Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018
107
HALÎL ŞÜKRÜ BOYÂBADÎ’NİN
KAZÂ-KADER ÜZERİNE GÖRÜŞLERİ VE YORUMLARI
Bayram DALKILIÇ
*
Öz
Türk-İslam kültürünün taşıyıcısı konumundaki kadim şehirlerin rolü; İslami kimlik ve mirasının
korunması bağlamında her geçen gün biraz daha önem kazanmaktadır. Özellikle son yıllarda em-
peryalistlerin amaçlarına hizmet eden yıkıcı faaliyetleri ile İslam coğrafyasındaki eserleri yok et-
meyi dinden sayan aşırı grupların faaliyet ve eylemleri şehir kimliklerini erozyona uğratmaktadır.
Tüm İslam coğrafyalarında Vehhabilik zihniyetine dayalı iç ve dış güçler tarafından kurgulanmış
dini temalı örgütler yıkıcı faaliyetlerini en acımasız bir şekilde uygulamaktadırlar. Bu çalışmada
öncelikle İslam medeniyetinde şehir kimliği, kültürü ve şehrin yetiştirdiği ilim adamlarının bu
kimliğe etkileri üzerinde durulacaktır. Şehir ve şehirleşme İslam kültürü ve Müslüman toplumla-
rın karakteristik özelliklerini yansıtması ve dışa açılan kapı hükmünde olması bağlamında önem-
lidir. Bu, büyük oranda Hz. Peygamberle yeniden inşa edilen emniyet şehirleri Mekke ve Me-
dine’ye dayanmaktadır. İslam’ın Tevhid inancı gereği başta toplumun vahdeti/birliği olmak üzere
insan, çevre ve evren bütünlüğünü yansıtır. İkinci olarak Hz. Peygamberle başlayan ve günümüze
kadar süren İslam medeniyetlerinde şehir, şehirleşme ve fethedilen şehirlerin inşa süreçleri, ka-
zandığı kimlikler Sinop örneği ile anlatılacaktır. Hz. Peygamberin varisleri hükmünde olan ule-
manın şehir ve şehirleşmeye etkisi üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda şehrin temel özelliklerin-
den biri olan emniyet/güven söz konusu edilecek ve kaybedilmesi durumunda Müslüman toplum-
ların içine düşebileceği olumsuzluklara dikkatler çekilecektir. Üçüncü olarak son iki asırda bile-
rek veya bilmeden şehre kimlik kazandıran manevi mimarların unutulmasının, nasıl kimlik eroz-
yonu oluşturduğuna Sinop bağlamında dikkatler çekilecektir. Karadeniz’in huzur ve güven şehri
Sinop, tarih boyunca önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. İslam geleneğinde şehre men-
subiyet, kişiliğin ve kimliğin bir parçasıdır. Bu yüzden dünya çapında ünlü, onlarca Sinobî lakaplı
ulema yetişmiş ve Sinop’a rengini, İslami ve insani kimliğini vermiştir. İslam medeniyetinin nihai
hedefi insan-ı kâmil veya Farabi ifadesiyle “Medinetü’l-Fâzıla”yı oluşturmaktır. Bu nedenle er-
demli şehirlerin inşasında manevi mimarlar olan ulemanın şehre ve halkına etkisi bağlamında
*
Prof. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi, bdalkilic@konya.edu.tr
International Symposium on Turkish-Islamic Culture in Sinop From Past to Present / 5-7 October 2018
108
Sinop örneğinde dikkatler çekilecektir. İslam âlimlerinin, tevarüs ve devamlılık esası çerçeve-
sinde insanları bilgi ve görgüsüyle narin ve zarif birer şehirli yapması, Sinop örneğinde açıkça
görülmektedir. İslam medeniyetinde şehirler Cami (yani mektep, medrese, hastane vs.) merkezli,
Batıda ise meydan merkezli gelişmiştir. Tebliğde medeniyetimizde fetih hadisesi bir şenlendirme,
ihya ve inşa faaliyeti anlamına geldiğine ve fetihten sonra Sinop’un yetiştirdiği âlimlerin, şehre
kazandırdığı yüce sıfatlarla “güven şehri” inşa ettiklerine dikkatler çekilecektir. Onların inşa ettiği
İslam şehirlerinin sadece seyredilen değil, yaĢanılan bir güzellik sundukları veya güven toplu-
lukları oluşturdukları Sinop örneği ile söz konusu edilecektir.
Anahtar Terimler: Kelam, Din felsefesi, Kazâ ve kader, Halîl Şükrü, Boyabad.
Halîl Şükrü Boyabadi's Views and Comments on the Kazâ – Kader
(Determinative Fate-Destiny)
Absract
Born in Boyadâd in 1269 (1851), Halil Şükrü studied religious disciplines and knowledge from
Hafız Osman Efendi the Imam of Great Hagia Sophia Mosque and Halil Rüştü Efendi. He served
as an imam and a professor in Istanbul. He served as the "regent og judge" in the districts of Bolu
and Beytü'ş-Şebâb. Halîl Şükrü was removed from his position on the grounds that he had an
allegiance to the Ahl as-sunnah and had moral weaknesses. He was forced to reside in Boyabad,
his hometown after he was removed from office. H. Şükrü was appointed again in Yalova and
Aksaray with the declaration of the Constitutional Governmence, but he was deported again in
1330 (1912). Halil Şükrü made important studies and wrote especially works about Fıkh and Ke-
lam. His prominent works are: Hulâsatu'l-Ferâiz, Mesâilu Avliyye and Ta'sîbe Tedkîkât, Kitâbu'l-
Mevârîs, Kitâbu'l-Idrâk, Kitâbu'l-Adâlet fî Efâli'l-Ahâdîs, Kitâbu'r-Reşâd fî Efâli'l-Ibâd, Kitâbu'l-
Kesb, Kitâbu'l-Ismeti'l Enbiyâ and Isbâtu Nübüvveti Muhammed Mustafa (as). Halîl Şükrü app-
roaches the subject with a different approach from the traditional Ulemâ in his book Kitâbü'l-
Kazâ ve'l-Kader (1326 R./1329 H. 47 p.) Boyabadî says that God is the creator of things.
However, he does not regard the work of creating evil to Allah, nor conform to his justice. He
sees evil actions not saying that God created it, contrary to the icma. According to Halil Şükrü, it
is not possible to say "Allah's provison, determination and destiny" for bad works. If it is said that
bad things are God's wrath and destiny; either the provison, determination and the destiny are not
subject to worship, or the evil acts that come from the people become wise. Allah makes only
wisdom, justice and righteousness."Whatever Mevlâ (God, Allah) does, as we see; what he does,
he does it beautiful." According to Halil Şükrü, this word supports this view. It is necessary for
Dostları ilə paylaş: |