cepheden gelmekte olan acı haberler onun hastalığını daha da artırmış ve 21 Ocak 1774
günü hayata gözlerini yummasına neden olmuştur (Haksun, 2004:181-182; İslam Tarihi
11.cilt, 1994:164).
3.4.
I.Abdülhamit Dönemi (1774–1789) Islahatları:
III. Ahmet’in oğlu olan Padişah I.Abdülhamit, 49 yaşında iken 21 Ocak 1774 tarihinde
tahta çıkmıştır. Kardeşi III. Mustafa döneminde başlayan Rus savaşının en buhranlı
günlerinde tahta çıkan I.Abdülhamit, bu savaşı mümkün olduğu kadar az bir zararla
kapatmayı düşünüyordu. Nitekim tahta çıktıktan altı ay kadar sonra, 17 Temmuz 1774
tarihinde Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. I.Abdülhamit döneminin askeri
modernleşme açısından III. Mustafa devrinin devamı olduğu söylenebilir. Şehzadeliği
döneminde kafes hayatı yaşayan I.Abdülhamit’in saltanatının tamamı, özellikle Rusya
ile yapılan savaşlarla geçmiştir. Askeri alanda yapılan çalışmalara daha çok padişahın
sadrazamlarının damgasını vurduğu görülmektedir (İslam Tarihi 11.cilt,1994:166-175).
Bu dönemin sadrazamlarından Silahtar Mehmet Paşa, III. Mustafa zamanında kurulan
Sürat topçuları ocağına büyük önem vermiş ve eğitimiyle bizzat ilgilenmiştir. Daha
önceden Taval adlı İsveçliye getirtilen 126 adet top ile Kâğıthane de top atışları
yapılmıştır. Bu çalışmalar Silahtar Mehmet Paşa’nın ölümüne kadar devam etmiş ve
ölümüne müteakip masraflı olması, bahane edilerek 1781 yılında Sürat Topçuları Ocağı
kapatılmıştır (TSK Tarihi 3/4,1982:76-77).
I.Abdülhamit döneminin en önemli Sadrazamı olan Halil Hamit Paşa,31 Aralık 1782
tarihinde Sadrazamlığa getirilmiştir. Genç ve dinamik olan yeni Sadrazam, hemen
reform çalışmalarına başlamıştı. Daha önce kapatılan Sürat Topçuları Ocağını tekrar
kuran Halil Hamit Paşa, bu teşkilatı daha da genişleterek 2000 kişiye çıkartmıştır. Aynı
zamanda sürat topçuları için yeni bir kanun çıkartan Sadrazam, şu yenilikleri getirtmişti;
Bu Kanuna göre sürat topçularının hepsi bekâr gençlerden oluşacak, devamlı olarak
kışlalarında kalacaklardı. Bunlar için tophanede yeni kışlalar yaptırılmıştı. Bununla
beraber sürat topçu erlerine 15’er akçe gündelik verilecek, üç sene sonra da bu
gündelikler20 akçeye çıkarılacaktı (TSK Tarihi 3/4 ,1982;Özkul,2005:152).
89
Halil Hamit Paşa, 1783 yılında Humbaracı Ocağının durumunu da ele almış ve ocağı
yeniden ıslah etmiştir. Yeniçeri Ocağının iyice bozulduğunun farkında olan Halil Hamit
Paşa, Ocağın düzeltilmesi için bir emir yayımlamış ve bu emirde, ocağa dışarıdan kimse
alınmayıp, kuloğlu kul olan yeniçeri alınması gerekirken, vilayetlerdeki yeniçeri
serdarlarıyla, yeniçeri subaylarının rüşvet ve menfaat karşılığı, aslında ocakta
olmayanları yoldaş yaptıklarını, bunun önüne geçilmesini emretmiştir. Hamit Paşa
bundan sonra ocağa kayıtlı olarak bulunan, ancak yeniçerilik yapmayarak şurada burada
esnaflık yapan yeniçerilerin bir defterde kayıtlarını tutturmuştur. Bu Yeniçerileri savaş
zamanı cepheye gönderebilmek için kayıt defterlerinin bir suretlerini eyaletlerden
getirterek ocakta saklattırmıştır. Ancak Sadrazam Halil Hamit Paşa’da Yeniçeri Ocağını
düzeltmeye muvaffak olamamıştır. Çünkü hâlihazırda Ocaktan 40.000 emekli varken,
savaşa girecek yeniçeri miktarı 5–10.000 kadardı (TSK Tarihi 3/4,1982).
Sadrazam Halil Hamit Paşa, Padişah I.Abdülhamit’in de onayı ile ordu ve donanmanın
teknik bakımından ıslahını sağlamak maksadıyla Fransa’dan uzmanlar getirttirmiştir.
Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’un yeniden tanzim ve tensik edilmesine müteakiben
görevine başlayan yabancı uzmanlar, hızla İstihkâm, Topçuluk ve Bahriyeyi
yenileştirme çalışmalarına başladılar. Padişah ve Sadrazam tarafından sık sık denetlenen
yabancı uzmanlar daha çok pratik alanlarda çalışmalarda bulunurken nazari dersler ise
Türk hocalar tarafından verilmekteydi.
Yabancı uzmanlardan Laffite Clave ve Monge İstihkâmcılık hakkında ders verirken,
Antuvan Saba, Monic ile Topçu çavuşlar, Granpen ve Obert Topçuluk eğitimi
veriyordu. Çavuş Obert sürat topçularının kurulması aşamasında da İstanbula gelmiş ve
çalışmalarda bulunmuştu. Gemi inşaatı ve tersane çalışmalarında mühendis Lorca ile
yardımcı Durest, dökümhane ve tophane çalışmalarında da Fransuva Aleksi ile
Betolen’e görev verilmişti (Uluçay ve Kartekin, 1958:25).
Sadrazam Halil Hamit Paşa, 1785 yılında, şehzade III. Selim’in Fransa Kralı XVI. Luis
ile mektuplaşmasına yardım ederek, Padişah I.Abdülhamit’in tahttan indirilmesi için
hazırlık yaptığı gerekçesiyle azledildi. Daha sonda da din ve devlet haini olduğu
gerekçesiyle idam edildi. Halil Hamit Paşa’nın azlinden sonra ıslahat hareketlerinde
yeni bir girişim yapılmamak kaydıyla çalışmalar devam ettirilmiştir. 1787 Rus seferine
kadar Mühendishanede eğitime devam edildiği görülmektedir. 1788 yılında ise
90
Rusya’nın Fransa’dan talebi doğrultusunda İstanbul’da görev yapan Fransız uzmanların
tamamı Osmanlı Devletini terk etmiştir (Berkes, 2004:83-84; Uluçay ve Kartekin,
1958:26).
18. yüzyıl ıslahat hareketleri açısından incelendiğinde, Padişah I.Abdülhamit’in 15
yıllık saltanat dönemi, Padişah III. Mustafa’nın ıslahat çalışmalarının devamı
niteliğindedir. Şehzadeliği dönemini kafeste geçiren I.Abdülhamit, güçlü bir şahsiyete
sahip değildi. Kolayca tesir altında kalıveren, dindar, halka karşı müşfik bir yapısı vardı.
Bu nedenle saltanatı boyunca dirayetli bir vezir arayışında olmuştur. Osmanlı-Rus
harbinde cepheden gelen haberler zaten hasta olan padişahı iyice hastalandırmış ve bir
süre sonra Özi Kalesi’nin düşman eline geçtiği haberinin kendisine, iletilmesi
sonucunda 28 Mart 1798 tarihinde üzüntüsünden vefat etmiştir (İslam Tarihi 11.cilt,
1994:175).
3.5. III. Selim Dönemi (1789–1807) Islahatları:
Padişah I.Abdülhamit’in ölümü üzerine yerine III. Mustafa’nın oğlu şehzade III. Selim
padişah oldu. Babası onun doğumundan itibaren çok iyi bir eğitim alması için
çalışmıştı. Cihangirlik düşleriyle yetiştirilen şehzade III. Selim’in tahta çıkması Osmanlı
halkı tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı. Zaten yaşlı olan eski padişah
I.Abdülhamit bir süreden beri hastaydı. Bu nedenle halk şehzade III. Selim’in tahta
çıkmasını istiyor ve onun sayesinde İmparatorluğun eski görkemli günlerine döneceğini
düşünüyordu.
Ancak devletin karşısında büyük sorunlar bulunmaktaydı. Rusya ve Avusturya ile
sürmekte olan savaş, Osmanlı Devletinin aleyhine gelişmekteydi. Padişah III. Selim
daha ilk fermanında Rusya ve Avusturya ile devam eden savaşı kastederek “düşmandan
intikam alınmadıkça bu kılıç kınına girmeyecektir.” diyerek halkın ve ordunun sevgisini
kazanmış, onların beklentilerine de cevap vermiştir (Özkul, 2005:197).
Padişah III. Selim, daha 10–11 yaşlarında bir şehzade iken babası III. Mustafa ile
Mühendishanenin ve Topçu Ocağının teftişlerine katılmaya başlamıştır. Amcası
I.Abdülhamit de şehzadelik dönemi boyunca (son birkaç yıl hariç) Şehzade Selim’i
baskı altında tutmamıştır. Edebiyat, müzik ve tarihle ilgilenen III. Selim, daha
91
Dostları ilə paylaş: |