Tarih Okulu Dergisi (tod) Journal of History School (johs)



Yüklə 290,35 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/12
tarix05.02.2018
ölçüsü290,35 Kb.
#24751
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

Makedonya’da 6, 7 ve 8. Sınıf Türkçe Tarih Ders Kitaplarında Osmanlı-Türk Algısı 

[805] 


edememelerine bağlanmıştır (Başkoski ve diğerleri, 2005: 78). “XIV. Yüzyılda 

Bağımsız Derebey Devletleri” alt başlığı altında da Pirlepe Krallığı, Ser, Yovan 

ve  Konstantin  Dragaş  oluşumlarından  bahsedilmiştir  (Başkoski  ve  diğerleri, 

2005:  88-90).  Bu  oluşumlardan  birer  devlet  gibi  bahsedilmiş  olsa  da  aslında 

bize  göre  bunların  hepsi  küçük  derebeyliklerdir  ve  hiçbir  vakit  teşekküllü  bir 

devlet  yapıları  da  olmamıştır.  Bu  bölümde  de  dikkati  çeken  nokta,  bu 

derebeyliklerin  Osmanlıların  saldırılarına  karşı  mücadele  etmelerine  rağmen, 

genellikle mağlup oldukları ve yaşamayı devam ettirmek amacıyla da Osmanlı 

koruyuculuğunu yani “vasallığını” kabul ettiklerinin belirtilmesidir.  

“Makedonya’nın  Osmanlı  İdaresi  Altına  Düşmesi”  başlığında  da 

özellikle  1371  tarihli  Meriç  Savaşından  bahsedilip  Pirlepe  Kralı  Marko’nun, 

Makedon  halkını  Osmanlıların  yağma  ve  işkencelerinden  korumak  için 

görüşmelerde  bulunduğu  aktarılmıştır.  Bu  durumun  neticesinde  de  hem  onun 

hem  de  Dragaş’ın  Osmanlı  vasalı  olup  hem  vergi  vermeyi  hem  de  Osmanlı 

ordusunda yer almayı  kabul  ettikleri söylenmiştir.  Ancak bilgilerin  devamında 

Kral  Marko’nun  Osmanlı  vasallığını  kabul  etmesine  rağmen  Osmanlı 

saldırılarının  durmadığından  bahsedilerek,  Marko’nun  “Tanrım  Hıristiyanlara 

yardım  etmen  için  sana  dua  ediyorum.  Ben  bu  savaşta  ölenlerin  ilki  olayım” 

(Başkoski ve diğerleri, 2005: 92) sözlerinin kullanılması, kitabı hazırlayanların 

hem Osmanlı vasallık sistemini iyi bilmediklerini ortaya çıkarmış hem de kralın 

tamamen  dini  duyguları  ön  plana  çıkaran  bu  sözlerinin  aktarılmasıyla  da, 

yaşanan  tarihi  süreç  manevi  bir  kutuplaşma  haline  dönüşme  riskiyle  karşı 

karşıya bırakılmıştır. 

Kitabın  “Osmanlı  İdaresi  Altında  Balkanlar  ve  Makedonya”  bölüm 

başlığı  altında  ise  Osmanlıların  Balkan  ülkelerini  işgali  ifadesinden  hemen 

sonra bölgede bir İslami  kolonizasyon sistemi kurduğundan bahsedilmiştir. Bu 

sistem  dâhilinde  önce  Anadolu’dan  insan  kitlelerinin  getirildiği,  köy  ve  kent 

arazilerine  yerleştirildiği,  cami,  han  ve  hamamların  yapıldığı,  yer  isimlerinin 

değiştirildiği  ve  sonra  da  oluşturulan  “Yörük  semtleri”  sayesinde  Balkanların 

bir  nevi  şark  görünümünü  aldığını  belirtilmiştir  (Başkoski  ve  diğerleri,  2005: 

99).  Bu  bölümdeki  Osmanlı  nüfusunun  bölgeye  yerleştirilmesi  bilgileri  doğru 

olmakla birlikte Osmanlıların Balkanlara getirdiği iktisadi  hareketlilik, idari ve 

siyasi  istikrar,  dini  ve  manevi  hürriyet,  sanat  ve  mimari  estetik  (özellikle  de 

halkın  doğrudan  kullandığı  köprüler,  pazar  alanları,  eğitim  müesseseleri, 

vakıflar,  imaretler,  bedestenler,  hanlar,  hamamlar  v.b.)  gibi  etkenlerden  hiç 

bahsedilmemiştir.  Ayrıca  o  dönem  itibariyle  doğu  kültür  ve  medeniyetinin 



Selçuk Ural 

[806] 


batıya  nazaran  ne  denli  köklü  ve  ileri  bir  seviyede  olduğu  üzerinde  ise  hiç 

durulmadan “doğu” ifadesiyle bir farklılık işaret edilmeye çalışılmıştır.  

Yine verilen bilgilerin devamında Balkanların zorla İslamlaştırıldığı  ve 

bu  sürecin  de  ağır  vergilerle  desteklenerek  sürdürüldüğü  ifade  edilmiştir. 

Hâlbuki  Osmanlılar  fethettikleri  topraklarda  özel  bir  İslamlaştırma  veya 

Türkleştirme  politikası  izlememiştir.  Çünkü  İslam  dinindeki  en  önemli 

unsurlardan  biri  gayrimüslimlerin  dini  ve  vicdani  hürriyetlerinin  garanti  altına 

alınmasıdır.  Bu  sebepledir  ki  dinen  hiçbir  kişi  zorla  Müslüman  yapılamazdı 

(Kutlu, 2007: 3-4).    

Bu  meyanda  kitapta  aktarılan  bilgiler  birçok  noktada  kendisiyle  de 

çelişmektedir.  Nitekim  aynı  paragrafta  bile  Osmanlıların  dinlerinin  yani 

İslamiyet’in  bölge  halkları  tarafından  gönüllü  olarak  kabul  edildiği  ayrıca 

İslamiyet’i kabul  etmeyen  Hıristiyanların bile  dil  ve adetlerini koruyabildikleri 

ve  aralarından  bazı  kişilerin  Osmanlı  bürokrasisi  içinde  yüksek  devlet 

rütbelerine de ulaşabildiği söylenirken, Balkanlardaki Osmanlı öncesi despot ve 

derebeyler  dönemindeki  hem  dini  hem  iktisadi  hem  de  içtimai  yoğun  baskılar 

yok  sayılarak  bu  durum  ne  yazık  ki  yine  Osmanlıların  bölgeye  gelişine 

bağlanmıştır.  Aslında  Osmanlı  ümerası  faal  bir  propaganda  yaparak,  İslam 

şeriat hükümleri çerçevesinde son derece geniş hoşgörü ve adaletle gayrimüslim 

halka can ve mal güvenliği ile dinlerinde serbestlik tanıyarak özellikle köylüleri 

eski  feodal  bağlılıklarından  ve  angaryalardan  azat  etmiştir.  Böylelikle  yerli 

Hıristiyan  ahali  bölgede  Osmanlı  hâkimiyeti  yerleştikten  sonra  düzenli  bir 

devlet idaresinin koruyucu güvenliğine kavuşmuştur (İnalcık, 1997: 292).  

Bu noktada vurgulanması gereken diğer bir önemli nokta Osmanlıların 

Balkanlarda  sadece  köylü  kitleler  için  değil  kilise,  yerli  ve  askeri  sınıflar  ile 

büyük  arazi  sahibi  feodaller  için  de  kendi  otoritesi  altında  yaşamalarını 

kolaylaştıran  uzlaşıcı  politikalar  gütmüş  olmasıdır  (İnalcık,  1993:  313-314). 

Özellikle  Balkanların  fethinde  “toprak  ve  reaya  sultanındır”  prensibini  ilan 

ederek yerli feodallere karşı toprağı ve köylü emeğini devlet ve tımar rejiminin 

garantisi  altına  sokmuşlar,  yerel  feodallerin  yerine  merkezi  imparatorluk 

rejimini  ihya  etmişlerdir  (Doğru,  2002:  166).  Bu  yönleriyle  Osmanlıların 

Balkanlara gerçekleştirdiği fetihlerin  geçici bir heves  uğruna yapılmış bir akın 

hadisesi  olarak  değil,  Rumeli’de  kesin  bir  yerleşme  ve  yurt  edinme  gayesini 

hedeflediği  aşikârdır.  Yeni  nizam  tedricen  her  şeye  kendi  kalıbını  vermiştir. 

Ancak  hiçbir  zaman  eski  nizamın  birden  ve  toptan  ilgası  Osmanlı  kanun  ve 



Yüklə 290,35 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə