Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 277
c) köleleĢtirme
d) halkın sürülmesi veya zorla nakli uluslararası hukukun temel
kurallarının ihlali sonucu hapsetme veya fiziksel özgürlüğün baĢka
biçimlerde ciddi olarak kısıtlanması
e) iĢkence
f) ırza geçme, cinsel köleleĢtirme, fuhuĢa zorlama, hamileliğe
zorlama, zorla kısırlaĢtırma veya benzer ağırlıkta diğer cinsel Ģiddet
g) 3. paragrafta tanımlandığı gibi politik, ırksal, ulusal, etnik,
kültürel, dinsel veya cinsel nedenlerle uluslararası hukukta kabul edilemez
olarak benimsenen evrensel ölçütlere bağlı, bu paragrafta ya da
mahkemenin yetkisi içindeki herhangi bir suç ile ilgili olarak diğer
eylemlerle ilgili esaslar çerçevesinde herhangi bir gruba veya herhangi bir
belirlenebilir topluluğa zulmetme
h) Ģahısların zorla kaybettirilmesi
i) ırk ayrımcılığı (apartheid)
j) vücuda veya ruh ve beden sağlığına ciddi zarar vermeye bilinçli
olarak neden olacak nitelikteki diğer benzeri insanlık dıĢı fiiller
Maddenin ikinci fıkrasında suç fiilleri açıklanmıĢ ve bazı
tanımlamalara yer verilmiĢtir. Ġkinci fıkra metni Ģöyledir: Birinci paragrafın
amaçları bakımından:
a. “herhangi bir sivil topluluğa karĢı saldırı”, 1. paragrafta
bahsedilen herhangi bir sivil topluluğa karĢı eylemlerin böyle bir saldırıyı
yapmaya yönelik bir örgüt veya devlet politikasına uygun olarak veya söz
konusu politikanın aĢılması biçiminde birçok kez gerçekleĢtirilmesi
anlamına gelir.
b. “toplu yok etme”, bir topluluğun bir bölümünü ortadan
kaldırmak amacıyla, yiyecek ve ilaca ulaĢmayı zorlaĢtırmanın yanı sıra yaĢam
koĢullarını kasıtlı olarak kötüleĢtirmeyi içerir.
c. “köleleĢtirme”, kadın ve çocuklar baĢta olmak üzere bir kiĢi
üzerinde sahiplik hakkına dayalı yetkilerini, kaçakçılık dahil olmak üzere
kullanma anlamına gelir.
d. “halkın sürülmesi veya zorla nakli”, uluslararası hukukun izin
vermediği bir Ģekilde belli bir yerde yasal olarak ikamet eden insanların
sürülmesi veya baĢka zorlayıcı fiillerle istek dıĢı yer değiĢtirmeleri anlamına
gelir.
278
/ Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
e. “iĢkence”, yasal yaptırımlardan kaynaklanan, kaza eseri veya
kalıtsal acı ve ızdırap hariç, sanığın elinde veya kontrolü altında bulunan bir
kiĢinin fiziksel veya manen büyük acı ve ızdırap çekmesini bilinçli olarak
sağlamak anlamına gelir.
f. “hamileliğe zorlama”, uluslararası hukukun ciddi bir Ģekilde ihlali
veya bir topluluğun etnik kompozisyonunu değiĢtirme amacıyla bir kadının
arzusu hilafına zorla hamile bırakılması anlamına gelir, ancak bu tanım
hiçbir Ģekilde hamileliğe iliĢkin ulusal yasaları etkileyecek Ģekilde
yorumlanmaz.
g. “zulmetme”, grubun veya topluluğun kimliğinden dolayı
uluslararası hukuka aykırı olarak temel haklarından bilerek ve ağır bir
Ģekilde mahrum bırakılması anlamına gelir.
h. “Irk ayrımcılığı (apartheid)”, bir ırkın baĢka bir ırk grubu veya
grupları üzerinde sistematik hakimiyet ve baskı rejimi çerçevesinde ve bu
rejimi koruma amacıyla iĢlenen ve 1. paragrafta sözü edilen insanlık dıĢı
fiiller anlamına gelir.
i. ġahısların zorla kaybettirilmesi, bir devlet yada politik örgüt
tarafından veya onların yetkisi, desteği ve bilgisi dahilinde Ģahısların
yakalanması, gözaltına alınması veya kaçırılmalarını takiben Ģahısların uzun
bir süre kanun korumasından uzak tutulması amacıyla bu Ģahısların nerede
oldukları ve gelecekleri hakkında bilgi vermeyi ve özgürlüklerinden yoksun
bırakıldıklarını teyid etmeyi reddetme anlamına gelir.
Uluslararası ceza hukukunda kabul edilen suçlar, birbirleriyle
paralellikler göstermekte ve hatta bazı durumlarda çakıĢmaktadırlar. Özellikle
insanlığa karĢı suçlar, savaĢ suçları ve soykırım suçu açısından durum
böyledir
67
. Bu suçları birbirinden ayırmaya yarayan temel bazı elementler
aĢağıda kısaca açıklanmaya çalıĢılacaktır. Roma Statüsü‟nde soykırım suçunun
düzenleniĢine bakarsak, suçun unsurlarının insanlığa karĢı suçun unsurları ile
paralel olduğunu görebiliriz. Fakat iki suç türü arasındaki ayırıcı ve belirleyici
özellik, soykırım suçunun bir gruba yönelik olarak iĢlenmesi gerekliliğidir.
Grup; ulusal, etnik, ırki veya dini bir grup olabilir. Suçun manevi unsuru ise
eylemin bu grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmaya yönelik iĢlenmiĢ
olması unsurudur. Oysa ki, insanlığa karĢı suçlarda böyle bir Ģart
aranmamaktadır. Ġnsanlığa karĢı suçlarda, sayılan fiillerin sivil halka karĢı
yaygın veya sistematik olarak iĢlenmesi yeterlidir. Denilebilir ki, soykırım
67
Seymen Çakar, a.g.m., s. 186.
Ortadoğu'da Türkmenler (Irak-Ġran-Suriye) Sempozyumu
/ 279
suçu, insanlığa karĢı suçlara göre daha özel ve belirleyici bir suçtur, insanlığa
karĢı suçlar ise daha geneldir ve soykırım suçunu oluĢturmayan eylemlerin
insanlığa karĢı suç kategorisine sokulması mümkündür
68
. Örneğin grup
üyelerinin öldürülmesi soykırım suçunun fiillerinden biri iken, toplu
öldürmeler insanlığa karĢı suç teĢkil eden fiillerdir. Bu tür bir durumda ayrım
nasıl yapılacaktır? Toplu öldürme (mass killing), bir grubun üyelerini tüm
grubu yok etme niyeti olmaksızın öldürmek veya grup üyeliği kesin belirli
olmayan çok sayıda insanı öldürmek anlamına gelir
69
. Bir toplu öldürmede
öldürülen insan sayısı, soykırımdakinden genellikle daha azdır
70
. Örneğin
Kamboçya‟da öldürmelerin ölçüsü soykırım düzeyinde idi (bir-iki milyon
arasında insan öldürüldü), ama öldürülenlerin tespiti biraz belirsiz olduğu için
(öldürülenler din veya etnik köken sebebiyle değil, politik bazı sebeplerle
öldürüldü) sıkça politik bir soykırım kararı olarak kabul edildi. Arjantin‟de
sebepler de politikti (Arjantin‟deki kurbanlar devlet için tehlikeli olduğu iddia
edilen, komünistler, komünizm sempatizanları, veya sol görüĢtekiler gibi
politik düĢmanlar olarak kabul edilen kiĢilerdi) ama kurbanların sayısı daha
küçük (dokuz ila otuz bin arasında) ve tespiti daha belirsiz olduğu için
soykırımdan ziyade toplu öldürme olarak kabul edildi. Kamboçya‟da
öldürmelere yol açan ideoloji daha fazla kurban istedi
71
.
SavaĢ suçları açısından konuyu değerlendirecek olursak, pek çok
unsuru bakımından savaĢ suçları ile insanlığa karĢı suçların çakıĢması
mümkündür, fakat iki suçu birbirinden ayırmak için kullanılabilecek kıstaslar
da mevcuttur. Ġlk olarak savaĢ suçlarının aksine insanlığa karĢı suçlar silahlı
çatıĢmanın yokluğunda bile ortaya çıkabilir. Ġkincisi, tek bir olay savaĢ suçu
oluĢturabilirken; insanlığa karĢı suçlar yaygın veya sistematik saldırı unsurunu
gerektirir. Üçüncüsü, savaĢ suçları hukuku aslında savaĢan devletler arasındaki
karĢılıklı vaatlere dayandırılır, bundan dolayı öncelikle düĢman devletin
vatandaĢlarının korunmasına veya diğer savaĢan devlete bağlı bulunan
kiĢilerin korunmasına odaklanır. Ġnsanlığa karĢı suç hukuku kendi vatandaĢı
olsun veya olmasın mağdurları korur. Dördüncüsü, savaĢ suçları hukuku
68
Robert Cryer vd., An Introduction to International Criminal Law and Procedure, 4. Baskı,
Cambridge University Press, Cambridge, 2009, s. 190-191.
69
Ervin Staub, The Roots of Evil-The Origins of Genocide and Other Group Violence, Cambridge
University Press, Cambridge, 1989, s. 7.
70
A.y.
71
Staub, a.g.e., s. 7-8.
Dostları ilə paylaş: |