den işlemesi, diriltmesi ürünü olabilir; ancak birçok me
tinlerin de, daha baştan herhangi bir yaratıcı elinden
çıkmış olacakları da bir o kadar kesin olgudur. Tekerle
melerin yaratıcıları, onlarla oynayanların ortamından kim
seler olsa gerektir.
Portakalı soydum,
Baş ucuma koydum.
Ben bu sözü uydurdum.
tekerlemesini ilk söyleyen çocuk, kendinin de açıkça be
lirttiği gibi, bu metnin «yaratıcısıdır.
Birçok başka te
kerlemeler için de aynı şey söylenebilir; ve içlerinde ger
çek şairlerin elinden çıkmış kadar usta malı olanlar do
vardır.
Birçok tekerlemelerde yaratıldıkları, ya da yeniden
/"Oğuruldukları çağa işaret vardır; bir ö rn e k :
•
Geri geri torlistan (tornistan)
Yeni çıkan çarliston.
Bu tekerlemenin ilk meydana çıkışı Türkiye’de «Çarl-
ston» denen dansın salgın olduğu 1926 - 1927 yıllarına
rastlasa gerek.
Kars bölgesinde 1941’de Ahmet Caferoğlu İle birlikte
Cılavuz Köy Enstitüsünde bir tekerleme derlemiştik. Bu
tekerlemenin kökeni üzerinde herhangi bir şüpheye düş
mek imkânsızdır; Ziya Gökalp’ın nazımla yazılmış masa
lının baş+ndan alınmış bir parça, pek az eksiklerle — ve
birkaç ekleme ile— bir oyun tekerlemesine dönüşmüştür,
işte her iki metin :
Ziya Gökalp m e tn i:
Tekerleme:
Çocuktum ufacıktım.
Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım acıktım.
Top oynadım acıktım.
Buldum yerde bir erik,
Yolda buldum bir erik,
161
Kaptı bir ala geyik.
Kaptı bir ala geyik.
Geyik kaçtı ormana.
............................... (eksik)
Bindim bir ak doğana.
............................... (eksik)
Doğan oylu şaşırdı,
Geyik yolun şaşırdı,
Kaf - Dağı’ndan aşırdı.
Kaf - Dağını aşırdı,
Attı beni bir göle,
Attı beni bir göle.
Gölden çıktım bir çöle.
......................................
Çölde buldum izini
Gölde buldum izini
Koştum tuttum dizini.
Kaçtım, tuttum dizini.
Geyik beni görünce... v.b. Geyik dedi «Neynersen?»
..................................... ............«Vurdum seni ölersen.»
Bu tekerlemenin âkıbeti ne olacak? bilmiyoruz. Kö
keni bulunduğu için büyü bozulacak mıdır? Yoksa ilkin
kendi bölgesine, sonra da Anadolu’nun başka bölgelerine
de yayılıp gerçek bir «çocuk tekerlemesi» olacak mı? Bil
giyi veren Cılavuz Köy Enstitüsü öğrencilerinden biri idi.
Bu olgu, tekerlemenin yayılma olanaklarını artıracak ni
teliktedir. İlerde yapılacak araştırmalar — yukarda «Bil
mece bölümü»nde, Tevfik Fikret’in şiirinden çıkmış bir
bilmece için de söylediğimiz gibi— bu metnin «foiklorlaş-
ma» ( «gelenekleşme» ) yolunda alın-yazısını bize öğrete
cektir.
Soru 7 5 : Türküleri nasıl tanımlıyoruz? ve ko
nuları ile söylenme yerlerine göre na
sıl kümeliyoruz?
Türkiye'nin sözlü geleneğinde, bir ezgi ile söylenen
halk şiirlerinin her çeşidini göstermek için (âşık şiirleri
için dahi) en çok kullanılan ad «türkü»dür. Bölgelerle ko
nulara değgin özel hallerde, ya da ezginin ve sözlerin çe
şitlenmesine göre, türkü kelimesi yerine şarkı, deyiş, de
me, hava, ninni, ağıt adları da kullanılır.
162
Türk halkedebiyatının inceleme çerçevesi içinde biz
«türkü» sözüne
daha özel bir anlam yüklüyoruz: Âş>k
şiirlerini, aşağıda inceleyeceğimiz mânileri, yukarda (So
ru 69-74) «tekerleme» adı altında gözden geçirdiğimiz türü
bu kavramın dışında bırakıyoruz. Buna karşılık, halk ge
leneğinde türkü kelimesiyle
gösterilmeyen ninnileri ve
ağıttan da bu türden sayıyoruz. Türküyü aşağıda sayılıp
dökülecek çeşitlemeleriyle, düzenleyicisi bilinmeyen, hal
kın sözlü geleneğinde oluşup gelişen, çağdan çağa ve yer
den yere içeriğinde oteun, biçiminde olsun değişikliklere
(zenginleşmelere, bozulmalara, kırpılmalara) uğrayabilen,
ve her zaman bir ezgiye koşulmuş olarak söylenen şiirler
diye tanımlıyoruz.
Türkülerin içeriklerine göre, yani geliştirdikleri ana-
konulara göre bölümlenmesi gerekir. Ancak, yalnız gör
dükleri işlerden ötürü ilgiyi çeken türkülerin de yer ala
cağı bir kümeleme için bu ilke yetersiz kalır. İşte Tür
kiye'nin hark geleneğindeki türkü gereçlerini gözönünde
tutarak önerdiğimiz aşağıdaki bölümleme bileşik bir dü
zendir. «A» bölümünü belirleyen, türkülerin konulan, «B»
bölümünü belirleyen de kuHanıldıkları yerler, gördükleri
vazifeler, ya da söylenmelerini şartlandıran vesilelerdir.
«A» bölümü şu çeşitlenmeleri gösterir:
1. Lirik türküler:
a)
ninniler,
b) aşk türküleri,
c) gurbet
türküleri, askerlik türküleri, hapisane
türküleri, ç) ağıtlar, d) çeşitli başkaca
duyguluk konular üzerine türküler.
2. Taşlama, yergi ve güldürü türküleri.
3. Anlatı türküleri:
a)
Efsane konulu türküler, b) bölgelere ya
da bireylere özgü konuları olan türkü
ler, c) tarihlik konuları olan türküler.
163
«B» bölümünün çeşitlenm eleri:
4. İş türküleri.
5. Tören türküleri:
a)
bayram türküleri,
b) düğün türküleri,
c) dinlik ve m e zhep li törenlere değgin
türküler, ç) ağıt töreninde söylenen
türküler.
6
. Oyun ve dans türküleri:
a)
Çocuk oyunlarında söylenenler, b) bü
yüklerin oyunlarında söylenenler.
«A» bölümündeki üç çeşit,
türkünün metninde ge
liştirilen •konu ile belirlenirler;
türkünün içeriği ile gör
düğü iş, söylenmesini şartlandıran vesihe ayrı ayrı gös
terilemez, birbirinden ayrı düşünülemez niteliktedir bun
larda; bir örnekle bu düşünceyi
bel-irtelim : bir gurbet
türküsü, yalnız kişinin gurbete çıktığı belli bir anda, ya
da gurbete çıkması üzerine, geride kalanlarca,
belli bir
yerde, belli bir zamanda söylenmez; ancok, gurbet duy
gusunu anlatmak için ve türlü vesilelerle söylendiği za
man dinleyenleri — ve de söyleyeni— bu özel anlamı ile
duygulandırmağa yarar o. — «B» bölümündeki üç çeşitte
ise, metinlerdeki konunun hemen hemen hiç önemi yok
tur; türküleri söylenmelerine vesile olan olgular şartlan
dırır. Örneğin, bir dans türküsünün sözleri ayrılık, ya da
sevda duygularını dile getirebilir, güldürü ya da taşlama
anlamı taşıyabilir; o, temposu ile, ve belli bir oyun oy
nanırken söylendiği için «oyun türküsü» olmuştur.
Soru 7 6 : Konularına göre kümelenen türkülerin
çeşitlerinden herbirinn özel nitelikleri
nelerdir?
Lirik kelimesiyle nitelediğimiz türküleri düzenin de.
164
Dostları ilə paylaş: |