Türk halk edebiyatı prof, pertev naili boratav



Yüklə 4,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə40/75
tarix22.07.2018
ölçüsü4,33 Mb.
#58205
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   75

dayanarak,  yılın  belli  dönemlerindeki  umulmadık  hava  de­
ğişmeleri  üzerine  uyarmaktır.  —  Bir  bölük  de,  salt  bir 
bölgeye,  ya  da  dar  bir  toplum  çevresine  değgin  değerlen­
dirmelerdir;  bir  yer  halkının  komşularına  değgin,  olum­
lu  ya  da  olumsuz  yargılarını  dile  getirenlere  örnek:  Ka- 
sımpaşa’lı,  eli  maşalı.
b) 
İkinci  alt-bölümdeki  atasözleri  dolambaçsız,  açık 
bir  öğüt,  akıl-verme,  ya  da  yasaklama  biçimindedirler: 
gözün  ile  gördüğünü  eteğin  ile ört,  sözü  her görülen  ayıbın 
yayılmasından  sakınılmasını  öğütleyen  bir  atasözüne  ör­
nek  olur.
Fıkra  edası  taşıyan  atasözleri. 
Bunlar  son  kerteye 
dek  kısaltılmış  bir  anlatı  yapısı  gösterirler;  dil  kuruluşla­
rıyla  da  öteki  atasözlerinden  ayrılırlar.  İçlerinden  bir  çe­
şidi  «hikâye»  ye  konu  olan  «kişi»  lerin  konulma  biçimin­
de  bakışık  iki  cümlesi  ile  «hikâye»  yi  anlatanın  3’üncü  şa­
hıs  olarak  getirilen  sözlerinden  kurulmuştur:  Deveye  sor­
muşlar:  «Boynun  neden  eğri?»  —  «Nerem  doğru  ki  »  de­
miş.  —   Bir  başka  çeşidinde  konuşma  tek  şahıslıdır:  «Kek­
lik  gibi  yürüyeyim.»  demiş,  karga  kendi  yürüyüşünü  de 
unutmuş.  —  Üçüncü  şahıs  olarak 
anlatıcının  sözlerinin 
katılmadığı  biçimlere  de  rasttanır:  —   Deveyi  gördün  mü?
—  Yeden  ölsün;  burada  atasözü,  iki  kişinin  karşılıklı  ko­
nuşmasıdır.  —  Bir  dördüncü  çeşidi,  konuşmasız  salt  an­
latı  biçimindedir: 
İt  ite  buyurmuş.  İt  kuyruğuna  buyur­
muş,  sözünde  olduğu  gibi.  Görevleri  bakımından  bütün 
bu  çeşitlerdeki  atasözleri  aşağıda  göreceğimiz  benzetmeli 
deyimlere  yaklaşırlar.
Fıkra  edası  taşıyan  bu  atasözlerini  kökenleri  bir  fık­
raya  çıkan  atasözü  değerinde  deyimlerle  karıştırmamak 
gerekir.  Bu  sonunculara  birkaç  örnek:  yorgan  gitti,  kav­
ga  bitti  sözü  Nasreddin  Hoca'nın  ünlü  fıkrası  ile,  baklayı 
ağzından  çıkarmak  deyimi  de  bir  Bektaşi  fıkrası  ile,  açık­
131


lanırlar;  ama  onlarla  ilgileri  olduğunu  ve  fıkraların  ko­
nularını  bu  sözleri  kullananlardan  pek  az  kimse  bilir.
Atasözlerinin,  yukarda  değindiklerimizden  başka  ba­
zı  biçim  özellikleri  daha  vardır.  Kimileri.bir  şiirden  kop­
muş  izlenimi  bırakacak  gibi,  ölçülü,  uyaklı  sözlerdir:  gö­
nül  düştü  kediye,  kedi  benzer  kadıya,  gibi.  —   Birçok  ata- 
sözlerinde  en  eski  türk  şiirinin  nazım  özelliklerini  bulu­
ruz,  iç  ve  baş-uyaklar  gibi:  ivecek  kancık,  gözsüz  incik 
doğurur;  yaz  var,  kış  var,  ivecek  ne  iş  var;  baş  olan  boş 
olmaz;  baz  bazla,  kaz  kazla,  kel  tavuk  topal  horozla 
v.b.
Soru  6 3 :  Atasözleri değerinde deyimlerle günlük 
konuşma  dilinde  kullanılan  deyimleri 
nasıl ayırd etmeli?
Atasözü  değerinde  deyimlerin,  «temsil»  lerin  günlük 
konuşma  dilindeki  hazır  söz  kalıpları  biçiminde  deyim­
lerden  ayırd  edilmesi  oldukça  güçtür.  Birincilerin  İkinci­
lere  baka  daha  uzun  oluşları,  günlük  konuşma  dilinde  da­
ha  seyrek  geçişleri  birer  mihenk  olabilir.  Atasözüne  çalan 
deyimlerle  oynamak,  dili  kullanmada  ustalık,  kafa  olgun­
luğu,  bilgi  dolgunluğu  gerektirir.  Bir  iki  örnek  verelim: 
dalyan  gibi,  karnı  burnunda,  günlük  konuşma  dilinin  bey­
lik  deyimleridir;  öküz  altında  buzağı  aramak  ise  atasözü 
değerinde  bir  deyimdir;  yersiz,  gereksiz  kuşkularla  dav­
ranıp  çevresini  tedirgin  eden  kişinin  bu  tutumunu  yermek 
için  kullanılır.
Bu  deyimler,  anlatımlarındaki  özellikler  bakımından 
şu  alt-bölümlere  ayrılır:
a) 
Atasözü  çeşnisi  taşıyan  deyimler:  yukarda  ör­
nek  olarak  verdiğimiz  söz  gibi,  ya  da  iki  ayağını  bir  pa­
buca  sokmak  deyimi  gibi;  bu  son  deyimde  yersiz  aceleci-
132


liğin  insanı  gülünç  hallere  sokacağı  yolhj  bir  uyarma  an- 
tarrn  gizlidir.
b)  Bireylik  hallerde  uygulanan  deyimler: 
tu t  kelin 
perçeminden  sözü  gibi;  bu  deyimle  güç  bir  durumda  ka­
lan  insan,  alabileceği  tek  tedbirin  de  bir  işe  yarayamaya- 
cağını,  böylece  ne  yapacağını  şaşırdığını  anlatmak  ister.
c)  Benzetmeli  deyimlere  örnekler: 
Kerem'in 
arpa 
tarlası  gibi  yanmak  sözü,  muradına  erdiğini  sandığı  bir 
anda  yanıp  kül  olan  Âşık  Kerem'in  acıklı  maceras*na  bir 
anıştırmadır;  elinde  avucunda  olan 
her  şeyi  ve  ilerisi 
için  bütün  umutlarını  yitirmiş  kimsenin  çaresizliğini  an­
latır.  —   Dut  yemiş  bülbül  gibi  susmak  sözü,  dut  mevsi­
mi  gelince  bülbüllerin  ötmez  olduğu  gözlemi  ile  açıklana­
bilecek  bir  deyim  olsa  gerek;  konuşmayı  çok  seven  bir 
kimsenin  herhangi  bir  etkenle  konuşmaz  olduğunu  an­
latmak,  ya  da  kendi  düşüncelerinin  doğruluğuna  pek  gü­
venen  bir  kimsenin,  haklı  tenkitlere  karşılık  veremiyecek 
duruma  düşüp  süklüm  püklüm  susmasını  anlatmak  için 
kullanılır.
Sora  6 4 :  Destan  geleneğinde  ve  yazılı  edebi­
yatta  atasözlerinden  nasıl  yararlanıl­
mıştır?
Bazı  eski  metinlerde  oldukça  uzun  atasözleri  katar- 
larma  rastlanır.  Destan  geleneğinin  canlı  olduğu  çağlar­
da,  destanın  giriş  bölümünde,  sırası  düşünce  İçinde  de, 
destancı  anlatısını  anlam  bakımından  da  birbirini  tamam­
layan  bir  sıra  atasözleri  ile  süsleyerek,  önem  verdiği  bir 
düşünceyi  belirtmek  amacını  güderdi.  Dede  Korkut  Kita- 
bıYıın  girişinde  bu  çeşit  söz  katarlarına  rastlarız:
Yapa  yapa  karlar  yağsa  yaza  kalmaz.
Yapcğılu  gökçe  çemen  güze  kalmaz.
Eski  panbuk  bez  olmaz.
133


Yüklə 4,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə