Kur’an’ın İman Öğretileri Açısından Fideizmin Kritiği
61
imana sahip olmak düşünmeyi gerektirir. Kur’an’nın bu bakış açısı ile iman
ve akıl arasında mutlak bir uyumsuzluğu öngören radikal fideizmin söylemi
arasında oldukça farklılık vardır. Aklı iman için bir tehdit unsuru olarak
gören bu yaklaşımına karşılık Kur’an’nın iman öğretisi, imana ulaşmak için
aklı kullanmayı gerekli bir unsur olarak görmüştür.
3.4.
Temel İman Esasları Delile Dayandırılmıştır
Kur’an-ı Kerim evrendeki birtakım deliller üzerinde düşündüğü
takdirde insanın iman esasları hakkında yeterli kanıtları elde edebileceğini
bildirmiştir. Bu çerçevede Kur’an temel iman esasları hakkında bazı deliller
de sunmuştur. Fideizmin iman konusunda akıl ve düşüncenin zararlı olduğu
yönündeki iddialarının Kur’an açısından aydınlığa kavuşması için bu
delillerden bazılarını örneklerle incelemeye çalışalım.
Örnek 1: Allah’ın varlığı ve Birliği
Birçok Kur’an ayetinin evrendeki pek çok tabii olayı Allah’ın varlığının
delilleri olarak sunduğu görülmektedir. Bunlardan ikisini incelemeye
çalışalım:
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip
gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. Onlar, ayakta
dururken, otururken, yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin
yaratılışı hakkında derin derin düşünürler. (Ve şöyle derler): Rabbimiz sen bunları
boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru.”
54
“
Şüphesiz gökte ve yerde, inananlar için (Allah’ın varlığını ve birliğini
gösteren) nice deliller vardır. Sizin yaratılışınızda ve Allah’ın (yeryüzüne) yaydığı
her bir canlıda inananlar için elbette nice deliller vardır. Gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde, Allah’ın gökten rızık olarak yağmuru indirip, onunla yeryüzünü
ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgârları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir
toplum için deliller vardır.”
55
Zemahşerî’ye göre, insaf sahibi kimseler sahih bir kıyasla göklere ve
yere baktıklarında onların yaratılmış ve yapılmış nesneler olduğunu ve onları
yaratan ve yapan bir yaratıcının bulunması gerektiğini bilirler ve hemen yüce
Allah’a iman ederek onun varlığını tasdik ederler. Yine insanlar kendi
varlıklarına, onun halden hale dönüştüğüne ve yeryüzünde bulunan çok
çeşitli canlı türlerine baktıkları zaman imanları artar, Allah’ın varlığından
54
Al-i İmran 3/190-191; Ayrıca bkz. Enbiya 21/24; Kasas 28/75
55
Câsiye 45/3-5.
62
Hulusi Arslan
kesin olarak emin olurlar ve bu husustaki tereddütleri ortadan
kalkar.
56
Yazır’a göre ayetlerde sık sık vurgulanan yer ve gök üzerinde
düşünmekten iki netice çıkar: Birincisi yer ve göğün yüksek bir nizama sahip
olduğunu ve bunun yüksek bir bilgiye dayandığını bilmek; diğeri ise bu
varlık düzeninde görünen nedenlerin ötesinde gerçek bir nedenin
bulunduğunu bilmektir.
57
Bunun dışında insanın anne karnında çeşitli aşamalardan geçerek insan
haline dönüşmesi, insanın karşıt cinsler halinde yaratılması, aralarında
muhabbet ve sevgi meydana gelmesi, göklerin ve yerin yaratılması,
lisanlarımızın ve renklerimizin farklı olması ve daha pek çok olay Allah’ın
varlığının delilleri olarak sunulmuştur.
58
Gazâlî “el-Hikmetu fî mâhlûkâtillâh”
adlı eserinde bu konuyu çok güzel bir şekilde incelemiştir. Bu eserinde o
göğün, güneşin, ay ve yıldızların; yerin, denizlerin, suyun, hayvanın, ateşin,
insanın, kuşların, hayvanların; özellikle arı, karınca, örümcek, ipekböceği,
sivrisinek, balık ve bitkilerin yaratılışındaki hikmetleri tek tek açıklamıştır.
59
Şüphesiz insan bütün bu ayet ve deliller üzerinde düşündüğü takdirde, orada
yüce yaratıcının varlığına iman etmesi için yeterli deliller bulabilir.
Yine Kur’an-ı KerimAllah'ın birliğini, eşi ve benzeri bulunmadığını
izah ederken de birtakım akli delillere yer vermiştir. "Allah evlat edinmemiştir.
O'nunla beraber hiçbir Tanrı da yoktur. Aksi takdirde her Tanrı kendi yarattığını
sevk ve idare eder ve onlardan biri mutlaka diğerine üstünlük sağlardı. Allah onların
yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir”
60
ayeti buna örnek olarak verilebilir.
Zemahşeri ve Râzî gibi Kur’an yorumcularına göre evrendeki varlık düzenine
bakıldığında, orada farklı tanrılar arasında bir paylaşımın bulunduğunu veya
onlar arasında bir üstünlük mücadelesi olduğunu gösteren bir işaret
görünmemektedir. Bu da evreni yaratan ve yöneten yüce Allah’ın bir
olduğunun kanıtlarındandır.
61
Mâturîdî de bu yoruma katılır. Evrenin
düzeninde cari olan yönetimin muntazam olması ve eşyanın aynı varlık
düzeninde seyretmesi, birçok tanrıya değil, bir ve tek olan tanrıya delalet
56
Zemahşerî,
Keşşâf, V,48
57
Yazır,
Hak Dini Kur’an Dili, II, 1261
58
Rum 30/20-26
59
Gazâlî,
Varlıkların Yaratılış Hikmetleri, Ocak Yay., ts. Ankara, s.9-109; Bekir Topaloğlu,
Allah’ın Varlığı, Ankara 1992, s.26.
60
Mü'minün 23/ 91
61
Râzî,
et-Tefsîru’l-Kebîr,VIII, 291; Zemahşerî,
Keşşâf, IV, 246