116
w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m
eski ve yeni anayasal düzenlemelerin karşılaştırması yapılmak suretiyle ele alı-
nacaktır. Öncelikle şunu belirtelim ki, Anayasa Değişikliğinin 3 maddesi dışında,
diğer tüm hükümleri normalde 3 Kasım 2019’da veya daha erken bir tarihte se-
çim yapılacak olursa da, o tarihte yürürlüğe girecektir. Yani bu değişikliğin büyük
kısmı hâlihazırda yürürlüğe girerek uygulamaya başlamış değildir. Bu kapsam-
da TBMM’nin yetki-görev ve yapısına ilişkin değişiklik öngören hükümlerin de
daha sonra yürürlüğe gireceğini belirtmek gerekir. Yürürlüğü sonraya bırakılsa
da Anayasa Değişikliği, acaba TBMM’ni ortadan kaldırmış mıdır? şeklindeki,
Anayasa Değişiklik metnini değersiz kılmaya yönelik manipülatif bir soru karşı-
sında, durumun hiç de iddia edildiği biçimde olmadığını öncelikle ifade etmek
gerekir. Bu çerçevede TBMM’nin, Anayasa Değişiklik metninin 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8,
9, 10,11, 12, 14, 15, 17, 18. maddelerinde doğrudan veya dolaylı olarak düzen-
lenmiş olduğuna dikkati çekmek gerekir. Anayasa Değişiklik metninin neredey-
se tüm maddelerinde yapısı, süresi, görev ve yetkileri bakımından düzenlenen
TBMM’nin, bu AY değişikliğinin kabulü sonrasında ortadan kaldırılacağını ileri
sürmek, hukuken mümkün olmadığı gibi, hakkaniyete de uygun düşmemektedir.
2.1. Anayasa Değişikliğinin TBMM’nin Yetki ve Görevleri Üzerindeki Etkisi
Türkiye’de yeni geçilen hükümet sistemi olarak Cumhurbaşkanlığı Siste-
minde,
3
yasama organı olan TBMM’nin yetki ve güç bakımından, eskiye oranla
bir hayli zayıflayacağı ve etkinliğini kaybedeceği noktasında da yoğun itirazlar
yapılagelmektedir. (Aksi yönde görüş için bkz. Fendoğlu, 2017: 93). Bu iddia
ve itirazların da doğruluk payını ve hukuki analizini karşılaştırmalı olarak yap-
mak mümkündür. TBMM’nin görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasa Değişiklik
metninin 5. maddesi, 1982 Anayasası m. 87’den, sadece “bakanlar kurulunu
ve bakanları denetlemek, bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi vermek” ifadelerini çıkarmıştır. Bu ifadeler de zaten,
Cumhurbaşkanlığı (başkanlık) hükümet sistemine geçiş yapılmasının zorunlu bir
sonucudur. Zira başkanlık sistemlerinde yürütme tek başlı-monist olduğundan
ayrı bir bakanlar kuruluna ihtiyaç yoktur ve de yine başkanlık sistemlerinde ya-
sama organı yürütme organına kararname çıkarma yetkisi vermeye de yetkili
olmayıp, bu yetki başkana doğrudan doğruya anayasayla tanınmaktadır. Bunun
dışında 1982 AY. m. 87’de TBMM’nin, “kanun koymak, değiştirmek, kaldırmak,
bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek ..… vs.” gibi
3
“Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin, anayasa hukuku literatüründe ve uygulamada daha önce
karşılaşılan bir sistem olmadığına ve dolayısıyla böyle bir sisteme geçmenin sonuçlarının
da öngörülebilir olmadığına özellikle vurgu yapan doktrin görüşleri için bkz. (Özbudun,
2017: 327; Gözler, 2017b: 49; Eren, 2017).
117
w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m
diğer tüm yetkileri aynen devam etmektedir. Hatta önceki düzenlemede yürüt-
meye (bakanlar kuruluna) de verilen kanun önerme yetkisinin, tek istisna dışında
tümüyle TBMM’ne bırakılması açısından, TBMM’nin yürütme karşısında daha
da bağımsız ve güçlü bir konuma geldiğini söylemek mümkündür.
AY. m. 87’den çıkarıldığını söylediğimiz “bakanlar kurulunu ve bakanları de-
netlemek” yetkisinin ise, aslında yasamanın elindeki denetim araçlarından (Al-
kan, 2017: 471 vd.) sadece gensoru yetkisinin kaldırılması biçiminde anlaşılma-
sı gereklidir. Zira Anayasa Değişiklik metninin 6. maddesi, 1982 AY m. 98’de
“TBMM, meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru
yollarıyla bilgi edinme ve denetim yetkisini kullanır” demek suretiyle, önceki 5 de-
netim yolundan 4’ünü muhafaza etmiştir. (Küçük, 2017/a; Tezkan, 2017/a). Deği-
şiklikle kaldırılan gensoru denetim mekanizması ise, hükümet sistemi değişikli-
ğinin zorunlu bir sonucu olmuştur. Gensoru mekanizması, parlamenter sistemin
ve bir dereceye kadar da yarı-başkanlık modellerinde parlamentonun hükümeti
siyaseten denetleyebildiği bir araçtır. Ancak son Anayasa Değişikliğiyle, Türki-
ye’de hükümet sisteminde önemli bir değişiklik yapılarak başkanlık sisteminin
bir türevi olarak Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçilmiştir.
4
Bundan dolayı bu sis-
temde sert kuvvetler ayrılığının da etkisiyle, yasama organının yürütmeyi siyase-
ten sorumlu bularak onun hukuki varlığına son verebilmesi söz konusu olamaz.
Zaten Türkiye’nin parlamenter ve yarı-başkanlık biçiminde geride bıraktığı ana-
yasal uygulaması sürecinde, şimdiye kadar 500’e yakın sayıda verilen gensoru
önergelerinden sadece 4’ünün TBMM’de görüşülerek kabul edildiğini, bunlar-
da da hükümetin değil, sadece bakanların görevden düşürülebildiğini önemle
vurgulamak gerekir. Tek parti hükümetlerine karşı kullanılması zaten bir anlam
taşımayan, ancak koalisyon hükümetlerinde çok nadir biçimde etkili olabilen
bir denetim aracı olarak gensorunun, fiilen ve siyaseten gördüğü asıl fonksiyon,
Meclisteki muhalefet kanadının, büyük ölçüde reddedileceğini bildikleri halde,
iktidar parti veya partilerini gensoruyla meşgul ederek hükümetleri iş göremez
hale getirmek olmuştur. Gensoru mekanizması, hükümet sistemi değişikliğinin
zorunlu bir sonucu olarak anayasadan çıkarılmış olsa da, diğer denetim araç-
larından olan meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı
4
Aksi yönde görüş açıklayan Özbudun’a göre, “2017 değişikliğiyle kurulan sistem, karşılıklı
fesih ya da seçimleri yenileme mekanizmasını kabul ederek, bu sistemden (başkanlık sistemi)
sapmıştır. Bu nedenle sisteme, önceleri “Türk tipi başkanlık sistemi”, daha sonraları da
dünya literatürü ve uygulamasında örneği olmayan “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi”
adı verilmiştir” (Özbudun, 2017: 327).