159
e.
NATO’nun Yeni
Rolü: NATO
Neden Afganistan’da?
11 Eylül 2001 saldırılarının
u
luslararası güvenlik problemlerine
yeni bir yaklaĢım getirdiği
, bununla birlikte
NATO‟nun rolün
ün yeniden
tanımlanmasına
neden ol
duğu
söylenebilir
(Yalçınkaya ve Açar,
2009). Bu
saldırılar neticesind
e Afganistan
'ın, ABD baĢta olmak üzere
NATO'nun
diğer
ülkelerinin terörizmle mücadelede tecrübe kazanmalarını sağlayacak bir
deneme tahtası
haline geldiği değerlendir
ilmektedir.
Afganistan‟da
savaĢ, 7 Ekim 2001 tarihinde ABD‟nin Sürekli Özgürlük
Harekâtı
(Operation Enduring Freedom)
ile baĢlamıĢtır.
Daha sonra, Kabil ve
çevresinin güvenliğini sağlamak ve Afganistan GeçiĢ Hükümeti‟ne destek
vermek maksadıyla, 42 ülkenin katılımıyla Uluslararası Güvenlik Yardım
Kuvveti (International Security Assistance Force-ISAF)
oluĢturulmuĢtur
.
2001
–2003 yılları arasında Ġngiltere, Türkiye ve Almanya/Hollanda
ortaklığının kontrolünde olan ISAF, 11 Ağustos 2003‟ten sonra NATO‟nun
komutası altına girmiĢtir. NATO kontrolündeki ISAF‟ın ilk komutası, Kanada
tarafından üstlenilmiĢtir (NATO
[Web], 2013e). BaĢlangıçta sadece Kabil ve
çevresinin güvenliğinin sağlanması adına Afgan hükümetine destek sağlayan
ISAF‟in görev alanı, 200
3
‟ten itibaren tüm ülkeyi kapsayacak Ģekilde
geniĢletilmiĢtir (NATO
[Web], 2013a).
ISAF hâlihazırda
(1 Haziran 2014
itibariyle), bünyesinde 48 ülkeden toplam 49.902 personel ile faaliyetini
sürdürmektedir. Türkiye, 457
askeri personel ile ISAF‟a destek sağlamaktadır
(NATO [Web], 2014).
NATO
'nun neden Afganistan'da olduğunun cevabı, ISAF‟ın resmi
Ġ
nternet sitesinde;
“Afgan Ġslam Cumhuriyeti hükümetini desteklemek
maksadıyla, ayaklanma ile mücadele etmek, Afgan Ulusal Ordusunun
kapasite ve yeteneklerinin geliĢtirilmesine destek vermek, hükümetin
otoritesinin sağlanmasına katkı sağlamak ve sürekli bir istikra
r için güvenli bir
ortamın yaratılması adına sosyo
-
ekonomik geliĢimleri desteklemek” Ģeklinde
ifade edilmiĢtir
(ISAF [Web], 2013).
NATO'nun
Afganistan‟a intikali ile
birlikte
kendisini çok farklı bir çatıĢma
ortamı içerisinde bulduğunu söylemek mümkündü
r. Daha önceki Balkan
160
tecrübelerinden farklı olarak
,
Afganistan‟da bir yandan aktif olarak çatıĢma
içerisinde yer alırken diğer yandan barıĢı koruma harekâtı icra etmiĢtir.
BaĢlangıçta barıĢı koruma maksatlı olarak intikal ettirilen NATO güçleri,
Taliban‟ın etkisini artırması ile birlikte ABD‟nin talebiyle, 2006 yılından
itibaren aktif olarak çatıĢmaya dâhil olmuĢtur. NATO‟nun yeni harekât planı
doğrultusunda, ABD liderliğindeki Sürekli Özgürlük Harekâtı ile NATO ISAF
misyonu birleĢtirilerek tek bir komuta altında toplanmıĢtır. Ancak her iki
misyonun farklı görevleri bulunmaktadır. Sürekli Özgürlük Harekâtının görev
tanımı; ayaklanma ve terörizm ile mücadele
;
ISAF‟ın ise
,
istikrar ve geliĢim
için Afganistan‟da güvenliğin sağlanması adına Afgan Hükümetine yardım
etmektir. Balkan harekâtları ile karĢılaĢtırıldığında, Afganistan'ın NATO için
farklı bir anlam taĢıdığı ifade edilebilir.
Balkanlarda icra edilen harekâtlara
NATO‟nun belirli üyeleri katılım sağlarken, Afganistan harekâtına tüm üye
ülkelerin katılımı söz konusudur (Yalçınkaya ve Açar, 2009: 74).
Afganistan harekâtının baĢlangıcından günümüze kadar geçen sürede
NATO'nun kendi içerisinde stratejik ikilemler
yaĢadığı söylenebilir. Bunlardan
ilki, uygulanacak harekâtlar öncesinde üye ülkelerin karar verme sürecindeki
yaĢanan sorunlardır. Özellikle kriz zamanlarında
bu tür sorunların
,
NATO‟nun
hareketsiz kalmasına neden olduğu
ifade edilebilir (Kay, 2005). NATO üyesi
ülkeler
tarafından harekâtlara iliĢkin ko
nulan
Ģerh ve çekinceler
in,
terörist/ayaklananlara
serbest hareket imkânı sağladığı değerlendirilmektedir
(Auerswald ve Saideman, 2009).
Bir diğer ikilem,
üye ülkelerin terörizmle
mücadelede bireysel tecrübesizlikleri veya
sahip oldukları tecrübeleri
n NATO
bünyesinde uygula
maya aktarılamamasından
kaynaklan
maktadır
. Kay ve
Khan (2007:165) tarafından, özellikle Fransa, Ġngiltere ve ABD gibi ülkelerin
geçmiĢten
gelen tecrübelerinin
, Afganistan harekâtına etkin bir Ģekilde
yansıtılamadığı ifade edilmektedir.
2014 yılı sonunda Afgan Ulusal Ordusunun, ülke çapında kontrolü ele
alması, güvenliği ve istikrarı tek baĢına sağlama yönünde imkân ve kabiliyete
kavuĢması beklenmektedir. Bu
beklentiyle
ISAF‟ın
, Afganistan'daki görevinin
2014 yılı sonunda sona erdirilmesi planlanmaktadır.
ISAF güçlerinin
çekilmesine
rağmen NATO
'nun
Afganistan‟da varlığını devam ettir
mesi
161
öngörülmektedir (NATO [Web], 2014).
2012 yılında gerçekleĢtirilen ġikago
zirvesinde NATO'nun Afgan güçlerinin
eğitim
i
ve yardım görevlerini
sürdürmesine karar verilmiĢtir.
Bununla birlikte Afgan hükümeti ve NATO
arasındaki iĢbirliği
nin, 2010 Lizbon zirvesinde imzalanan
"askeri eğitim
programları, Afgan havacılık sektörünün geliĢtirilmesi, yozlaĢmaya karĢı
mücadele kursları, sivil afet/acil durum hazırlığı ve kamu diplomasis
i
faaliyetlerini"
içeren
sürekli
ortaklık
adı
altında
sürdürüleceği
değerlendirilmektedir
(NATO [Web], 2003e).
f.
Ġstihbarata Kapsamlı NATO YaklaĢımı
NATO,
soğuk savaĢ
süresince a
skeri tehditlerin niteliği, yapısı,
zamanı ve nasıl
gerçekleĢeceği hakkındak
i bilgileri klasik istihbarat
yöntemleriyle
elde etmiĢtir. Soğuk savaĢın sona ermesiyle birlikte farklı
tehditlerin ortaya çıkıĢı, istihbarat yöntemlerinde dönüĢümler
yaĢanmasının
önünü açmıĢtır (Oğuzlu, 2012:11). Bu duruma paralel olarak NATO'nun
görev ta
nımlarının da değiĢtiğini söylemek mümkündür. Diğer bir ifadeyle,
özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra NATO'nun durağanlık
tan aktif hale
geçtiği ifade
edilebilir. Afganistan harekâtı bu durumun güzel bir örneğidir.
Bu
süreç içerisinde NATO'nun birçok s
orunla karĢılaĢtığı
söylenebilir. Bu
sorunlardan birisi,
harekât düzenlediği bölgenin kültürüne iliĢkin farkındalık
eksikliği
dir. Bu durum, klasik istihbarat yöntemlerine ilave olarak sosyo
kültürel faktörlerinde içerisinde bulunduğu çok yönlü analiz
sürecine olan
ihtiyacı ortaya çıkarmıĢtır. Coğrafi olarak sürekli bir dönüĢüm geçiren NATO,
klasik askeri istihbaratın yanı sıra
“kapsamlı yaklaĢım” ile
, harekât çevresini,
“politik, askeri, ekonomik, sosyal, altyapı ve bilgi” olmak üzere altı ilgi alanı
ç
erçevesinde çok yönlü bir bakıĢ açısı ile değerlendirmeye baĢlamıĢtır
(AJP-
01 (D), 2010).
(1)
Kapsamlı YaklaĢım Stratejisi
(Comprehensive Approach
Strategy)
Uluslararası politikada güvenlik anlayıĢının
, önce Sovyetler
Birliği‟nin dağılması ve sonrasında 11 Eylül 2001 saldırıları ile dikkate değer
dönüĢümler geçirdiği ileri sürülebilir.
G
erçekleĢtirilen bu saldırıların
, terörizmi
Dostları ilə paylaş: |