T. C. Sakarya üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ



Yüklə 1,36 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə34/82
tarix08.09.2018
ölçüsü1,36 Mb.
#67106
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   82

şehzadeliği döneminde, padişah olunca yapacağı  işlerin planlarını hazırlamaktaydı. 
Yenilik taraftarı padişahlardan olan babası III. Mustafa’nın da etkisiyle, devletin içinde 
bulunduğu zor durumdan kurtulabilmesi için, bazı  ıslahatların yapılması gerektiğine 
inanıyordu. Hatta şehzadeliği döneminde “Topçuluk Tekniği” konusunda bir risale 
yazdığı bile rivayet edilmektedir (Özkul, 2005:196). 
Şehzadeliği döneminde devlet meseleleriyle yakından ilgilenen padişah III. Selim’in, 
I.Abdülhamit döneminde yapılan yenilikleri yeterli bulmayarak “Ben şimdi saltanatta 
olsam işler başka türlü olurdu” dediği bildirilmektedir (Özkan, 2003:74). 
Böyle konuşmakla yetinmeyen şehzade III. Selim, özel doktoru Lorenzo aracılığıyla 
Fransız elçisiyle ilişki kurmuş, diğer taraftan da Reisülküttaplıkta kâtiplik yapan 
Ebubekir Ratip efendiyle olan arkadaşlığı sayesinde İstanbul’daki yenilikçi kanatla da 
temasa geçmiştir.  Şehzade III. Selim, Ebubekir Ratib Efendinin de etkisiyle tahta 
çıkmadan iki yıl kadar önce (1786–1787) Fransa Kralı XVI. Lui ile de mektuplaşmaya 
başlamıştı. Henüz 26 yaşında olan şehzadenin bu hareketi Ebubekir Ratip Efendi başta 
olmak üzere İstanbul’daki yenilik taraftarı kişiler tarafından da desteklenmekteydi. Bu 
maksatla Fransa elçisi Gouffier’in de yardımıyla İshak Bey ismindeki genç bir temsilci 
Fransa’ya gönderildi. İshak Bey, giderken yanında iki adet mektup götürmüş bunlardan 
birini Fransa Kralı Lui’ye diğerini de başvekile vermişti (Haksun, 2004:185). 
Bu mektuplarda İshak bey’in siyasi görevi açıklandıktan sonra, Osmanlı Devletinin 
yüzyıllardan beri Avrupa devletleri içinde Fransa’yı dürüst tanıdığı, Fransa elçisine 
diğer elçilere göre daha fazla değer verildiği, Fransa’nın vefalı bir dost olarak kabul 
edildiği bildirilmiştir. Mektupta, Fransa-Osmanlı dostluğunun açık bir örneği olarak III. 
Mustafa’nın Prusya ve İngiltere’nin karşı  çıkmasına rağmen Rusya’ya savaş açması 
gösteriliyordu. Bu konu Fransa Kralına açıklandıktan sonra, her ne kadar III. 
Mustafa’nın ölümünden sonra Osmanlı Devletinin içişleri karışmış olsa da III. Selim’in 
tahta çıktığı zaman Fransanın da yardımını alarak bu sorunları düzelteceği yazılmıştır. 
Fransa Kralı Lui ise verdiği yanıtta, III. Selim’in tahta çıktığında devlet düzenini yoluna 
koymak için çalışarak önlemler alacağını,  İshak Bey’in gelişinden önce de bildiğini 
anlatmış. Askerlik biliminin özel ve genel yönlerini öğretmek için eğitici öğretmenler 
gönderdiğini ve göndermeyi sürdüreceğini, Osmanlı Devleti ile komşuları arasındaki 
siyasal anlaşmazlıkları kaldıracağını,  şimdilik başka bir şey yapamayacağını 
 
92


bildirmiştir. Ayrıca savaşın güç bir bilim olduğunu, bunda düşman kadar eğitimli 
olunmadıkça, savaş açmanın doğru olamayacağını, tahta çıktığında böyle bir girişimde 
bulunmamasını, kahramanlığın savaş için yeterli olamayacağını tavsiye etmiştir 
(Haksun, 2004:186). 
Ebubekir Ratib Efendi, Fransa Kralının III. Selim’e gönderdiği mektupları incelemiş ve 
şehzade Selime mektuptaki hileleri görmesi ve nasıl bir cevap yazması gerektiği 
konusunda tavsiyelerde bulunmuştur. Ratip Efendiye göre Fransa Kralının mektubu 
hilelerle doludur. Kral mektubunda Osmanlı Devletini küçümsemekte ve gizli gizli alay 
etmektedir. Ona göre Fransa teknik uzman göndermeyi, sadece Osmanlı Devletinin 
iyiliği için değil, kendi menfaatleri için de istemektedir. Maksatlarının burada Frenk 
adetlerini yerleştirmek olabileceğini, eğer böyle olursa bir süre sonra karışıklıklar 
çıkabileceğini düşünmektedir. Ratip Efendi bu düşünceleriyle  şehzade III. Selim’i 
yönlendirmiş ve Fransa Kralına yazılacak cevap mektubunda nasıl bir üslup kullanacağı 
ve hangi konulardan bahsedeceğine dair tavsiyelerde bulunmuştur. Bazı kaynaklara göre 
ise bu mektupların karalama metnini Ebubekir Ratib Efendi hazırlamış ve şehzade 
Selim’de kendi el yazısıyla temize çekmiştir. Ancak şu konu çok açıktır ki III. Selim’in 
siyasi düşüncelerinin gelişmesinde ve ıslahat fikirlerinin oluşmasında Ebubekir Ratib 
Efendi’nin rolü çok büyüktür (Özkul, 2005:198-205; Haksun, 2004:184-185). 
Aslında  İshak Bey’in mektupları Fransa Kralına götürmek dışında bazı görevleri 
bulunuyordu. Bunlar; 
—Fransa ile Osmanlı Devleti arasında uzun süreden beri devam eden dostluğun 
güçlendirilmesini sağlamak, 
 
