96
olarak bilenler ölümsüz olurlar, sadece onu bilenler ölümün ötesine geçerler, oraya
giden başka bir yol yoktur. O her canlının kalbinde barınır, şekilsizdir, ona hastalık
bulaşmaz. O, bu dünyanın ötesindedir. Bunu bilenler ölümsüz olurlar bilmeyenler ise
kedere batarlar”
222
ifadelerine yer verilerek Brahman’nın her yönüyle diğer
tanrılardan önde olduğu ortaya konulur. Yine ebedi kurtuluş için yegâne yolun
Brahman’ı en Yüce Tanrı olarak kabul etmekten geçtiği belirtilir. Onu
kavrayamayanların ise her türlü acıya ve ızdıraba maruz kalacakları dolayısıyla
sürekli samsara çarkında yüzecekleri ifade edilir.
Upanishad metinlerinde tanrı tasavvuru konusunda birbiriyle çelişen ifadeler
de yer alır. Ancak bütün bu düşünceler arasında öne çıkan bir eğilim göze çarpar.
Upanishadlar’ın geneline hâkim olan
bu eğilim, tekçilik (monizm) anlayışıdır.
“
Yalnız tek bir yüce varlık vardır. O da Brahman’dır. Aşağıda olan da yukarıda olan
da O’dur. Batıda, doğuda, kuzeyde, güneye olan da O’dur. Bütün evren
Brahman’dan başka bir şey değildir. Bunu gören, düşünen, anlayan, O’nda zevk
duyan, hoşlanan, birleşen, coşan kişi kendisinin efendisidir”
223
ve
benzeri cümlelerde
bu düşünce belirgin olarak görülür.
Upanishadlar’da dünyanın ve yaratıkların ortaya çıkış süreci, tek yüce varlık
olan Brahman eksenli açıklanır. Evrenin varoluşu noktasında Upanishadlar dikkat
çekici fikirler ortaya koyar, evrenin kendi kendine varolduğunu söyleyen kimi
düşünürleri şiddetle eleştirir ve bu tür kimselerin yanıldıklarını ima eder.
222
Şvetaşvatara Upanishad, III, 8-10; “Brahma, beden beden her canlının içinde saklıdır” cümlesine
benzer ifade “Şanlı Brahma, büyük Tanrı, tüm canlıların içindekidir.” şeklinde Maitri Upanishad, VI,
37’de de geçmektedir.
Bu düşünceye benzer açıklamlar şöyledir: “Ölümsüz Brahma’yı bilen, onun farkını idrak
eden kişiler,
sürekli olarak doğmaktan kurtulup Brahma’ya karışırlar.” Bkz., Şvetaşvatara Upanishad, I, 7;
“Tanrı’yı bilince tüm bağlardan kurtulunur; keder kaybolur, doğum ölüm- döngüsü ortadan kalkar.”
Bkz., Şvetaşvatara Upanishad, I, 11; Brahma “Kalple, akılla,düşünceyle çerçevelenmiş halde daima
canlıların kalbinde yaşar. Kalpte barınan Brahma’yı aklıyla ve kalbiyle algılayanlar ölümsüz olurlar.”
Bkz., Şvetaşvatara Upanishad, IV, 20.
223
Çhandokya, VII, XXV, 2.
97
Upanishadlar, kâinattaki canlı-cansız her şeyi meydana getiren aşkın
bir Kudretin
varlığını kabul eder. Böylece tesadüfü devre dışı bırakır. Metinlere göre bütün her
şeyi idare eden ve yöneten Tanrı’nın büyüklüğüdür. Bu Tanrı faal ve aktiftir.
Çalışmasıyla işleri idame ettirir. Olgunlaşan her şeyin ham halini O yapar. Bütün
nitelikleri dağıtan ve bütün dünyayı yöneten O’dur. Upanishadlar’da her şeyi bilen
Yüce Yaratıcı, “
zamanın yazarıdır”
224
nitelemesi ile tanımlanarak olmuş ve olacak
her hadisenin onun bilgisi dâhilinde meydana geldiği belirtilir.
Upanishadlar’a göre insanları sınayan, yaptıkları işlere göre onları
değerlendiren ve sınıflandıran Tanrı’dır. Tanrı, Sattva (Saflık), Racas (Tutku) ve
Tamas (karanlık)
225
özellikleriyle birlikte Dharma (dindarlık), Adharma (dinsizlik)
ve Cnana (bilgi)’den oluşan üç yaşam yolu ile kişinin yaptığı eylemlere göre yaşam
yaşam dolaşmasını sağlar. Yine Upanishadlar Tanrının, ne dişi ne erkek ne de nötr
olmadığını ifade ederek beden kendisine hangisini alırsa
onun bu hal ile ilgili hale
geldiğini
belirtir.
Herkesin düşüncesinde barınan Tanrı geçmiş, şimdi ve gelecek zamanın
ötesindedir. Başlangıçsız ve sonsuzdur. İyiliği getiren, kötülüğü götüren ve huzurun
efendisidir. Bu tanrıların tanrısıdır. Onun amili, efendisi veya yöneticisi yoktur.
Değişkenler içinde değişmez olandır. O her canlının içinde saklı olan Tanrı’dır, iç
ruhtur (Antaratma). Upanishadlar’da Tanrı’yı bilmeden kötülüğe son vermenin
224
Şvetaşvatara Upanishad, VI, 1-2.
225
Maitri Upanishad’da (III, 5) Tutku (Racas) niteliğinin özellikleri olarak; iç susuzluk, sevgi,
duygusallık, açgözlülük, kötü niyetlilik, şehvet, nefret, gizlilik, düşmanlık, doymazlık, döneklik,
sebatsızlık, şaşkınlık, ihtiras, hıes, dostları kayırma, çevreye bağlılık,
kötü şeylerden kaçma, güzel
şeylere düşkünlük, ters ters konuşma, oburluk sayılmaktadır. Karanlık (Tamas) niteliğinin özellikleri
olarak da; korku, ümitsizlik, uyuma, yorgunluk, yaşlılık, pervasızlık, keder, açlık, susuzluk, perişanlık,
öfke, tanrı tanımazlık, cehalet, kıskançlık, zalimlik, aptallık, utanmazlık, dini savsaklama,
kibir ve
düzensizliğin sayıldığını görüyoruz.
98
mümkün olmadığı belirtilir.
226
Aksi takdirde kişi yeryüzünde sürekli acı ve ızdıraba
maruz kalır ve asıl hedefi olan ebedi huzuru elde edemez.
Brahman’ın tek yüce varlık olduğu ve diğer tanrıların seviye olarak ondan
daha aşağı bulundukları pek çok Upanishad’da vurgulanır. Buna göre Brahman
tanrıların övünmelerini müşahede etmiş ve onlara görünmüştür. Ancak tanrılar Onu
anlamamışlar ve “
Bu ne harika bir yaratık böyle!” demişlerdir. Olay anlatılırken
Brahman Agni’ye hitaben “sendeki güç ne diye” sorar. O da cevaben “doğrusu ben
dünyadaki her şeyi yakarım” der. Bunun üzerine Brahman Agni’nin önüne saman
koyar ve “yak onu” der. Ancak Agni tüm gücüyle onu yakmaya çalışsa da başarılı
olamaz. Sonra rüzgâr tanrısı Vayu, öğrenme maksadı ile Brahman’ın yanına koşar.
Brahman Vayu’ya hitaben “sendeki güç ne diye” sorar. O da cevaben “doğrusu ben
yeryüzündeki her şeyi oraya buraya sürüklerim” der. Bu cevap üzerine Brahman
Vayu’nun önüne saman koyar ve “sürükle onu” der. Lakin Vayu tüm gücünü
sarfetmesine rağmen onu sürükleyemez. Neticede o da Brahman’ın
kim olduğunu
anlayamaz. Sadece onun harika bir varlık olduğunu itiraf eder. En sonunda tanrı
İndra, Brahman’ın kim olduğunu öğrenmek ister. Yanına koştuğunda Brahman
ortadan kaybolur ve oracıkta karlı dağların kızı ‘Uma’ adında çok güzel bir kadın
oluverir. İndra bu harika varlık kimdir diye sorduğunda ‘Uma’; “
O Brahman’dır, sizi
yücelten Brahman’ın zaferidir” diye cevap verir ve böylece İndra onun Brahman
olduğunu öğrenir.
Bu
olayın anlatıldığı Upanishad bölümünde Brahman’a ilk yaklaşıp temas
ettiği ve onu öğrendiği için İndra’nın diğer tanrılardan üstte olduğu belirtilir. Benzer
gerekçelerle Agni, Vayu ve İndra Brahman’ı ilk öğrenen tanrılar olduklarından diğer
226
Şvetaşvatara Upanishad, VI, 8; 9; 11; 13; 20.