347
kişinin ruhunu bir köşeye iter. Ruhu esir alınan insan “kurban” (hasta), tuhaf
konuşma ve davranışlar sergiler. Bunu gören ilkel insan “Kendi ruhu olsa ona bu
ızdırabı vermezdi. Öyleyse bu adamın içine kötü bir ruh girmiştir” diye düşünür.
7
Hastanın Kendi Ruhunun Kaçıp Gitmesi: Hastalıklar, kötü bir ruhun
dışarıdan insan vücuduna girmesi ile değil, kurbanın vücudundan ayrılıp kaçma-
sından ileri gelmektedir diye düşünülmektedir. Bu durumda insan, ruhu bedenine
geri dönünceye kadar ölü gibi yerlere serilir. İlkel insan bu durumu kötü ruhun kaçıp
gitmesi ile yorumlar. Oysa kişi bayılmış yada komaya girmiştir.
7
Benzer şekilde romatizmal hastalığı olanların kol ya da bacaklarında bir yara
açılarak burasının iltihaplanmasıyla rahatsızlığın buradan çıkıp gideceği beklen-
mektedir. Bu davranışın temelinde rahatsızlık oluşturan kötü ruhun bedenden
ayrılması ile kişinin rahatlayacağı düşüncesi yatmaktadır.
9
Bir Tabu’nun Çiğnenmesi: Kötü bir ruh, bir cin, ölü veya hayatta olan bir
insanın veya hayvanın kötü etkisi ile hastalık oluşabildiği gibi, kişinin uygun
olmayan bir davranışta bulunması, bir tabuyu çiğnemesi ile de oluşabilir. Bu
durumda ruhlar ya doğrudan doğruya veya sihirbazın marifeti ile öç alırlar.
7
Sihirbazın Marifeti: Bazen de hastalık kötü bir güç veya yabancı bir objenin
sihirbazın hüneri ile büyücülük veya sihir yoluyla insanın içine sokulmasıyla ortaya
çıkardı.
7
Ancak bütün hastalıkların dinsel veya büyüsel olarak ortaya çıkmadığı, yaş-
lılık, soğuk algılığı, yorgunluk gibi durumlarda bir tıp adamı, şaman veya büyücü
hekimin bakımını gerektiren durumlarla ruhlar ve kötü güçlerin neden olduğu
hastalıklar arasında ayırım yapabiliyorlardı.
7
Bu bilgiler M. Ö. 2500’e gelinmeden yazıya dökülmeye başlanmıştır.
10
İlk
metinler hem ruhsal hem de fiziksel süreçlerle ilgili bilgiler içermektedir. Daha
organize bilgi aktaran semboller bundan sonraki süreçte gelişmiş ya da o ana kadar
gelişenlere daha karmaşık anlamlar yüklenmeye başlanılmıştır. Hekimliğin simgesi
olan yılan “hayat ağacının beyi” anlamına gelen Sümer tanrısı “Ningişzida”nın
sembolü olan bir sopaya sarılmış iki yılan Sümerlerden sonra yunan mitolojisine
geçmiş ve günümüzde hala kullanılmaktadır. Yılan sembolünün seçilme nedeninin
yılanın deri değiştirebilmesi ile yenilenebilme gücünden kaynaklandığı düşünül-
mektedir. Yenilenme ve tekrar tekrar ortaya çıkabilme ölümsüzlük anlamına gel-
mektedir.
6
Yılanla birlikte simgelenen ay, doğum ve ölüm gizinin ilahıdır.
Bilinen ilk tıbbi metin; Sümerler’de hazırlanan 16x9.5 cm Nippur kalıntı-
larından çıkarılan ilaçların hazırlanma yöntemleri ve ilaç hazırlamada kullanılan
maddelerden bahseden bir tablettir.
11
İlk yazılı ya da görsel kayıtların Sümer ve Mısır
medeniyetlerinde bulunması nedeniyle bu dönem, sağlıkla ilgili o zamanki güncel
bilgi birikimini izleyebileceğimiz ilk tarihsel gelişim dönemidir. Yazının gelişimden
önceki dönemlerden bugüne ulaşan resimler ya da semboller yazılı metinlere oranla
daha az açıklayıcı ve farklı yorumlara açık görülmektedir.
Türklerde ilk sağlık inançlarının gelişim süreci
Türklerde tedavi ile uğraşanlar ikiye ayrılır:
“Kam” ya da “baksı” denen şamanlar
Acı” ya da “atasgun” adı verilen ilaç ve bitkilerle hastalıkları tedavi
348
edenler
Türklerin Orta Asya’da geliştirdiği şamanlık kültü Çin dışında Ural Altay
bölgesinde Türkler dışında Moğollar arasında da yaygın olarak görülmektedir.
12
Buna göre on yedi kat gökyüzü ile yedi ya da dokuz kat yer altı arasında yer alan
yeryüzü altındaki ve üstündeki katların etkisi altındadır. İyi ruhlar gökyüzü, kötü
ruhlar ise yer altı katları arasında yer almaktadır. Tanrıların en ulusu dünya yara-
tılmadan önce daha her yer su iken var olan “Tengri” dir. Yerden dokuz dallı bir ağaç
yaratan Tengri’nin bu ağacın her bir dalından farklı bir Türk boyunun çoğalmasına
imkan sağlamış olduğuna inanılmaktadır. Bu ağacın kökü yeryüzünde iken dalları
göğün katları arasına yükselmekte Tengri’ye ulaşmaktadır. Çok sayıda bu ve benzeri
yaratılış efsaneleri bulunmaktadır. Bunlardan bazılarında Musevilik ve Budizm’den
izler taşıyanları da var denilmektedir. İnsanlar en çok yer-su tanrılarına yakın olduğu
için en kolay bunlarla iletişim kurabilmektedir. İletişim yer-su tanrıları için
aracısızdır. Ancak göğün yüksek katlarına ulaşabilmek için ölmüş atalarının
ruhlarından güç alan şamanlara ihtiyaç vardır.
Kutsal kabul edilen gerçek üstü varlıkların günlük yaşama etkileri
Şamanların yönettiği süreçler dışında her yerin bir yer-su iyesi vardır ve
rahatsız edildiğinde bu iye rahatsızlığına sebep olan kişiyi huzursuz edebilmektedir.
Örneğin zor bir dağ ya da su geçidinden geçen bir yolcu o yerin tanrısı için
oluşturulmuş bir taş yığınına taş atar ya da bir ağaca bez bağlar. Kaza yapılan yere
pirinç ya da benzeri bir yiyecek serpilmesi, para atılması o yerin iyesinin gönlünün
alınarak insanlara zarar vermesini önlemek içindir. Bir kişinin açık havada bir yere
işemeden önce destur diyerek izin istemesi de orada bulunan iyenin izninin alın-
masına yöneliktir. İyelere hediyeler ve yiyecekler sunulması o bölgede yaşayanların
daha sonra hayatlarında çeşitli zorluklarla karşılaşmamaları içindir. İyeleri
doyurmak için havaya sütü un ile karıştırıp serpmek bu anlayışın ürünüdür.
Hastalığın iyileştirilmesi için hastanın yanına bir kurban getirilerek bunun
daha sonra kesilmesinde de hastalığa yol açan kötü ruhun kurbanın bedenine
geçirilip daha sonra kesilen kurbanın kemiklerinin yakılarak ya da gömülerek yok
edilmesiyle bu ruhun ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Şamanların bir görevi de
evlerin, çadırların ya da yurtların kötü ruhlardan temizlenmesidir. Bu amaçla yapılan
törenlerde okunmuş darının etrafa saçılması ile kötü ruhların uzaklaşacağı ve darının
düştüğü yere iyi şans getireceği inancı günümüzde “darısı başınıza olsun” şeklinde
yaşamaktadır. Antropologlar tarafından izlenen önce şamanlık inancının
etkisindeyken daha sonra diğer tek tanrılı dinlere geçen kişilerin önemli olaylar
karşısında eski inançları doğrultusunda ayinler ya da uygulamaları daha sonra devam
ettirdikleri görülmektedir. Öyle ki bu kişiler yeni dinlerinde devam ettirdikleri bu
uygulamalarla ilgili olarak hem şamanlık döneminde inandıkları tanrılardan hem de
bundan haberi olursa zarar göreceklerine inandıkları yeni tanrılarından
çekindiklerini belirtmektedirler.
Bedenin parçalarının bedenden ayrılsa bile beden ile ilişkisini sürdürdüğü
inancı pek çok inanışta görülebilmektedir. Bunun pratikteki sonucu herhangi bir
bireye ait beden parçaları başka birinin eline geçerse bu parçalara yapılan büyünün
parçaların ayrıldığı bireyde etki oluşturacağı inancıdır. Kesilen saç ya da tırnakların
Dostları ilə paylaş: |