142
Psİkolojİ
Hipnoz seansı sırasında, hipnoz uygulayan kişinin sadece birkaç
kelimesi, hipnotize edilen kişinin tamamen bağımlı olmasına yol açabilir,
hasta tüm emirleri yerine getirir ve yüksek derecede regresyona varabilir.
Örnek olarak buna benzer bir seansta, hastaya sen bebeksin diye telkin
edilmiş. Hasta gerçekten bebek gibi davranmaya başlamış. Şişenin büyük
olduğunu kendisinin ise küçücek olduğunu söylüyormuş. Bebek gibi ağ-
lıyormuş.
Hipnozda önemli olan şudur ki, hipnotize edilen kişi hipnoz zama-
nında neler olduğunu hatırlamaz. Örneğin seans sırasında birkaç gün son-
ra bazı aktiviteler yapması telkin edilirse, bu emrileri bilinçiz olarak yerine
getirecektir.
Tıpta hipnozun geniş çapta uygulanma olanaklara halen araştırıl-
maktadır. Bir kardiovasküler hastalıkları hastanesinde, kalp hastaları iki
grupa ayrılmış. Birinci grup doğada mecburi egzersizlere giderken, ikinci
grup odalarında kalır, hipnoz aracılığıyla doğaya götürülerek, mecburi eg-
zersizler yapmaları telkin edilmekteymiş. Bundan sonra iki bile grup tıp
kontrolünden geçirilmiş. İki bile grupta aynı derecede iyileşme olduğu
kaydedilmiş!
c. Fuga
(fuga-kaçış) - kısmen daralmış bilinç durumudur, öznenin
hedefi olmayan bir yere anında kaçışı ile ifade edilmektedir. Fuganın bir-
kaç temel özelliği vardır:
- Her zaman beklenmedik anda olur
- Her zaman mantıksızdır
- Her zaman kısa sürer
- Kısmen ya da bütünsel amnezyon olur
Fugalar dromomanilerden (bu durumda yolculuk yapma ve yer de-
ğiştirme temayyülü mevcuttur) ve Vagabundizmdan (toplumsal yaşama
ayak uyduramayan kişilerin sürekli olarak dolaşmaları) ayrı tutulmalıdır.
nu, mürebbiyesinin aynı kabdan hem kıza hem köpeğe su verdiği günden
kaynaklandığını keşfetmiş. Freud bu arada uyguladığı hipnoz seansında,
kıza bir bardak su vermiş ve içmesini teklif etmiş. Freud o anda kızı ken-
disine getirmiş, ama kız bardaktan su içtiğini görünce, tiksinerek bardağı
atmış.
Hipnoz seansları ve telkinlerin tekrarlanmasıyla kızın su içmeye
karşı koyması giderek azalmaya başlamış.
143
sağlık mesleki okullar için
d. Somnabulizm
(noktabulizma) veya uyurgezerlik, uyku ve mo-
tor aktiviteleri arasındaki uyumsuzluğun neticesi olan otomatik davranış
şeklidir. Uyku ve algılama alanı, bilinç ve motorik arasındaki uyumsuzluk-
tan kaynaklanır. İnsan uyur ve gezer, çağırıldığında yatağına döner, fakat
ertesi gün hiçbir şey hatırlamaz. Evdeki ailevi ilişkilerinde bozukluk olan
çocuklarda ve epilepsi ekvivalenti olarak belirli duygusal bozuklukların
semptomu olarak meydana çıkmaktadır.
NEVROZLAR
KAVRAM VE NEDENLER
Nevrozlar organik zemini olmayan zihinsel bozukluklar grubu-
dur. Nevroz kişide psikolojik değişikliklerin mevcut olduğu durumdur.
Patolojik organik zemini yoktur, kişide öznel nitelikli psikolojik zorluklar
belirmektedir ve insanın samimi, mesleki ve sosyal yaşamına yansımakta-
dır. Nevrozu olan kişi reel dünya ile bağlantısını hiçbir zaman koparmaz,
realitenin mevcudiyetini inkâr etmez, sadece realiteyi gözardı eder.
Nevroz olan kişi realitenin istekleri ve gereksinimleri arasındaki
zıddiyetin mevcut olması dolayısıyla ortaya çıkmaktadır. Ankisyeteyi ve
huzursuzluk duygusunu üzerinden atamaz.
Nevroz kişiyi tamamen anlayabilmek için, kişinin bilinç altı çatışma-
larına ilişmek lazm. Nevroz kişide duygusal çatışması her zaman merkezi
yerde bulunmaktadır. Demek nevrotik davranışın esasında bir çatışma bu-
lunmaktadır. Nevrotik davranışlarda çatışma temel elementi temsil etmek-
tedir. İnsan çoğu kez iki motif, iki durum arasında psikoloji açısından iki-
lemde kalmaktadır. Frustrasyon dayanılmaz olduğu zaman, kişi hastalığa
kaçış yapar. Burada başarı elde etmeye ait olanaklar ve istekler arasındaki
uyumsuzluk ile karşılaşmaktayız, kişi mücadele eder, çözüm arar, çözüm
bulamaz. Bu kaçışın neticesi psikolojik fonksiyonların azalması ve hasta-
lığa kaçış olmaktadır.
Hayat temposunun çok hızlı olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Büyük
teknik edinimler, hayatta maksimuma ulaşma gereği, maddi teminat istek-
lerinin büyük olduğu bir zamandayız. İstekler büyük ama imkânlar küçük.
Yeni Çağ insana yeni problemler, yeni stresler, yeni patoloji ve davranış
kuralları getiriyor, Yarının neler getireceği belli değil. Bu belirsizlik çoğu
zaman insanın aklını da uğraştırmaktadır. Sadece iki seçenek veren büyük
144
Psİkolojİ
prestij mücadelesi içindeyiz: biri elde edilen başarıdan bütünsel memnun-
luk ve ruh huzuru, diğeri ise bütünsel huzursuzluk, üzüntü, nahoş duygu-
lar ve ruhsal huzursuzluk olarak dile gelmektedir.
Labil kişilerde hayatta kaydedilen her başarısızlık, her kavga, gerçe-
keleşmeyen her istek, kişinin tepkilerini inhibe eden, depresyona sokan ve
yavaşlatan faktörler olmakla beraber kişiyi hastalığa sürüklemektedirler.
Kişinin hayatında normal yoldan ve kendi yeteneksizliği yüzünden elde
edemediği tüm şeyleri, hastalık yoluyla, etraft an acıma arayarak elde et-
meye çaba harcamaktadır. Bu şeklilde kişi hastalığa sığınır, hastalığın or-
ganik zemini olmaksızın, nürotik tip olur.
TEORİLER
Nevrozların meydana gelişini açıklayabilecek tüm etimoloji anların
açıklanması ne kadar zor ise, nevrotik ve somatik bozuklukların belirme-
sine yol açan nedenlerin açıklanması da kimi kere gayet zor olmaktadır.
Her hastanın hastalık belirtilerine temelli bir yanaşım, kişinin nev-
rotik davranışlarıyla ilgili ek açıklama verebilir. Demek her konkre duru-
mun ayrı incelenmesi gerekmektedir, tüm olasıl güncel çatışmalar ve kişi-
nin bu durumlara tepkisi göz önüne alınmalıdır. Bu arada hastanın efektif
durumu ve savunma modellerini kullanma olgusu gözardı edilmemelidir.
Bu amaçla nevrotik hastalıkların meydana gelişini açıklamaya çalı-
şan sayısı çok teori mevcuttur:
- Biyolojik teori
- Psikoanalitik teori
- Biheyvioral teori
1. Biyolojik teori
Bu teori kabul edilemez çünkü nevrozların temeline biyolojik içe-
riğin konulması mümkün değildir. Nevrotik davranışların belirmesinde
daha çok predispozisyon etkeni olarak kalıtsal faktör mevcuttur ve ortam
faktörüyle birlikte sözü edilen davranışın kreasyonunda kararlaştırıcıdır.
Nevrotik hastalıklarla ilgili biyolojik yanaşım konusunda şimdiye
kadar ileri sürülen bilgiler henüz tamamlanmamıştır ve ikna edici değil-
lerdir.
Dostları ilə paylaş: |