T. C. Sakarya üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ



Yüklə 1,36 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə42/82
tarix08.09.2018
ölçüsü1,36 Mb.
#67106
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   82

Önce Levent Çiftliğinde 1602 mevcutlu kısım teşkil edildikten sonra bu konuda gerekli 
para miktarı saptanacak ve buna göre para tedarik edildikçe, Levent Çiftliğinden 
öğretmenler gönderilecek ve bu maksatla gelir sağlandığı takdirde bu miktar daha da 
arttırılacaktı. 
— Subaylarla birlikte 1602 erden ibaret olan her orta 12 bölüğe ayrılacak. 
— Ortanın başına bir binbaşı, bunun yanında bir kethüda, birer sağ ve sol önyüzbaşıları 
ve bunların teğmenleri, topçubaşı, arabacıbaşı, cebecibaşı, toparabacı ve cebeci 
çavuşları, bölük başıları ve bunların teğmenleri, bayraktar ve her bölüğe ikişer adet 
saka, altışar kara kullukçu verilecekti (TSK Tarihi 3/5, 1978:161) . 
Bir orta, sağ kol ve sol kol olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Kolların başındaki komutanlara 
sağ kolağası ve sol kolağası denirdi. Bugünkü kıdemli yüzbaşı durumda olan 
kolağalardan her birinin birer mülazımı (teğmen) vardı. 
Ortalar, 12 bölükten oluşmaktaydı. Dolayısıyla sağ ve sol kollarının her biri altışar 
bölükten kurulmuştu. Bölüklerin mevcudu 130 er olup, her bölüğün bir yüzbaşısı ve bir 
teğmeni bulunmaktaydı. Ayrıca birliklerin her birine birer de top verilmişti. 
Silahları devlet tarafından verilen Nizam-ı Cedit askerleri yevmiyeli çalışıp gece ve 
gündüz kışlalarında kalırlardı. Erlerin evlenmeleri yasaktı fakat subayların 
evlenmelerine izin verilebiliyordu (TSK Tarihi 3/5, 1978:162). 
Levent Çiftliğinde Nizam-ı Cedit askeri tertibine karar verilince, Yeniçeri Ocağından da 
bin kadar genç nefer ve seçkin asker istenilmişti fakat rahata alışkın, din ve devlete 
yararı olmayan, çeşitli esnaflık işleriyle uğraşan bu kişiler,  
“talim Müslüman-kari değildir, daima talim ile meşgul olup, zabitlerin sözünden 
dışarı haraket idemezsiz ve terk idelim dirseniz, sizi idam ederler Libaslara suret 
verdiler. Size şapka da giydirirler ve dalkılıç bayrağı açılub size beş on esami 
vermezler, şimdi ne veriyorlar ise andan başka bir şey vermezler ” diyerek, ocağa 
kayıt olacakları engellediler. Kayıt olanları da aldatarak “ol beyinsiz ve akıl 
dümensiz ahmaklar dahi ve hele Yeniçeri Kanununda talim yoktur. Biz bu mahluke 
nesneyi idemeyuz” diyerek vazgeçmelerini sağladılar (Özkaya,2001:5-6). 
 
116


Padişah III. Selim, Nizam-ı Cedit Ocağının güvenliğini sağlamak ve ocağa karşı halkın 
sempatisini kazanabilmek için propaganda yaptırmak zorunda kaldı. Rusların, Boğazları 
alarak  İstanbul’un su bentlerini zaptetmeleriyle başkente sahip olma hususunda 
planlarının olduğuna dair sözlerin yayılması sağlandı. Böyle bir olay meydana gelirse 
ne olacaktı? Osmanlı askerlerinin kimi Anadolu’da çiftçilikle uğraşıyor, kimisi de 
İstanbul’da esnaflık yapıyordu. İstanbul’u savunmak için gereken askeri toplamak en az 
iki ay sürerdi. İşte Levent Çiftliğinde talimli asker bulundurulması, sadece İstanbul’un 
başına gelebilecek böyle bir tehlikeyi önlemek içinmiş gibi gösterildi (Karal,1983:65-
66). 
Nizam-ı Cedit ocağının neden Levent Çiftliğinde kurulduğuna dair Enver Ziya Karal’ın 
yukarıdaki değerlendirmesine karşın Niyazi Berkes “Koca Sekbanbaşı Risalesine” 
dayanarak, Rus tehlikesini, ocağın Levent Çiftliğinde kurulma nedeni olarak 
anlatmaktadır. Koca Sekbanbaşı Risalesini sonraki bölümlerde inceleyeceğiz ancak 
Enver Ziya Karal’ın değerlendirmelerinin de aslında bu Risale ile büyük ölçüde 
örtüştüğünü söyleyebiliriz.  
İlk kurulduğu zaman 468 er ve 20 subaydan oluşan Nizam-ı Cedit alayı  İstanbul’dan 
devşirilen ve Anadolu ayanının gönderdiği erlerle 1600 kişiye ulaşmıştı. Bu askerler, 
Veli Ağa ile Fransız subaylarının nezaretinde talimler yapıyor, padişah III. Selim’de bu 
alayı sık sık teftişe geliyordu. Levent Alayının askerlerine, Fransız ordusunda kullanılan 
mavi bere ve kırmızı ceketten bir üniforma bile giydirilmişti (Berkes, 2004:98). 
III. Selim, Nizam-ı Cedit’i Anadolu’da da yaygınlaştırmak istiyordu. Bunun için 
güvendiği adamlarından Karaman Valisi Alanyalı Kadı Abdurrrahman Paşayı kendi 
bölgesinde talimli asker yetiştirmekle görevlendirdi. Aynı zamanda Amasya sancağını 
kendisine verdiği Cabbarzade Süleyman Bey’den de bu konuda çalışmalar yapmasını 
istedi. Nitekim taşrada kurulan alayların içerisinde, en çok başarı gösteren Kadı 
Abdurrahman Paşa’nın alayıydı. Hatta Kadı Abdurrahman Paşa 1802 yılında hemen 
hemen modern sayılabilecek bir asker alma yöntemi bile geliştirmişti (TSK Tarihi 3/5, 
1978:162). 
Anadolu’da kısa zamanda oldukça yaygınlaştırılan Nizam-ı Cedit askerleri, disiplini ve 
eğitimiyle eski orduya büyük fark atmıştı. Çankırı ve Kastamonu sancaklarında 
oluşturulan bölüklerin Ankara kışlasına gelerek talim yapmaları sağlanmış, ayrıca 
 
117


Kayseri, Kırşehir, Niğde ve Aksaray’da birer kışla yapılması planlanmıştı. Buralarda 
düzenlenen askerlerin binbaşılarının, yine şehrin ileri gelenlerinden “zadelerinden” 
olması ve bunların bilgili, itibarlı, askeri yönetebilecek kişilerden olması üzerinde de 
hassasiyetle durulmaktaydı (Özkaya,2004:7). 
1799 yılında Napolyon’un Mısır’ı işgal etmesi üzerine, Üsküdar’da ikinci bir Alay daha 
kuruldu. Osmanlı tarihinde ilk kez olarak bu alayların askerleri Anadoludaki Türk 
köylülerinden oluşmaktaydı. Bu askerlere daha yüksek ulüfe veriliyor, aileleri 
vergilerden muaf tutuluyordu. Üsküdardaki alay, teşkilat ve yönetmelik açısından 
Levent’tekinin aynısıydı. Fakat açık mavi renkli üniforma giydirilmişti. Ayrıca bu iki 
alay ile Anadoluda kurulan alaylar arasındaki koordinasyonu sağlamak üzere “Ocak 
kethüdalığı” adı altında yeni bir daire de kurulmuştu. Bu arada Selimiye kışlasının 
yapımı tamamlanarak burada bir Nizam-ı Cedit ortası teşkil edilmişti. Buraya da çeşitli 
illerden ve özellikle Bolu ve Bursa sancaklarından grup grup erler gelerek birliğe 
katılmaya başlamışlardı. 
                                                                                                            
Ancak yeni kurulan askeri düzenin genişletilmesi için çok paraya ihtiyaç vardı. Hâlbuki 
bu sıralarda Osmanlı Devletinin giderleri gelirlerinden çok fazla idi. Bu maksatla yeni 
gelir kaynakları saptanarak, Nizam-ı Cedit teşkilatının ihtiyacını karşılamak amacıyla 
bir “İrad-ı Cedit Hazinesi” kurulmuştur (TSK Tarihi 3/5, 1978:163). 
Bu hazinenin gelirlerinin, faizleri on kat fazla olan bir kısım miri mukataa alan ile tütün, 
rakı,  şarap, kahve, mora üzümü, yün ve büyükbaş hayvanlardan, her yıl yeniden 
düzenlenen ferman ve beratlardan belirli bir miktar alınan özel vergilerden sağlanması 
kararlaştırılmıştı. Bunların toplanıp hesaplarının yapılması için de İrad-ı Cedit 
Defterdarlığı adı altında bir teşkilat oluşturuldu ve başına da “Talimli Asker Nazırı” 
getirildi. Söz konusu nazırın bütün çalışmalarını düzenleyen bir de Kanunname 
çıkarıldı. İşte böylece, yeni kurulan modern ordunun mali kaynakları da sağlam temeller 
üzerine oturtulmuş oluyordu (Yücel ve Sevim, 1995). 
 
3.5.8. Donanmada Yapılan Islahatlar: 
III. Selim tahta çıktığında donanmayı perişan bir halde bulmuştu. Tersanelerin çoğu 
çalışmıyordu. Osmanlı donanmasına ait irili ufaklı, sağlam ve çürük gemilerin toplamı 
 
118


Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   82




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə