ibrçok türk tekerlemesinin başlangıcı olan şu sözlere ben
zerlik gösterir:
•
Masal masal mat atar (ya da: metel metel...)
•
Masal masal maliki...
Şu İran sayışmacasının dizeleri:
türkçede:
çâr u çenber,
müşk-i anber...
çengi çember,
miski anber...
biçimindedir. Çâr u çenber / Çengi çember sözleri ortak
bir çarh u çenber sözüne çıkar. Bunun gibi ortaklıklara
Türk tekerlemeleriyle, onlardan hem coğrafyaca çok uzak,
hem de dilce ap-oyrı ülkelerin tekerlemelerinde de rast
lanır. Çocuk tekerlemelerinin, dil ve kültür sınırlarını bü
yük sıçramalarla aştıklarını kabul etmek gerek. Biri Fran
sız, öteki Türk iki sayışmacayı karşılaştıralım:
Fransızca sayışmaca
tekerlem esi:
1. Une deux trois
2. J'irai dans les bois
3. Quatre cinq six
4. Cueillir des cerises
5. Sept huit neuf
6. Dans un panier neuf
7. Dix onze douze
8. Elleş seront toutes rouges.
çevirisi:
Bir iki üç
Gideceğim ormana
Dört beş altı
Kiraz toplamağa
Yedi sekiz dokuz
Yepyeni sepetime
On on bir on iki
Al al olacak hepsi.
Türkçe varyant i:
Türkçe varyant II:
1
. ö n dö turva
157
1. En ti ta
«
2. Joni joni vua
3. Katr servk siz
4. Gövderesi siz
5. set vit nöf
2. Jini jini pa
3. Kay sen siz
4. geve dizi diz
6
. dama piyano
7
. diz on suz
5.
6.
(eksik}
(eksik)
8
. eseran tut ruj.
7
. diz on suz
8
. Katuran suz tuturuş
9. Sıçan tutmuş
10
. fareyi yutmuş.
Bu üç metni karşılaştırınca, l’inci varyantından II'-
nci varyantına geçerken, fransızca kelimelerin türkçe «ya
ban sözler» haline gelerek bozulmasını kolaylıkla izleye
biliyoruz. Buna benzer başka örnekler de gösterilebilir.
Bu benzerlikleri esrarlı, ya da mucizeli olgular saymak
yersiz olur. Birinci Dünya-Savaşından
önceki
yıllarda
kimi varlıklı ailelerin evlerinde
Fransız
mürebbiyelerin
bulunması, İstanbul, İzmir gibi
şehirlerin
sokaklarında
başka başka diller konuşan ve birbirinin dilini anlayan
çocukların oyun arkadaşlığı etmeleri ve yine aynı dönem
lerde Fransız oyun ve rond kitaplarının türkçeye çevril
miş olması gibi olgularla açıklanabilir bunlar. İki dili ko
nuşan ilk Türk çocukları
muhakkak ki yukarda örnek
olarak verdiğimiz çeşitten Fransızca tekerlemeleri bozul
mamış olarak söylüyorlardı; ama zamanla,
yalnız Türk
çe bilen çocukların ağzında onların asıl metinlerindeki
«anlamlı» kelimelerin hepsi, bir Türk için «yaban» kelime
lere dönüşmüştür.
Kimi sayışmacaların başlangıcmdaki enne menne gibi
«yaban» kelimelerle, aynı türden başka birtakım teker-
lemeterde sayıların, ya da alfabenin harflerinin yerleştiril
mesi yöntemlerine gelince: bunlar birçok milletlerde or
tak olan olgulardır; kökenlerini açıklamayı deneyen çe
şitli düşünceler ortaya atılmışsa da hiçbiri kandırıcı ola
mamıştır.
158
Soru 7 4 : Oyun tekerlemelerinin kökenleri ne
rededir? Belli yaratıcıları var mıdır?
Nasıl oluşurlar?
Yetişkinlerin olsun, çocukların olsun, sözlü gelenek
lerindeki tekerleme dağarcıklarına gereç sağlamak için
başvurdukları pek çok yollardan bir tanesi, başka türdeki
metinleri yeniden işlemek, evirip çevirip onlara tekerle
menin havasına, edasına, düşüncesine uygun yeni biçim
ler vermektir. Bunun için yabancı dillere bile başvurul
duğu, onlardan ya çeviri yoluyla, ya da mekanik bir «ak
tarma» ile tekerleme gereci alındığı olur.
Birtakım Türk oyun tekerlemelerinin ise kökenleri,
çok eski dualara, belki İslâm öncesi din törenlerinde yer
alan kutlu bilinmiş sözlere çıkar;
Kırgızlar,
Kazaklar,
Türkmenler gibi çoktandır İslâmlaşmış olan kavimlerde,
onların İslâmlaşmalarından önceki görevlerini
sürdüren
cin kovma, hastalığa şifa sağlama aracı olarak söylenen
dualara benzer sözler vardır; bu gibi işleri kendilerine
meslek edinmiş «ocaklı» kişilerin okudukları bu biçim du
alardan birkaç örnek verelim; Türkmenlere «böy» (taren-
tula) sokmasında şu sözler söylenir:
•
Hay geldi, huy geldi.
Kara çonok koy geldi.
Ayağının tozu geldi.
Pigamberin kızı geldi.
Bu dizeler bir Anadolu tekerlemesinin şu dizelerini ha
tırlatıyor :
• Koyun gelir kuzu ilen,
Ayağının tozu ilen.
Kazakların, gene «böy»e karşı söyledikleri:
•
Böy, böy, böy çık!
159
Böy iyesi Kambar,
Kambar bolsang kalmay çık!
Tas töbeden taymay çık!
May tabannan kalmay çık!
ve Başkurtların kulak ağrısına karşı okudukları «üfürük»:
•
Tat tatıran tatıran!
Tatıran tegen hin bolhan,
İdil kesken min bolam...
son olarak da Türkiye türk geleneğinde, nazar değmesin
den korumak için söylenen etkili sözler:
• Ak göz, mavi göz,
Ala göz, tirşe göz,
Sarı göz, kara göz!
Altmış, yetmiş, çıkmış, gitmiş.
Bütün bu duamsı sözlerle, bu üfürüklerle bizim oyun
tekerlemelerimizin metinleri arasında
kuruluşları, ölçü
leri, üslûpları, kelimeleri... bakımından benzerlikler göze
çarpıyor.
Tekerlemelerin bir bölüğünün bu türlü «kutlu
ve güçlü» sözlerin ilk anlamlarını ve amaçlarını yitirme
leri sonucu meydana gelmiş oldukları düşünülebilir. Hele
çocukların oyun geleneğinde kimi tekerlemelerin benzer
görevleri olduğu, yani sihirli,
büyülü bir güç sayesinde
etkili oldukları düşünülürse, duaların ve üfürükterin te
kerlemeye dönüşmelerinin olanağı daha iyi anlaşılır.
Ama çocuk geleneğime doğrudan doğruya daha eski
bir dönemin dinlik-büyülük törenlerinden geçmiş
ola
bilecek metinlerin sayısı sanıldığı kadar çok olmasa ge
rek. Edası, üslûbu eski dualara, üfürüklere her benzeyen
tekerlemeyi muhakkak onlardan gelmiş saymak yanlış
olur. Tekerleme türünün kimi metinleri, daha eski metin
lerin, onları kuşaktan kuşağa gelip kullananların yertf-
160
Dostları ilə paylaş: |