Yine birtakım hallerde mâni, dört dizelik dörtlük ye
rine daha uzamış bir biçim alabilir; o zaman uyak düzeni
a a b a yerine a a b a c a... biçimine dönüşür:
• Ağlarım çağlar gibi,
Derdim var dağlar gibi.
...
Ciğerden yaralıyım,
Gülerim ağlar gibi.
Her gelen bir gül ister,
Sahipsiz bağlar gibi.
«Kesik mâni»nin (aşağıya bakıla!) a c a düzeninin
genişlemiş biçimi
a
c
a
d
a
d ı r ;
•
Cevr etti dâd etmedi,
Hayli demdir bî-vefâ
Bendesin yâd etmedi.
Bir pâre kâğıt ile
Hâtırım şâd etmedi.
Başka hallerde mâni kısalır, üç dizeye iner. İlk di
zesinden yoksun bu tip mânilere «Kesik mâni» derler; ci-
nassız kesik mâni ö rn e ğ i:
•
Bülbül dilin lâl değil.
İnsafsız, insafa gel.
Benim hâlim hâl değil.
Cinaslı kesik mâni ö rn e ğ i:
•
Ok değmiş yara sızlar.
Yaralının halından
Ne bilsin yarasızlar?
Cinaslı veya cinassız kesik mânide, kimi zaman tam
mânilerde, mâni metn-inden önce bir ünlem, bir seslenme
kelimesi söylenir; buna da mâninin uyak kelimesi koşu
lur. Bu ünlem kelimesi bölgeye ve mâninin
konusuna
187
göre değişiktir: azizim, azizem, azziyem, men aziz, bala,
bala can, ele mi, geç gönül, var geç gönül, gör bir âfet,
âşık, âşık der, baba, baba der, lala der... İstanbul «Mey
dan Kahveleri» geleneğinde bu ünlem sözleri adam aman
idi. Baba der ile lala der sözlerinin nesirle anlatı içine
mâm biçiminde şiirler sokulan hikâyelerden gelme olabi
leceği, bunların içindeki baba veya lala rolündeki kişile
rin ağzından söylenmiş mâniler olduğu
düşünülebilir;
âşık, âşık der sözleriyle başlayanların, Doğu-Anadolu'da
hikâyenin şiirleri içine âşık hikâyelecilerin soktukları mâni
biçiminde parçalar olduğunu biliyoruz.
Doğu-Karadeniz bölgesinde mânilerin fcki dizeye in
diğine bolca örnekler vardır; bunlar özellikle bu bölgeye
özgü ve karşı-beri adı verilen parçalarda görülür; bu tü r
külerde, karşılıklı iki kişiden her biri sıra ile iki dize söy
ler: ikinci dizeler aralarında uyaklıdır. Mâninin bu çeşidi
ne birbirleriyle gerek konuca, gerekse uyakları ile ba
ğımlı ikişer dizelik parçaların ard-arda sıralanması gö-
ziyle bakılabileceği gibi, bu yolda meydana gelmiş metin,
uyakları b a c a d a . . . düzenine uygun söyleşmeli tek bir
parça da sayılabilir.
T. Kovvalski, «Encyclopödie de l'lslam»ın eski bası
mına yazdığı mâni maddesinde, mâninin aslında b a c a
düzeninde uyaklı bir dörtlük olup
sonraki bir aşamada
sondaki dizelerini yitirerek a a b a düzenine dönüştüğünü
ileri sürüyordu: Biz onun bu açıklamasına katılmıyoruz.
Öyle sanıyoruz ki a a b a düzeni mâninin asıl düzenidir;
öteki biçimler, aşamaları izlenebilen bir dönüşümün çe
şitli basamaklarıdır. Dört dizelik bir mânide anlam ağır
lığının son iki dizede bulunduğu, bu aşamaların açıklan
ması için üzerinde durulması gereken bir olgudur. Cinaslı
mânilerde, çoğu kez yukardaki örneklerde gördüğümüz
gibi, ilk dize düşer, böylece mâni üç dizelik bir parçaya
dönüşür (1'nci basamak).
Bu düzende bir mâninin so
188
nuna iki dizeiik bir parça eklenirse beş dizelik bir metin
elde edilir (2’nci basamak). Bu tip de, sonradan ilk di
zesi düşerek b a c a düzenli bir mâniye dönüşür. Bu dö
nüşüm serisini şöyle şemalandırabiliriz:
a a b a > a b a > a b a c a > b a c a
Mâni, yedi hecelik dizelerden meydana gelmiş dört
lüktür, dedik. Ama bazı hallerde, örneğin yukarda değin
diğimiz, ve aşağıdaki metinde bir örneğini verdiğimiz da
vulcu mânilerinde rastlandığı gibi, 8 heceli de olur:
Halayıklar, halayıklar!
Ocak başında uyuklar.
Davulun sesin duyunca
Pirincin taşın ayıklar.
On bir heceli mâni biçiminde
dörtlükler de vardır;
bu son biçimin en belirgin örneklerine Eğin’in folklorunda
rastlanır; bunlara orada alagözlü denir.
Mânide anlatılmak istenen
duygunun,
düşüncenin
özünü taşıyan son iki dize ile birinci veya ilk iki dize
arasındaki tutarsızlığın sebebini bu türün irticai ile söy
lenen bir haH< şiiri olmasında aramak gerekir. İlk dizeler
bir bakıma mâniciye son iki dizeye yükleyeceği duyguyu,
düşünceyi en özlü biçimiyle anlatacak sözleri ve uyakları
arayıp düzenlemek için vakit kazandıran bir basamaktır.
Mânici düzeceği mânini-n ilk iki dizesinde kullanabileceği,
her yerde geçerli olan birtakım söz kalıplarını dağarcı
ğında hazır tutar; sırası geldi de fırsat çıktı mı bunları
kullanır. Ne kendisi, ne de dinleyiciler bu ilk iki dizeye
büyük önem vermezler. Ama birçok hallerde bu lüzum
suz giriş sözleri zengin bir çağrışıma, duygu anışlarına
hareket noktası, atlama tahtası olurlar.
En güzel mâni
ler de ilk iki dizenin, ilk bakışta konu ile ilişkisiz gibi gö
rünen sözleri ile son iki dizenin içeriği arasında içten bir
bağlantı, nesnel, somut, maddî ile, öznel, soyut ve duy
gulu olan arasında bir kaynaşma sağlayan mânilerdir:
189
Dostları ilə paylaş: |