T. C. Sakarya üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ



Yüklə 1,36 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə38/82
tarix08.09.2018
ölçüsü1,36 Mb.
#67106
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   82

süre sonra ihtiyaç kalmayacaktır. Okulun açılabilmesi için yapılacak işleri 17 madde 
halinde sıralayan D’ohsson, bu maddelerde, kurulacak okulun yerini, yapısını, düzenini, 
alınacak öğrencilerin miktarını, okutulacak dersleri, lisan eğitimini, gerekli alet ve 
edavatın teminini, kitap tedarikini ve hocalara verilecek maaş gibi konuları da 
ayrıtılarıyla belirtmektedir (Özkul, 2005:240; Çataltepe, 1989:69). 
Katolik bir Ermeni olan D’ohsson’un 1794 yılında padişaha sunduğu layihasında 
kurulmasını teklif ettiği “Mekteb-i Fünun-u Harbiye” isimli askeri okulun, 1795’te 
kurulan Mühendishane-i Berriyye-i Hümayun’un kurulmasında referans olarak alındığı 
görülmektedir. Kemal Beydilli’ye göre Mühendishane-i Berriye-i Hümayun’un 
özellikleri ile D’ohsson’un teklifleri arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır (Özkul, 
2005:240). 
Nizam-ı Cedit’in uygulama aşamasında sunduğu layiha ile oldukça etkili olan 
D’ohsson’un, devlet katında bu kadar önemsenmesi için bazı nedenler vardı. Batı eğitim 
tarzında çok iyi bir eğitim almış olan D’ohsson’un Fransa ve İsveçte bulunmuş olması, 
yapılacak yenilikler konusunda fikirlerini daha önemli kılmıştı. 9 Mart 1784’de Paris’e 
giden D’ohsson’a Sadrazam Halil Hamid Paşa tarafından verilen Tavsiyename’de 
D’ohsson’dan övgüyle bahsedilmekte ve İspanya ile Osmanlı Devleti arasındaki 
görüşmelerin memnuniyet verici bir şekilde sonuçlanmasında, onun tercümanlıktaki 
başarılarının büyük rol oynadığı vurgulanmaktadır. D’ohsson, Osmanlı Devleti ile İsveç 
arasında 1789 yılında yapılan ittifakın oluşturulmasına da büyük katkıda bulunmuştur. 
Hatta Ebubekir Ratib Efendi, 1792’de Reisülküttab’a yazdığı mektupta D’ohsson’dan 
büyük bir övgüyle bahsederek onun devletin çıkarlarını koruyan bir kişi olduğunu 
bildirmektedir (Özkul, 2005:235-240). 
Sadrazam Melek Mehmet Paşa’nın da övgüyle bahsettiği D’ohsson, İstanbul’da 
padişahın ve diğer bazı devlet adamlarının güvenlerini kazanmış olarak “frenk 
kıyafetinde” dolaşma ayrıcalığına salip olmuştur. D’ohsson tarafından, yapılan 
yeniliklerin şer’i bakımdan uygunluğuna dair hazırlanan mütalalar,1783 yılında padişah 
III. Selim’e takdim edilmiştir. Aslında ulema tarafından yapılması gereken bu 
yorumlamaların, müslüman bile olmayan bir yabancı tarafından yapılması oldukça ilgi 
çekicidir. Ayrıca D’ohsson tarafından,1787’de neşredilmeye başlanan tarih şeklindeki 
Musavver kitabının iki cildi padişaha sunulmuştur. III. Selim bu kitaplardan dolayı çok 
 
104


memnun olmuş ve D’ohsson’a İslam ile şereflenmesi dileğiyle “ikibin rub’iyye” hediye 
verilmesini emretmiştir (Özkul, 2005:237). 
D’ohsson sunduğu layihada, batının sadece askeri ve teknik bakımdan değil, bunun 
yanında siyasi ve hukuki bakımdan da örnek alınması gerektiğini ima ediyordu. Ayrıca 
tavır ve davranışları  şüphe uyandırmış ve devlet adamlarında rahatsızlık yaratmaya 
başlamıştı. Napolyon’un Mısır’a saldırmasından sonra da D’ohsson’un faaliyetlerinin 
Osmanlı Devleti aleyhinde olduğu ve Fransa hükümetinin yararına çalıştığı ortaya 
çıkmıştır. Uzun müddet davranışlarının ve faaliyetlerinin takibi sonucunda, 
D’ohsson’un “müsfidlik” hatta casusluk ile suçlandığı görülmektedir.1799 yılında 
Osmanlı Devleti tarafından “istenmeyen adam” ilan edilerek, İsveç makamlarından 
D’ohsson’un geri çağrılması istenilmiştir. Daha sonra Fransız Konsolosluğunun 
arşivindeki evraklardan, D’ohsson’un Fransız hükümetinden para aldığı da tespit 
edilmiştir (Özkul, 2005:239). 
Padişah III. Selim’e layiha sunan diğer gayri müslim şahıs ise Baron Von Brentano 
ismindeki bir Fransız subayıdır. Brentano, aslen Alman asıllı olup Fransa hizmetinde 
iken, Osmanlı ordusunu güçlendirmek için görevlendirilmiştir. Brentano, Osmanlı 
ordusunun eğitimi için bir “Fenn-i Harb” kitabını tercüme etmişti. Kitabın giriş 
bölümünde, Osmanlı ordusunun IV. Mehmet döneminden beri başarısızlıklarının 
temelinde iki neden olduğunu ileri sürmektedir. Birincisi, düşman askerlerinin 
kullandığı harp aletlerinden habersiz kalıp, bunları kullanmamaktadır. İkinci neden ise, 
Osmanlı ordusunun komuta kademesinin harp fenni konusunda bilgi sahibi 
olmamalarıdır. Brentano, kitabının sonraki bölümlerinde ise yapılması gereken 
yenilikler ve uygulama yöntemi konusundaki önerilerini anlatmaktaydı (Özkul, 
2005:230). 
Baron Von Brentano’nun layihasının giriş bölümünde, daha önceki padişahlar 
dönemindeki askeri ıslahat çalışmalarının başarısız olma nedenleri anlatılmaktadır. Ona 
göre, Fransa’dan daha önce Osmanlı Devleti hizmetinde çalışmak için gelen subayların 
gayretlerinin olumlu bir sonuç vermemesinin nedenleri şunlardır:  
—Düşmanların taarruzlarından sakınmak için gerekli olan tedbirlerin ve kavaid-i 
külliyenin icrasında ihmal gösterilmesi. 
 
105


—Alınan tedbirlerin bazısında çok dikkatli davranılırken, bazısının da hiç 
önemsenmemesi.  
—Gerçekleştirilen yeniliklerden, menfaatlerine zarar gelenlerin nifak faaliyetlerine ve 
bazılarının da tembellik ve gayretsizliklerine karşı tedbirler alınmaması. 
Baron von Brentano’ya göre, Osmanlı Devletinin düşmanları karşısında askeri açıdan 
başarılı olabilmesi için, özellikle içişlerinde bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir. 
Ona göre bu düzenlemeler, Fransa ve Osmanlı Devletinin ittifakıyla 
gerçekleştirilmelidir. Brentano, yapılması gereken yeniliklerden önce, kendisi ile 
beraber bazı yetkililerin topçu ve humbaracı ocakları ile mühendishane ve süratçi 
talimgâhlarında teftişte bulunup, kaldırılması veya düzeltilmesi gereken işleri 
belirlemelerini teklif ediyordu. Daha sonra da Avrupa usullerine göre zabit ve 
seraskerlerin eğitilmesini, yeniçerilerin kullandığı eski tüfeklerin değiştirilerek yerine 
Avrupa da kullanılan tüfeklerin verilmesini öneriyordu (Özkul, 2005:232). 
Brentano, yeniliklerin uygulama yöntemlerinde de D’ohsson’dan farklı düşünüyordu. 
Ona göre askerlerin düzene kavuşturulmasında acele edilmesine gerek yoktu. Brentano, 
tıpkı Tatarcık Abdullah Efendi gibi uygulamaların geniş bir zaman içinde sabırla 
davranılarak, memurların gereken yerde mükâfat veya cezalandırılmalarıyla yavaş 
yavaş yapılmasını teklif ediyordu. Birçok tecrübe sonucu görülmüştür ki, yeniçerilerin 
başında bulunanlar ikna edilmeden uygulanmaya çalışılan talim ve teknikler 
benimsenmemiş ve tepkilere neden olmuştur. Bu nedenle ani ve köklü bir değişim 
yerine yavaş ve tamir edici bir niteliğe sahip yenilikler tercih edilmelidir. Ona göre 
yeniçeriler dışında yeni bir ordu kurulması ve bütün harp aletlerinin değiştirilmesi 
yanlış bir hareket olacaktır. Brentano’ya göre, padişaha layiha sunan yerli ve yabancı 
devlet adamlarının tekliflerindeki en büyük yanlış, Avrupa ordusu ile Osmanlı Ordusu 
arasındaki mizaç farklılığının dikkate alınmamış olmasıdır (Özkul, 2005:233). 
Baron von Brentano’ya göre Nizam-ı Cedid’in başarılı olabilmesi için dikkat edilmesi 
gereken hususlar şunlardır:  
—Zabitleri azletmemek,  
—Nefer ve zabitlerin maaşlarını yükseltmek,  
 
106


Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   82




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə