|
Altın standartıdır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından 1973’e kadar uluslarası para sistemi olarak uygulanan Bretton Woods Sistemi
|
səhifə | 17/17 | tarix | 20.09.2018 | ölçüsü | 1,43 Mb. | | #69376 |
| 1. Tüneldeki Yılan Parasal birleşme yolundaki önemli adımlardan birisi Smithsonian Kur Ayarlamaları ile doların devalüasyonu sırasında atılmıştır. Daha önce de belirtildiği gibi, 18 Aralık 1971 tarihli Smithsonian Kararları ile dolar öteki paralara göre ortalama yüzde 9 o-ranında devalüe edilmiş ve ulusal paraların dolar paritesi etrafında toplam dalgalanma marjı yüzde 4,5'a (± % 2.25) çıkartılmıştı. Bu ise dolar dışında iki ulusal para arasındaki dalgalanma marjları toplamının yüzde 9'a ulaşması demekti.
Oysa AET ülkeleri bu derece yüksek bir dalgalanmayı ilerdeki parasal birleşme amaçlarına uygun bulmuyorlardı. O nedenle de 1972 yılında aldıkları bir kararla, ulusal paralan arasında olabilecek dalgalanmanın toplam sınırlarını yüzde 2.25'a indirdiler. Diğer yandan da paralannın dolara karşı olan bağlılıklarını Smithsonian Anlaşması'nm öngördüğü biçimde daha geniş dalgalanma sınırlan içinde sürdürdüler. İşte bu "İki-bağlı" (two-tier) kur sistemine "tüneldeki yılan" (snake in the tunnel) adı verilir. Oysa AET ülkeleri bu derece yüksek bir dalgalanmayı ilerdeki parasal birleşme amaçlarına uygun bulmuyorlardı. O nedenle de 1972 yılında aldıkları bir kararla, ulusal paralan arasında olabilecek dalgalanmanın toplam sınırlarını yüzde 2.25'a indirdiler. Diğer yandan da paralannın dolara karşı olan bağlılıklarını Smithsonian Anlaşması'nm öngördüğü biçimde daha geniş dalgalanma sınırlan içinde sürdürdüler. İşte bu "İki-bağlı" (two-tier) kur sistemine "tüneldeki yılan" (snake in the tunnel) adı verilir. Kısacası, Avrupa para yılanı, üye ülkelerin birbirlerine göre dar sınırlarla dalgalanan ulusal paralarının Amerikan Doları karşısında daha geniş aralıklar içinde dalgalanmasından oluşuyordu. Daha somut olarak, iki Topluluk üyesinin paraları, birbirlerine karşı en fazla toplam yüzde 2.25 oranında değişebilirken, bunlardan her biri dolar karşısında toplam yüzde 4.5 oranında değer kazanabilecek veya kaybedebilecekti. Böylece yüzde 2.25'lik sınır "yılanı", yüzde 4.5'luk sınır da "tünelin" genişliğini ifade ediyordu. Böylece yılan, tünelin sınırları içinde hareket edebilecekti!.
Tünelsiz Yılan Tünelsiz Yılan Smithsonian Anlaşması'ndan sonra da uluslararası para piyasaları durulmamıştı. 1972'de para buhranları yeniden yoğunluk kazandı. 1973 Şubatında doların ikinci kez devalüasyonuna karşın spekülatif akımların ardı arkası kesilmiyordu. Bunun üzerine, yukarıda değinildiği gibi, 1973 Martının başında Avrupa döviz piyasaları iki haftalık bir süreyle kapatıldı. 16 Martta piyasalar yeniden açıldığında Topluluk üyeleri, yeni bir sistem uygulamaya koyduklarını dünyaya duyuruyorlardı. Şöyle ki, ulusal paralarını dolar karşısında ayrı ayrı ve herhangi bir sınıra bağlı olmadan dalgalanmaya bırakıyorlardı. Diğer bir deyişle, Smithsonian Anlaşmasındaki dolara karşı yüzde 4.5'luk dalgalanma sının kaldırılmış oluyordu. Bununla birlikte, söz konusu ülkeler, kendi parala-n arasında daha önceden belirlenen sabit kur (toplam ±%2.25 dalgalanma sınırlan içindeki) uygulamasını sürdürüyorlardı. Bu uygulama da literatürde "tünelsiz yılan" (snake without tunnel) olarak adlandınlır.
1979 Martında kurulan Avrupa Para Sistemi (EMS-European Monetary System), Topluluk ülkeleri arasında parasal birlik yolunda sağlanan önemli bir ilerlemedir. 1979 Martında kurulan Avrupa Para Sistemi (EMS-European Monetary System), Topluluk ülkeleri arasında parasal birlik yolunda sağlanan önemli bir ilerlemedir. EMS'nin temeli "Avrupa Para Birimi-ECU"ye (European Currency Unit) dayanıyordu. ECU, para sepeti tekniğine göre oluşturulmuş bir hesap birimi idi; üye ülke paralarının, ekonomik ağırlıklarına göre belirlenen miktarlarının bir araya getirilmesinden oluşuyordu. Örneğin, ECU sepetinde Alman markına yaklaşık yüzde 30, Fransız frankına da yüzde 20 ağırlık verilmişti. ECU, değeri sabit bir para olarak Avrupa Birliği'nin hesap birimi idi Farklı ulusal paralarla ilgili mali işlemler, örneğin ülkelerarası kredi ve faiz işlemleri, üyelik aidatları, tarımsal sübvansiyonlar, topluluk bütçesi, vs., ECU ile değerlendiriliyordu.
Avrupa Para Sistemi'nin dayandığı Döviz Kuru Mekanizması (Exchange Rate Mechanism-ERM)'nın bazı özellikleri şöyle idi: Sisteme katılan her üye ülkenin parası sabit bir pariteden ECU'ye bağlanmıştı; ulusal para ile ECU arasındaki bu sabit fiyata "merkezi kur" (central rate) adı veriliyordu. Piyasada kurların merkezi kur (ECU paritesi) etrafındaki dalgalanma marjı Önceleri toplam yüzde 2.25 ile sınırlandırılmıştı ("tünel" uygulamasında olduğu gibi), ancak 1993 Ağustosunda yaşanan döviz krizinden sonra bu oran ± %15'e çıkartılmıştı. Avrupa Para Sistemi'nin dayandığı Döviz Kuru Mekanizması (Exchange Rate Mechanism-ERM)'nın bazı özellikleri şöyle idi: Sisteme katılan her üye ülkenin parası sabit bir pariteden ECU'ye bağlanmıştı; ulusal para ile ECU arasındaki bu sabit fiyata "merkezi kur" (central rate) adı veriliyordu. Piyasada kurların merkezi kur (ECU paritesi) etrafındaki dalgalanma marjı Önceleri toplam yüzde 2.25 ile sınırlandırılmıştı ("tünel" uygulamasında olduğu gibi), ancak 1993 Ağustosunda yaşanan döviz krizinden sonra bu oran ± %15'e çıkartılmıştı. Avrupa Para Sistemi Almanya, Belçika, Danimarka, Fransa, İrlanda, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda arasında kurulmuştu. İngiltere, karşılaştığı ekonomik sorunlar dolayısıyla ancak Ekim 1990'da APS'ye katılabilmiş, fakat 1992'deki ekonomik kriz sırasında İtalya ile birlikte söz konusu sistemin döviz kuru mekanizmasından çekilmişti. Topluluğa sonradan girenlerden İspanya, Portekiz ve Avusturya da kur mekanizmasına katılmışlar,Yunanistan ise dışarıda kalmıştı.
Avrupa Topluluğu Konseyi'ni oluşturan on iki üye ülkenin devlet veya hükümet başkanları 1991 yılı sonlarında Hollanda'nın Maastricht kentinde toplanarak ekonomik ve parasal birlik konusunu karara bağladılar. Avrupa Topluluğu Konseyi'ni oluşturan on iki üye ülkenin devlet veya hükümet başkanları 1991 yılı sonlarında Hollanda'nın Maastricht kentinde toplanarak ekonomik ve parasal birlik konusunu karara bağladılar. Maastricht Anlaşması, Avrupa Birliği için aşamalı biçimde ekonomik ve parasal birlik kurulmasını öngörmekteydi. Ekonomik ve parasal birlik, AB içinde serbest mal, hizmet, emek ve sermayenin dolaşımı ile birlikte tek para biriminin kabulü anlamına gelmektedir. Bu amaçlara ulaşmak üzere ortak para politikası uygulanması, ekonomik politikaların yakınlaştırılması ve maliye politikası başta olmak üzere daha birçok alanda uyum sağlanması gerekir.
Maastricht Anlaşması'nda öngörülen aşamalardan geçilerek Avrupa Birliği'nin tek para birimini oluşturacak Euro, 1 Ocak 1999 tarihinde uygulamaya konmuştur. Bu tarihte parasal birliğe katılan ülkelerin para birimleri, geri dönülmez biçimde Euro'ya dönüştürülürken 31.12.1998 tarihindeki döviz kurları esas alınmış ve 1 ECU - 1 Euro olarak değiştirilmiştir. Maastricht Anlaşması'nda öngörülen aşamalardan geçilerek Avrupa Birliği'nin tek para birimini oluşturacak Euro, 1 Ocak 1999 tarihinde uygulamaya konmuştur. Bu tarihte parasal birliğe katılan ülkelerin para birimleri, geri dönülmez biçimde Euro'ya dönüştürülürken 31.12.1998 tarihindeki döviz kurları esas alınmış ve 1 ECU - 1 Euro olarak değiştirilmiştir. Euro yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1999 tarihinden 1 Ocak 2002 tarihine kadar yalnız bir kaydi para olarak bankacılık ve finans İşlemlerinde kullanılacak, fiziki bir-varlığa sahip bulunmayacaktı. Fiziki varlığa sahip ve piyasada kullanılan bİT para durumuna gelmesi ise 2002 yılının Ocak ayı başında gerçekleşmiştir. O tarihten sonra altı aylık bir süre daha ulusal paraların Euro ile birlikte dolaşımı sürdürülmüş, 1 Temmuz 2002 tarihinden sonra ise ulusal paralar kaldırılmış ve Euro Avrupa Birliğinin tek para birimi durumuna gelmiştir
Maastricht Anlaşmasında AB içinde güçlü ve istikrarlı bir Euroya sahip olabilmek için üye ülkelerden yerine getirilmesi istenen koşullar, diğer bir deyişle Maastricht kriterleri şunlardır: Maastricht Anlaşmasında AB içinde güçlü ve istikrarlı bir Euroya sahip olabilmek için üye ülkelerden yerine getirilmesi istenen koşullar, diğer bir deyişle Maastricht kriterleri şunlardır: Fiyat İstikrarı: Her üye ülkenin yıllık ortalama enflâsyon oranı, bu alanda en iyi sonuç elde eden (fiyat artış oranlan en düşük olan) üç üye ülke ortalamasının 1,5 puan fazlasını geçmeyecektir. Kamu açığı: Üye ülkenin bütçe açığı, o ülke GSYİH'sının yüzde 3'ünü aş-mamalıdır. Kamu borçlan: Üye ülkenin kamu borçlarının onun GSYİH'sına oranı yüzde 60'ı geçmemelidir. Faiz oranları: Her üyenin ortalama faiz oranı fiyat İstikrarı konusunda en iyi durumdaki üç ülkenin faizlerinin ortalamasını iki puandan fazla aşmamalıdır.
Euro başlangıçta on bir AB ülkesinin katılımıyla uygulamaya girmiştir. Yunanistan Maastricht kriterlerine uyum sağlayamadığı için önceleri Avrupa parasal birliğinin dışında kalmış, fakat 2000 yılı yazında sisteme katılmıştır. Danimarka, İsveç ve İngiltere ise bu kıstasların karşılanması açısından önemli sorunları olmamasına karşın sistemin dışında kalmayı tercih etmişler ve bugüne kadar da sisteme katılmamışlardır. Euro başlangıçta on bir AB ülkesinin katılımıyla uygulamaya girmiştir. Yunanistan Maastricht kriterlerine uyum sağlayamadığı için önceleri Avrupa parasal birliğinin dışında kalmış, fakat 2000 yılı yazında sisteme katılmıştır. Danimarka, İsveç ve İngiltere ise bu kıstasların karşılanması açısından önemli sorunları olmamasına karşın sistemin dışında kalmayı tercih etmişler ve bugüne kadar da sisteme katılmamışlardır.
Birliğin para politikasının yönetimi tek ve bağımsız bir kuruluş olan Avrupa Merkez Bankası'na verilmiştir. Avrupa Merkez Bankası (AMB) 1998 yılında Frankfurt'ta faaliyete geçmiştir, ilk başkanlığına bir Hollandalı seçilmiştir. AMB'nin temel hedefi Euro bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu hedefi yerine getirirken de AB'nin sürdürülebilir ekonomik büyüme, yeni istihdam alanları yaratılması, yaşam standardının iyileştirilmesi, vs. gibi temel hedefleriyle uyumlu olmaya çalışılacaktır. Diğer bir deyişle, AMB, Birlik İçinde optimal bir politika bileşimi oluşturmada önemli bir görev üstlenmiştir. Bunun yanında Birliğe üye ülkelerin, başta maliye politikası olmak üzere, uygulayacakları politikaların da ortak para politikası ile uyumlu olması gerekir. Birliğin para politikasının yönetimi tek ve bağımsız bir kuruluş olan Avrupa Merkez Bankası'na verilmiştir. Avrupa Merkez Bankası (AMB) 1998 yılında Frankfurt'ta faaliyete geçmiştir, ilk başkanlığına bir Hollandalı seçilmiştir. AMB'nin temel hedefi Euro bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu hedefi yerine getirirken de AB'nin sürdürülebilir ekonomik büyüme, yeni istihdam alanları yaratılması, yaşam standardının iyileştirilmesi, vs. gibi temel hedefleriyle uyumlu olmaya çalışılacaktır. Diğer bir deyişle, AMB, Birlik İçinde optimal bir politika bileşimi oluşturmada önemli bir görev üstlenmiştir. Bunun yanında Birliğe üye ülkelerin, başta maliye politikası olmak üzere, uygulayacakları politikaların da ortak para politikası ile uyumlu olması gerekir.
Parasal birlik aynı zamanda Avrupa Birliği içinde tek pazarı güçlendirici ve ekonomik istikran artırıcı bir gelişmedir. Böyle bir uygulamanın sağlayabileceği yararlan daha somut biçimde aşağıdaki gibi belirtebiliriz: Parasal birlik aynı zamanda Avrupa Birliği içinde tek pazarı güçlendirici ve ekonomik istikran artırıcı bir gelişmedir. Böyle bir uygulamanın sağlayabileceği yararlan daha somut biçimde aşağıdaki gibi belirtebiliriz: Tek para birimine geçiş ile döviz kurlarında ani ve öngörülemeyen dalgalanmalar ortadan kalkacak, bu da bölgeye yönelik ticaret ve sermaye akımlarını hızlandırıcı etki yapacaktır. Ulusal paraları birbirine dönüştürmenin gerektirdiği masraflar (alış ve satış kurları farkı ve komisyonlar, vs. gibi) ortadan kalkacak, finans ve bankacılık işlemleri ucuzlayacak, aynı para birimini kullanan birleşik ve daha güçlü sermaye piyasaları oluşacaktır.
Euro, birlik ülkelerinde fiyatlara saydamlık getirecektir, böylece tüketiciler fiyatları doğrudan karşılaştırabilme olanağına kavuşacaklar, bu da firmalar arası rekabeti artıracak ve verimliliği yükseltecektir. Euro, birlik ülkelerinde fiyatlara saydamlık getirecektir, böylece tüketiciler fiyatları doğrudan karşılaştırabilme olanağına kavuşacaklar, bu da firmalar arası rekabeti artıracak ve verimliliği yükseltecektir. Tek para biriminin uygulanması bölge içinde finansmanı kolaylaştırıp yatırımları artırırken, bölge dışından dolaysız yabancı sermaye yatırımlarım özendirecek, böylece de ekonomik büyümeyi hızlandıracaktır. -Ekonomik büyümenin hızlanması vergi gelirlerini artırıp kamunun borçlanma gereğini azaltarak kamunun faizler üzerindeki baskısını da hafifletebilir.
1973 yılının Mart ayında başlıca sanayileşmiş ülkeler paralarını Amerikan doları karşısında dalgalanmaya (tek tek veya Avrupa Topluluğu'nda olduğu gibi birlikte) bıraktılar. Böylece de sabit kurlu Bretton Woods Sistemi yıkılmış oldu. 1973 yılının Mart ayında başlıca sanayileşmiş ülkeler paralarını Amerikan doları karşısında dalgalanmaya (tek tek veya Avrupa Topluluğu'nda olduğu gibi birlikte) bıraktılar. Böylece de sabit kurlu Bretton Woods Sistemi yıkılmış oldu. Bu durumda serbest dalgalanmaya geçmek, başlıca sanayileşmiş ülkeler için hemen hemen tek seçenek durumunda idi. Çünkü uygulayabilecekleri, önceden hazırlanmış, anlaşmalara dayalı bir para sistemi yoktu. Ancak yine de dalgalı kur uygulamalarının kısa süreli olacağı düşünülüyordu. İlerde, geçmiştekine benzer biçimde geniş kapsamlı yeni bir uluslararası düzenleme yapılacağı bekleniyordu. Ancak geçen zaman, ülkelerin bu uygulamalardan fazla şikayetçi olmadıklarını gösterdi. Belki o nedenle de, yeni bir sistem oluşturulması konusu büyük ölçüde güncelliğini yitirdi.
Özet olarak belirtmek gerekirse, bugün dünyada bütün ülkeler tarafından paylaşılan, anlaşmalarla kurulmuş, aynı kur sistemine bağlı bir uluslararası para sistemi yoktur. Bunun yerine, sabit kur sisteminden dalgalı kur sistemine kadar değişebilen ve ülkelerin kendileri tarafından seçilen, farklı sistem ve uygulamalar vardır. Özet olarak belirtmek gerekirse, bugün dünyada bütün ülkeler tarafından paylaşılan, anlaşmalarla kurulmuş, aynı kur sistemine bağlı bir uluslararası para sistemi yoktur. Bunun yerine, sabit kur sisteminden dalgalı kur sistemine kadar değişebilen ve ülkelerin kendileri tarafından seçilen, farklı sistem ve uygulamalar vardır. Uluslararası Para Fonu (IMF), uluslararası mali ilişkileri düzenleme görevini sürdürmektedir. Ancak Bretton Woods Sistemi'nin yıkılmasından sonra üye ülkelerin farklı uygulamalarına yasallık kazandırmak için, IMF'nin kuruluş yasasında bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, belirli ilkelere uymak kaydıyla, dileyen üyenin dilediği kur sistemini benimseyebileceği resmen kabul edilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, bugün çeşitli dünya ülkelerinin döviz kurlarına İlişkin uygulamaları, sabit kur sisteminden dalgalı kur sistemine kadar uzanan geniş bir yelpaze oluşturur. Yukarıda da belirtildiği gibi, bugün çeşitli dünya ülkelerinin döviz kurlarına İlişkin uygulamaları, sabit kur sisteminden dalgalı kur sistemine kadar uzanan geniş bir yelpaze oluşturur. Ülkelerin uyguladıkları farklı kur politikaları IMF tarafından şu şekilde sınıflandırılmıştır:
Ayrı bir ulusal para birimine sahip bulunmayan ülkeler: Bu ülkelerin bir kısmı başka bir ülkenin parasını kendi yasal para birimi olarak kullanırlar. Çoğunlukla benimsenen para birimi Amerikan dolarıdır. Bir kısmı da ortak para alanı içinde yer almaktadır ve ortaklaşa olarak aynı para birimini kullanırlar. Bunun örneği Euro bölgesinde görülür. Ayrı bir ulusal para birimine sahip bulunmayan ülkeler: Bu ülkelerin bir kısmı başka bir ülkenin parasını kendi yasal para birimi olarak kullanırlar. Çoğunlukla benimsenen para birimi Amerikan dolarıdır. Bir kısmı da ortak para alanı içinde yer almaktadır ve ortaklaşa olarak aynı para birimini kullanırlar. Bunun örneği Euro bölgesinde görülür. Para Kurulu Düzenlemeleri: Para kurulu (currency board), daha önce de değinildiği gibi, ulusal paranın bir sabit kur üzerinden yabancı paraya dönüştürülmesine dayanan ve emisyon kurumunun (merkez bankası) bu yasal zorunluluğu karşılamak üzere sıkı kısıtlamalara tabi olduğu bir sabit kur sistemidir. Söz konusu sistemde ulusal para, ancak döviz karşılığı çıkartılabilir, dolaşımda olduğu sürece de yabancı varlıklarla desteklenir. Dolayısıyla para kurulu düzenlemelerinde merkez bankası, para arzını kontrol etmek, krediler konusunda son başvuru (lender of last resort) makamı olarak görev yapmak gibi geleneksel para politikası fonksiyonlarına sahip bulunmamaktadır. Bununla birlikte, para kurulunun nasıl oluşturulduğuna bağlı olarak para arzını ayarlama konusunda emisyon kurumuna yine de bir ölçüde esneklik verilmiş olabilir.
Geleneksel Sabit Kur Uygulamaları:Geleneksel sabit, kur sistemlerinde (fixed peg arrangements), ülke ulusal parasını bir büyük yabancı ülke parasına veya yabancı paralar sepetine bağlar. Bu sistemlerde döviz kurları merkezi bir kur etrafında oldukça dar sınırlar arasında (genellikle ± %1 gibi) dalgalanır. Geleneksel Sabit Kur Uygulamaları:Geleneksel sabit, kur sistemlerinde (fixed peg arrangements), ülke ulusal parasını bir büyük yabancı ülke parasına veya yabancı paralar sepetine bağlar. Bu sistemlerde döviz kurları merkezi bir kur etrafında oldukça dar sınırlar arasında (genellikle ± %1 gibi) dalgalanır. Bu amaçla, ülkenin dış ticaret veya mali ilişkide bulunduğu ülkelerin ulusal paralarından özel para sepetleri oluşturulabilir. Sepete katılan her para birimine onunla olan mal ve hizmet ticaretinin veya sermaye akımlarının payı ölçüsünde ağırlıklar verilir. Yatay Bantlar İçinde Dalgalanan Sabit Kur Sistemleri:Yatay bantlar içinde dalgalanan sabit kur (pegged exchange rates within horizontal bands) sistemi diye adlandırılan bu uygulamalarda, ulusal paranın değeri yasal veya fiili bir merkezi kur etrafında geleneksel sabit kur sistemlerine göre biraz daha geniş (± %1'den büyük) sınırlar içinde değişebilir.
Sürünen Pariteler: Sürünen pariteler (crawling peg) uygulamasında, ulusal paranın değerinde periyodik olarak, önceden ilân edilen sabit oranlarda veya belirli istatistik göstergelerin (örneğin hedeflenen veya gerçekleşen iç ve dış enflasyon oranları farkı gibi) sonuçlarına göre ayarlamalar yapılır. Sürünen Pariteler: Sürünen pariteler (crawling peg) uygulamasında, ulusal paranın değerinde periyodik olarak, önceden ilân edilen sabit oranlarda veya belirli istatistik göstergelerin (örneğin hedeflenen veya gerçekleşen iç ve dış enflasyon oranları farkı gibi) sonuçlarına göre ayarlamalar yapılır.
Sürünen Bantlar İçinde Döviz Kurları: Ulusal paranın değeri, merkezi bir kur etrafında en az ±%’lik sınırlar içinde tutulur. Merkezi kurlarda belirli aralıklarla ya sabit oranlarda, ya da belirli göstergelere göre ayarlamalar yapılır. Sürünen Bantlar İçinde Döviz Kurları: Ulusal paranın değeri, merkezi bir kur etrafında en az ±%’lik sınırlar içinde tutulur. Merkezi kurlarda belirli aralıklarla ya sabit oranlarda, ya da belirli göstergelere göre ayarlamalar yapılır.
Bağımsız Dalgalanma (Independent floating): Bu uygulamalarda döviz kurlanmn oluşumu piyasa güçlerine bırakılmıştır. Arada bir döviz piyasasına yapılan müdahaleler, fiyat dalgalanmalarını yumuşatmaya ve gereksiz dalgalanmaları önlemeye yönelmiştir, parite kuru belirleme uygulaması yoktur. Bağımsız Dalgalanma (Independent floating): Bu uygulamalarda döviz kurlanmn oluşumu piyasa güçlerine bırakılmıştır. Arada bir döviz piyasasına yapılan müdahaleler, fiyat dalgalanmalarını yumuşatmaya ve gereksiz dalgalanmaları önlemeye yönelmiştir, parite kuru belirleme uygulaması yoktur.
Dostları ilə paylaş: |
|
|