Yazılmış ilk ve en önemli çalışmalardan biridir. Platon bu diyaloğunda



Yüklə 197,48 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/8
tarix06.05.2018
ölçüsü197,48 Kb.
#42344
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8

386

bu edebî kurgu içinde varlık kazanır. Leylâ ve Mecnun, sanatsal bir yapıt 

olduğu için, içinde tek tek güzellikler, tek tek varlıklar, olaylar ve nesneler 

anlatılır. Şölen diyaloğunda ise güzellik, bir kişinin güzelliği olarak, tek 

tek varlıkların güzelliği olarak değil, kavramsal olarak, güzelliğin kendisi 

olarak irdelenir. 

Bu çalışmada, güzellik ve sevginin felsefe ve sanat tarihindeki bu iki 

üst  düzey  parlamasından,  iki  zirve  örneğinden  söz  edilecek,  Platon’un 



Symposion diyaloğu ve Fuzûlî’nin Leylâ ve Mecnun mesnevîsi temelinde 

bir  güzellik  ve  sevgi  araştırması  yapılacaktır.  Böylece,  Symposion  ile 



Leylâ  ve  Mecnun  örneklerinde  insanın  yeryüzündeki  güzellik  ve  sevgi 

deneyiminin felsefi bir dille yeniden kuruluşu denenecektir. 



1. Güzellik ve Sevgi

Şölen  diyaloğu,  seçkin  bir  topluluğun  sevgi  üzerine  konuştukları, 

tartıştıkları  bir  diyalogdur.  “Şölen”  (Symposion),  sözcük  olarak  bir 

konuşma, söyleşme, tartışma biçimi olduğu için, diyalogda tek bir görüşün 

açıklanması ve temellendirilmesi yapılmaz, birçok görüş bir arada, tartışma 

içinde sergilenir. Şölen diyaloğuna asıl karakterini kazandıran, Sokrates’in, 

“Sevgi  üzerine  ne  biliyorsam,  ondan  öğrendim.”  dediği  Mantineialı 

Diotima’nın görüşleridir. Diotima şölende yoktur. Sokrates onunla daha 

önce  arasında  geçen  konuşmaları  nakleder.  Nakledilen  konuşmalarda, 

Sokrates, kendisine sevginin ne olduğunu soran Diotima’ya -Agathon’un 

o anda orada dile getirdiği gibi- sevginin, “güzelliğin sevgisi” olduğunu 

söyleyerek  cevap  verir:  Sevgi,  güzellik  sevgisidir,  güzelliğin  sevgisidir, 

“çirkinlik sevgisi diye bir şey yoktur” çünkü (Platon, 1995; 55). Böylece, 

sevginin açıklanması konusunda kendisiyle ilgi kurulan ilk kavram güzellik 

olur. Sevgi, güzelliğin ve iyiliğin dışında düşünülmez. 



Leylâ ve Mecnun’da da, güzellik ve sevgi arasında bir ilişki kurulur. 

Bu husus, mesnevînin mısralarında şu şekilde dile gelir: “Kemal sahipleri 

açıkça bilirler ki, güzellikle aşk ikizdir. Aşk dünyanın bütün gerçeklerini 

gösteren bir ayna, güzellik ise onun cilasıdır. Güzellik olmasa aşk ortaya 

çıkmaz,  aşk  olmasa  güzellik  belli  olmaz.  Güzellik  olmasa  aşktan  ne 

fayda?.. Aşk sahiplerini, maşuklar olgunlaştırır. Aşk olmasa güzellik hor 

ve  zelil  olur,  güzellik  sahiplerinin  pazarı  aşk  ile  sürüm  bulur”  (Fuzûlî, 

2006;  401).  Bir  başka  yerde  de  şu  ifadeler  geçer:  “Mecnun’un  kemali 

Leylâ’dan kaynaklanıyor, aşkı Leylâ’nın güzelliği ile artıyordu. Leylâ’nın 

güzelliği de Mecnun’dan geliyordu. Güzelliğe olan ilgi aşktandı” (Fuzûlî, 

2006; 403). Seveninin sevgisinde sevgilinin güzelliği açığa çıkar. Sevgiyi 

doğuran güzelliktir. “Gerçek güzelliğin belirtisi, aşığın ona meyletmesidir.” 




387

(Fuzûlî,  2006;  495).  Bütün  bu  ifadelerde  açıkça  dile  gelen,  güzellikle 

aşkın bir arada olduğu ve ontolojik olarak birbirlerini gerektirdikleridir. 

Buna göre, her sevgi, bir güzelliğin sevgisidir, her güzellik de bir sevginin 

güzelliğidir. 

2. Doğurma ve Yaratma Sevgisi

Diotima,  Sokrates’in,  “sevgi,  güzelliğin  sevgisidir”  yönündeki 

görüşünü eleştirir. Ona göre, sevgi, “olmayan bir şeyi” ister. İstediği bu şey 

güzellik olduğuna göre, bu durumda sevginin güzellikten yoksun olması 

gerekir. Oysa sevginin güzellik ve iyilikten yoksun olduğu söylenemez. 

Aksi halde kötü ve çirkin bir şey olurdu. Bu ise sevginin özüne aykırıdır. 

Sevginin  güzellikten  ve  iyilikten

1

  yoksun  olduğunu  söylemek  mümkün 



olmadığına göre, sevgiye başka bir tanım bulmak gerekir. Sevgi, güzellik 

sevgisi  olamayacağına  göre,  neyin  sevgisi  olabilir?  Diotima  bu  soruyu 

“doğurmanın, güzel içinde yaratmanın sevgisi”, diye cevaplar. Bu tanımda 

da “güzel” (to kalon) kavramı geçer, ancak bu sefer ikincildir. Yine güzel ve 

güzellik olacaktır ama öncelikli olan “doğurma” ve “yaratma”dır. Güzel, 

bu eylemin vesilesi, yaratmanın ve doğurmanın nerede gerçekleşeceğini 

gösteren bir adres konumundadır. Sevgi, insanın kendisini güzellik içinde, 

yaratma  ve  üretme  eyleminde  verimli  kılmasıdır.  İnsan  güzellik  içinde 

doğurmak ve üretmek ister, çirkinlik içinde doğurgan ve yaratıcı olamaz 

çünkü. Çirkin (to aiskron) sevgiyi oluşturmaz, yaratma ve doğurma gücünü 

verimli  kılmaz.  Güzellik  her  doğuranın  beşiği  ve  kundağıdır.  Poiesis 

(yaratma) eylemi, ancak güzelliğin beşiğinde bereketli ürünler verebilir. 

“Yaratma gücüyle yüklü bir varlık, güzele yanaştı mı, ferahlar, genişler, 

sevinçten taşar, doğurur ve çoğalır. Çirkine de rastladı mı, tersine kasvet 

basar içini, tıkanır, duraklar, büzülür, doğuracak yerde içinde kalan yükü 

taşımanın derdine düşer” (Platon, 1995; 63). 

Diotima’nın sevgiyi, “doğurma, güzel içinde yaratma” sevgisi olarak 

tanımlamasının temelinde varoluşsal bir anlam vardır. Diotima, sevginin, 

neden doğurma ve yaratma sevgisi olduğunu şu şekilde açıklar: “Çünkü 

doğurma,  sonsuzluğa  götürür,  ölümlüyü,  ölümsüz  eder”  (Platon,  1995; 

63).  Burada,  Tunalı’nın  deyişi  ile,  “ölümsüzlüğe  karşı  duyulan  derin 

existential istek” vardır (Tunalı, 1983; 32). İnsan, yeryüzünde sergilediği 

güzeli arama, onunla birlikte olma eğilimi ile, dünyasal varlığının faniliği 

içinde, sonsuzluk ve ölümsüzlük özlemini yansıtır. Bu güç onun doğasında 

1

 “Güzel ve iyinin bu ontik bağlılığı, Platon’dan da geçerek bütün Grek felsefesinde etkili olacak bir düşünce-



yi gösterir: Kalokagathia” (Tunalı, 1983; 24). Güzel, aynı zamanda iyi, doğru, faydalı, hoş sözcükleri ile tanım-

lanır (Platon, 1989; 49, 52). Bunların hepsi, bir ve aynı şeydir. Güzel olan bir şeyin kötü, yanlış ve yararsız ol-

ması düşünülmez. 



Yüklə 197,48 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə