VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
88
İslam peygamberinin ilkörnek karakteri Nizami poemalarının resmi
bölümünde idealize ediliyor. Şair onu “Leyla ve Mecnun” şiirinde “aklın sultanı,
cömertlik mülkünün büyüğü, bütün muhtaçların penahı, kibirliğin düşmanı”, “Hosrov
ve Şirin” poemasında “öksüzlerin dostu, akıl ve bilgiden güç alan, adil”,
“İgbalname”de “taht-taç düşmanı, kalbi kırıkların dostu, hasta dünyanın hakimi”,
“Şerefname”de “azadelerin dostu, gölgeli ağaç” adlandırır.
XX yuzyıl şairi H. Cavid bu karakteri severek yaratmıştır; onu yoksul
arapların savunucusu, esaret, köleliye karşı çıkan kahraman, kadın özgürlüğü
taraftarı, cehalete karşı mücadele eden, bilim, kültür aşığı, şair tabiatlı, barışçıl bir
insan ve nihayet, panteist bir düşünür olarak göstermiştir. Özellikle kadın
özgürlüğü, kadına yaklaşım konusunda peygamber ilkörneği tiyatro yazarı
düşlerinin ideologu olarak hareket eder gibi görür:
Kadın, kadın!.. Onu duymak, duyurmak isterken,
Yakar düşüncemi bir şöle, bir zehirli diken,
Tüm hayatı çiçeklendiren fakat o... neçin,
Neçin ezilsi o, bilmem neçin sürüklensin?
Kadın güneş, çocuk ay... nuru ay güneşden alır,
Kadınsız ölke çabuk mahv olur, zavallı kalır...
Kadın gülerse, şu issiz mühitimiz gülecek,
Sürüklenen beşeriyyet qadınla yükselecek [ Cavid, 2005].
Hızır ilkörneği Türk halklarının mitolojik görüşlerinde başlıca yer alır. Rus
doğubilimcisi Bertels`in dediyi gibi, “eski Sümer mitolojisindeki Kasisatra (Zisudra)
ile ilgili olan bu karakter” (Bertels, 1948) 6 bin yıl boyunca defalarca değişmiş,
nihayet, islam döneminde oluşmuş bazı metinlerde kendisinin yerini Ali almıştır.
Müslüman-Türk dünyasının önemli ilkörneklerinden olan Hızır peygamberin adı
İslam'ın kutsal kitabı olan Kuran'da, ne de ondan önceki semavi kitaplarda
geçmiyor. Fakat Türk halkları arasında yaygın olan bu arxetip halkın inanç ve
bakışlarında iyi, kutsal bir tiptir. Türklerin eski dastanlaırnda ̶ Kırgızların olan
“Manas” eposunda, özbeklerin “Alpamış” destanında, türklerin “Kitab-ı Dede
Korkut” eposunda Hızır ilkörneği bir imge olarak görür. “Kitab-ı Dede Korkut”un ilk
Boyu olan “Dirse Han oğlu Buğac`ın boyunu beyan eder” boyunda Dirse Han'ın
oğlunun aldığı yaralardan iyileşmesi için Hızır peygamber ona anne sütü ile dağ
çiçeğini öneriyor. XII yüzyıl Azerbaycan şairi N. Gencevi`nin eserlerinde Hızır
ilkörneğinin karakteri oluşturulur. Nizami Hızır`ı ebedilik imgesi, merhamet, şefkat
hamisi gibi sunuyor:
Hızır bu süfrende olmuş hemsüfren,
Yetmiş yedi suda ağzını yu sen!
Şair bu mısralarla Hızır`ı kendisinin ilkörneği olarak tasvir eder. Peygamber
rahmeti, şefkat ile ebediyet kazandığı gibi, şair de 77 temiz sudan içerek onunla bir
sofrada eyleşmeyi kendisine şeref bilir.
“Azerbaycan folklorcuları Hızır isminin Türkçe “hız” ve “r” kelimelerinin
birleşiminden oluştuğunu tahmin ediyorlar. Eski Türkçe'de "kız", daha sonra "gız"
gibi de seslenen "hız" kelimesi “ateş, sıcaklık”, “ır” ise “er” anlamında kullanılmıştır"
[Babayeva, 2003]. Azerbaycan sözlü halk edebiyatının destan, masallarında Hızır
karakterine sık sık rastlanır.
“Aşık Garip” destanında Garip Şahsenem`i düğününün son günü kanatlı
beyaz atının sırtına alıp Tiflis'e götürüyor. Genel olarak, gerek sözlü, gerek yazılı
edebiyat örneklerinde Hızır peygamber ilkörneği kurtarıcı, umut verici, şefkat
getiren ve yeşillik sembolü olarak anılıyor.
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
89
XIV yüzyıl şairi İmadeddin Nesimi edebi kişiliğinde Hızır ilkörneği dirilik suyu
gibi sunulan Hızır peygamber insanın felsefi kamilliyine hizmet veriyor.
Abi- hayvan kıymetin hayvana sorma, Hızır`a sor,
Çünkü idrak eylemez her deni hayvan sizlere.
Edebiyatta dini ilkörneklerden biri olarak meleklerden bahs etmemek
haksızlık olar. Melekler inançlarımızdan biridir. Allah tarafından yaratılmış, gözle
görünmesi mümkün olmayan bu varlıklar her birimizin ruhunda, kalbinde, iç
dünyasında karar tutmuştur. Melekler Allah`ın emrlerini aynen yerine getirenlerdir.
Lakin ayni görevi yapmatıklarından Yüce Allah ayrı ayrı melekler yaratmıştır.
Saysız-hesapsız meleklerin sırasında en büyükleri insanlara yakın olanları Cebrail,
Mikail, Azrail ve İsrafil`dir.
Cebrail melek Allahꞌın emrlerini, yasaklarını, başka bir deyişle Allah dinini
Peyğamberlere getirir. Ona “vahif melegi” denir. Mikail ̶ rüzgar esmesi, yağmur ve
kar yağması, tabiatta insanlar için yiyeceklerin oluşması gibi olaylatı düzenler.
Azrail ̶ ölüm vaktı gelince Allahꞌın emri ile insanın ruhunu bedeninden alır. Israfil ̶
kiyamet kopacağı zaman Allahꞌın emriyle şur denilen, nasıl olduğu bilinmeyen
şeye üflemek suretiyle dünya hayatınını bittigini ve kiyamet gününün başladığını
bildirir.
Kurani-Kerimde söylendigine göre, Allah ilk insanı ̶ Hz. Ademi yarattığı
zaman, bütün meleklere ona secde etmelerini, saygı gösterip selamlamak üzere
egilmelerini emr etti. Onlar da bu emri yerine yetirip onu selamladılar. Fakat şeytan
kendini büyük görerek bu emre uymadı (Kurani-Kerim, Kehf suresi, 50 ayet). Bu
hareketinin sabebini Allah sorunca şöyle dedi:
̶ Ben ondan üstünüm. Onu çamurdan, beni ise ateşten yaratttın (Araf
suresi, 12 ayet).
̶ Bu isyanı üzerine Allah şeytanı huzurubdan kovdu. Şeytan af dilemedi,
sadece Allahtan süre istedi:
̶ Öyleyse bana süre ver, göreceksin ki, insanları şaşırtacagam ve senin
yolundan saptıracağım (Araf suresi, 14-5 ayetler, Sad suresi, 76-82 ayetler).
Yüce Allah da kiyamete kadar süre tanıdı ve onun yolundan gidenleri de
onunla birlikte cezalandıracağını bildirdi.
Sayısız meleklerin içinde şeytan ilkörneği literatürde İblis gibi gösterilir.
Dünya literatüründe bu ilkörnek birçok ünlü yazarların dikkatini çekmiştir. XX yüzyıl
Azerbaycan şairi, oyun yazarı ve filozofu Hüseyn Cavid`in “İblis” faciasında şeytan
ilkörneğinin karakteri ilginçtir. Cavid insanlardaki kini, pislikleri Şeytan`ın şahsında
toplamış, Kur'an-ı Kerim'de belirtildiği gibi, onu insanları yolundan çıkaran, onları
kötülükten sevk eden güç olarak tüm insanlığa sunmuştur. İblis ̶ şeytan savaş,
ateş, ölüm, rezalet, düşmanlık sembolü olarak verilir:
Ben şimdi bir ateş, fakat öncelikle melektim,
Hep Hakk'a tesbih idi, tahlil idi virdim,
İlk önce melekler beni takdir ediyordu,
Adem gibi bir saygısız ahır leke vurdu.
Alçalmadı, yükseldi fakat şöhreti şanın,
Allah ile bir zikr edilir namü nişanım [Cavid, 2005].
Savaşlara nefret eden, kan dökülmesini istemeyen, açık yürekli, naif bir genç
olan Arif İblis'in ̶ bu meleğin ağına düşüyor, nefsine uyarak onun sunduğu şarabı
içer ve katile dönüşüyor, önce eşini, daha sonra kardeşini öldürür. İblis ̶ melek bin
bir oyundan çıkar; kah Batı'da zahid olur, kah Doğu'da rahip; kah restoranda
hizmetçi, kah kocakarı olur, çeşitli kıyafetlerde insanın ruhuna nüfuz eder, onu esiri