VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
15
Resim.16
O dönem Tebriz ve İsfahan'da inşa edilen sarayların duvar resimlerinde
Papye Maşeden hazırlanan kalem kabı, sandıqcalar, güldanlar, camdan yapılmış
badeler, kadın Zinyet eşyalarında bu motif geniş uygulanıyordu. Sonuç olarak
belirtmek gerekir ki, Şuşa'da altın gül resimleri ile siyah, rastgele durumlarda ise
kırmızı fonda değinen "Bahçede güller" ve "Dipçəkdə güller" adlı kazık halılar kendi
ilk çeşnisini nereden götrüldüyündən aslı olsun yüzlerce, binlerce bu çeşnidə olan
halılar Rusya, Türkiye , Romanya ve İran'da üretilerek kendisinin farklı özelliklerine
göre seçilir. Öyle ki, bu xalçalarda sadece kompozisyon veya çiçek köçrülməmiş
Tüm hallerde onu dokuyan ustanın yaratıcı yaklaşımı onları yüzlerce diğer ülkelerin
aynı kompozisyonlu halılarından farklandırır. Ayrıca burada dokumacı kadının
asırlık milli rəngverme yeteneğinden ileri gelerek halılardakı rengarenklik, zıt
renklerin güzel bulunmuş harmonisi kendini yansıtarak hangi halka mensup
olduğunu da öğrenmeye olanak tanır.
Resim.17 Resim.18 Resim. 19
Resim. 20 Resim.21
Resim. 22
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
16
Resim.23
Resim. 24 Reism. 25
Son olarak böyle bir fikre gelmek olur ki, dünya sanatında yaşanan çeşitli
stilleri (Barok-Rokkoko) ister Avrupa'da gerekse Doğu ülkelerinde, Şuşa'da da
yaygınlaşması gül motivlərinin sanatın tüm farklı alanlarında esasen siyah, bazen
de yeşil ve sarı renkli fonlarda bazen realistik, bazen de soyut biçimde beyaz,
kırmızı ve sarı renkli kızılgüllerin yayılmasına neden olmuştur. Bu üslup bugün de
Karabağda en çok üretilen duvar halıları arasında yerini almıştır.
KAYNAKCA
1. Л. Керимов «Азербайджанский ковер» III том. Bakı 1983
2. Соболев Н.Н. Набойка в России. История способ работы. М.1912.
3. Макаровская Г.А. «Русские шали» Москва Советская Россия 1986.
4. Ковры РСФСР. Москва Центропромсовет 1952 г.
5. T.Parlak, A.Aslıhan Ergüder. “Bardız Kilimləri”. Erzurum, 2010-cu il.
6. A. Aytaç, “Makedonya Devlet Müzesi’nde Sergilenen Kilimlerin Teknik ve Desen
Özellikleri”, S. Ü. Selçuklu Araştırmaları Merkezi I. Uluslararası Türk El Dokumaları Kongresi
Bildirileri, (Editör: Ahmet Aytaç), Konya, 01-02 Kasım 2007, s. 51-58.
7. Tahir Sabahi. Tappeti Doreiente (arte e tradizione). Novara 1986, Stampato in İtalia.
Resimlerin listesi
1-3. Rusya'nın yün kadın örtüleri, Qorkinin siyah zeminli kızıl güllü tepsileri.
4-6. Rusya'nın (Kurski, Tümen) havlı halıları.
7-9. 7.Bardız kilimi, 8. Sarıkamış-Yeniköy Camii’si kilimi, 9. Sarıkamış Bardız kilimi.
10. Kaçar dönemi Güney Azerbaycan Papye maşeden yapılmış kalem kabı.
11-12. Kaçar dönemi Güney Azerbaycan Papye maşeden yapılmış tablolar.
13. XVII yüzyılın sonu Güney Azerbaycan Kur'an-ı Kerim kitabının yüz kabuğunun sanatsal
tertibatında çiçek desenleri
14-15. İranın Türk Kaşkayi ve Bextiyari boylarının halıları
16. Karabağ'ın ünlü şairi, ressamı ve müzisyeni Mir Mövsüm Nevvab'ın tabloları.
17-19. Karabağ'ın "Bahçede güller" ve "Dipçekdə güller" adlı havlı halıları.
20-21. Karabağ'ın "Vazoda güller" ve "Bahçede güller" adlı havlı halıları.
22. Karabağ'ın "Vazoda güller" adlı havlı halısı.
23. Karabağ'ın "Bulut" adlı havlı halısı.
24. Fransa'nın Aubusson firmasının altın güllü tablosu.
25. Fransa'nın Aubusson firmasında dokunmuş tapestry-qobilen.
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
17
MUĞLA YATAĞAN EVLERİNDEKİ DIRBIZAN ÖRNEKLERİ
Osman KUNDURACI
GİRİŞ
Türk mimarisinin her alanında sıkça gördüğümüz ve ilk örneklerini Anadolu
Selçuklu sanatına kadar indirdiğimiz ahşap parmaklıklar dini ve sivil yapılarda
günümüze kadar sevilerek uygulanmıştır.
Özellikle geç dönem ev mimarisinde gördüğümüz bu parmaklıklar Muğla
evlerinde tırabzan veya yöresel adıyla dırbızan şeklinde kullanıla gelmiştir. Bu
çalışmada Yatağan çevresindeki geleneksel evlerde uygulanmış olan pencere
tırabzanlarından örnekler tanıtılacaktır.
İnce çıtaların birleştirilmesiyle yapılmış bu parmaklık örnekleri Anadolu’daki
geleneksel Türk evlerinde ve ahşap direkli camilerde sıkça gördüğümüz
uygulamalardandır.
Muğla çevresinde dırbızan olarak isimlendirilmiş olan bu parmaklıkların
tasarımlarında geometri bilgisinin bütün hünerleri ortaya konulmuştur. Görevi
sadece pencereleri dışarıdan gelecek tehlikelere karşı koruyan bu elemanlar bazen
oda içerisine giren ışığın farklı yansımalarıyla estetik görünümler de kazandırmıştır.
Bu çalışmada Yatağan ve çevresinde tespit ettiğimiz dırbızan örnekleri
tasarım ve süsleme kompozisyonları bakımından tanıtılacaktır. Örnekler daha çok
Yatağan Turgut ve Katrancı köylerindeki eski evlerden seçilmiştir. Birkaç örnek ise
bu köylerin çevresindeki yerleşmelerden alınmıştır.
İncelenen toplam on adet pencere parmaklıkları, oldukça basit
kompozisyona sahip sade örneklerden daha düzenli geometrik şemalardan oluşan
örneklere doğru sıralanarak kısa tanımları yapılmıştır.
1. MUĞLA YATAĞAN EVLERİNDEKİ DIRBIZAN ÖRNEKLERİ
1.1. Turgut-Molla Tahir Evi (Çizim:1):
Düşey dikdörtgen formlu dırbızan, üzeri pahlanmış bir üçgen ve bunun her
iki yanına eklenen birer daire ile oluşturulmuş tepeliğe sahiptir. Dırbızan, kare
kesitli iki çıta ile üç bölüme ayrılmıştır. Bu bölümlerden ortadaki diğerlerine göre
çok dar tutulmuştur. Aynı şekilde birinci bölüm en altta yer alan bölüme göre biraz
daha kısa tutularak dırbızanın üç bölümü de farklı genişliklerde yapılmıştır.
Genişlikleri gibi oluşturdukları bordürlerde meydana gelen taksimatlarda
farklılık göstermiştir. Birinci bölüm üç çıta ile dört parçaya bölünmüş, bu çıtaların
her iki ucuna boğumlar atılmıştır. Arada oluşan dikdörtgen boşluklar çıtalara atılan
boğumlar ile kum saati formunu kazanmışlardır.
Yine aynı şekilde boğumlarla süsleme kompozisyonu oluşturulan üçüncü
bölüm dört çıta ile beş parçaya bölünmüş ve aralarda hareketli uzun dikdörtgenler
oluşturulmuştur. Diğerlerine göre oldukça dar tutulan orta bölümde bulunan
dikdörtgen gözler, fiyong şeklindeki çıtalarla bölünmüş ve farklı bir görünüm
kazanmıştır.
1.2. Turgut- Molla Tahir Evi (Çizim:2):
Pencerenin boyutuna göre düşey dikdörtgen forma sahip olan dırbızan,
dikeyde dört adet çıta ile beş eşit parçaya bölünürken, yatayda altı adet çıta ile yedi
Doç. Dr., S. Ü. Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Konya.