani ne yaptıysak Neyse tırnaklarını hatta tıraşını yaptım güzel bıyıklarını da kestim bayağı bıyıkları da vardı. Güzel bir traş ettim. Üstünü elbiselerini de yıkadım. Astım. Kokuyordu onlar, yeni elbiseler benim elbiselerim var onları verdim ona. Temiz temiz giyinsin diye. Tabi o ara yemek yiyemiyor ben elimle zorla yedirmeye çalışıyorum. İlacını vermeye çalışıyorum. Yatağına yatırıyorum. Bazen çıkartıyorum, avluya çıkartıyorum yani hava güzel sıcak, o ara ben mektuplar yazıyorum gözümün önünde oturuyorum avluda kendi kendime yazıyorum habire, mektup yazıyorum. Yani eklere koymuşlar okusam inan gülersiniz Sayın başkanım, eklerde görün okumak istemiyorum yani ben yine iyi niyetle yaklaşıyorum savcı beye. Allah diyorum sizi iki cihanda aziz etsin şudur budur falan Kuddusi Okkır ona o ara baktım doktorlar hani ilgileniyorlar geliyorlar gidiyorlar dedim herhalde pardon orayı da ben Kuddusi Okkır için geldiğimizi söylemiştim savcı bey e de savcı bey yani bırak onu sana mı kaldı şimdi doktorun şeyin devletin hastanesi var doktoru var demişti. Kuddusi Okkır için geldim oraya ben. Tabi onu ciddiye almadı savcımız kafasında başka şeyler vardı. Neyse atlıyorum ben bazen kafam gidip geliyor kusura bakmayın Sayın başkanım, biraz heyecan da var. tabi stres, rahmetli tabi ki biz hep habire yazıyoruz, savcı Zekeriya öz e o ara 5 mayıs unutmuyorum, 5/5/2008 tarihinde sayın Nihat savcımın karşısına çıktım, çağırdı yine beni celp, tabi ben yine güzel bir mektup yazmışım Kuddusi Okkır ile ilgili yardımcı olduğunuz için teşekkür falan yani benim amacım tahliye olması yani şu adamı artık tahliye edin ya bu adam ölüyor yani gözümün önünde ölüyor ya bu insan ölüyor. Sen buna tahliye, yani ben ne anlatayım daha. Savcı Zekeriya öz e anlatıyoruz ya ölen bir insan ölmek üzere bu insana faydalı olun. İnsan bu yani insanlık namına nedir yani, Kuddusi Okkır tahliye etsen ne olacak yani ne kaybedeceksin, kasa ne kasası kasa dediler. Neyse Sayın başkanım, sayın savcım Nihat taşkın ın yanına geldim, en başta kendim bir şeyler yazmıştım. Bir de bir gazete vardı gazetenin kenarına bir şeyler yazdım. Yani öyle ne yazdığımı da şey yapacağım hatta bana soru olarak ta sorabilir. Neyse dedim ki yani ben Kuddusi Okkır için geldim. Ya bu adam hasta böyle böyle eğer bir şey yapıyorsam bunun için yüzü burda. Yani bir insan hayatı için bir insan hayatı için Erol Ölmez tek başına mücadele veriyor, tek başına. Ben veririm yani ne olacak ya. Bende bir insanım sonuçta bu dünya yani burada bu gün varız, yarın yokuz yani. ölümlü dünya insanlık yapacağım tabi ne yapayım. Bir insan hayatı kurtaracağız. Tabi Kuddusi abi yi o ara şeye götürmüşler işte o Bayrampaşa ya orda da atmışlar adamı pis bir halde bırakmışlar, ya nasıl anlatayım haberleri geldi yani. ya Kuddusi Okkır Sayın başkanım, inanın şu davanın şehitlerindendir, cumhuriyet şehididir, bunu bilin yani. Kuddusi Okkır inanın katledildi. İnanın katledildi. İddia makamı tarafından ben bunu iddia ediyorum. İddia makamı tarafından nedir ya ben sizin karşınıza kadar gelmişim kokuşmuşum, geldim karşınıza kadar geldim anlatıyorum ölecek bu insan diyorum yardımcı olun, sen beni ne devşirmeye kalkıyorsun sen insan ile ilgilensene acaba bu adam doğru mu söylüyor, açsana cezaevine bir telefon desene kardeşim ya burda bir Kuddusi Okkır böyle böyle Erol Ölmez geldi bu adam ölüyormuş ölmek üzereymiş böyle bir şey var mı, veya sen bir savcısın bir insansın gelsene cezaevine kadar bir gör bakalım kendi gözünle gör ondan sonra tahliyesini yap. Yok ölecek ondan sonra ne oldu yardımcı olduk öldürdükten sonra. Sayın savcımızın yanına geldim Nihat savcımızın yanına geldim, bende dedim hiçbir bilgi falan yok. dedi ki ya niye geldin ya dedim işte yok falan en sonunda çekindim tabiî ki, ya dedim ben size bir şeyler vereyim ondan sonra Kuddusi Okkır la girdim. Verdiğim şeyler de şu, kendisine ya benim mektuplarımı bile koymuşlar yani gönderdiğim mektupları erol da bir şey bulamamışlar ya Sayın başkanım, hep böyle şey koymuşlar mektup Erol Ölmez mektup göndermiş, ya böyle şey olur mu, Sayın başkanım, şöyle bir şey yazmıştım.adı üzerinde bunu da eklere koydular sağolsunlar bununla ilgili anlatayım. Yardımcı olmak istiyorum dedim. Hatta dedim ki alın dedim bu insanları ben buradan isimlerini verdim, diplomat dedim bu insan böyle böyle anlattım kendisi yüzü burda dedim diplomattır böyle böyledir, bunları dedim alın, ama alamazlar Fethullahçı alamazlar. Bunu alamaz, dedim ki bakın bu insanlar dedim bakın dedim isim veriyorum bir iş adamı biri şey diyorum. Bunlar hatta dedim evraklar var, 783 milyon dolarlık dedim işleri var evrakları var getirmiştim, ben dedim anlamadığım için bu dedim hikmet var bizim hikmet ilgileniyor onda da evraklar vardır gidin ilgilenin dedim yani. bu insanlarla ama bunlar dedim Fethullahçıdır. Yani Fethullahçı olamadıkları için alamadılar. Benim dosyama koydular bu insanları önemli değil yani bunun hiçbir delili yok. burda bulunan insanlarla da alakası yok benim verdiğim insanlar belli. Mehmet demişim Mehmet Atalay demişim, yani kim demişim, Ayşegül candan demişim, diplomat demişim bakın buraya, diplomat muhittin topal demişim, bunlarla ilgili buda benim davamla ilgili yani benle ilgili şahsım ile ilgili olan konular. Şahsımın yaşadığı bir konu vardı o konuyu arz ettim. Ya dedim böyle böyle hani hizmet yardımcı olalım ama siz de yardımcı olun. Tahliye edin Kuddusi Okkır ı. Kuddusi Okkır tahliye olsun, hani yardım karşılıklı ya Sayın başkanım bir şey verirsin bir şey verirler. Karşılıklı ya tabi Kuddusi Okkır a çok güzel yardımcı oldular sağ olsunlar. Kendilerini rahmetli ettiler daha doğrusu ben verdiğim her şeye kabul ediyorum, ne verdiysem bana soru sorsunlar istiyorum bana istediği kadar soru sorsunlar hiç önemli değil Erol Ölmez her şeye açık. İddianame iddia makamı iddialar, baştan sona saçma bir taraftan Erol Ölmez şimdi benden bahsediyor iddia ediyor tape diyor o tapenin bir tarafı başka bir tarafa bağlı. Aynı tape aslında onlara da geleceğim. Sayın başkanım, neyse kuddusi okkır rahmetli oldu. Ben cezaevinde bayağı sinirlendim tabi ki bu aralar işte biz de kendimiz artık aile de gelmiyor insanlar da yok gelenimiz de yok depresyona iyice şeye girdik bir de suçumuzun ne olduğunu bilmeden suçlandık. Yani sayın savcım Erol Ölmez in vermiş olduğu mektuplar eklerde vardır, eklerde sadece Kuddusi Okkır ile ilgili eğer bunlarla ilgili bir suç varsa suçla ilgili bir şey bulabilirseniz ben burda yetmiş sene kalmaya razıyım. Buradaki insanlarla da şey yok buradaki insanlar bile zaten suçsuz ve suçun ne olduğunu bilmediği halde yalandan iddianamenin yani iftiraname olduğu buradan apaçık belli öyle bir şey olur mu ya saçmalık olur mu. Niye geldik biz buraya, 14 aydır cezaevindeyiz ya. Sayın başkanım şu konuya da değinmek istiyorum. 22/07/2008 Salı günü cezaevinde iken adalet bakanlığından gelen iki tane müfettişi 22/07/2008 Salı günü adalet bakanlığından gelen iki müfettiş Kuddusi Okkır için benden bilgi aldılar. İfademe başvurdular ben onlara her şeyi anlattım aynı zamanda savcı Zekeriya öz ile aramda yaşanan bütün gerçekleri anlattım. Ondan sonra aradan birkaç gün sonra insan hakları inceleme komisyonu başkanı AKP milletvekili Zafer Üskül aradı, cezaevi yönetimini telefonla arayarak benle Kuddusi Okkır için her şeyi ama her şeyi bildiğini yaz, gönder kapalı zarf olarak 7 tane zarf hazırladım yani 7 yaprak yaptım kapalı bir zarf olarak zafer üskül e gönderdim kendisine kayıtlarda vardır. ondan sonra tabiî ki beni göz altına alan polisler hakkında da suç duyurusunda bulundum ben 24/02/2008 tarihinde İstanbul cumhuriyet başsavcılığına nasıl olur ki sen bana zulüm yapıyorsun, gelsin seni Mustafa kemal in kurtarsın diyorsun, anlamıyorum ben bunları yani nasıl kimi işte emniyetin içindeki Fethullah yapılanmaları başka bir şey değil zaten çoğu da badem bıyıklıydı. İfademi alanlar badem bıyıklı belli yani. her şeyinden belli. Sayın başkanım şimdi ben kısa olarak giriyorum, 2006 kasım ayı içersinde dernekler kanununa göre kurulmuş bulunan Kuvai Milliye 1919 derneğine giderek üye oldum. Dernekte genellikle temizlik bazen de çay demleme işini yapıyordum başkaca kalacak yerim olmadığı hatta şunu ifade etmek istiyorum çay işi yapıyordum ama çayı herkes yapıyordu Hüseyin görüm de çay demliyordu, bende kahraman da o da bu da ben emniyette beni baskı altına aldıklarından dolayı ben çaycıyım dedim. Ben çaycıyım dedim yani beni emniyette baktım baskı altına alıyorlar. Dedi sen ne iş yapıyordun Kuvai Milliye de. Ben dedim çaycıyım, kimseyi tanımam kimseyi bilmem,sen bana niye böle baskı yapıyorsun yani bana 5 milyon dolar Erol Ölmez in cebinde beş yüz dolar parası olsa evini tutacak ev tutacak eşya alaca öyle saçmalık olur mu. Bunları nerden bu soruları bulmuşlar bu polis ben bunları anlamış değilim. Ben orda o anda çaycıyım dedim. Kuvai Milliye de kimse çaycı değildir. herkes çaycıdır Kuvai Milliye de herkes hizmet eder Kuvai Milliye de herkes yemek de yapar. Ben yemek te yaptım çay da yaptım, bu ortaklaşa yani Kuvai Milliye de ben yoktur, biz varızdır. Biz kelimesi yani herkes eşittir orda sen ben yok yani. herkes eşittir öyle büyüklük reislik şunluk bunluk yok. zaten üç kaydım üç ayda neyin ne olduğunu anladım. Dediğim gibi ben bu der7neğe üye oldum. İsmini tutuklanmam sebebiyle sonradan öğrendim Ergenekon isimli bir örgüte girmedim bu örgütün ne üyesiyim nede istihbaratçısıyım, nede tetikçisiyim bu yöndeki iddiaların tamamı asılsız olup senaryolardan ibarettir. İddia makamı Tuncay Güney isimli ne olduğu neye hizmet ettiği ortaya çıkan şahsiyetsiz şerefsiz vatan haini birinin beyanlarının doğru olduğu peşinen kabul ederek bu temel üzerine tahkikat yürütüp bu beyanlarda isimleri geçen şahısların birbirleri ile telefon görüşmelerinden toplantıda bulunmalarından vesaire gibi nedenlerden hareketle bu şahıslar arasında örgütsel irtibat vardır sonucuna ulaşarak burada bulunan bütün sanıklar hakkında terör örgütü yöneticisi veya üyesi olarak yargılanmamızı veya cezalandırılmamızı istemiştir. Tuncay Güney in beyanları doğru mudur değil midir kesinlikle araştırılmamış doğru farz edilmiş veya böyle istenmiştir. İddia makamında cumhuriyet savcıları değil savcılar oturmaktadır durum böyle olunca geniş halk kitlelerinin siyasi parti sendika ve derneklerin iştiraki ile laiklik ilkesine karşı eylemlerin odağı olduğu anayasa mahkemesinin 1 e karşı 10 oyla kabul edilen AKP iktidarına karşı demokratik bir hakkın kullanımı olarak birçok ilimizde hayata geçirilen cumhuriyet mitinglerini terör örgütü faaliyetleri olarak değerlendirilir. Sayın mahkeme heyeti gelelim iddia makamının hakkımdaki asılsız iddialarına, bir iddianamenin 74. sayfasında silahlı örgüt mensupları ve eylem tetikçi grupları başlığı altındaki açıklamalarda ismim zikredilerek örgütün silahlı tetikçi grubunda yer aldığım iddiası asılsız olmakla birlikte komik ve gülünçtür. Sayın mahkeme heyeti, yakalandığımda üzerimde bir çakı bıçağı dahi çıkmamış üzerimde ne herhangi bir yaralama öldürme eylemi atfında bulunulmamış, şahsım nasıl olur da örgütün tetikçisi olarak suçlanır. Sayın savcılar tetikçiliğin ne demek olduğunu bilmiyorlar mı. bilmiyorlarsa nasıl olur da bu iddiaları teyit eden en ufacık bir delil bulunmamasına rağmen beni tetikçilikle suçluyorlar yoksa iddianame yi kendileri değil de başkaları mı yazdı. Hüseyin görüm ve kahraman şahin e bağlı olarak istihbarat toplama yasa dışı tahsilat işleri yapma faaliyetleri ile görevlendirildiğim iddiasına gelince gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Kimse bana böle bir emir veremez. Fatih Çarşamba semtinde cumhuriyet düşmanları yobaz sürüsü veya neler yaptığını devletin istihbarat birimlerinin tamamı hatta savcılarımız ve halkımız da bilmektedir. Benim onlar hakkında istihbarat toplamama ihtiyaç yoktur. Sayın mahkeme heyeti, ben alevi Bektaşi Bektaşi inanç ve felsefesine göre yetiştim. Bektaşiliğin esasında kuranda olduğu gibi insan sevgisine dayanır, şekilden uzaktır, Allah peygamber ve insan sevgisi bana yeter. Böyle şeylere ihtiyacım yok . sayın mahkeme heyeti, sakal bırakarak Çarşamba semti ismailağa cemaati hakkında bilgi topluyor muşum. Dosyada aleyhime hiçbir delil bulunmadığı için sayın iddia makamı kıldan bile medet ummaktadır. Kılda keramet olsaydı malum yerlerde bitmezdi. İsmailağa cemaati içersine girmem mümkün değildir. onların içersine girip kamufle olabilmem onlar gibi düşünüp onlar gibi yaşamak ve ibadet etmekten geçer bu da biraz evvel arz ettiğim gibi benim için mümkün değildir sayın mahkeme heyeti iddia makamı beni mafyacılık ile suçlayarak hakaret etmektedir, hangi bilgi belge ve delile dayanarak yasa dışı tahsilat işleri yaptığım hakkında istihbaratta bulunmaktadır. Sorarım size kimi gasp etmişim, kimden zorla para toplamışım veya haraç almışım,. Var mıdır bu işleri yaptığıma dair dosyada en ufacık bir delil iddia makamı, lehimdeki ve aleyhimdeki delilleri toplamak ve ona göre hareket etmek görevini yerine getirmek zorundadır. Asılsız ve mesnetsiz iddialarla hakkımda dava açılması savcılarımızın görevini kötüye kullandığını gösterir. Herkes ama herkes kanunlara riayet etmekle mükelleftir. Sayın başkanım, sayın Fikri Karadağ ın oğlu Gökhan Karadağ bana 50 YTL yatırmıştı hatta böyle elli elli diye benim sağolsun Mehmet Fikri Karadağ oğluna anlatıyor ailesine Erol Ölmez geleni yok gideni yok diyerekten o çocukta arkadaşımız da üzülmüş, para yatırmış bana ben sevindim mutlu oldum tabi ki bunu bile iddianame ye koymuşlar sayın savcılar. Hani bir irtibat belirlemeye çalışıyorlar. Fikri Karadağ ile Erol Ölmez i ha işte bak irtibatı var böyle saçmalık olur mu. Sayın savcılarımızdan adıma cezaevine para gönderirlerse kabul edeceğimizi huzurunuzda beyan ediyorum, korkmasınlar bana para gönderdikleri için örgüt üyesi yardım yataklıktan suçlanmazlar. Gönderebilirsiniz yani rahat olun. Sayın mahkeme heyeti, tutuklandıktan sonra Tekirdağ cezaevinde rahmetli Kuddusi Okkır ile aynı koğuşta kalıyordum. Rahmetlinin hasta olduğunu bildiğim ve bu durumu bildirerek tedavisini temin etmek gayesi ile savcı zekeriya öz e devamlı mektup yazarak ifade vereceğime dair dilekçeler verdim. En sonunda savcı bey beni çağırarak ifademi almak istediğini, direk olarak rahmetli kuddusi ab inin hasta olduğunu tedavi edilmesi gerektiğini beyan ettim fakat hiç kale almadılar rahmetli bakımı tuvalet ihtiyaçları gidermesini banyosunu ve ben yapıyordum. Rahmetli göz göre göre ölüme gönderilmiştir. Bunda da uyarılarımı dikkate almayan savcı Zekeriya bey in çok büyük kusuru vardır. Sayın başkanım rahmetli Kuddusi Okkır rahmetli olduktan sonra bu konuya giriyorum, ayın 7. ayda ben o anda yani rahmetli olduktan sonra artık devrim döndü başladım hakimler ve savcılar yüksek kuruluna savcı Zekeriya öz hakkında iddia makamı hakkında suç duyurusunda bulundum. Kuddusi Okkır ın ölümüne sebebiyet verildi diye. Kendileri hakkında suç duyurusunda bulundum Sayın başkanım, suç duyurusunda bulundum tabi ki suç duyuruma göre adalet bakanlığından anlattığım gibi müfettişler geldi ondan sonra AKP milletvekili zafer Üskül falan Sayın başkanım ondan sonra benim başıma neler gelmedi, ben yavaş yavaş giriyorum, tabi sayın başkanım artık Erol Ölmez ne oldu, savcıların düşmanı oldu hedef adam oldu hedef. Hedef adam oldum. Bir anda gündeme oturmaya başladık önce zaman gazetesi kimdir bunlar Fethulahçı, çarşambaya sızma girişimi, bizi etiket yaptılar her tarafta Çarşamba da sızma girişimi, başladılar artık çarşambaya sızma girişimi, aynen devam ediyor, yine Çarşamba ya sızma girişimi devam ediyor Erol Ölmez e şimdi saldırıyorlar. Şimdi Sayın başkanım Erol Ölmez her yerde. Sağ olsunlar Erol Ölmez her tarafta Erol Ölmez , kimler yeni şafak, vakit, zaman, yani ondan sonra Sayın başkanım, bu konuya da değineceğim, daha sonra bu amerikan konsolosluğuna götürüldüm ya, buna da değineceğim Sayın başkanım, amerikan konsolosluğuna ifade vermeye gittim. Savcı Zekeriya öz Fikret seçen olmazı lazım savcımız bana şimdi sorular soruyorlar, tanıyor musun ediyor musun ya ben 2003 yılında bir bayanla tanışmışım Sayın başkanım, telefon muhabbeti ile tabi zamanlar efe turizm zamanları eski, tesadüf aramış o ben derken ya ben de de yanlış anlamayın Sayın başkanım, ben