Tck tanitim semineri notlari


Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması



Yüklə 4,78 Mb.
səhifə62/127
tarix29.05.2018
ölçüsü4,78 Mb.
#46542
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   127

Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması


MADDE 169. - (1) Hırsızlık, güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarının işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

XV. MALVARLIĞINA KARŞI SUÇLARDA ORTAK HÜKÜMLER

1. Suç Sonrası Etkin Pişmanlık ( m.168)


Eski TCK m. 523’de öngörülen geri verme ve tazmin nedeniyle cezanın indirilmesinin hukuksal niteliği öğretide tartışmalı olmakla birlikte, genellikle burada özel nitelikli bir suç sonrası etkin pişmanlık kurumunun söz konusu olduğu ve bu nedenle geri verme veya tazmin nedeniyle cezanın indirilebilmesi için, bunun gerçek bir pişmanlığın sonucu olarak gerçekleşmiş olması gerektiği kabul edilmekteydi. Buna karşılık Yeni TCK m. 168/1’de “bizzat pişmanlık göstererek” deyimine yer vermek suretiyle burada gerçek anlamda bir suç sonrası pişmanlık durumunun söz konusu olduğu açığa kavuşturulmuştur.

Yeni TCK m. 168 uyarınca cezanın indirilmesi için aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi gerekir:



A. Yeni TCK m.168/1’de Sınırlayıcı Olarak Suçlardan Birisinin Sözkonusu Olması.

Eski TCK m. 523 yalnızca hırsızlık, dolandırıcılık, iflas, güveni kötüye kullanma, cürüm eşyasını satın alma ve saklama, mala zarar verme suçunun basit şekli, araziye hayvan sokma, başkasına ait hayvanı öldürme ve karşılıksız yararlanma suçlarından birisi söz konusu olduğunda uygulanabilmekteydi. Buna karşılık yağma, yol kesme, adam kaldırma, mala zarar verme suçunun nitelikli hali, etkin pişmanlık halinin uygulama alanının dışında tutulmuştu. Buna karşılık YTCK m. 168/1 uyarınca etkin pişmanlık, yalnızca hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs ve karşılıksız yararlanma suçları bakımından uygulama alanı bulmaktadır.



B. Suçun Tamamlanmış Olması

Suçun tamamlanmış olup olmadığı, her bir suç açısından ayrıca değerlendirilmesi gereken bir konudur. Buna karşılık fail kendi isteğiyle icra hareketlerini yarıda bırakır veya suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, bu durumda Yeni TCK m. 168/1 değil, YTCK m. 36 uygulama alanı bulur.



C. Failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek geri verme veya tazmin suretiyle mağdurun zararını gidermesi

Failin, etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi, suçun bir zarar ortaya çıkarmış olması koşuluna bağlıdır. Böyle olunca da, zarar tehlikesi veya olasılığı söz konusu olduğunda, tazmin edilecek bir durum olmadığı için etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına olanak yoktur. Öte yandan suçun teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle geri verilecek bir şey veya tazmin edilecek bir zarar yoksa, yine Yeni TCK m. 168/1 uygulanmaz. Nitekim etkin pişmanlık hükmünün ancak “suç tamamlandıktan sonra” uygulanabileceği, bizzat Yeni TCK m. 168/1’de açıkça vurgulanmaktadır.

Yeni TCK m. 168/1 suç sonrası etkin pişmanlık kurumunu düzenlediği için, zararın giderilmesi gerçek bir pişmanlığın sonucu olmalıdır. Böyle olunca da, söz gelimi hırsızlık suçuna konu olan malın cebri icra yoluyla geri verilmesinin sağlanması durumunda, ceza indirim nedeninden yararlanılamayacağı gibi, üçüncü bir kişinin malı geri vermesi veya zararı karşılaması durumunda da, bu hükme dayanarak cezanın indirilmesi yoluna gidilemez. Bu durumda Yargıtay’ın, geri verme ve tazminin sanıktan başkası tarafından da yapılabileceği yönünde Eski TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde ortaya koyduğu görüşün artık geçerliliği kalmamıştır.

Geri verme veya tazmin, fail, azmettiren veya yardım eden tarafından yapılmış olmalıdır. Suçun iştirak halinde işlenmesi durumunda bunlardan birisinin veya birkaçı geri verme ve tazmini gerçekleştirdiğinde, yalnızca bunlar etkin pişmanlıktan yararlanabilir; diğer suç ortakları yararlanamaz. Fail veya suç ortağının yalnızca kendi payına düşen kısmı geri vermiş olması, etkin pişmanlıktan kendi payına düşeni geri vermesi etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için yeterli değildir.

Geri verme veya tazminin pişmanlığın sonucu olması arandığı için, failin yakalandıktan sonra suç konusu şeyin elinden alınması veya failin suç konusu şeyi atıp kaçması durumunda Yeni TCK m. 168/1 uygulanmayacağı gibi; arama sırasında suç konusunun ele geçirilmesi durumunda da, eğer bizzat fail bunun yerini söylemek suretiyle geri vermeyi sağlamış değilse, bu durumda da etkin pişmanlıktan yararlanamaz.

Geri verme veya tazmin yoluyla mağdurun zararı “tamamen” giderilmiş olmalıdır. Buna karşılık geri verme veya tazmin kısmen olursa, failin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için, mağdurun rızası aranır; mağdur rıza göstermezse YTCK m. 168/1 uygulanmaz.



D.Geri verme veya tazminin hüküm verilinceye kadar gerçekleştirilmiş olması.

Eski TCK m. 523, geri verme veya tazminin koğuşturmaya başlamadan önce ve koğuşturma sırasında, fakat işin mahkemeye verilmesinden önce gerçekleşmesine göre, cezada farklı oranda indirim yapılmasını öngörmüş idi. Yeni TCK 168. maddesinde de cezada indirim yapılmasını gerektiren etkin pişmanlık sadece soruşturma evresiyle sınırlı tutulmamıştır. Kovuşturma evresinde de hüküm verilinceye kadar etkin pişmanlık gösterilmesi halinde bu nedenle cezada indirim yapılabilecektir.

Yeni TCK m.50/1 b uyarınca hapis cezası yerine “aynen geri vermeye” hükmedilmesi, Yeni TCK m.168’in uygulanmasına engel değildir.

2. Kişisel Cezasızlık Nedeni ( m. 167)


Yaşama ve beden bütünlüğüne karşı işlenen suçlar bakımından nitelikli hal oluşturan belirli dereceye kadarki akrabalık ilişkisi (örneğin Yeni TCK m. 82 d, 86/2 a), malvarlığına karşı işlenen suçlarda cezanın indirilmesini gerektiren bir neden veya cezasızlık nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun nedeni, fiilin daha az haksızlık içeriğine sahip olması veya failin daha az kusurlu olması değildir; tam tersine fiil, güven ilişkisinin sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği için daha fazla bir haksızlık ve kusur içeriğine sahiptir. Buna rağmen, cezasızlıktan veya ceza indiriminden yararlanması, ceza koğuşturması yoluyla aile bütünlüğüne yönelik ortaya çıkabilecek ek rahatsızlıklara karşı aile içi barışı korumak düşüncesine dayanır. Karşılaştırmalı hukukta da Yeni TCK m.167’ye benzer hükümlere yer verilmekle birlikte, cezasızlık nedeninin kapsamına giren kişilerin daraltılması eğilimi vardır.

Yeni TCK m.167’de kişisel bir cezasızlık veya ceza indirim nedeni söz konusu olduğu için, iştirak halinde işlenen suçlarda öteki suç ortakları cezasızlık veya ceza indirim nedeninden yararlanamaz (Yeni TCK m. 40/1 c.2). Öte yandan maddede sayılan akrabalarla birlikte başkaları da işlenen suçtan zarar görmüşse, bu durumda da Yeni TCK m. 167 uygulama alanı bulmaz. Öte yandan failin yanılması ve suç konusu şeyin maddede gösterilen akrabalardan birisine olduğunu sanması durumunda da fail bu hatasından yararlanır ve cezalandırılmaz. Her ne kadar Yeni TCK m. 30/2’de “bir suçun daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği konusunda hata”dan söz edilmiş ise de, cezasızlık nedeni konusunda hataya düşen kişinin de bu hatasından yararlanabilmesi gerekir. Öte yandan failin suç konusunun sayılan akrabalarından birisine ait olmasına rağmen, başka bir kişiye ait olduğunu sanması örneğinde olduğu gibi, cezasızlık nedenlerinde tersine yanılgı durumunda da objektif olarak ortaya çıkan duruma bakılmalı ve fail yine de cezasızlık nedeninden yararlandırılmalıdır.

Yeni TCK m.167/1’de cezasızlık nedeninden; m. 167/2’de de ceza indiriminden yararlanan kişiler gösterilmektedir.

