1. CİLt mart 2018, kocaeli kartepe zirvesi 2017 uluslararasi 15 temmuz



Yüklə 13,15 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/232
tarix26.10.2018
ölçüsü13,15 Mb.
#75629
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   232

72

w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m

olarak çeşitli bölgesel hamleler gerçekleşmiştir. Bu bölgesel güç savaşları ve 

üstünlük kurma yarışı, tarihe mal olmuş olaylara yol açmış, kişilerin ve ulusların 

kaderini etkilemiştir. Örneğin Adnan Menderes’in Sovyetler Birliği’yle iyi ilişkiler 

geliştirmeye başladığı bir dönemde, önce 1958 yılında Irak’ta Sovyetçi bir darbe 

yaşanmıştır, hemen sonrasında ise Türkiye’de, adeta buna karşı-hamle olarak 

da değerlendirilebilecek olan 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi gerçekleşmiş-

tir. Benzer bir biçimde ABD’nin Sovyetler Birliği’ni çevreleme stratejisinde ileri 

karakol olarak değerlendirdiği İran, 1979 yılında yaşanan İslami Devrim ile Batı 

Bloğu’nun dışına çıkmış ve Sovyetler Birliği’yle iyi ilişkiler içine girmiştir. Bunu 

takiben de, hemen 24 Ocak 1980’de Türkiye’yi liberalize edecek kararlar alın-

mıştır. Bu sert kararların uygulanması içinse, 12 Eylül 1980’de Amerikancı bir 

askeri darbe daha gerçekleştirilmiştir. 

Verilen örnekler, yeterince açık kanıtlar sunmaktadır ki; emperyalizmin, ülke-

lerin politik yönelimlerini dönüştürme gücü yüksektir. Özellikle 1950’lerden beri, 

ABD başka ülke düzenlerini kendi hesabınca dönüştürme stratejisi çerçevesin-

de, askeri-sivil darbeler planlamaktadır. ABD onaltı istihbarat örgütü üzerinden 

bilgi toplayıp stratejiler geliştirmekte ve özellikle CIA aracılığıyla bunları gerçek-

leştirmektedir. Bu bildiride, Türkiye’de yaşanan ve özellikle ABD’nin bir Vekâlet 

Savaşçısı olarak kullandığı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından organize 

edilen, 15 Temmuz 2016 hain kalkışma girişimi ele alınmıştır. Fetullahçı Terör 

Örgütü (FETÖ)’nün, büyük Batı devletleri ve İsrail istihbarat servisi ile dolayısıyla 

bu güç odaklarının hedefindeki ulusal-bölgesel ve küresel stratejilerle sıcak ilişki 

içinde olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte, burada başlıca aktör olarak rol oy-

nayan ABD stratejileri ve emperyalizmi incelenmektedir.




73

w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m



1.  BİRİNCİ DALGA ABD EMPERYALİZMİ

Öncelikle emperyalizm kavramına mercek tutmak gerekir. Etimolojik anlamda 

Latince ‘‘Imperium’’ sözcüğünden gelmekte olan emperyalizm kavramı, merkezi 

yönetim, diktatörlük gücü ve keyfi irade anlamlarını taşımaktadır (Bağçe, 2003: 

65). Bu anlamları taşımakla birlikte emperyalizm kavramı, ifade edilen kelime 

anlamından çok daha geniş bir kuramsal karşılığı barındırmaktadır. Bu genişliği 

ifade edecek bir emperyalizm kuramının doğmasına yol açan Karl Marx’ın çalış-

maları olmuştur. Öte yandan emperyalizm kavramının kuramsal karşılığı, çeşitli 

ideolojik tartışmalara sebep olmakta ve bu tartışmaların temelinde ise, emper-

yalizmin iyi mi, yoksa kötü mü olduğu sorusu yatmaktadır. Böyle bir algı karışık-

lığının başlıca nedeni, emperyalist sömürü öncesinde, bir rıza basamağı olarak 

barış, adalet, aydınlanma, hukuk devleti, demokrasi, fırsat eşitliği gibi, genel ge-

çerliği tartışma götürmeyen, uygarlık simgesi evrensel kavramlar üzerinden, ağır 

bir algı operasyonunun gerçekleştirilmesidir.

Emperyalizm, ekonomik ve politik yönleri olan çok boyutlu bir kavramdır. Bu 

çok yönlülüğe ve farklı boyutlara vurgu yapan isimlerin başında Johan Gultang 

gelmektedir.  Gultang’e  göre  emperyalizm;  ekonomik,  kültürel  ve  iktisadi  eşit-

sizlikleri merkez olarak kabul edilen ve gelişmiş ülkenin lehine, ama çevre ola-

rak  değerlendirilen  azgelişmiş  ülkenin  de  aleyhine  olacak  biçimde  işleyen  bir 

yapıyı barındıran sistemin adıdır (2004: 46). Emperyalizmin çok boyutluluğuna 

vurgu yapan bir başka isimse, emperyalizm kuramları denildiğinde ilk akla gelen 

Vlademir Lenin’dir. Emperyalizmi kapitalizmin en vahşi ve çürümekte olan son 

asalak aşaması olarak değerlendiren Lenin (2013: 34), emperyalizmin yalnızca 

ekonomik sömürüyü içeren bir düzen olmadığını, politik boyutu da barındıran 

bir zincir olduğunu vurgulamıştır (2013: 34). Bu zincir bağlamında değerlendiri-

lecek olursa, emperyalizm, kapitalizmin / sermaye birikiminin kapitalist olmayan 

çevreyi liberalize etme çabası çerçevesinde verdiği politik mücadeleyi ifade et-

mektedir. Benzer bir yoruma sahip olan Buharin (2009: 134-136), emperyaliz-

mi ‘‘finans kapitalin’’ tarihsel bir kategorisi olarak zapt etme politikası şeklinde 

tanımlamıştır. Diğer taraftan emperyalizmin iyi veya kötü olarak nitelendirilmesi 

konusunda, emperyalizme yumuşak ve onarılabilir bir düzen olarak bakan ve 

kapitalizmi savunan isimler de bulunmaktadır. Yukarıdaki tanımlarla birlikte em-

peryalizm, yalnızca ulusların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir politika değil, 

sınıfsal boyutları da bulunan bir durumdur. Emperyalizm, ulusları aşan ve merkez 



ulustaki merkezin, çevre ulustaki merkezle her ikisinin ortak çıkarı için kurduğu 

köprübaşına dayanan ilişkidir (Gultang, 2004: 26). Gultang’in bu tanımı, çağı-

mızdaki emperyalizmin ve özellikle de Amerikan emperyalizminin çalışma şeklini 

tanımlamaktadır. Daha açık bir ifade ile ABD, çeşitli devletler içerisinde kendisi 



74

w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m

açısından kullanılabilir bulduğu aktörlerle, vekâlet ilişkisine dayanan bağlar ku-

rarak o ülkelerin kendi liderliğindeki sisteme uyumlu hale getirilmesine yönelik 

politikalar  uygulamaktadır.  Bu  bağlamda  Amerikan  emperyalizmin  bir  parçası 

olan ve küresel Amerikan üstünlüğü misyonunun yürütülmesinin temel stratejisi 

olarak beliren “Amerikan müdahaleciliği” kavramı karşımıza çıkmaktadır.

Emperyalist sistemin lideri ve örgütleyicisi konumunda bulunan ABD, İkin-

ci Dünya Savaşı sonrasında, Büyük Britanya İmparatorluğu’nun 19. yüzyıldaki 

rolünü üstlenmiştir (Magdoff, 1997: 49). ABD’nin böyle bir role girişmesi, politik 

tutumunun giderek farklılaşmasına yol açmıştır. Bu rol “mümkün oldukça resmi-

leşmeyen, ancak gerektiğinde resmi müdahalelerden de kaçınmayan bir yayı-

lım kontrolü” ilkesine dayanmaktadır (Foster, 2008: 25-26). ABD, sürekli olarak 

emperyalist düzenin yeniden üretilmesi amacıyla yumuşak güç unsurlarını kul-

lanarak sistem içerisindeki aktörlerin rızasını kazanmaya çalışmakta; rıza unsu-

runun ortadan kalktığı durumlarda ise, gücünü pekiştirmek ve otoritesini kabul 

ettirmek amacıyla kaba güç unsuru olarak değerlendirilen askeri müdahalelere 

yönelmektedir. Çoğu kez ‘‘demokrasi ihracı’’ söylemiyle sunulan Amerikan gü-

cünün kullanımı, demokrasi hassasiyeti noktasında artık oldukça ağır eleştiriler 

almaktadır. Noam Chomsky’ye göre (2010: 73); ABD, bir ülkenin resmi demok-



rasisinin olup olmadığını önemsemez; önemli olan, ülkenin ABD egemenliğindeki 

dünya sistemine uyup uymadığıdır. Onun için temel sorun, bir ülkenin soyulmaya 

ya da yabancıların yatırım yapıp serbestçe sömürmelerine izin verip vermeyece-

ğidir. Ülke buna izin verdikten sonra, ister faşist, ister demokratik, ister komünist 

olsun fark etmez. Fakat bir ülke kaynaklarını kendi halkına yönlendirmeye başlar-

sa işte o zaman o ülkenin yok edilmesi gerekir.

Chomsky’nin üstteki tanımını, emperyalizmi, finans kapitalin “fetih politikası” 

olarak yorumlayan tanımlar ile örtüştürmek mümkündür. Bu anlamda ABD’nin 

müdahalelerinin emperyalist niteliği oldukça açık bir netlik kazanmaktadır. ABD 

müdahalelerinin temelinde, müdahaleye uğrayan ülkenin liberalize edilme ihti-

yacı yatmaktadır. Bu açıdan incelediğimizde kolayca anlaşılacaktır ki; ABD’nin 

yaptığı askeri operasyonların yanı sıra, çeşitli ülkelerde çeşitli yöntemler kulla-

narak hükümetleri deviren darbeleri de destekleyerek daha az maliyetli yollarla 

emperyalist amacına ulaşmaya çalışmaktadır.

CIA kayıtları çerçevesinde anlaşılan ve ABD’nin organize ettiğini kabul et-

tiği ilk darbe olan İran’daki Dr. Musaddık hükümetine yönelik darbe, ABD’nin 

emperyalist niteliğini gösteren ilk önemli örneklerden biridir ve ABD emperya-

lizminin Birinci Dalga’sını temsil etmektedir. İran petrollerini millileştirme iddiası 

taşıyan Dr. Musaddık yönetimi, CIA tarafından organize edilen bir darbeyle ikti-

dardan uzaklaştırılmış, İran’daki Şah rejimi, ABD’nin Sovyetler Birliği’ni çevrele-



Yüklə 13,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   232




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə