66
Tarihi - Kültürel Gelişim Sürecinde Türk Kadının Konumu
rüşlü gazete ve dergiler Türk kadın hareketinin başlıca dinamiği ve aktif sa-
vunucusuydu. Bu gibi dergilerden ilki “Kadınlar için gazete” olmuştur. Onun
editör kadrosu tamamen kadınlardan oluşmuştu. İlk kadın yazar Fatma Aliye
bu gazetede kadın meselelerine dair silsile makaleler yayınlamıştır. Kadın
sorunlarını ele alan diğer dergiler arasında “Kadın” (1908), “Kadın Bahçesi”
(1912), “Muhadderat”, “Vakit”, “Şüküfezar”, “Ayine” vs. örnek gösterilebilir.
(24, s. 197; 46, s. 19) Avrupa kadınlarının sesine destek veren Türk kadınları
dernekler çevresinde toplanmaktaydılar. Onların ömrü kısa olsa da, Türkiye᾿-
nin feminizm tarihinde iz bırakabilmişlerdir. Onların arasında: Teali-Nisvan
(Başkanı Halide Edip Adivar), Asrı Kadın Cemiyeti, İstihlak-i Milli Kadınlar
Cemiyeti, Türk Ocağı, Türk Kadınlar Birliği (Nezihe Muhiddin) vs. gösteri-
lebilir .(24, s. 199)
1923 yılında Türkiye Cumhuriyetinin ilan edilmesinden sonra ülkenin
modernleşmesi ve Avrupa yönlü ilerleme doğrultusunda hükümet tarafın-
dan köklü reformlar yapıldı. Bu reformlardan en önemlisi, kuşkusuz, kadın
özgürlüğü ve cinsiyet eşitliği ile ilgili reformlar olmuştur. Araştırmacı Dr.
Hüner Tuncel kadın haklarının tanınmasını, Atatürk tarafından gerçekleşti-
rilen en önemli devrimci adımlardan biri olarak tanımlamıştır (28) Mustafa
Kemal Paşa haklı olarak şöyle der: “Eğer bir ulus bir amaca doğru tüm erkek
ve kadınlarıyla birlikte yürümezse, o zaman uygarlık yolunda herhangi bir
ilerlemeyi beklemek gereksizdir olur. Eğer bir sosyal yapının bir üyesi pasif
iken yalnızca diğer üyesi faaliyette bulunursa, bu sosyal yapının felçli olması
anlamına gelir”. Atatürk toplumun sosyal, politik açıdan olgunlaşamama-
sının nedeni olarak kadınlara yapılan ayrımcılığı, onların cehalet ve esaret
boyunduruğu altında ezilmesini gösterir. O, haklı olarak şöyle der: “İçinde
yaşadığımız çağda kadın her alanda daha yüksek düzeylere çıkartılmalıdır ve
bu nedenle de, kadınlarımız erkekler gibi her türlü öğrenim ve eğitim olanak-
larından yararlanacak ve her türlü mesleği yapabilecektir. Sosyal yaşamda
erkek ve kadın, karşılıklı olarak birbirlerine yardım ederek ve birbirlerini
destekleyerek, birlikte ilerleyecektir.” (28)
Türk kadınının nur ve irfanla Avrupa kadınlarından üstün olacağını iti-
raf eden Atatürk᾿ün çabaları sonucunda 1923 yılında kadınların erkeklerle
eşit eğitim almasını onaylayan kanun tasarısı kabul edilmiştir. 1926 yılında
ise kadınlar hala Osmanlı döneminden kaldırılan evlenme, boşanma, miras
üzerinde varislik ve kocasının izni olmadan mal sahibi olma hakkı kazandı.
