305
elleriyle de bir şeyler yapmaları gerekir (Spitzer Manfred, 2013).
İletişim gücüne sahip olmak vatandaşa özgüven ve eşitlik duygusu vermek-
tedir. İletişim teknolojisinin zengin-fakir ayrımı olmaksızın herkesin hizmetine
girmiş olması insanlara eşitlik duygusunu kazandırmaktadır. İstediği hemen her türlü
iletişim ağına ve bilgi-veri merkezlerine giren bireykendini güçlü görmektedir. Bu
güç insanların (sanal)kimliğini etkilemektedir.
Dünya Bireyi !
‘Hemşerim’ nerelisin? ; Hollanda-Türkiye örneği
Güven duygusunun hâkim olmadığı, önyargının bulunduğu toplumlarda
bireyler düşüncelerini başkalarına söylemekten kaçınırlar. Başkalarının yanlış değer-
lendirme yapma veyanlış yerde kullanma korkusu söz konusu olabilecektir. Bu du-
rumlarda birey, düşüncesini ifade etmemeyi tercih edecektir (Nunez, Carlos, 2007).
Kan bağının güçlü olduğu, aile kimliğinin bireyselliğin üstünde olduğu, aynı (inanç)
kültürün hâkim olduğu toplumlarda bireyler, ortak kültüre uygun düşen hemen her
şeyi bireyleriyle paylaşırlar, ticari işlerde de ortak hareket ederler. Grup kültürünün
dışında kalan şeyleri ise genelliklegizli tutarlar. Çünkü içinde yaşadıkları ‘küçük’
dünyada huzurlu olabilmek için utanma duygusu verecek farklılıkları anlatmazlar.
Batı Avrupa toplumlarında bireyin gelişimi (bireysellik) ön plandadır. Arkadaşlıklar
doğal olarak ilk planda aynı frekansta olmak, önemli bulunan konuları paylaşabil-
mek (‘aynı kafadan olmak’) paydasında oluşur. Yalnızca aile-kan bağının olması
yeterli değildir. Örneğin Batı Avrupa’da iki bireyin birbirlerine ‘Nerelisiniz?’ veya
‘Hangi kiliseye bağlısınız?’ sorusunu sorduklarını duymazsınız. Çünkü hemen her-
kes arkadaşını seçerken diğerinin sanat, kültür, spor, yaşam felsefesi, politik tercihler
ve topluma bakışı gibi alanları yani‘ortak frekansı’ sorgular. Bu durum hayat arka-
daşı arayanlar için de geçerlidir. Hollanda örneğinde, orada yaşayan 500. 000 kadar
Türk kökenli vatandaşın hemşerilik veya aynı (alt)inanç kitlesine ait olmaları,
genelde bireysel tercihlerinden öncegelir. Hollanda’daki Türk toplumunu oluşturan
alt gurupların ibadet yerleri, okulları farklıdır. Hâlbuki Türkiye’den 4000 km uzakta
ve Konya ovası büyüklüğündeki bir ülkede yaşayan ve aynı dili konuşup ‘aynı’
kültürü paylaşan vatandaşların hepsi ‘hemşeri’ gibi olmalıdır!Nitekim Hollanda’-
daki sosyal yaşam, kültürler arası iletişim ve topluma katılım, çocuklarının eğitimi
ile sosyal haklar açısından sorunları genel olarak aynıdır. Türkiye’de de, sosyal alt
tabaka için, hemşeri olmak karşılıklı güven duygusuna sahip olmak için çoğu yerde
hala geçerlidir. Aynı şehirden olmak bireye ‘güven duygusu’ verecektir.
Avrupa’da kişisel dünyaya ait olan değerlere ‘arka bahçe’, Kamuya ait ortam-
larda paylaşılabilen değerlere de ‘ön bahçe’ olarak bakılır. Ön bahçede toplumun
ortak değerlerine eşit olarak katılabilen birey, toplumun eşit üyesi olur. Globalleşen
dünyada, belirli bir eğitim düzeyinin üstünde olduktan sonra, kendi kültürünün
yanında diğer kültürleri tanımak, kültür taşıyıcısı diğer insanlara önyargısız yaklaş-
mak, başarılı dünya bireyi olmanın şartıdır. Bu durumda kendimize şu soruyu sorma-
mız gerekir: Hala ‘Hemşerim Nerelisin?’ sorusunu diğerine sorma ihtiyacını duyan-
lar, ‘dünya vatandaşlığı’ duygusunu bir tarafa bırakınız, acaba ‘ön bahçe’de topluma
katılan, ülke vatandaşı olabilmişler midir? Çünkü başkalarına veya başka kültürlere
saygı, bireyin ait olduğu milli kültüründeki ortak değerlerle, farklılıkları tanıması ve
306
farklılıklara saygılı olmasıyla başlar. Ancak bu seviyeyi aşan bireyler farklı kültür-
lere sahip toplumlarda kendilerini toplumun eşit bir bireyi olarak göreceklerdir
(Dökmen, 2012). Bu durumda olmak, dünya vatandaşı olma yolunda olduğumuzun
işaretidir.
Sonuç:
Kültür, taşıyıcısı (tercümanı) ve aynı zamanda da iletişimim önemli bir aracı
olan dil vasıtasıyla, kimliğin oluşumunu etkileyen en önemli kaynaktır. İletişimle,
kültürün barındırdığı değerler ve bireyin kimliği dış dünyada sunulur. Böylece
bireyin içinde yaşadığı toplum kültürü, bireyin kimliğinin oluşmasına önemli katkıda
bulunurken, o kültürle yoğrulmuş olan kimliğin de dış dünyaya nasıl bir iletişimle
sunulduğunu ve sunumun kalitesini de etkilemektedir.
Çok kültürlü toplumlarda bireyin kimliği bir yandan aile içindeki değerlerle
oluşur. Birey aileden aldığı değerlerle, dış dünyada farklı kültürel değerlere sahip
olan bir bireyle iletişim sağladığında, her iki bireyin sahip oldukları değerlerde
farklılık olacağından iletişim zorlaşabilecektir. Bunun sonucu olarak yanlış anla-
malar, önyargılar hatta kişilerarası çatışmalar söz konusu olabilecektir. Birden fazla
kültürü barındıran toplumlarda çok rahat iletişim sağlayabilen bireyler hem kendi
kültürünü hem de içinde yaşadığı hâkim toplumun kültürünü bilen insanlardır.
Kültürlerarası iletişimde başarılı olabilmek için karşı tarafın kültürünü anlamak,
önyargı yerine ilk yargıyla hareket etmek, gördüklerini ve işittiklerini sorgulamak ve
empati sahibi olmak şarttır.
İletişimdekihızdan dolayı daha da küçülmekte olan dünyadaki farklılıklar
azalmaktadır. Kültürlerarası iletişim de sanal tercümelerle daha rahat sağlanabilmek-
tedir ama, bunun kaliteli iletişim olacağı anlamında değildir. Dünyadaki hemen her
şeyi takip etme merakına sahip olan insanlar sanal iletişim ağlarında yaşamaktadır-
lar. Sonuç olarak sanal dünya daha hızlı döndüğünden insanları fiziksel, zihinsel
olarak da daha hızlı döndürmektedir. Yani bir yandan binlerce yıl boyunca yavaş
gelişmekte olan bir fiziki dünyanın yanında sanal olarak çok hızlı gelişen ikinci bir
dünya söz konusudur. Bunların sanal kimlikle gerçek kimlik üzerindeki etkisi çok
büyüktür. Bu durum iletişimin kalitesini ve yöntemlerini etkilemektedir. Bir yandan
sanal kimlik diğer yandan da gerçek kimlikle yaşayan bireylerde içsel çatışmanın
çıkması muhtemeldir. Bu durum bireyin toplumsal fonksiyonunu da etkileyecektir.
Bir bireyin sahip olduğu kalitelerini en iyi bir düzeyde ortaya koyabilmesi
için, duygusal (empati) ve zihinsel zekâsının eşgüdümüyle sosyal zekâsını çok iyi
kullanması gerekmektedir. Birey hangi toplumda olursa olsun, diğer insanlara ‘ön-
yargı’ yerine ‘İlk yargı’ ile bakarak iletişim sağlayabiliyorsa ve diğerinin davranışını
empati ve saygı ile takip edip sorgulayabiliyorsa, Dünya Bireyi olma yolunda doğru
yoldadırlar.
Kaynakça:
Atabek, Ümit; İletişim ve teknoloji: Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2001.
Dökmen, Üstün; İletişim çatışmaları ve Empati:Istanbul, Remzi Kitabevi, 2012.
Entzinger, Han. &Van der Zwan, J.; Contourennota Integratiebeleid Etnische Minderheden: Den Haag,
1992.
Extra, Guus; Etnische Minderheden: taaldiversiteit en onderwijsbeleid: Tilburg University, Tilburg,
Dostları ilə paylaş: |