şekilli bir virüs familyası. Örnek: Epstein Barr virüsü ve uçuk virüsü (Herpes simplax)
gibi.
Hesperidyum: Limonsu meyve. Sinkarp ve üst durumlu bir ovaryumdan
meydana gelen, septumlar tarafından bölünmüş, bölümleri içinde özsu dolu çok sayıda
özsu torbacıkları (tüyler) bulunan kalın ve derimsi bir kabukla örtülü etli meyve.
Heterofermentatif: Çok ürünlü olay. Belirli bir metabolizma sonucunda birden
fazla ürün ortaya çıkarılması. Örnek: Leuconostoc cinsi bakteriler laktik asit yanında
karbon dioksit, etanol ve asetik asit oluştururlar.
Heterogami: Ayrı üreme bileşimi, farklı büyüklükte gamet bileşimi. Yumurta ve
sperm gibi büyüklük ve yapı bakımından ayrı iki gametin birleşmesiyle meydana gelen
üreme şeklidir.
Heterogamus: Çeşitli çiçekli. Çiçekler iki veya daha fazla çeşitte ve şekilde
olması.
Heterograftlar: Farklı doku aşıları, hayvansal aşı. Alıcıdan başka bir tür
hayvanın vücudundan elde edilen doku aşıları.
Heterojen: Değişik yapılı, farklı karakterli. Değişik karakterlere yada yapılara
sahip olan.
Heteronom
Metamerizm: Farklı segmentlilik. Vücudu oluşturan segmentlerin,
birbirinden farklı yapıda olması.
Heterosis: Melez gücü. Melezlerin atalarına göre kazandıkları üstünlük.
Heterospor: Farklı sporlu. Mikrospor ve makrospor gibi morfolojik ve eşey
bakımından farklı sporlar.
Heterostilus: Farklı uzunluklu stilus. Stilusların değişik uzunlukta olmaları.
Heterotrof: Dış beslek. Kendi besinini üretemediği için, organik besinleri
dışarıdan almak zorunda olan canlılar (ardı beslek).
Heterotroflar: Dış beslekler. Dış beslek canlılar. İnorganik maddelerden kendi
besinini sentez edemeyen ve bu nedenle ya ototroflar ya da çürüyen maddeler üzerinde
yaşamak zorunda olan organizmalar.
Heterozigot: Ayrı karakterlilik. Homolog kromozomların karşılıklı lokuslarında
belirli bir karakter için iki farklı allelin bulunması.
HIV: AIDS virüsü. İnsan bağışıklık noksanlığı virüsleri (Human
Immunodeficiency Viruses) HIV virüsü vücuda girdikten sonra etkisini gösterme süresi
kişiden kişiye değişir.
Hibernasyon: 1. Kış uykusu, kış uyuşukluğu. Bazı hayvanlarda kışı geçirmek
için metabolizmanın yavaşladığı bir uyuşukluk dönemi. 2. Çok düşük ısılar altında
bedenin canlılığını kaybetmeden dondurulması olarak da tanımlamanın mümkün olduğu
kelime
Hibrit: Melez
Hidatot:
Su deliği. Bazı bitkilerin (fasulye, aslan pençesi, çay) yaprak
kenarlarıda, epidermis dokusunda bitki suyunun fazlasının dışarı çıkmasını sağlayan
stoma benzeri yarıklar.
Hidrobiyoloji: Su canlı bilimi. Suda yaşayan bitki ve hayvanlar ile çevrelerini
inceleyen bilim dalı.
Hidrofil: 1. Su seven. Sucul. 2. Nemli ya da bataklık yerlerde yaşayan. 3. Bir
bileşiğin suya eğilimi olan grubu. Polar grup, kutuplu grup gibi.
Hidrofitler: Su bitkisi. Çok nemli ortamda büyüyen bitkilerdir. Ya tamamen
sucul olurlar ya da kökleri su veya çamur içinde fakat gövde ve yaprakları su üzerinde
bulunur. Yaşama ortamı su olan bitkilerdir ve nilüfer bitkisi hidrofitlere iyi bir örnektir.
Hidrofob: Su sevmeyen. Bir bileşiğin, suyla yeterince reaksiyona girmeyen,
suda az çözünen ya da hiç çözünmeyen grubu.Aralarından suyu çıkarıp topluluklar
oluştururlar.
Hidrolitik: Hidroliz yapabilen. Suyla birlikte iş gören yıkan
Hidroliz: Suyla çözünme. Bir bileşikteki belirli bazı bağların arasına su
girmesiyle bileşiğin parçalara ayrılmasıdır. Hidroksil grubu ayrılan bileşiğin bir kısmına,
hidrojen atomu da öteki kısmına katılır.
Hidroponik: Sulu ortam. Topraksız bitki kültürüdür. Kökler besin maddesi
bakımından zengin sulu ortamda büyütülürler. Hidroponik domatesler mevcut olup,
bunlar özel olarak hazırlanmış bir çözeltinin içerisinde büyütülürler.
Hidrostatik: Suda sabit bir şekilde kalmayı ve yüzebilmeyi sağlayan.
Hidrotropizma: Suya yönelmesi. Bitkilerin suya doğru gösterdiği yönelme
hareketidir.
Hidrür: Eksi hidrojen. Hidrojenin (-1) değerlikli olduğu bileşikler.
Hif: Mantar İpliği. Flamentli mikrofunguslarda (küflerde) hücrelerin arka arkaya
yer aldığı ipliksi yapı. Hiflerin bir araya gelmesiyle mantarlar oluşur.
Higrofil: Nemcil
Hipersensitivite: Aşırı duyarlılık. Değişik tepki gösterme durumudur. Anormal
olarak artmış duyarlılık.
Hipertipemi: Kan yağ artışı. Kandaki lipitlerin artması.
Hipertonik: Çok yoğun. Solut molekülü konsantrasyonu daha fazla ve solvent
(su) molekülü konsantrasyonu daha az olan çözeltidir. Karşılaştırılmış olduğu
çözeltininkine göre daha büyük osmotik basıncı vardır.
Hipodermis: Alt deri. Dermis tabakasının alt bölümü.
Hipofiz: 1. Temel-ana hormon bezi.Beyin tabanında bulunan ve iki kısımdan
meydana gelen bir iç salgı bezi. 2. Beyinde hipotalamusun hemen altında yerleşmiş olan
küçük bir bezdir ve hipotalamusa ince sapla bağlanır. Ön lop ağzın tavanından dış
büyümeyle, arka lop ise beynin tabanından aşağıya doğru büyüyerek oluşur.
Hipogeik: Toprakaltı yaşayan. Toprak yüzeyinin altında gelişen ya da yaşayan.
Hipogin Çiçek: Alt durumlu çiçek. Korolla, kaliks ve stamen halkalan
ovaryumun ait kısmında bulunur. Bu durumdaki çiçeklerde ovaryum üst durumludur.
Hipoglisemi : Kan şeker azalması. Kanda glikozun azalması.
Hipokotil: Embriyo yaprak sapı. Bir bitki embriyosunun bir kısmı ya da fidenin,
kotiledon yapraklarının birleşme noktasının altında kalan kısmı. Yumru ve primer
sürgün bazalı, hipokotil ve kök bazalındaki etli hücrelerden meydana gelir.
Hipokrateriform: Korolla değişimi. İnce ve uzun olan korolla tübünün aniden
genişleyip açılarak korolla loplarının düz veya yatay bir şekil almaları eş anl. Salviform.
Hipokratiform: Nal şekilli. At nalı şeklinde.
Hipolipemi: Yağ azalması. Kandaki lipidlerin azalması.
Hipotalamus: 1. Hayati beyin bölgesi. Görme, su dengesi, sıcaklık, uyku gibi
çeşitli kontrol merkezlerini içeren üçüncü ventrikulusun tabanı ve ön beynin bir bölgesi.
2. Ön beynin alt bölgesi olup bazı organ ve bezlerin çalışmasını düzenleyen kısmı.
Hipofiz bezine hormon salgılaması için emir veren beyin kısmıdır.
Hipotez: Varsayım. Kontrollü deneylerle denenebilen ve sonuca temel teşkil
eden bir varsayımdır.
Hipotonik: 1. Az yoğun. Solut molekül konsantrasyonu daha az solvent (su)
molekül konsantrasyonu daha fazla olan çözeltidir. Karşılaştırılmış olduğu
çözeltininkine göre daha küçük osmotik basıncı vardır. 2. İzotonik sıvıdan daha düşük
osmotik basınca sahip olan sıvı.
Hirsut: Kaba tüylü. Yüzeyi uzun, oldukça kaba bir yapıda dik ve yatık duruşlu
tüylerle kaplı
olan.
Dostları ilə paylaş: |