1935 yılında İstanbul᾿da düzenlenen kadın hakları konusunda ilk Uluslararası
Kongrede konuşan Atatürk, haklı olarak, Cumhuriyet᾿in demokratik bir yapı
67
Afsana MAMMADOVA
gibi gerçekleştirdiği reformlar içerisinde en önemli reformun kadın özgürlü-
ğü olduğunu kaydetmiştir. (28)
Nihayet, 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekili tarafın-
dan Anayasa ve Seçim yasasına değişiklikle ilgili yapılan oylamada kadınlara
seçim hakkı tanınmasını onaylayan madde kabul edildi. Böylece, her bir Türk
kadınına 22 yaşında seçim ve 30 yaşında seçilme hakkı tanındı. (30) 1935 yılı
seçimlerinde Parlamento᾿ya 15 (bazı kaynaklara göre 18) kadın milletvekili
11
seçilmişti .(24) Bu olay o dönem için yalnız Doğu᾿da değil, hatta en gelişmiş
Avrupa ülkelerinde bile büyük yankı uyandırmıştı. Aydınlanmacı, döneminin
ileri görüşlü, eğitimli, aydın hanımları olan bu kadınlar yalnız eğitimle yetin-
memiş, Türk kadın hareketinin başında bulunarak, kadınların bilgilenmesi ve
özgürlüğü yolunda aktif çalışmışlardır .(31)
Atatürk döneminin özgür ve ilerici Türk kadınları Doğu aydınlarının da
özgür kadın etalonuna dönüşmüştür. Arap kadınları 20. yüzyılın eşiğinde hala
esaret ve cehalet zincirleri ile bağlandığı bir zamanda Türk kadınları toplumun
siyasal-toplumsal yaşamında erkeklerle eşit yüksek makamlara yükselerek,
kadın hakları uğrunda savaşıyorlardı. Amerika᾿daki mülteci Arap edebiyatı-
nın kurucusu Emin Reyhani “Ortadoğu kadını” adlı makalesinde 1912 yılında
İstanbul sokaklarının birisinde kendi hakları için ateşli konuşma yapan Türk
kadınının çarşafını atarak,
12
özgürlük bayrağı gibi salladığının tanığı olduğu-
nu söylüyor .(32, s. 125) Yazarın ifadelerine göre:
“Dün harem hücresinde
Pierre Loti᾿ni okuyan kız bugün Taksim parkının banklarında Bernard Shaw
ve Bertrand Russell᾿i okumaktadır. Her halde bugün yüzünü ve aklını peçe-
den kurtaran Türk … kızı bile Amerikalı ablasına ayak uydurmaya çalışıyor.
Bu kızın Ortadoğu᾿nun diğer bölgelerindeki Müslüman kardeşleri onun bu
hızına yetişemiyor. Onlar için bu, olanak dışıdır, tıpkı Mustafa Kemal᾿in Af-
ganistan᾿daki mollalar için ulaşılamaz birsi olduğu gibi!” (32, s. 126) Emin
Reyhani᾿ye göre, Türkiye᾿de kadın özgürlük hareketinin gelişiminin ilkesel
11 Onlar: Mebrure Gönenç, Hatı Çırpan, Türkan Örs Baştuğ, Sabiha Gökçül Erbay, Hatice
Özgener, Huriye Öniz Baha, Fatma Memik, Nakiye Elgün, Fakihə Öymen, Ferruh Güpgüp,
Bahire Bediş Morova Aydilek, Mihri Bektaş, Meliha Ulaş, Esma Nayman, Sabiha Görkey᾿di.
12 Çarşafını çıkarıp atan ilk Türk kadını Tahire (Zerintaç) Kürretüleyn᾿dir. (1818-1852)
Güney Azerbaycan şairesi olan Kazvin᾿in ünlü müçtehitlerinden Hacı Molla Muhammedsaleh
Bereğani᾿nin büyük kızıydı. Babiler hareketinin aktif eylemcilerinden olan Tahire hanlm,
dönemin taleplerine aykırı olarak, minbere başörtüsüz çıkarak, kadın hakları ile ilgili ateşli
konuşmalar yapmıştır. Bakü᾿nün merkezinde heykeltıraş F.Abdürrahmanov ve mimar M.
Hüseynov tarafından yükseltilen “Özgür kadın” heykeli çarşafını çıkarıp atan bu Müslüman
kadına ithaf edilmiştir. (45)