Fəlsəfə tarixi
- 63 -
alındığında Strauss, bunlardan birinin Sokrates’in yeni tanrılar getirdiğine
yönelik olduğunu hatırlatmaktadır.
1
Şölen diyaloğunun önemli bir özelliği de Antik Yunan döneminde,
Aristofanes tarafından da gündeme getirilen, şiir ve felsefe arasında yaşanan
çatışmayı göz önüne sermesidir. Aristofanes, ancak şiirin hakikî bilgeliği
çoğunluğa aktarabileceğini ve felsefenin şiir kadar popüler olmadığını
temelde savunarak Sokrates’i eleştirdiğinin Strauss tarafından gösterilmeye
çalışıldığını söylememiz gerekmektedir. Aristofanes açısından Sokrates,
insanî yönü göremeyen, pratik bilgelik ve basiretten yoksundur. Her şeyi
mantık açısından görmekte, retorik kabiliyetine güvenmektedir. Şehrin ilâh-
larına da bu güvenle saldırır, gençleri kötü etkiler ancak buna rağmen yargı-
lanmaktan kurtulamadığını söyleyen Aristofanes için Sokrates yalnızca
ebedî olanla ilgilenip kendisi gibi geçici olanı görmezden gelmiştir. Akıl ile
tutkular arasındaki gerilimin Sokrates tarafından anlaşılmadığını düşünen
Aristofanes’in ikinci eleştirisi insanî duyguların karmaşıklığından hareket
eder. Aristofanes, insanî arzuların göz ardı edilemeyeceğini ve bunların tat-
mini sırasında toplumsal düzeni bozacak durumların ortaya çıkabilme ris-
kinden dolayı tanrılara inancın toplumsal düzen için gerekli olduğunu aksi
halde insanî düzenin devam edemeyeceğini düşünmektedir.
2
Kısaca Aristo-
fanes’in eleştirilerinin temelinde eros’u görmezden gelen bir felsefe anlayı-
şına sahip olan yani erotik olmayan bir Sokrates portresi vardır. Strauss,
Aristofanes’in suçlamalarının temelinde şiirin felsefeden üstün olduğu tezi-
nin yatmakta olduğunu ifade etmektedir.
3
1
Leo Strauss,
On Plato’s Symposium, ed. Seth Benardete, Chicago&London: The
University of Chicago Press, 2001, s. 38-39.
2
Zuckert,
Postmodern Platos, s. 134-135. Strauss’un değindiği üzere Aristofanes
adalete uygun davranmanın önemini ve şehir için iyi olan olguları öğretirken bunları
komedi yöntemini kullanarak ortaya koymuştur. Strauss’a göre Aristofanes, sadece gülen
kalabalığın değil, bilgelerin de onayını hedeflemiş, bir şair olarak şehir insanlarını iyi ve
asil hâle getirmekle ilgilenmiştir. Bunu yaparken ise kötülüğü gizlemeye çalışmış ve onun
çekiciliğini alaya almıştır. Dahası, Strauss’a göre Aristofanes, Sokrates’i de gülünç
göstererek bir yerde onu korumuştur. Strauss, bu durumun, Aristofanes’in Sokrates’in
düşmanı olmadığı hususunu desteklediğini ki bunun da Platoncu Sokrates’in
Thrasymakhos’a karşı adaleti savunurken bunu onun düşmanı olmadan yapmasına
benzediğini
belirtmektedir; bkz. Strauss,
Socrates and Aristophanes, s. 5-6.
3
Strauss,
On Plato’s Symposium, s. 40-41.