|
03-Evliya Chelebiye Gore Guneybati Anadolu (Aydin, Denizli, Muyula)
81
nahiyesi kırk parça kuradır. Keyhüdayeri, serdarı ve ayanı vardır, müftüsü ve naibi
yoktur. Paşası devamlı denizde gezer, kaymakamı 40000 kuruş tahsil eder. Sığla
Paşası’na bağlı kazalar is şunlardır. İzmir, Karaburun Abad, Urla, Çeşme, Sığacık,
Sivrihisar, Eyeneabad, Cuma Abad, Kızılhisar, Ayasuluk, Kuşadası, Balat ve
Söke’dir. Evliya bütün kazaların bunlar olduğunu ama nahiyelerinin çok ve mahsulü
bol ve bereketli bir yer olduğunu söyler.”
415
VI. Gündelik Hayat
Evliya Çelebi Aydın Vilayeti’nin toplum hayatından çeşitli kesitler sunar.
Bunlardan Helvacılar Çarşısı’nda ki helvacılar hakkında şu bilgileri verir. “Bütün
Anadolu seyyahları Arap ve Acem içinde Güzelhisarın helvacıyan civanları ünlüdür.
Zira Pirleri Ömer Helvayi hayır dua etmişlerdir ki “Tatlı, ballı, şekerli, yağlı ve
laubali söyleşin” buyurmuşlardır. Helvacılar, temiz elbiseler giyip bellerine ibrişim
Tire peştemalları bağlarlar. Gelen geçen müşteriye hizmet edip peşkir, leğen, ibrik,
mümessek sabun verip müşterilerin ellerini temizlerler. Eller temizlendikten sonra
helvacılar gelip sorarlar. “Kasd buyurun ne mertebe tatlı, ballı her zaman şekerli
şenli olalım Ve ter zülbiyet hulviyet yiyelim derler.”
“ Helva almak isteyen dahi gönlündekini söyledikten sonra, nola deyip isteyi
üzerine tabak tabak kağıtlar içine koyup sarı zincirli ve sarı kefeli teraziler içine
koyup, beyaz siniler içinde huzura getirirler ki her biri taze helvalardır ki insanın
ağzında erir. Ama her helvası dünyaya değer. Ama aşk olsun kuyruk yağıyla
perverde olmuş beyaz halka çinisinde gözüm kaldı zira gayet leziz halka çinidir.
416
“Tatlı sevmek imandandır” hadisiyle helva delisi olmuşlardır.
417
Hemen bir parça
ekmek ile bir parçalık helva ile tatlı ve ballı yiyip helvacı civanları yüzüne acı acı
bakarak tebessüm ederler. Özellikle Cuma günleri bütün halk Cumadan sonra
helvacı dükkânlarına gidip helvalar getirtip ziyafet ederler. Burada helvacı
415
Seyahatname, s.79
416
Seyahatname, s.82
417
Seyahatname, s.83
82
dükkânlarında helva yemek ayıp değildir. Zira buranın helvacıları başka yerlerdeki
gibi pis değildir.”
418
Aydın’da halkın vakit geçirdiği diğer önemli alanlardan biri kahvehanelerdir.
Evliye Çelebi’nin ifadesine göre “ kırk adet tezyin edilmiş mükellef bağlı bahçeli, gül
bahçeli, çeşmeli, havuzlu ve şadırvanlı, nakışlı tavanlı, taraçalı kahveleri vardır.
Zarif yerler olup hanende ve sazende, çalgılar, rakkase, şair, kıssahanlar ile dopdolu
kahvelerdir.
419
Her esnaf gurubunun, her topluluğun kendisine ait ve devam ettikleri
kahvehaneleri vardır.
420
Mevlevihaneler kahvesi ulema, şuara, fusaha ve bülega
yeridir. Bağ Kahvesi askerindir, Hacı Kahvesi tüccarındır, Paşa Kahvesi
halkındır.
421
Her akşam kahveler ağzına kadar dolar. Birbirleri ile can sohbeti
ederler. Her kahve bağında limon, turunç kokusundan sohbet edenlerin dimağı hoş
olur. Bu kahve civanları dahi, helvacı civanları gibidir.
422
Bedesten civanları dahi
meşhurdur. Ahi Evren yani tabakhane dükkânlarının yiğit pehlivanları başka diyarda
yoktur. Gayet güzel görünüşlü, yapılı yiğitlerdir. Akranları, Edirne’de ya da
Karahisar-ı Sahib’de ola.
423
Şehir halkı gayet garip dostudurlar. Zengin
tüccarlardır, gelen geçene ve gariplere nimetleri gayet boldur.”
424
Evliya Çelebi, her sene Tire halkının Nevruz zamanı Balpınarı Yaylağına
gelerek burada Süleyman Han’ın yaptırdığı külliye hücrelerinde kalarak Nevruzu
kutladıklarını belirtmektedir. Bu iznin onlara Süleyman Han tarafından hatt-ı şerifle
verildiğini de eklemektedir.
425
Seyyahımız buradaki halkın genel görünüşü hakkında
şu bilgileri ekler. “ Bütün halk çuha feracer, serhaddi elbise giyerler. Fukaraları
pamuk bezinden kaftan giyer. Genç civan yiğitler Cezayirli elbisesi giyip başlarında
kırmızı fes, bellerinde pala bıçak ellerinde balta nacaklı şehbaz yiğitlerdir. Boyanmış
418
Seyahatname, s.83
419
Seyahatname, s.83
420
Seyahatname, s.83
421
Seyahatname, s.83
422
Seyahatname, s.83
423
Seyahatname, s.83
424
Seyahatname, s.84
425
Seyahatname, s.85
83
mavi dimi dizlik giyerler.
426
Halkı gayet zevk ehlidir. Neşeli olduklarından tenleri
kızıl renktedir. Hanımlar baştanbaşa muhayyer ve saf ferace giyerler. Bir çeşidi de
baştanbaşa beyaz çarşaf örterler. Gayet ırzına düşkün, edepli hareket ederler. Sebebi
de bu şehrin dördüncü iklimden olmasındandır”.
427
Evliya Çelebi, Aydın’da edindiği arkadaş ve dostlarının, şehrin ayanlarının
isimlerinden de bahsetmektedir. Mustafa Paşazade, Şems Paşazade, Boyacızade
Efendi, Serdar Hasan Ağa, Mumcu Hüseyin Ağa, Şair Salihi Çelebi, Zamiri Çelebi,
Mevlevihane Şeyhi Çelebi.
428
Evliya Tire halkının hamam geleneğinden ise şöyle bahseder. “Tire’de
hamamlar içinde kadınların ve erkeklerin toplandığı yerler Peri Hamamı ve
Yalınayak Hamamlarıdır. Suyu ve havası gayet latif olan sevenin ve sevilenin
buluştuğu yerlerdir. Bunların büyük birer havuzu vardır.
429
Bütün hanımlar bu
hamamlarda aşıkları ile doğrudan doğruya peştemalsız birbirlerine sarılıp daha
sonra gusl ederler. Bir kimsede bu gusle mani olmaz. “Zira İmam Şafi kavli üzere
arşen fe aşr bir havz-ı pâkdir nâ pâki pak eder.” Bütün dellakları pençe-i afitab-ı
mehtab dilberanlardır.”
430
Seyyahın Tire halkının genel görünüşü ve giyim kuşamı
hakkında ki görüşleri ise şöyledir. “ Tire Şehri’nin havasının güzelliğinden seveni ve
sevileni çoktur. Tebekâni elması yanaklı, kiraz dudaklı, güzel görünüşlüdürler. Sakin
konuşup kelimeleri uzundur. Dişleri inci gibi, marali, gazali gözlü, şirin sözlü
münevver yüzlüdürler. Melek görünüşlü, güler yüzlü, garip dostudurlar. Çoğu
namuslu tüccarlardır. Askeri tayfası, uleması ve ağniyası çoktur.
431
Bütün Tire ahalisi
çuha ferace ve kontuş giyerler. Durumu iyi olmayanlar muhayyer ve Tire alacası
giyerler. Bayanları ferace ve beyaz çarizar bürünürler.
432
Tire halkının tükettiği öneli
yiyecekler ise şunlardır. Ter gömlek üzümü, beyaz ekmeği, Tennur kirdesi, kebabı,
426
Seyahatname, s.84
427
Seyahatname, s.84
428
Seyahatname, s.80
429
Seyahatname, s.88
430
Seyahatname, s.88
431
Seyahatname, s.88
432
Seyahatname, s.88
Dostları ilə paylaş: |
|
|