• Attın peştemalını,
Kondu dallar üstüne.
Sen orada, ben burda
Kaldik yollar üstüne.
• Kuzular meler gelir
Yiğit aşka düşende
Başına neler gelir.
«Mâni» adı da, bir bakıma, yoğun bir anlatıma zen
gin bir anlam yükletmiş bir şiir türü karşısında olduğu
muzu bildirir. Türk halk şiirinin mânisi için olduğu kadar
bu değerlendirme tuyuğ ve rubâ'î için de doğrudur. Bu
şiir biçimleri de duygu ile düşüncenin yoğunlaşmış anla
tımını gerektirirler.
Soru 8 0
:
Mâninin söylenmesine vesile olan yer
lere ve şartlara göre çeşitlenmeleri na
sıldır?
Mânilerin
içerikleri — sözleri— pek seyrek hallerde
onların kullanılmasını gerektiren olaylarla ya da işlerle
ilişkilidir. Her ne kadar düzüldükleri ve söylendikleri or
tama, duruma, yerlere ve şartlara göre onları aşağıdo
görüleceği üzere kümelendirebiliyorsak da, bu bölümler
den herhangi birinde kullanılan bir mâni metnin-i başka
bir bölümde de bulmamız olmayacak şey değildir.
1.
Niyet, fal (yorum) mânileri.
Bunlar Hıdrellez’de
veya başka bahar bayramlarında, ya da kış geceleri ya
pılan sohbet toplantılarında söylenir. Toplantıda bulunan
kişilerden her biri adına niyet tutularak söylenen mâni
ler iyiye1 veya kötüye yorulur:
veyahut mâni kimin için
söylenmişse, dörtlükte geçen sözlerden o kişinin bir giz
lisi bulunup çıkarılmağa, açığa vurulmağa çalışılır. Bu
190
törenler çoğu kez genç kızlarca düzenlendiği için yorum
ların, niyetlerin evlenme iie, gönül işleri ile ilişkisi var
dır. Bahar törenleri bölgelere göre şu adları alırlar: man-
tıvar, martaval, vartivor, bahtiyar, vasf-i hâl... Buna ben
zer törenlerde niyet tutarak söylenen şiirlerden yorum
lar çıkarma geleneği Rumlarda ve Ermenilerde de vardır;
İsa'nın göğe çıkmasının kutlandığı yortu günü yapılan
törene Ermeniler de mantıvar derler.
2. Sevda mânileri. Anadolu’nun bazı yerlerinde (ör
neğin Bartın’da) baharda yapılan
kır gezintilerinde oğ
lanlarla kızlar karşılıklı olarak mâni söyleşirler. Rize'de
bu mânilere karşı-beri derler.
Eskiden İstanbul’un bazı
mesirelerinde de delikanlı oğlanlarla kızların mâni atış
tıkları olurdu (bk. Kunos, Türk
halkedebiyatı,
İstanbul
1925, s. 56-58).
3. İş mânileri. Köylerde ve kasabalarda, kışlık erzak
hazırlıkları sırasında imece ile çalışılırken mâniler söyle
nir. Giresun bölgesinde fındık toplanırken, başka yerlerde
orak biçerken kadınlar aralarında mâni söyleştikleri gibi
yoldan gelip geçenlere de mâni atarlar. Yolcular bu mâ
nilere karşılık vermek zorundadırlar; veremeyenleri ka
dınlar başka mânilerle alaya alırlar. Bu görenek epiy eski
olsa gerek: tarlada çalışan kadınların mânileri karşısın
da Şeyyâd
Hamza
(Xlll'üncü yüzyılının,
açık-saçıklığı
bakımından onlarınkinden geri kalmayan
bir mâni
ile
karşılık verd-iğini bildiren eski bir belgeyi ve bu mânile
r n metinlerini
Fuad Köprülü yayınlamıştı.
Kilisli Rıfat
(Bilge) da Şah Abbas (herhâlde İran hükümdârı l’inci Ab-
bas) ile çocuğunu emzirmekte olan Şirazlı bir kadın ara
sında karşılıklı söyhendiğini kestirdiğimiz mânileri kitabı
na almıştır. (Mâniler, N° 1503, 1504). Bolu ve Çankırı böl
gelerinde orakçı kadınların yoldan gelip geçenlere mâni
atma göreneği yaygındır (bk. Kemal Tahir, Göl İnsanları,.
İstanbul, 1955, s. 127-128).
191
4. Bekçi ve davulcu mânileri. Yukarda bunlar üze
rinde yeteri kadar durduk.
5. İstanbul’da bazı sokak satıcılarının mânileri. Bu
gezici satıcılar rrvsır-buğday, keten helvası, macun gibi
şeyler satarken mâniler söyleyerek mahalle halkının dik
katini çekmeye ve onları eğlendirmeğe çalışırlardı.
8.
İstanbul Meydan Kahvelerinin cinaslı mânileri.
Eski İstanbul halk hayatının bu geleneğinde mâni söyle
me, külhanbeyi şairlerin bir çeşit ustalık yarışı niteliğin
de idi. Âşıkların karşılaşmalarının İstanbul'da aldığı özel
bir biçim sayılabilir, (bk. Tahir Alangu, Meydan Kohvele-
ri... n° 65, 243). İstanbul'un bu tulumbacı-külhanbeyi ge
leneği dışında da mâni düzme yarışmalarının yapıldığını
düşünmek mümkündür. Kilisli'nin Mâniler dergisinde (n°.
841, 842, 1678) buna tanıklık edecek metinlere rastlanır.
7. Doğu Anadolu'da hikâye mânileri. Bu bölge an
latı geleneğinde hikâyelerdeki türkülerin bentleri arasına
mâniler sıkıştırılır. Kars bölgesinde bu metinlere peşrevi
derler. Bu gelenek Türkmenistan’daki Türkmenler arasın
da da yaşamışa benziyor. XVIII’inci yüzyıl türkmen şai
ri Mahtumkulu 11 heceli
şiirlerinden birinin içine mâni
biçiminde dörtlükler katmıştır (bk.
«Mahtumkulu»,
şiir
lerinin 1957 Aşgabat basımı). Ancak buradaki
yöntem
Kars âşıklarınınkinden farklıdır. Burada mâni 11 hecelik
her bentten sonra yerleştirilmeyip her bendin 2’nci ile 3'-
üncü dizesi arasına girer; bir kezinde de, mâni dörtlüğü
bentlerden birinin 3'üncü dizesiyle ikiye bölünür. — Na
zım bölümlerinde, âşık geleneğindeki hikâyelerdeki koş-
ıa biçiminde şiirler yerine, baştan başa mâniler bulunan
hikâyeler de vardır
(bk. Boratav,
Halk hikâyeleri... s.
169-172).
8
. Mektup mânileri. Askerlik, mahpusluk, iş bulma
zorunluğu ile memleketten ayrılık gibi gurbet kelimesinin
kapsadığı bütün durumlarda birbirinden uzun süre ay
192
Dostları ilə paylaş: |