Yeni TCK m. 167/1’de cezasızlık nedeninden yararlanacak kişiler üç grup halinde sayılmıştır. Bunlar;



A) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birisi: Suçun işlendiği sırada, fail ile mağdur arasında TMK hükümlerine göre mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmaması gerekir. Eşlerin fiilen ayrı yaşıyor olup olmaması Yeni TCK m. 167/1’in uygulanması bakımından önem taşımaz. Evlilik, suçun işlendiği sırada mevcut olmalıdır. Bu nedenle suçun işlendiği sırada mevcut olan evliliğin sonradan sona ermesi, failin cezasızlık nedeninden yararlanmasını engellemeyeceği gibi, suç işlendikten sonra fail ile mağdur arasında gerçekleşen evlilik de cezasızlık nedeninin uygulanmasını gerektirmez. Evliliğin, Medeni Kanun hükümlerine uygun olarak yapılmış olması gerektiği için, evlilik dışı veya dini nikaha dayanarak birlikte yaşama durumunda fail, bu cezasızlık nedeninden yararlanamaz.

B) Üstsoy veya altsoy veya bu derecede kayın hısımlarından biri veya evlat edinen veya evlatlık: Altsoy ve üstsoy ve bu derecedeki kayın hısımlar, ne kadar uzak olursa olsun cezasızlık nedeninden yararlanır. Yeni TMK m.18’de yer alan, “kayın hısımlığı kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesi ile ortadan kalkmaz” yönündeki düzenleme burada da geçerli olduğu için, akrabalığa dayanak oluşturan evlilik, suçun işlendiği sırada sona ermiş olsa bile, fail cezasızlık nedeninden yararlanabilmelidir.

C) Aynı konutta birlikte yaşayan kardeşler: Birlikte yaşama sürekli ve oturulan yer de konut olmalıdır. Aynı işyerinde birlikte çalışıyor veya aynı binada birlikte kalıyor olmak, cezasızlık nedeninden yararlanma sonucuna yol açmaz. Cezasızlık nedeninin söz konusu olabilmesi için kardeşlerin aynı anne ve babadan olmasına gerek yoktur. Bu nedenle eşlerden birisinin veya her ikisinin, daha önceki evliliklerinden olan çocukları da, sonraki evlilikten olan çocuklarla aynı konutta yaşıyor ise, Yeni TCK m. 167/1 uygulanabilmelidir.

Buna karşılık Yeni TCK m. 167/2’de gösterilen akrabalar bakımından hem ceza indirimi kabul edilmiş ve hem de suçun koğuşturulması şikayete bağlı tutulmuştur. Bunlar Yeni TCK m. 167/2’de üç grup halinde sayılmıştır:



a) Ayrılık kararı verilmiş eşler: Bunların fiilen birlikte yaşamaları önemli değildir. Boşanma davasının açılmasıyla birlikte eşler ayrı yaşama hakkı elde edeceklerinden, boşanma davasının devam ettiği süre içinde işlenen suçlar bakımından da Yeni TCK m. 167/2 uygulanabilir. Ancak boşanma davası sonucunda verilen karar kesinleştikten sonra işlenen suçlar bakımından ceza indirimi söz konusu olmadığı gibi, suçun koğuşturması da şikayete bağlı olmaksızın res’en yapılır.

b) Fail ile aynı konutta yaşamayan kardeş.

c) Fail ile aynı konutta yaşayan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımları.

Suç konusu üzerinde Yeni TCK m. 167/2’de sayılan akrabalardan birisinin paydaş veya elbirliği ile mülkiyeti söz konusu ve fail de bunu biliyor ise, YeniTCK m.167/2 uygulanmaz. Bununla birlikte fail suç konusu, Yeni TCK m. 167/2’de sayılan akrabalardan birisine ait olmadığı halde, ait olduğunu sanmışsa, bu yanılmasından yararlanır ve Yeni TCK m.167/2 uygulama alanı bulur. Bunun gibi, suç konusu, failin yeni TCK m. 167/2’de sayılan akrabalarından birisine ait olmakla birlikte, fail, başkasına ait olduğunu sanmışsa, bu durumda da ceza indiriminden yararlanmalıdır.

Gerek cezasızlık ve gerekse ceza indirim nedeni yağma ve nitelikli yağma dışında tüm malvarlığına yönelik suçlar açısından uygulama alanı bulur.


Yüklə 4,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   58   59   60   61   62   63   64   65   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə