84
mi? (…) Ülkemizde şan yolu parmaklıklarla sınırlanmış… Yetenekli insan ya sönüp
gidecek, ya da büyük bir skandal koparıp parmaklığı devirmenin yolunu bulacak.
Örneğin, ben tartışmak istiyorum. Kişiliğimin gücünü göstermek istiyorum. Kendi
şanımı istiyorum. Biz de insana ilgi göstermekten korkuluyor, ben aşırı ilgi istiyo-
rum” gibi düşüncelere dalmaktadır (Oleşa 28). Nikolay’ın, Andrey Babiçev’e karşı
hissettiklerini aktardığı mektup, onun kıskançlığının aslında yalnızca somut bir in-
sana olmadığının daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Kavalyerov’un mektu-
bunun başlarında, kurtarıcısına karşı minnettarlığının dile getirilmesiyle birlikte,
sonlara doğru nefretini itiraf ettiği görülür. Kavalyerov’un kıskançlığıyla açığa çıkan
nefret duygusu, sadece Andrey’e değil, yaşadığı çağa karşı da isyanıdır; “Aslında
topu topu bir his var: nefret. Sizden nefret ediyorum, yoldaş Babiçev’’ (…)
“Siz sa-
dece aptal bir unvan sahibisiniz. Başka hiçbir şey değilsiniz” (…) “Belki de onunla
kıyaslanınca ben bir hiçim, diye düşündüm. Belki de o, benim gibi ikbal düşkünü biri
için, büyük insan örneği sayılmalı” (…)
“Benim yazgım, arkamda kürek mah-
kûmluğu, ya da devrimcilik stajı olmadan şekillendi. Soda üretmek ya da arı kovanı
kurmak gibi sorumluluk gerektiren işlerle asla görevlendirilmeyeceğim. Ama bu
benim çağın kötü çocuğu olduğum, sizinse önemli biri olduğunuz anlamına mı gelir?
(Oleşa 53. 54. 55). Nikolay Kavalyerov, Andrey’e duyduğu hisleri mektubuna aktar-
masına rağmen, bunları açığa çıkarmaya cesaret edemez ve pişmanlıkla mektubu
geri almak için onun evine döner. O, yaşadığı duygusal yoğunlukla hayallerde yaşa-
yan bir kahramandır, hiçbir zaman aktif olamaz. Mektubunun Andrey tarafından
okunmaması için aceleyle masanın üzerinden başka bir mektup alır. Bu mektubun
kendine ait olmadığını fark ettiğinde, onu okur. Volodya Makarov’a ait bu mektupta,
kendisinin ve İvan Babiçev’in ondan intikam alma planlarından söz edilmektedir.
Mektupla ilgili asıl ilginç olan ise, Volodya’nın da Andrey’e karşı hissettiği kıskanç-
lığın açığa çıkmasıdır. Eserin ilk sayfalarından itibaren Volodya ve AndreyPetroviç
aynı kutupta, yeni insan, yeni düzen tarafından yansıtılmış olsa da, Volodya’nın iti-
raflarıyla, Andrey’in de tam olarak ‘yeni Sovyet vatandaşı’ imajına tam olarak sahip
olamadığını anlaşılır; “Bu üçkâğıtçıyı (Kavalyerov’u) getirmişsin evine, sonra tabi
ki, kendin bile onunla ne yapacağını bilmez hale gelmişsin. (…) Senin işin böyle bir
iş, duygusallığa dayanıyor: Meyveler, otlar, arılar, danalar ve o tür şeyler. Bense
endüstri insanıyım. Gül bakalım, gül bakalım AndreyPetroviç! Sen bana hep güldün.
Anlıyor musun, ben artık yeni bir kuşaktanım” (Oleşa 65). Volodya, Andrey’in de
duyguları olan bir insan olduğunu belirterek, sadece kendini yeni kuşağın insanı
olarak tanımlar ve bu yeni insanı şu şekilde tasvir eder; “Ben makine insanım. Beni
tanıyamazsın sen. Makineye dönüştüm. Daha dönüşmediysem de, dönüşmek istiyo-
rum. Buradaki makineler canavar! Cidden! Acayip kayıtsız, gururlu makineler senin
sosishanedekiler gibi değil. Siz el işçiliği yapıyorsunuz. Sizin tek yaptığınız buzağı
doğramak. Ben makine olmak istiyorum. Bana akıl ver. İşimden gurur duymak,
çalıştığım için gururlu olmak istiyorum. Kayıtsız olmak istiyorum, anlıyor musun,
her şeye karşı, ama işe karşı değil! Makineye karşı kıskançlık kapladı beni – işte olay
bu!” (Oleşa 67). “Kıskançlık” romanında Volodya Makarov ve Andrey Babiçev
karakterlerine ait bilgilerin verilme biçiminden, döneme uyum sağlamış, tam anla-
mıyla ‘yeni insan’ ya da ‘makine insan’ olabilmenin en büyük koşulu çevreye karşı
85
hissedilen insani duygulardan arınmaktır. Eser boyunca, onların daha sistematik bir
şekilde yansıtılması da bu sebepten ötürüdür.
Sonuç olarak, yazar bu eserde gerek dönem insanının, gerekse geçmiş asırda
kalmış yaşamların eksikliklerini kahramanların yaşantıları aracılığıyla ortaya koy-
maktadır. İki farklı kutupta yansıtılan bu kahramanlar aslında tam olarak toplumla
bütünleşmiş değillerdir. Çarlık döneminin simgesi olan karakterler, İvan Babiçev ve
Nikolay Kavalyerov duygularını yoğun yaşamalarına, hayallerinin büyük olmasına
rağmen, harekete geçmekten yoksun olmalarından ötürü devrimin getirdiği değişime
ayak uyduramamıştır. Öte yandan Andrey ve Volodya ise insani duygular bakımın-
dan zayıf kalmıştır. Toplumsal düzenin değişmesi Sovyet insanın bu ikilemi yaşa-
yarak, ortak bir kültürel yapıdan kopmasına neden olmuştur. Bir taraf duygularından
arınmayı başararak, maddi refaha kavuşurken, manevi olarak tamamen makineye
dönüşür. Diğer taraf ise, kendini duygularına bırakarak, ötekileştirir.
KAYNAKÇA
Bonnard, Andre. “Yeni Bir Hümanizmaya Doğru Sovyet Edebiyatı Üzerine”. Çev. Serdar
Canbolat-Mehmet Erdal. İstanbul. Evrensel Basım Yayın. 2001
Chances, E. “Rus Edebiyatında Lüzumsuz Adam”. Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü. Çev.
Oğuz Tecimen. İstanbul. Notos Kitap Yayınevi. 2013
Kravets, M. “Osobennosti negativnoy otsenki v tekste romane Yu. Oleşi ‘Zavist’”. Katovitsa.
Polşa. 2010
Kuznetsov, P. V. “Hudojestvnno-publisistiçeskiye sredstva Yu. Oleşi-felyetonista”. Vestnik
VGU. Seriya: Filologiya. Jurnalistika. No:2. 2009
Oleşa, Yu. K. “Kıskançlık”. Çev. Sabri Gürses. İstanbul. Merkez Kitapçılık. 2007
Pançenko, İ. “Nesvoyevremennıy ütopist Yu”. Novıy Jurnal. No:250. 2008
Rozanova, Ye. İ., Nemertsalov V. V. ‘’Yazıkovıye sredstva satiriçeskoy tipizatsii v proze
Yu. K. Oleşi (‘’Tri tolstyaka’’, ‘’Zavist’’)’’. Yazık i stil proizvedeniy İ. E. Babelya,
Yu. K. Oleşi, İ. A. İlfa i Ye. P. Petrova. Ed. Yu. A. Karpenko. Kiev: UMK VO, 1991.
Yegorova, Ye. İ. ‘’Stilistiçeskiye sredstva groteska v romane Yu. Oleşi ‘’Zavist’’
(Stilistiçeskiye sredstva sozdaniya obraza Babiçeva)’’. Yazık i stil proizvedeniy İ. E.
Babelya, Yu. K. Oleşi, İ. A. İlfa i Ye. P. Petrova. Ed. Yu. A. Karpenko. Kiev: UMK
VO, 1991.