75
Veda külliyatı ritlere (karmakanda) ve bilgiye (jnanakanda)
dayanan şeklinde
iki kısma ayrılır. Bu külliyatın en eski bölümlerini oluşturan ritüel kısmı, ahlaki
konuları ve dini uygulamaların nasıl idare edildiğini gösteren anlatımları içerir. Aynı
külliyatın bilgiye dayanan ikinci kısmı Upanishadlar’ı oluşturur. Bu anlamda
Upanishadlar insanın kurtuluşu için ihtiyaç duyduğu üstün bilgiyi ihtiva eder.
168
Upanishadlar önceki dönem kutsal metinlerinin temel düşüncesi olan kurban
ritüeline farklı bir açıdan bakar. Temelde Veda ilahilerinin özü kurban sunma üzerine
kurulmuştu. İnsanların tanrılarla ilişkisi mekanikti. Yapılan eylemler manevilikten
yoksundu. İşte Upanishadlar’ın yaklaşımı manevi yaşamın başlangıcına
bir dönüş
yaparak onun yeniden canlanmasına imkân tanır. Zira bu metinler önceki söylemleri
geri plana iterek, ruhun kurtuluşu için kurbanlar sunmanın yeterli olmadığını bildirir.
Aynı zamanda Upanishadlar Vedik bilginin ilahi hakikati kavramada daha aşağı
seviyede olduğunu ve insanı özgür bırakmayacağını
169
kabul eder. Upanishadlar’a
göre kurtuluş sadece tam olarak dini yaşam ile elde edilebilir. Bu da kâinatın
merkezini, kalbini kavramaya dayanır. Bu anlamda mükemmellik dışta ve mekanik
değil, içte ve manevidir.
170
Upanishad metinlerinin öne çıkan bir diğer özelliği de felsefi yapıda
olmalarıdır. Bu metinler önceki dönem Vedacı dünya görüşünü daha eleştirel olarak
yansıtır. Ayrıca Ari kültürünün bazı yönlerine karşı bir takım itirazları dile getirir.
Vedalar daha çok mitsel bir dünyayı tasvir ettiğinden felsefe olarak adlandırılmaları
168
Patrick Olivelle, Samnyasa Upanisads Hindu Scriptures on Asceticism and Renunciation, s. 3;
Patrick Olivelle, Upanisads, s. 13.
169
Chandokya Upanishad, V, 3.10. Yine Upanishadlar’ın önceki metinlere bakışını yansıtan
söylemlerden birinde bilge Narada’nın şöyle dediğini görüyoruz:
“
Rigveda, Yajurveda, Samaveda
biliyorum, bütün bunların hepsi sadece Mantralar ve kutsal kitaplardır.
Ancak ben Özü, Cevheri, Ruhu
(Self) bilmiyorum.” Bkz., Chandokya Upanishad, VII.2.
170
Bkz., S. Radhakrishnan, Indian Philosophy, I/147.
76
zordur. Veda daha çok ilahilerden oluşurken; Upanishadlar’ın bir fikir, bir tez
içerdiği dikkat çeker. Yine Upanishadlar’ın, yeni bir felsefî
ve metafizik öğretiyi
içerdiği görülür. Hindu manevi yaşamında, mitostan logosa geçişin izlerine M.Ö.
yaklaşık 800-400 yıllarına dayanan ve daha kapsamlı olan Upanishadlar’da rastlanır.
Bununla birlikte felsefi konularla ilgilenen Upanishad metinleri, kısa pasajlar veya
ilahi biçiminde olsalar da ilk Hindu ilmi eserleri niteliği taşır.
171
Veda ilahilerinde fiziki kozmos ve ritualist düşünce öne çıkmış olmasına
rağmen Upanishadlar’ın ilgilendiği ve üzerinde ısrarla vurgu yaptığı konu
antroposentrik (insanı evrenin merkezi olarak kabul eden) niteliktedir. Bu metinler
evrende insan benzeri terimleri, insanı ve insan içindeki evreni açıklamaya çalışırlar.
Bu durum ‘
sen sanatı’ (âlem-prensibi) olarak kendini gösterir.
172
Bu hali yakalayan
kişi böylece “ben Brahmanım”
173
demesini bilir ve kendisinin Öz’ü olan bu Evrensel
Brahman’ın, her şeyin içinde olduğunu idrak eder. Bu birlik
sayesinde kişinin kendi
özü her şey haline gelir. Bu tekliğin bilgisine sahip olmak ile her şey onun
kontrolüne geçer. Böylece istenilen özel durumları kazanmak için sihir kullanmaya
gerek duyulmaz. Doğru ezetorik (estoretic) bilgi, sınırsız güç için sihirli bir
anahtardır.
174
Upanishad felsefesinin özünü bu bilgi oluşturur. Yani Upanishadlar’ın
temel hedefi,
Bilgi sayesinde ilk ve son olarak bütün kâinatın temel hakikatine
ulaşma çabasıdır. İşte bu şekilde Brahman’ı idrak konusu Upanishad metinlerini
diğerlerinden ayıran ana konuyu oluşturur.
175
Vedalar’a bir tepki olarak ortaya çıkan Upanishadlar,
Veda ritüelleri ve
inançlarını tamamen reddetmezler. Hatta Upanishadlar onları yeni düşüncelerle
171
Franklin Edgerton, The Biginings of The Indian Phlosophy, s. 28.
172
Chandokya Upanishad, VI, 8.
173
Brihadaranyaka Upanishad, I, 4, 22.
174
Chandokya Upanishad, VII, 25, 2.
175
Franklin Edgerton, The Biginings of The Indian Philosophy, s. 28.
77
bağdaştırarak Veda dininin bir uzantısı ve parçası haline gelmişlerdir.
Upanishadlar’da önceki dönem doktrinlerine rastlanmakla birlikte onlardan daha üst
seviyede düşünceler de yer alır. Bu durum Upanishad yazarlarının
Vedik dinini
değiştirmelerinin bir sonucudur.
176
Upanishadlar, felsefi hakikatlere ulaşmanın yanında tedirgin insan ruhunu
özgürleştirmek konusuna da büyük önem verir. Bu çerçevede Upanishadlar ılımlı
felsefi düşünceleri ve şiir diliyle kurtuluşu anlattığı gibi fizik ötesine ait önerileri de
içerir.
Bütün bunların yanında söz konusu metinler içerisinde bazı çelişkili ve
bilimsel olmayan ifadelerin yer aldığı da görülür. Bazıları bu durumu sözü edilen
metinlerin yüzlerce yıllık bir evre içinde meydana getirilmiş ve kimisi şair kimisi
filozof çeşitli kimseler tarafından oluşturulmuş olmasına bağlarlar. Dolayısıyla
çelişkili düşünceleri içermesi Upanishadlar’ın tarihsel oluşumundan gelen
karakteristik bir özelliğidir.
177
Söz konusu metinler incelendiğinde ortak bir temel görüş etrafında
birleştikleri görülür.
178
Bütün Upanishadlar’ın
dillendirdiği ortak görüş,
var olan
şeyler değişik görünümler sergileseler de Tek olan ve hep aynı kalan bir özü (atman)
paylaşmaktadırlar. Bu sebeple de esasen Bir’lik içinde olan evrenin bize çokluk ve
çeşitlilik olarak gözükmesi bir yanılsamanın (maya) sonucudur, şeklinde
özetlenebilir.
Upanishadlar’ın gerek önceki dönem metinleriyle olan münasebetini gerekse
onlardan farklı olarak öne çıkan temel özelliklerini yukarıda belirttikten sonra ortaya
176
Radhakrishnan, Indian hilosophy, I/127.
177
Radhakrishnan, age, I/127.
178
Swami Prabhavananda
and Prederick Manchester, The Wisdom of the Hindu Mystich The
Upanishds, s. X.