—Avrupa devletlerinin siyasi durumları, dostluk- düşmanlık ilişkileri hakkında 
bilgi toplamak, 
 
—Avrupa’daki harp teknikleri ve eğitim usülleri konusunda bilgi edinmek
 —Fransa’nın Rusya’ya karşı, III. Selim tahta geçtiği zaman yardımını sağlamak, 
 —Fransızca, bilim ve teknik konularında eğitim almak (Haksun, 2004:185), 
 
—İshak Bey, Fransa’da Fransızca öğrenecekti. Çünkü Osmanlı  dışişlerinde 
Fransızca’yı sadece Rumlar bilmekteydi. Çoğunlukla güvenilir olmayan bu kişilerden 
 
93


birinin yerine dışişlerinde görevlendirilecekti. Fen bilimleri ve savaş teknikleri 
konularında eğitim alacak, asker ve subay yetiştirilmesi konularında incelemelerde 
bulunacaktı. Ancak, ne yazık ki İshak Bey kendisinden beklenen görevleri unutarak 
Paris’te  zevk  ve  eğlenceyle vakit geçirdi. Böylece Osmanlı tarihinde yurtdışına 
gönderilen ilk öğrenci olarak değerlendirilen  İshak Bey’den herhangi bir fayda 
sağlanamamış oldu (Haksun, 2004:185-186;Özkul,2005:199). 
Padişah III. Selim’in tahta çıktığı 1789 yılında, Osmanlı Devleti Rusya ve Avusturya ile 
büyük bir savaşın içindeydi. Savaş, her geçen gün Osmanlı Devleti aleyhine gelişiyor ve 
yeni padişahı zor durumda bırakıyordu. Özellikle Balkanlarda, Osmanlı Ordusu art arda 
yenilgiler alıyordu. Komutanları askeri bilgi ve yetenek açısından yetersiz olan orduda 
disiplin ve moral iyice bozulmuştu. Yeni padişahın, ordunun moralini yükseltmek için 
yayınladığı fermanlar önce etkili olmuş ancak savaşın gidişini değiştirmeye yetmemişti. 
III. Selim ilk yenilik olarak 1789 yılında devlet büyüklerinden, ordu bürokrasisinin 
görevli ya da görevsiz ileri gelenlerinden ve ulemadan kurulu bir Meşveret Meclisi 
toplamıştı. Meşveret, danışma anlamına geliyordu. Divan da yapılan bu toplantıda 
üyelerin hepsi devlet işleri konusundaki görüşlerini ortaya koydu. Padişahın huzurunda 
yapılan bu toplantıda kanun ve şeriat geleneklerine aykırı eylemlere değinilmiş, 
bazuklukların giderilmesi gereği üzerinde durulmuş, fakat hiçbir somut reform projesi 
geliştirilmemişti. Aksine, önceden de olduğu gibi geleneksel Osmanlı örgütlerinin 
bozuluştan önceki durumlarına döndürme tezi ağırlıkla dile getirilmişti (Berkes, 2004; 
Haksun, 2004:186-187). 
Nihayet padişah  III.  Selim’in  ve  Osmanlı Devletinin imdadına Fransız ihtilali yetişti. 
Fransa ihtilalinin patlaması Avrupa’daki dengeleri değiştirmişti. Fransa’daki devrim, 
başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın bütün krallık hükümetlerini de telaşlandırmıştı. 
İngiltere’nin baskılarıyla barış antlaşması yapılmasına her iki tarafta razı edildi. Bunun 
üzerine 1791 yılında Avusturya ile Ziştovi, 1792 yılında Rusya ile Yaş antlaşmaları 
yapıldı.  İşte bu antlaşmalardan sonra padişah III. Selim ancak yenilik çalışmalarına 
başlama fırsatını bulabildi. Bu yenilik çalışmalarının yanı  sıra bir takım ekonomik 
tedbirler de alarak devletin maliyesini de düzeltmeye çalıştı. (Berkes, 2004) 
 
 
 
94


Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   82




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə