rer sûretini yapıp onların konuşmalarını canlandırmayı
düşünmüş. — Başka bir yazılı kaynakta rastlandığı rivayet
edilen bir menkabenin anluttığına göre de Karagöz’ün adı
Kara Oğuz imiş; o, aslı Kara-Keçili aşiretinden bir köylü
imiş; adını Kara-Öküz’e çevirmişler. Onun, Hacı-Evhad
adında bir de ahbabı varmış; birlikte düzenledikleri oyun
ları Şeyh Küşterî beğenmiş; Kara-Öküz adım bu sefer Ka
ragöz biçimine sokarak bu oyunları işlemiş, ve onların
ün kazanıp yayılmasına ön-ayak olmuş.
Bu menkabelerde adı geçen Şeyh Küşterî Sultan Or-
'*n zamanında yaşamış, 1366 yıllarında Bursa’da ölmüş
ünlü bir kişidir; karagözcülerce gölge oyunu sanatının
«Pîrsi sayılır; perde gazelherinde adının saygı ile anılma
sı, ihmal edilmeyen bir görenek olmuştur; Karagöz per
desine «Küşterî meydanı» denmesinin sebebi de onun, bu
oyunu icad etmiş kişi okluğuna değğin inanıştır.
Karagöz'ün — ve genel olarak Türk gölge oyununun—
bu Şeyh Küşterî ile ilişkisi, ve XIV'üncü yüzyıla kadar
çıkan eskiliği üzerine, menkabe niteliğini geçmeyen ve
XVM’nci yüzyıldan daha öncelere de gitmeyen söylenti
lerden başka tanık yoktur. Gölge oyununun Osmanlı ül
kesinde bilindiğine işaret eden belgelerin en eskileri XVI'-
ncı yüzyıla çı-kıyor. Bunlardan birinden öğrendiğimize gö
re Yavuz Sultan Selim 1517'de Mısır’ı fethettikten son
ra, orada gördüğü gölge oyunundan hoşlanmış, bir gölge
oyuncusunu İstanbul’a götürmek istemiştir.
— XVII’ncf
yüzyılın başında, l’inci Ahmed çağında da (1603 - 1617)
Mısır'dan İstanbul’a gölge oyuncuları gelmişti. Öyle an
laşılıyor ki Osmanlı ülkesi için bir zaman Mısır, usta göf-
go oyuncularının memleketi sayılmıştı. —Ama XVI’nc*
yüzyıldan başlayarak bu oyun Türk sanatçılarının elinde
teknik bakımından gelişiyor; onun piyes dağarcığı zen
ginleştiriliyor. — 1582 İstanbul şenliklerini anlatan bir yaz
ma Sûrnâme, o vasile ile gösterilen bir gölge oyununun
213
hem teknik, hem de konularına değgin oldukça geniş bil
giler verir; bir Alman tanığının eserinde de aynı şenlik
ler ve orada gösterilen oyun anlatılmıştır; bu gösterinin
gölge oyunu olduğunda şüphe yoktur. Aynı Sûrnâme’de
birçok gölge oyuncularının adları da sayılmıştır.
XVII'nci yüzyıldan başlayarak Karagöz, oyunun baş
kişisi olarak anılmağa başlıyor; giderek de oyunun bü
tününe adını veriyor; öyle ki yayıldığı yerlerin bazıların
da (Yunanistan'da, Tunus'ta, Trablusgarp'te) gölge oyu
nu, Türkiye'de olduğu gibi, Karagöz diye adlanmıştır.
Aynı yüzyılda Evliya Celebi olsun, Türkiye'ye gelen
Batılı seyyahlar olsun, türk gölge oyunu üzerinde etraflı
bilgiler vermişlerdir. Evliya Çelebi, ünlü bir hayalci ola
rak adını andığı Kör Hasanoğlu Mehmed Çelebi'nin da
ğarcığında 300 oyun bulunduğunu söyler. Artık o çağda
Karagözle Hacivad’m, karşılıklı konuşup atışma nitelik
leri ile bu oyuna yerleşmiş olduklarını gene Evliya Çele-
bi'den öğreniyoruz. Demek ki bugünkü üslûbunu bu se
yirlik oyun daha
XVH'nci yüzyılda kazanmıştı.
Evliya
Çelebi bazı oyunların özetini de vermiştir; bugünün Ka
ragöz dağarcığında da aynı oyunları buluyoruz; Hamam,
Kanlı Nigâr gibi.
Daha sonraki kaynaklardan bir çoğunda
Karagöz
anılmakla beraber, onun gelişimi üzerine bilgiler veren
eserler pek azdır. Yabancı tanıklann yazdıklarında, oyu
nun zaman zaman yasak edildiğine, ya da sıkı kontrol al
tına almdığına değgin bilgiler vardır.
XVIH'inci yüzyıl
dan Batılı bir seyyah karagöz oyunlarında açık saçık ko
nulara halkın çok rağbet ettiğini bildiriyor. XIX’uncu yüz
yılın AvrupalI seyyahları da Türkiye’de karagözle çok il
gilenmişler ve çoğu onun bu «müstehcen» yönü üzerinde
önemle durmuşlardır.
XIX’uncu yüzyılda karagöz, herhalde, İstanbul’un
belli başlı eğlenceleri arasında idi; ll'nci Mahmud’un şeh
214
zadelerinin sünnet düğününden bahseden bir Sûrnâme’*
de on bir ayrı yerde karagöz oynatıldığı bildiriliyor.
Karagöz üzerine bilgi vermiş batılı yazarlar üzerin
de en dikkate değeri, şüphesiz. Metin And'ın uzun boylu
üzerinde durduğu VVanda’dır; bu zat ömrünün 50 yılını
(1820 - 1870) Türkiye’de geçirmiştir. Kitabında, karagöz
oyunlarının, zaman zaman siyasî yergiye de yer verdik
lerini, çeşitli devlet adamlarım, ya da genel olarak devlet
politikasını tenkitten çekinmeyen karagözcülerin bu yer
erini kimlere ve nasıl, yönelttiklerini uzun uzun anla
tıyor. — Karagöz, daha önce.eri de, fırsat düştükçe ve ce
saret sahibi oyuncuların dilinde siyasî tenkit silâhı ola
rak kullanılmıştı herhalde: Halep’te bir karagözcü, Rus
ya'ya karşı savaştaki başarısızlıklarından dolayı Yeniçe
rileri alaya almıştı. 1829 ile 1860 yıNarı arasında Tür
kiye’ye gelmiş olan Fransız seyyahları da karagöz'ün bu
tenkitçi yönü üzerinde bilgiler vermişler, ne gibi olayları
ve kimleri diline doladığını anlatmışlardır.
Gelmiş geçmiş ünlü karagözcüler üzerine bilgilerimiz
çok sınırlıdır. XIX'uncu yüzyıldan önceleri için birkaç ad:
XVI’ncı yüzyıldan Kör Haşan, XVII'nci yüzyıldan Kör Ho-
sanoğlu Mehmed Çelebi,
Şengül Çelebi,
Kandillioğlu,
Ahmed,
Kör Musluoğlu,
Sarı Ahmed,
Bekçi Mehmed,
XVIII'inci - XX'nci yüzyıllardan alfabetik uzun bir liste
yi Metin And kitabında vermiştir.
Küçük Ali, son karagözcüler içinde en ünlüsüdür; bir
çok metin yayınlamıştır. Deriden karagöz suretleri de
apardı. Küçük Ali'nin oyunlarının metinlerinden bir bölü
ğünü de İlhan Başgöz ses bandına almıştır; bunlar An
kara’da Millî Kütüphane Arşivi’ndedir;
bazıları
Cevdet
Kudret'in kıtab.nda yayınlanmıştır.
İstanbul dışında da —Anadolu şehirlerinde— kara-
göz’ün yaşadığını ve yayıldığını biliyoruz. Evliya Çelebi,
Erzurum'un ünlü karagözcülerinden bahseder.
İstanbul
215
Dostları ilə paylaş: |