Türk halk edebiyatı prof, pertev naili boratav



Yüklə 4,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə42/75
tarix22.07.2018
ölçüsü4,33 Mb.
#58205
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   75

•  
Ekmeğini  it,  yakasım  bit  yesin.
•   Yağlı  kurşun  yiyesin.
•   Yelli  günde  evin  yansın.
•  
Boyunu  boz  ipler  ölçsün!  (ölmeni  dilerim,  anla­
mında;  ölünün  tabutunun  ölçüsünü  iple  alma  göreneğine 
anıştırma).
•   Yiğit  arkan  yere  gelsin!  (Genç  yaşta  ölme  di­
leği).
•   Ayağına  tokmaklar  takılsın!
•  
Gidişin  gidiş  olsun  da,  gelişin  geliş  olmasın!
•   Tepene  çift  yıldırımlar  düşsün!
•  
Gâvur  mezarına  konasın!
•  
Kara  haberinle  kanlı  gömleğin  gelsin!  (Masal­
larda  rastladığımız,  birinin  ölüm  habermi  kanlı  gömleği 
ile  getirme  biçimindeki  eski  göreneğe  işaret).
•  
Dal  iken  devrilesin!
•   Sırtından  yük  eksik  olmasın!
•   Yaksın  yaksın,  ölüsü  yüzüne  baksın!
•  
Bir  eline  aldığı  pul  olsun  dökülsün,  bir  eline  al­
dığı  kül  olsun  savrulsun!
•  
Bayrağ'n  dikili,  esvabın  kesili  kalsın!  (Düğün 
hazırlıkların  yapılırken  ölesin, 
anlamında;  düğün  göre­
neklerine  anıştırma).
•  
Burnu  boka  batasıca!
•  
Haram  olsun,  hart  olsun!  Kara  ciğerine  dert  ol­
sun!  (Calinmiş  bir  şey  üzerine,  çalan  için  ilenç).
Alkışların  ve  kargışların  küçücük  nazım  parçaları  bi­
çiminde  gelişmişlerine  de  rastlanır;
•   Öl  gerine  gerine!
Saman  doldursunlar  derine!
•   Yeğin  yerin  yere  gelsin;
Kara  bağrın  güne  gelsin!
•   Çam  ağacının  özü,
137


Yandı  kül  oldu  közü.
Dilerim  ki  Allahtan 
Kör  olsun  iki  gözü.
kargışlarında;  ya  da:
•  
Düğünün  gözün  olsun 
Bir  oğlan,  bir  kızın  olsun!
alkışında  olduğu  gibi.
Söylenişlerindeki  özelliklere  göre  alkış  ve  kargışlar 
şöyle  kümelenirler:
1) 
İyiliği  istenen,  ya  da  ilenilen  kişi  konuşanın  kar- 
şısındadır;  ya  da  konuşan  onu  karşısında  sayar:
•  
İyiler  kardaşın,  Hızırlar  yoldaşın  olsun!
•  
Yiğit  arkan  yere  gelsin! 
sözlerinde  olduğu  gibi.
2) 
İyi  ya  da  kötü  dileklere  amaç  edinilen  kişi  uzak­
tadır;  alkış  veya  kargış  onun  hakkında  başkalarına  duyu­
rulmaktadır:
•  
Ovaya  gitsin  sel  alsın,  tepeye  gitsin  yel  alsın!
•  
Baş  ucu  pınar  olsun,  ayak  ucu  göl  olsun!
Aslında,  her  alkış  ve  kargış,  bu  iki  biçimin  her  biriyle 
söylenebilir;  örneğm:
•   Allahtan  sağlık;  Devletten  ağalık  bulasın! 
dileğine  amaç  olan  kişi  konuşanın  yanında  değilse,  alkış 
şu  biçimi  alır:
•   Allahtan  sağlık,  Devletten  ağalık  bulsun!
3) 
Her  iki  kümedeki  al-kış  ve  kargışların  şu  biçimde 
söylenişleri  de  vardır:
•  
Dar  sokaklarda  bol  bıçaklara  rastlayasıca!  kar­
gışı,  hem: 
«dar  sokaklarda  bol  bıçaklara  rastlayasınls 
hem  de:  «dar  sokaklarda  bol  bıçaklara 
rastlas'n!»  biçi­
mindeki  yerine  söylenebilir;  bu  biçim,  dileğe  amaç  olan 
kişinin  hem  yüzüne,  hem  de  arkasından  söylemeye  elve­
rişlidir.  Bu  biçimdeki  alkış  ve  kargışlara  birkaç  örnek:
138


•  
Davul  önünde  gidesice!  (Şanı,  ünü  artması  di­
leği).
•  
Cuma  günü  ölesice!  (Hayırlı  bir  gün  olan  cuma 
günü  ölmek,  her  müslümanın  arzuladığı  bir  şeydir.)
•   At  üstünde  gezesice!
Bu  söylenişteki  alkışların  çoğu,  övme  ile  hayır-dua- 
yı  bir  araya  getiren,  ve  sevgi  anlatımı  taşıyan  sözlerdir.
4) 
İlenç  anlatımı  taşıyan  fiilleri,  olumsuz  biçime 
sokmakla,  kargış,  bir  türlü  şakaya  getirilip  hafifletilir:
•  
«Gebermeyesice!»  sözü,  «geberesice!»  nin  hafif­
letilmiş  şeklidir.  Çocukları  analar  çokluk  bu  çeşit  sözler­
le  azarlarlar:  «Gözün  kör  olmasın!»,  «Elin  kırılmasın!»  v.b. 
gibi.
Kargışların  bir  de,  yarı  şaka  bir  anlatım  taşıyan  çe­
şitleri  vardır:
•  
Ekmek  tavşan  olsun,  sen  tazı  olasın  da  peşinden 
yetemeyesln!
•  
Cehennem  tıkacı  olasın!
•  
Gözümden  ırak  olsun.  Cehenneme  direk  olsun!
gibi.
Soru  6 7 :  Alkış  ve  kargışlarla  akraba  söz  sanat­
ları  nelerdir?
Kargışlarla  ve  alkışlarla  akraba  niteliğinde  söz  kalıp­
ları  olarak  küfürleri,  duaları  ve  gülbenkleri 
sayabiliriz.
Küfürlerin  pek  çok  çeşitleri  vardır.  Onların  incelen­
mesi  halkedebiyatından  çok  birey  ve  toplum  psikolojisine 
düşer.  Ama  derlenip  sınıflandırılmasını, 
halk  dilinin  çe­
şitli  anlatım  geleneklerini  araştıran  bir  bilim  dalı  olarak 
halkbilimi  üzerine  almalıdır. 
Onların  ayıp,  kata, 
çirkin 
sözler  oldukları  yolunda 
bir  önyargının 
etkisi  altında
139


kalmadan,  memleketin  her  bölgesinden,  toplumun  her  sı­
nıfından,  her  yaşta  ve  her  kültür  seviyesinde 
kişilerce 
kullanılanların  söyleniş  şart  ve  özelliklerinin 
belirtilme­
si  faydalı  bir  araştırma  konusu  olur.  Küfürlerin  başlı  ba­
şına  bir  «edebiyatı»  olduğu,  onları  zenginleştirmede,  ge­
liştirmede,  güçlendirmede  usta  «sanatçılardın  bulunduğu 
da  bir  gerçektir.  İstanbul'un  eski  külhanbeyleri  gelene­
ğinde  bu  konuda  uzmanlaşmış  kimselerin  kimi  küfürleri 
birer  «sanat  yapıtı»  olarak  dillerde  dolaşırdı;  bugün  de 
onları  belleklerinde  saklamış  kimseler  bulunabilir.  —   Ana­
dolu'nun  çeşitli  bölgelerinin,  çoğu  kez  türk  dilinin 
çok 
eski  kalıntılarını  saklayan  küfürleri 
vardır;  onların  in­
celenmesi,  dilbilgisi  için  de  önemli  bir  konudur. 
Küfür­
lerin  söylenişlerindeki  bir  özellik  de,  ayıp  ya  da  günah 
sayılan  sözlerin  yerine  alışılmış  ve  anlamca  «kötü» 
ol­
mayan  kelimeler  getirerek  onları  hafifletmek, 
inceltmek 
yolunda  bir  anlatıma,  «euphemisme»  e  başvurmaktır.  Bir­
çok  halk  deyimleri  böylece  hafifletilmiş  küfürlerden  çık­
madır:  «ölüsü  kandilli»,  «anasını  bellemek»,  «anasını  ün- 
letmek»,  «halt  karıştırmak»  v.b.  gibi.
Dualar  da  alkışların 
geliştirilmiş, 
din  törenlerine 
değgin  değer  kazanmış  biçimleridir.  Bizim  memleketimiz­
de  islâm  dininin  ve  çeşitli  tarikatların  törenlerinde,  ve 
onlara  özgü  görevlere  bağfı  olarak  söylenmesi  gereken 
sözlerdir  bunlar.  Türk  halkı  arapça  duaların  yerini,  ken­
di  dilinde,  türlü  söz  sanatlarıyla  süslenmiş  ve  böylece 
koygunluğu  arttırılmış  yapıtlarla 
doldurmayı 
bilmiştir. 
Bu  sözlerin  pek  çoğu,  şüphesiz,  halk  kültürünü  iyice  be­
nimsemiş  ve  yaratıcı  güçleri  olan  hocaların  eserleridir. 
Ama  birçoğunda  çok  eskiden  — belki  de  Türklerin  müs­
lüman  olmadan  önceki 
dinlerinden—   kalıntılar 
vardır. 
Türk  halk  dualarının  incelenmesi  bu  bakıma  da  önemlidir.
Duanın  alkıştan  farkı,  onu  söyleyenin,  ya  kendisi  için, 
ya  da  genel  olarak  insanlar  (çoğu  kez  özellikle  din  kar­
140


Yüklə 4,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə