meslek disiplinini ve ahlâkını korumak için gerekli
gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulun-
mak;
d) Meslek ve menfaatleriyle ilgili işlerde resmî
makamlarla işbirliği yaparak gerekli yardımlar-
da ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün
mevzuatı normları, fennî şartnameleri incelemek
ve bunlar hakkında görüş ve düşünceleri ilgililere
bildirmektir.”
Bu ülkede hukuk varsa…
Torba Yasa, yasal prosedür çerçevesinde elbet-
te Anayasa Mahkemesi’ne götürülecektir. Dile-
riz; Anayasa Mahkemesi de 6235 sayılı TMMOB
Yasası yürürlükte iken ve Birliğin görev ve yet-
kileri kendi yasasında yazılıyken, TMMOB’nin
görevlerini, 3194 sayılı İmar Yasası’na bir bent
eklemesiyle kısıtlamaya çalışan bu anlamsızlığa
son verir.
Şimdi Ne Olacaktır?
Mevcut siyasi iktidar, TMMOB’nin işlevsizleştir-
mesine yönelik düzenlemelerle aynı zamanda
mimarlık, mühendislik, şehir plancılığı mes-
leklerini yok etmek istemektedir. 1980 darbesi
sonrası gelirsiz bırakılan TMMOB’ye bağlı oda-
lar o koşullarda odaları nasıl yönettiyse, hukuk
mücadelesini nasıl sürdürdüyse, meslektaşları-
mızın hak ve hukukunu nasıl savunduysa, bu-
gün de aynı şekilde örgütlerine, meslektaşları-
na ve ülkesine sahip çıkmaya devam edecektir.
Tepkimiz ve isyanımız meslek örgütümüzün iş-
levsizleştirilmesinin yanı sıra mimarlık, mühen-
dislik, şehir plancılığının bitirilmesine ve üye-
lerimizin haklarının gasp edilmesinedir. Hiçbir
güç odalarımızı, üyelerimizi, yöneticilerimizi,
Oda emekçilerini; çağdaş, demokratik Türkiye
ve toplum yararına mücadeleden alıkoyama-
yacaktır.
Bu mücadele TMMOB’nin mücadelesi olmaktan
çıkmıştır. Türkiye’deki diğer emek ve akademik
meslek örgütleri de benzer şekilde hak ve yetki
kayıplarına uğratılarak etkisizleştirilmeye çalışıl-
maktadır.
Şüphesiz 6235 Sayılı Yasa’nın verdiği yetki ve
görevler TMMOB’nin önemli dayanaklarından
biridir. Ancak TMMOB, örgütlü üyesinin ülkesi-
ne, halkına, meslek alanlarına ve mesleğine sa-
hip çıkan mücadele gücüne güvenmektedir. Ve
elbette ki TMMOB, asıl gücünü geleneğinden,
ilkelerinden ve bugüne dek yürüttüğü örgütlü
mücadelesinden almaktadır.
İktidar TMMOB’yi geriletemeyecek, mücadele-
sini asla durduramayacaktır. Mesleğimize, örgü-
tümüze, ülkemizin kamusal zenginliklerine sa-
hip çıkmaya inadına inadına devam edeceğiz.
Son yıllarda yapılan mevzuat değişiklikleri ile
meslek disiplinlerimizin uygulama alanları adım
adım daraltılmıştır. Kanun Hükmünde Kararna-
meler ile bu saldırılara yeni halkalar eklenmiş;
kamu yönetiminin tekelci/otoriter nitelikte ye-
niden düzenlenmesinin yanı sıra, mimarlık, mü-
hendislik, şehir plancılığı ve TMMOB mevzuatı,
Anayasa ve yasalara açıkça aykırılık oluşturacak
bir şekilde iktidar bürokrasisi tarafından düzen-
lenir hale gelmiştir.
Bu düzenlemeler, Anayasa ve idare hukuku
çerçevesinde merkezi idare ile özerk yerinden
yönetim kuruluşları arasında olması gereken
“vesayet” denetimini aşan, tekelci, otoriter bir
yönetim anlayışının ürünü olarak bazı özerk
kamu tüzel kişiliklerinin özerkliğini ortadan
kaldırmakta, bazılarını da doğrudan bakanlık
bünyesine almaktadır. Ana amaç, mimarlık, mü-
hendislik, şehir plancılığı meslek örgütlerinin
yürüttüğü kamusal hizmetleri, kamu otoritesi
yoluyla serbestleştirip, piyasaya sunmak ve rant
alanlarına dönüştürmektir.
Yürütme erkinin tahakkümünü her alana yayan-
lar, meslek ve kitle örgütlerinin “apolitik” ve bilim-
teknik dışı olmasını, bu örgütlenmelerin siyasal
iktidarın güdümünde çalışmalar yürütmesini,
kamu yararını, halk sağlığını ve can güvenliğini
gözetmemesini, her şeyin sermaye birikim sü-
reçlerine tabi olmasını istemektedirler. Ancak
bu kapsamlı ve bilime, insana, ülke, kamu, halk
çıkarlarına düşman olan bu politikalara karşı di-
renmek, bilinmeli ki bizler için bir onurdur.
59 yıldır TMMOB’yi hiç anlamayanlara, TMMOB
Yasası’ndan habersiz olanlara bir kez daha
anımsatalım:
“Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu
(Kanun No. 6235 / Kabul Tarihi: 27 Ocak 1954)
Madde 2: Birliğin kuruluş amacı ile yapamayaca-
ğı faaliyetler ve işler aşağıda gösterilmiştir. Birliğin
kuruluş amacı:
c) Mühendislik ve mimarlık mesleği mensupla-
rının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki
faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel men-
faatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, mes-
lek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan iliş-
kilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere
Özet olarak;
• Ülke kaynaklarının talanına karşı çıkan mes-
lek odalarını işlevsizleştirmek,
• Odaların üyeleriyle ilişkisini zayıflatmak ve
giderek ortadan kaldırmak,
• Odaların denetimli gelirlerine el koymak,
• Kamusal-toplumsal kaynak ve varlıkların ta-
lanını iktidarın elinde merkezileştirerek piya-
saya açmak, metalaştırmak,
• Kentsel dönüşüm, kentsel rant programları-
nın önündeki bilimsel, teknik mesleki deneti-
mi ve toplumcu engelleri ortadan kaldırmak,
• Özerk yerinden yönetim kuruşları olan Be-
lediyeler ve meslek odalarının Anayasal hak,
yetki ve görevlerini ellerinden almak,
• Mimarların Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kap-
samındaki mimari projelerini eser olmaktan
çıkarmak, telif haklarına el koymak,
• Ve rantın ve talanın karşısında engel olarak
gördükleri TMMOB’yi etkisizleştirmektir ve
süreç içerisinde yok etmeyi hedeflemekte-
dirler.
Oysa 1954 yılında 6235 Sayılı Yasa ile kurulan
ve 24 Oda’nın üst birliği olan TMMOB, kökleri
1900’lü yılların başına dayanan bir örgütlenme
ve mücadele geleneğinin ürünüdür. TMMOB
ve bağlı Odaları, bir yandan meslek-meslektaş
haklarını koruyup geliştirirken, diğer yandan
bilimsel-teknik mesleki bilgi birikimini ve ör-
gütsel gücünü kamu ve toplum yararına sun-
mak için faaliyet yürütürler. Yasal dayanağını
Anayasa’nın 123, 124, 135. maddelerinden alan
kamu kurumu niteliğinde, kamu tüzel kişiliğine
sahip meslek kuruluşlarıdır ve yerinden yöne-
tim esasına dayanırlar.
Mimarlık, mühendislik, şehir plancılığı hizmet-
leri; çevre ve kentleşme politikalarının dinamik
güçlerinin başında yer alırlar. Ciddi bilim-teknik
politikaları, olağan koşullar ve toplumsal bir kal-
kınma perspektifi içinde mühendislik, mimarlık,
şehir plancılığının yeri, konumu böyledir. Ancak
Türkiye’nin kalkınma dönemlerinde belirli bir
yeri olan meslek disiplinlerimiz bugün bilimsel
gereklerden hızla uzaklaşan bir tarzda ve çok
yönlü olarak etkisizleştirilmeye çalışılmakta,
mesleki deformasyon, işsizlik ve yoksullukla yüz
yüze getirilmektedir.
Kentler rantlara göre şekillendirilmekte, plan-
sızlık egemen kılınmaktadır. Çalışma yaşamı,
bilimsel uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş
güvenliği önlemlerinin dışında tutulmaktadır.
İnsanca barınma hakkının ve deprem gerçe-
ğinin gerektirdiği, yapı denetimi, enerji, tarım,
orman, su kaynakları ve kentlerin yönetimi gibi
alanlarda mimarlık, mühendislik, şehir plan-
cılığının mesleki denetim, periyodik kontrol,
ölçüm vb. bilimsel-teknik kriterleri devre dışı
bırakılmaktadır.
GÜNEYMİMARLIK | EYLÜL2013 | SAYI 13 |
5