125
ve bu durumun TMK’nin 166/4 maddesinin amacına uygun düşmeyeceğini
düşünmektedir.
3. Eşlerden Birinin Boşanma Davası Açması
Yukarıdaki şartlar gerçekleştiği takdirde eşlerden herhangi biri dava açarak
boşanma isteminde bulunabilecektir. Daha önce reddedilen davada davacı ya da
davalı olmak, evlilik birliğinin temelinden sarsılması ya da ortak hayatın
kurulamamasında kusurlu ya da kusursuz olmak davayı açmak yönünden önem
arzetmez.
495
Davalı eşin, TMK166/1’e dayalı olarak açılan boşanma davasındakinin aksine
burada davacı eşin daha kusurlu olduğu yönünde bir def’i hakkına sahip olmaması
karşısında; boşanmaya yol açan olguların sorumlusu olan eşin daha önce açtığı
boşanma davası reddedildikten sonra, yine kendisi ortak hayatı kurmaktan kaçınsa
dahi üç yıllık sürenin sonunda yeniden bir boşanma davası açabileceği söylenebilir.
Hatta eğer tüm şartlar gerçekleşmişse hâkim de boşanma kararı vermek zorundadır.
496
Doktrinde bu hükmün yerindeliği tartışma konusu olmuş, hüküm bir kısım
yazarlar tarafından ciddi şekilde eleştirilmiştir.
497
Dural/Öğüz/Gümüş
498
bu hükmün yerinde olmadığına ilişkin görüşlerini şöyle
ifade etmiştir: “Doğrusu bu hükmün yerinde olup olmadığı tartışılabilir. Çünkü bir
ölçüde boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olan eşe prim verilmektedir.
Şöyle ki,
daha kusurlu, örneğin zina yapan eşin daha önce TMK 166/1’e göre açtığı dava,
davalının, onun daha kusurlu olduğu def’ini ileri sürdüğü için reddedilmesinden sonra
zina yapan eş, üç yıl bekleyip, TMK 166/4’e göre dava açarak, boşanmayı elde
edebilir.
495
Dural/Öğüz/Gümüş, s. 121; Oğuzman/Dural, s. 131; Bkz. Y 2 HD, 8.1.1990, 1989/9499 E.,
1990/25 KAZANCI BİLİŞİM, İÇTİHAT BANKASI).
496
Oğuzman/Dural, s. 131.
497
Hatemi/Serozan bu hükmü yerinde bulmaktadır(Bkz. Hatemi/Serozan, s. 239).
498
Dural/Öğüz/Gümüş, s. 121, 122.