biraz yani hızlı yaşayan bekar adamım çapkın bir adamım yani konuşurum ben yani ne olacak Erol Ölmez im ben her türlü konuşurum. Oda benle tatlı konuştu öyle bir arkadaş olduk bayanla biz bunla olduk sohbet mohbet samimi derken ilerledi. Ben ne bileyim bunun anlında da yazmıyor ki ailesi kalkmış gitmiş sayın başkanım hatta bana diyordu ki yok ağabeyimin telefonundan arıyorum, babamın telefonundan arıyorum, amcamın telefonundan arıyorum gibilerden yengemin telefondan o telefonu bende arıyordum dertleşiyorduk. Neyse işte kısmet ya biz Ergenekon a alındık bu olay çıktı bir de bu. Hani bu bayan çıkacak ya kısmet ya işte biz Allah tan yani ne istesek başımıza geldi. Amerikan konsolosluğunda Erol Ölmez aldılar beni, gel bakalım sen amerikan konsolosluğundaki saldıranları tanıyorsun ya arkadaş ben nerden tanıyacağım yani hayatımda görmediğim konuşmuş olabilirim görüşmüş olabilirim. Yani olamaz mı oda benim kısmetim işte. Allah ın takdiri ilahisi Sayın başkanım. Neyse tabi ki ifademi verdim sonralar işte Kuvai Milliye derneğinin çaycısı Erol Ölmez ile telefon görüşmesi tespit edilmiştir. İşte diyor Erol Ölmez ön şüpheli olarak ifadesine başvurulmuştur. Savcılık beş buçuk ay dır devam eden soruşturma sonunda saldırının Ergenekon terör örgütü tarafından yapıldığı Bülent çınar ile Erol Ölmez arasında telefon görüşmesinde örgütsel içerikli olduğuna dair kesin delil bulunamadı. Yani Ergenekon la bir alakası olmadığı ortaya çıktı. Nerdeyse Ergenekon a bağlayacaklar, benden tarafa bağlayacaklardı bulamadılar ya bir şey yok ellerinde tapeler var konuşmalar var var da ben hep geyik muhabbeti bana diyor ki savcı bey af edersiniz ya ne konuşuyorsunuz ya ben konuşuyorum ya sen ne yapacan yana ilişkimi ya bunlar anlatılır mı ben genç adamım yani konuşurum ben, neyse Sayın başkanım en sonunda bana eylem var telefonlarımda bizim şirkete bağlı figüran bayan bunlar oyuncular diyor ki eylem bir eylem iki yazmışsın diyor savcı dedi o eylem bir eylem iki ney, ya dedim eylem bir eyleme iki işte yani nedir, ya nasıl anlatayım eylem bir eylem iki. Ya en sonunda ya eylem bir eylem iki yani anlayın dedim yani sayın savcım. Anla dedim yani anla biraz mantıklı adam bak yanınızda bayan var, yazıyor ben konuşabilir miyim onun yanında. Hadi birebir olsak anlatayım ben sana. Ha ha uyandı tamam dedi yazdı şeyimi sonra gönderdiler beni. Halen onla ilgili bana Erkut Ersoy da şey oldu ama Erol Ölmez ile ilgili daha soruşturmaya yer olmadığına dair karar gelmedi. Çünkü Erol Ölmez konuşursa ha çünkü bana aba altından sopa gösterdiler ya Sayın başkanım, diyorlar ki onlar şunu düşünüyor, tamam nasıl olsa Erol Ölmez yarın bir gün tahliye olacak bu olursa alırız. Erol Ölmez i alırız Erol Ölmez in kimseden korktuğu yok, Erol Ölmez Allah tan başka gözü gördüğü hiçbir şeyden korkmuyor. Onları alsa ne olacak en fazla emniyette sallandırırlar kaldırırlar, sallandırırlar kaldırırlar, ne olacak cezası zaten yatıyoruz Allaha şükürler olsun ben üç öğün yemek bulamıyordum şirkette günde bir öğün yiyordum bazen poğaça ile geçiştiriyordum vallaha Allaha şükür kilo aldım. Başkanım altmış iki kilo ile girdim, 77 kiloyum başkanım. Allah a çok şükür olsun devlet iyi baktı bana. Neyse Sayın başkanım kendime geldim biraz, girmem gerekiyormuş yani gerçekten hayatta da en çok korktuğum cezaeviydi biliyor musunuz, hep korkuyordum böyle anlatıyorlardı bana inanın başkanım vallahi yani çok korkuyordum cezaevine girdim yani en sonunda ya kısmet işte korktuğun başına gelir ya geldi. İyi ki de gelmiş yani ne güzel insanlar tanıdım burda çok şükür Allah a. Neyse Sayın başkanım tutuklandıktan sonra Tekirdağ cezaevinde bunu anlattım. Kuddusi Okkır a bakımını yaptık. Emniyet gözaltında kaldığım süre içersinde görevli polis memurları suçumun olmadığını, diğerleri aleyhine ifade vermem karşılığında savcı bey ile görüşülerek serbest bırakılmamın sağlanacağı vaadinde bulunuldu ve ben bu teklifle herhangi bir bilgim olmadan nasıl olur da başkaları hakkında yalan yanlış beyanda bulunurum diye reddettim. Aynı nitelikte savcı Zekeriya öz tarafıma ifade yazacaklarını sadece altını imzalamamı istediler, ben böyle bir şerefsizlik yapmayacağımı söyleyerek kabul etmedim ve savcı Zekeriya öz hakkında hakimler ve savcılar yüksek kuruluna şikayette bulundum. Bana yapılan bu teklifi kabul ettiremediler. Fakat Niyazi kıyak isimli gizli tanık 17 ye kabul ettirmişler. Niyazi kıyak ın da telefon görüşmeleri dosyada mevcut olmasına rağmen hakkında dava açılmamış olması bu durumu ortaya çıkarmaktadır. Eminim ki gizli tanık 17 ifadeyi bizzat savcı Zekeriya öz tarafından yazdırılmış ve imzalattırılmıştır. Çünkü hiçbir zaman sakal bırakmadım, traş olmadığım zamanlarda birkaç günlük kirli sakalım olurdu. Sakal bırakmadım ki sakalımı Niyazi kıyak görsün sadece telefon görüşmemde sakal bıraktığımı Kahraman Şahin e söylememden hareketle bu durumu doğrulamak amacı ile tanık ifadesini eklemişlerdir. İddianame Hüseyin görüm ve Kahraman Şahin e bağlı olduğum söylenmektedir, telefon görüşmesinde aynen ben hoca adamım biliyorsun sakal bıraktım haberin yok galiba diyorum. Bağlı bulunduğum amirim Kahraman Şahin sakal bıraktığımı bilmiyorsa gizli tanık 17 nerden bilebilecek Sayın başkanım. Nerden bilecek yani devşirmişler ya hani beni devşiremediler onu devşirmişler. Arz ettiğim gibi hakkımdaki iddiaların tamamı asılsız ve mesnetsizdir, hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum sadece yasalara uygun olarak kurulan Kuvai Milliye 1919 derneğine üyeliğim söz konusudur. Üyeyim ama kararda Mehmet Fikri Karadağ yok diyor, Hüseyin görüm mesela yoktur diyorlar da var mıyım yok muyum bilmiyorum orasını, hatta sözlü ve yazılı olarak da istifa etmiştim ben. Evleneceğim falan diyerekten, derneğe üyeliğim söz konusu oldu bundan daha fazla üç ay gibi kısa bir süre içersinde Ergenekon isimli terör örgütü var mıdır, yok mudur onu ben bilemem fakat devletin istihbarat birimlerinden böyle bir örgütün varlığını delalet edebilecek herhangi bir bilgi dosyaya gelmemiştir. Sayın mahkeme heyeti telefon konuşmalarımızda birbirimize komutanım diye hitap etmemizin nedeni dernek başkanına komutanım diye hitap ediyorduk. Bir gün bir arada bulunduğumuz esnada Hüseyin abi de şaka mahiyetinde söylemişimdir, yüzbaşı komutanım binbaşı Kahraman da bu şekilde konuşuyorduk. Yani birbirimize rütbe verdik Kahramanla konuşuyor bir de hikmetle konuşuyorduk, hikmet vardı bir de bizim arıza hikmet diyordum ben ona. Telefon görüşmem hakkında hatırlayabildiklerimi açıklamak istiyorum. Hatta telefon konuşmalarım bu bir de ben bu hani iddia makamı telefon tapeleri ile ilgili böyle cımbızla almışlar montelemişler yapıştırmışlar ya burda bazı şeyleri de açıklamak istiyorum bakalım nasıl yani telefon görüşmeleri montelemişler koymuşlar Sayın başkanım, ben telefon konuşmalarına giriyorum. Tape 428, nebil bey var ben Kuvai Milliye ye getirmiştim de nebil abi gitmiş hatta şeye, Hüseyin görüm e demiş ki ya bize erol böyle böyle gitti demiş bize bak paramızı aldı vermiyor falan nebil ağabeyle biz aynı zamanda turizmcidir onun otellere falan servislerini de çekiyorduk beraber şey yapıyorduk. Çok sevdiğim Türkmen bir ağabeyimizdir, iyi bir insandır yani gerçek bir türk milliyetçisidir. Tabi ona borcumuz oldu ona borcumuzdan dolayı Hüseyin abiye gitmiş sonra tabiî ki ben geldi işte Mazot fişi dedim abi ben sana vereyim mazot fişi bizde bir alışveriş olur şoförlerin arasında şeyleri paran olmadığı zaman mazot fişi verirsin. Veya anlaşırsın gerçi Ahmet abi vermiş parayı Ahmet Turgut benim ortak olduğum. Neyse 4218 tape, telefon konuşması 428, nebil beye borcum vardı ödeyemedim, o nedenle benden mazot fişi istedi emanet kastım budur, yeni şafakta Kuvai Milliye ile ilgili haber çıkmıştı, dinlendiğimden kuşkulanarak mazot fişi …………. Aramızda şey olmasın dedim. Bir de bir an önce konuşuyor benle gel gel diye hatta ispat edeceğim onları da şey yapamıyorum yani gidemiyorum utanıyorum adamın karşısına çıkamıyorum en sonunda gittim saat 3,4 dedim geleceğim abi gittim konuştum Ahmet abi sonra arkamdan geldi konuştuk hallettik, hallettiler yani daha doğrusu Ahmet abi ile arasında. Nebil abi aslında bana kıyakçılık yapacaktı, bir güzellik yapacaktı hani beni kurtarmak istiyordu da onlara da gireceğim Sayın başkanım, yani nasıl anlatayım. Tape 429, çalıştığım turizm firmasının aracı jandarma tarafından bağlanmıştı, yardımcı olması için Hüseyin görüm ile konuştum fakat resmi işler yapıldığı için sorunu çözemedik, şimdi sayın Mehmet Fikri Karadağ komutan olduğu için hani muhakkak bir tanıdığı vardır dedik, bizim araç bu beylikdüzü taraflarında jandarma bölgesinde bağlanmış, Ahmet abi de beni arada Ahmet Turgut, ya erol dedi ya şeye söyleyelim yani dedi bu kahramanlara falan bir arada oğlum bak arabayı bağlamışlar, araba bağlamak demek arabada yani evrak eksiği olduğu zaman jandarma veya emniyet bağlıyor, bir eksik olunca. Tabi sen personel taşımacılığı yapıyorsun millet içerde arabayı milleti görüyor evraklarını alıyor, jandarma bir eşlikle arabayı bağlıyor orda indiriyor herkesi alıyor yani otopark a çekiyorlar. Nasıl çözeceğiz bunu, tabi düşünüyorum, düşünüyorum dedim bir arayalım soralım. Tabi o da yardımcı olamadı. Tabi yardımcı olamadığı için öyle kaldı araba cezası verildi daha sonra araba çıkartıldı. Biz bir an önce fazla ceza vermeyelim şeyini yapıyorduk. Hüseyin görüm ile görüştük fakat resmi işler yapıldığı için sorunu çözemedik, bekar hayatı yaşıyorum zorluklarla geçindiğim için gidenim gelenim olmasını istemediğim için adresimin belli olmasını istememiştim. Şunu ifade etmek istiyorum. Ben telefon tapelerinde diyorum ki Sayın başkanım telefon tapelerinde Ahmet abi

Yüklə 423,12 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə