Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə11/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   307

38

Din-Kimlik Bağlamında Balkanlar’da Kimlik Arayışları

Fakat bu hayallerin bedeli, başta Balkan toplumları olmak üzere Osman-

lıya  çok  pahalıya  mal  olmuştur.  Bu  noktada  Osmanlı  yönetimi  tarafından 

korunmuş  olan  dinsel  kurumlar,  kurulan  devletlerin  her  birinde  siyasilerin 

elinde bir araç olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Devlet yöneticileri homojen bir millet oluşturma gayretlerini, kendi halk-

larına haklı göstermek için dinsel imgeleri kullanmışlardır. Dinsel farklılığın 

siyasi bir temel olarak bu şekilde kullanılması, gerekli görüldüğünde öteki-

lere karşı asimilasyonun ve etnik temizliğin yolunu açmıştır. XIX. yüzyıldan 

günümüze kadar uygulanan bu politika sebebiyle Balkanlarda milyonlara va-

ran ölümler meydana gelmiştir Balkanların içinde bulundukları bu durumda, 

bu sürecin önemli bir payı vardır.

11

Balkanlar’daki en büyük sorunlardan biri de farklı kimliklere bağlı kimlik 



çatışmalarıdır. Balkan halkları arasında ortaya çıkan kimlik tanımlamalarında 

geçmişten günümüze kullanılan en önemli ölçüt; dil, etnik köken ve ırk belir-

gin oduğu yansıtılsa da, aslında  din unsuru daha belirgin olmuştur.

Bu coğrafyada  var olmanın en önemli şartlarından biri olarak görülen mil-

li kimlik meselesi bugün için gündemi hâlâ meşgul eden en önemli mesele-

lerden biridir. Özellikle Osmanlı sonrası dönemde, milli kimliklerini daha da 

belirginleştirmeye çalışan Balkan milletleri, uyguladıkları politikalarla coğra-

fi bölgede yalnızlaşmaya ve arkasından siyasi bir çıkmaza doğru yol almıştır.

Balkan toplumlarının farklı dini, etnik ve kültürel çeşitliliklerine rağmen 

bir arada yaşama tecrübesine fazlasıyla sahip olduğu biliniyor. Fakat uzun 

süren etnik ve dini çatışma ortamları bu toplumu oluşturan unsurlar arasında 

özellikle son dönemde ciddi kırılmalara neden olmuştur.

Balkanlar’da yaşanan kültürel kimlik krizlerin temelinde baskın kültürle-

rin iktidar mücadelesi yatmaktadır. Balkanlar genel olarak ele alındığında, bu 

topraklarda her ulusun kolayca barınabileceğini söylemek çok kolay değildir. 

Zira,iç içe geçmiş etnik bir yapı, katı ve düşmanca bir milliyetçilik anlayışı, 

dış güçlerin bölgeye müdahalesi ve ekonomik geri kalmışlık bu bölgede tu-

tunmayı her zaman zorlaştıran başlıca etkenler olmuştur.



3. Balkanlarda Din-Kimlik Bağlamında Kimlik Arayışları

Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’ı etkilemiş olan önemli siyasal  ku-

rumsallaşması  “Millet  Sistemi”dir.  Bu  sistem,  Osmanlı  İmparatorluğu’nun  

11   Mazower Mark, Minorities and the League of Nations in Interwar Europe, Journal fo the 

American Academy of Arts and Sciences, Spring 1997,S.126, No.r 2, s. 47-63.



39

Abdülmecit NUREDİN

Balkanlar’daki hakimiyetinin temel kurumlarından birisi olarak uygulandı.  

Balkanlar’ın dinsel ve siyasal yapısını derinden etkiledi ve bu etkiler, bağım-

sız  Balkan devletlerinin kurulmasından sonra da devam etti.

 Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan insanların tamamı padişaha bağlı 

“tebaa”  olarak adlandırılıyordu. Devlet yönetimi, bu tebaayı “Müslüman te-

baa” ve  “gayrimüslim tebaa” olarak ikiye ayırıyordu. Osmanlı devlet anlayı-

şına göre  gayrimüslim tebaa, Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan, 

devletin  belirlediği kurallara uyan, Müslüman olmayan ama devlet tarafın-

dan “korunan” insanlardı.

12

Osmanlı döneminde Balkanlardaki kimlik ”din-kimlik” bütünleşmesi so-



nucunda Müslüman olan herkeze Türk ve Türk olan herkeze müslüman ta-

nımlaması yapılmıştır. Bu durum din kimlik bütünleşmesinin göstergesidir. 

Bundan hareketle, Balkanlarda sınıflandırma, müslüm ve gayri müslüm ol-

mak üzere  iki kategoride gerçekleştirilmiştir. Günümüzde bile Balkan milli-

yetçileri, Boşnakları, Arnavutları veya  etnik olarak Türk olmayan ve Türkçe 

konuşmayan Balkan Müslümanlarını “Türk” olarak tanımlamaktadırlar.

13

 Bundan ötürü, etnik kökenleri ne olursa olsun, Balkanlar’daki tüm Müslü-



manların, aralarında yaşadıkları Hıristiyan uluslardan ayrı bir “millet” olarak 

algılanmalarıdır. Bu “millet”in ismi ise, her ne kadar etnik bir Türklüğü ifade 

etmese de, “Türk Milleti”dir.

14

Balkan  milliyetçiliği  Ortodoks  Hıristiyanların  birliğini  parçalarken,  öte 



yandan  tek  vücut  ve  değişmez  bir  Müslüman  cemaati  imajı  üretmiştir  ve 

bunu da “millet” kavramı bazında belirginleşmiştir. Balkanlar’daki Hıristiyan 

halklar kendi aralarında milliyetçilik kıstasına göre ayrımlar geliştirirken, öte 

yandan Müslümanlara, sanki bu insanlar tek bir milletmiş gibi davranmışlar 

ve bu yönde bir söylem geliştirmişlerdir. Bu Hıristiyan uygulamasının en açık 

örneği, Balkanlar’daki tüm Müslümanlara, etnik kökenlerine göre bir ayrım 

yapmadan, “Türk” denmesidir. Bu, bölgede hala çok yaygın olan bir kulla-

nımdır.


15

12   Winnifrith Tom, The Vlachs: The History of a Balkan People, St. Martin’s Press, New 

York, 1987,s.66.

13   Todorova Maria, Imagining the Balkans, Oxford University Press, 1997,s.92.

14   Doç. Dr.Abdülmecit Nuredin, Osmanlı Sonrası Makedonya, Üsküp,2008,s.264.

15   Maria Todorova. “The Ottoman Legacy in the Balkans”. The Balkans: A Mirror of the New 

International Order., İstanbul, 1999,s.18.



40

Din-Kimlik Bağlamında Balkanlar’da Kimlik Arayışları

Öte yandan, Balkan Müslümanlarının geneli de, milliyetçi söyleme adapte 

olmadıkları ve Balkanlar›daki ulus-devlet oluşumları tarafından dışlandıkları 

için, kendilerini ayrı bir “millet” sayan bir toplumsal bilinci bugüne kadar 

korumuşlardır.

16

Balkan Müslümanları için dini kimlikleri her zaman için etnik kimliklerin-



den çok daha öncelikli olmuştur. Bulgaristan’da durum böyledir; Bulgarlar 

tarafından  “Bulgar  Müslümanları”  olarak  tanımlanan  Pomaklar  kendilerini 

Bulgarlardan çok Türk olarak ifade etmektedirler.. Bosna’daki durum daha da 

belirgindir; Sırplarla ya da Hırvatlarla tamamen aynı etnik kökene sahip olan 

ve aynı dili konuşan Boşnaklar, bu iki halkla hiçbir zaman bütünleşmemiş, 

kendilerini hep Osmanlı ekseninde görmüşlerdir.

Aynı durum Makedonyalı Müslümanlar hiçbir zaman Makedonyalılık adı-

na İslam’ı geri plana atmış ya da reddetmiş değildirler. Aksine, çoğu  kez Slav 

olmayan bir İslam kimliğini benimsemişlerdir. Makedonya’daki Müslüman 

Arnavutlar ya da Çingeneler, kendilerine Slav kimliğini benimsemektense, 

“Türk” olarak tanımlanmayı tercih etmektedirler.

17

Balkan yarımadasındaki “batı osamnlı hinterlandı” olan halklar, yalnızca 



birkaç milyonluk Balkan Türk’ü değil, nüfusları 10 milyonu bulan Balkan 

Müslümanlarıdır. Çoğu etnik olarak Türk olmayan ve Türkçe konuşmayan bu 

insanlar, kendilerini aynı dili konuştukları Sırplardan ya da Bulgarlardan çok, 

Türklere yakın hissetmektedirler.

Çünkü bu insanlar herşeyden önce “Osmanlı”dırlar ve Türkiye de Osman-

lı›nın yegane mirasçısıdır. Türkiye›nin Balkanlar›daki etkisi oldukça komp-

lekstir. Bu etki, öncelikle Balkanlar›daki Türkçe konuşan nüfusa yöneliktir. 

Bu nüfusun büyük bölümü Bulgaristan›da yaşar, kalan kısmı ise çok daha az 

sayılarda Yunanistan, Makedonya, Kosova,Romanya’dadır.

Ancak Türkiye’nin etki alanı bununla sınırlı değildir. Aynı zamanda Slav 

diliyle konuşan Müslümanlar da Türkiye’nin etki alanı içindedirler. Türk-ol-

mayan Balkan Müslümanlarının kendilerini Türklükle özdeşleştirme eğilim-

lerine gösterge olarak ilginçtir: 20. yüzyıl boyunca Balkanlar’dan Türkiye’ye 

göç eden  Müslümanlar (Arnavutlar dahil), Türk kimliğini benimseyerek Türk 

toplumu içinde yerini almıştır. Bu durum, “Osmanlı mirasının Türk etkisine 

dönüşmesinin açık bir örneğidir.”

16   Ерик Хобсбаум Нациите и национализмот по 1780 , Култура, Скопје, 1993,s. 213.

17   Eran Frankel. “Turning a Donkey into a Horse: Conflict and Paradox in the Identity of  

Muslims in Balkan”, 23rd National Convention of the AAASS, Miami, 1991



Yüklə 26,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə