Arı-başkanlık sistemi, gerek terminoloji gerekse ülkelerin sınıflandırılması bakımından



Yüklə 0,56 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə60/92
tarix01.11.2017
ölçüsü0,56 Mb.
#8079
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   92

Polonya
TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı 
160
161
Garlicki, 1997 Anayasası hazırlanırken anayasa koyucunun şüphesiz bir 
şekilde parlamenter sistemi tercih ettiğini, fakat başkanlık sistemi fikrinin 
tamamen  reddedilmediğini,  bu  doğrultuda  cumhurbaşkanının  halk 
tarafından seçildiğini ve bu durumun cumhurbaşkanına siyasi ve hukuki 
meşruiyet sağladığını belirtmektedir. Garlicki ayrıca, parlamenter sistemin 
Polonya  örneğinde  güçler  arası  katı  bir  denge  olmadığını,  Anayasanın 
genel  itibariyle  güçlü  cumhurbaşkanlığı  makamına  son  verdiğini  ve 
parlamentonun rolünü ön plana çıkardığını vurgulamaktadır.
162
 
Varşova Üniversitesi Siyaset Bilimi akademisyenlerinden Jerzy J. Wiatr, 
1989’da  gerçekleştirilen  yuvarlak  masa  görüşmeleri  ile  düzenlenen 
Anayasa’nın,  bazı  farklılıklar  olmasına  karşın  temelde  Fransa  Beşinci 
Cumhuriyeti’ni  model  aldığını,  1997  Anayasası  ile  bu  durumun  sona 
erdiğini ve başbakanın ve kabinenin yürütme gücünü ele aldığını ifade 
etmektedir.
163
  Wiatr,  cumhurbaşkanının  yürütmeye  dair  yetkilerinin 
zayıflatılmasına  karşın  bunun  dışındaki  önemli  görevleri  nedeniyle 
cumhurbaşkanlığı makamının sembolik bir pozisyona indirgenmediğini, 
cumhurbaşkanına  tanınan  imtiyazların  yanı  sıra  cumhurbaşkanının 
halk  tarafından  seçilmesi  dolayısıyla  önemli  bir  rolü  bulunduğunu 
sözlerine eklemektedir. Son olarak, güçlü bir cumhurbaşkanının yürütme 
gücünün başı olmadıkça yarı-başkanlık sisteminden söz edilemeyeceğini 
belirtmektedir.
164
 
Zagreb Üniversitesi Siyaset Bilimi akademisyenlerinden Davor Boban, 
cumhurbaşkanına güçlü yetkiler veren 1989 Anayasa değişikliği sonrası 
1990’da  cumhurbaşkanının  halk  tarafından  seçilmeye  başlaması  ile 
Polonya  hükümet  sisteminin  yarı-başkanlık  sistemi  ile  örtüştüğünü 
belirtmektedir.  Boban,  1997  Anayasası  düzenlemesini,  başbakan  ve 
hükümetin  rolünün  gündelik  siyasette  cumhurbaşkanına  göre  daha  ön 
planda  olduğu  şeklinde  yorumlamakla  birlikte  parlamenter  sisteme 
nazaran  cumhurbaşkanının  mevcut  sistemde  iç  ve  dış  siyasette  önemli 
yetkilerinin göz ardı edilemeyeceğini vurgulamaktadır.
165
162
 Garlicki, “The Presidency in the New Polish Constitution”.
163
 Wiatr, “President in the Polish Parliamentary Democracy”, s. 91, 95.
164
 Wiatr, “President in the Polish Parliamentary Democracy”, s. 97-98.
165
 Davor Boban, “Abandoning of Semi-Presidentialism in Central Europe? Cases of Croatia and Poland”, 
IPSA  Online  Papers  İnternet  Sitesi,  http://paperroom.ipsa.org/papers/paper_2484.pdf,  Erişim: 
19.03.2014, s. 12, 17.


Polonya
TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı 
160
161
Avrupa  devlet  sistemleri  üzerine  eserleri  ile  tanınan  Siyaset  Bilimci 
Wolfgang Ismayr, hemen hemen çoğu Orta ve Doğu Avrupa ülkesinde yarı-
başkanlık  sisteminin  parlamenter  sistem  lehine  dönüşüm  geçirmesine 
karşın  Polonya’nın  bu  konuda  zor  tasnif  edilebilecek  farklı  bir  örnek 
oluşturduğunu  söylemektedir.  Özellikle  cumhurbaşkanına  tanınan  veto 
yetkisinin parlamento üye sayısının beşte üç çoğunluğu gibi zor bir oranla 
aşılabildiğini vurgulayan Ismayr, veto yetkisinin siyasi konjonktüre göre 
değişik düzeylerde öneme sahip olabileceğinin ve dolayısıyla Polonya’nın 
yarı-başkanlık  sistemi  içinde  değerlendirilip  değerlendirilemeyeceği 
noktasında,  zaman  içindeki  anayasa  uygulamalarına  bakılması 
gerektiğinin altını çizmektedir.
166
Polonya ve yarı-başkanlık sistemi üzerine çalışmaları bulunan Siyaset 
Bilimci Iain McMenamin, 1989 düzenlemesi ile ülkede yarı-başkanlıktan 
ziyade iki başlı yürütmenin hâkim olduğunu, 1990’da cumhurbaşkanının 
halk tarafından seçilmeye başlaması ile birlikte yarı-başkanlık sistemine 
geçildiğini, 1997 Anayasası’nda cumhurbaşkanının yetkilerinin başbakan 
lehine  kısıtlandığını  fakat  sistemin  hala  yarı-başkanlık  olduğunu  ifade 
etmektedir.
167
Yarı-başkanlık  üzerine  çalışmaları  ile  tanınan  Akademisyen  Robert 
Elgie  ise,  siyasi  sistem  tasnifinde  cumhurbaşkanına  tanınan  yetkiler 
gibi  subjektif  kriterlerden  ziyade  cumhurbaşkanının  halk  tarafından 
seçilmesi  gibi  objektif  anayasal  kriterleri  göz  önünde  bulundurduğunu 
ifade ederek
168
 Cumhurbaşkanının 1990 yılında halk tarafından seçilmeye 
başlaması  ile  birlikte  Polonya’nın  yarı-başkanlık  sistemi  içerisinde  yer 
aldığını söylemektedir.
169
Polonya  siyasi  sistemi  üzerine  çalışmaları  ile  bilinen  siyaset  bilimci 
Klaus  Ziemer’e  göre  1989  sonrasında  Fransa  5.  Cumhuriyeti’ne  benzer 
bir yarı-başkanlık sisteminin oluşturulduğunu ve 1997 Anayasası öncesi 
geçerli  olan  başkanlı-parlamenter  sistemin,  1997  Anayasası  sonrası 
başbakanlı-başkanlık sistemine dönüştüğünü ifade etmektedir.
170
166
 Ismayr, “Die politischen Systeme der EU-Beitrittsländer im Vergleich”.
167
 McMenamin, “Semi-Presidentialism and Democratisation in Poland”, s. 2, 5.
168
 Elgie, “Definitions of regime types”.
169
 Elgie, “Poland-When did semi-presidentialism begin?”.
170
 Ziemer, “Das Verfassungssystem”.


Polonya
TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı 
162
163
Yukarıda  değinilen  görüşler,  siyasi  sistemin  niteliğine  ilişkin 
yorumların  temelde  parlamenter  sistem  ve  yarı-başkanlık  sistemi 
etrafında toplandığını göstermektedir. Ayrıca, Polonya’nın kendine özgü 
şartları  bulunması  nedeniyle  klasik  hükümet  modeli  sınıflandırması 
içerisinde değerlendirilemeyeceğini savunanlar da bulunmaktadır.
6.2. Siyasi Sistem Değişikliğine Yönelik Tartışmalar
1989  yuvarlak  masa  görüşmeleri  ile  yürütmenin  diğer  kanadı  ve 
yasama  erki  ile  karşılaştırıldığında  yüksek  yetkilerle  donatılmış  olan 
cumhurbaşkanı,  1990  yılından  itibaren  halk  tarafından  seçilmeye 
başlamıştır. Bu şekilde yarı-başkanlık sistemi görünümündeki Polonya’da, 
1990 yılında cumhurbaşkanlığı görevine gelen Walesa, görevi süresince 
oluşan parlamentolarla ve hükümetlerle çeşitli siyasi sıkıntılar yaşamıştır. 
Walesa,  1992’de,  parlamentoya  karşı  cumhurbaşkanının  yetkilerinin 
artırıldığı  -parlamentonun  güvenoyu  vermediği  hükümet  sonrası 
parlamentoyu feshetme hakkı gibi- bir kanun teklifi sunmuştur. Bu kanun 
teklifini  birkaç  hafta  sonra  geri  çeken  Walesa,  mevcut  hükümetin  geri 
çekilmesini beklemiştir.
171
2005 yılında seçimleri kazanan Hukuk ve Adalet Partisi bir anayasa 
taslağını tartışmaya açmıştır. Bu taslağa göre, cumhurbaşkanının yetkileri 
görece  artmakta,  Anayasa  Mahkemesi  ve  Polonya  ombudsmanının 
yetkileri ise azalmaktadır. Üzerinde küçük değişikliklerle 2010’da tekrar 
sunulan taslak ile aynı şekilde cumhurbaşkanının yetkileri artırılmaktaydı. 
Geniş anlamda cumhurbaşkanı yürütme erkini tamamen üstleniyordu. 
172
 
Mevcut  Anayasa’nın  değiştirilmesi  yönünde  farklı  bir  öneri  de  eski 
rejim  zamanında  muhalif  bir  entelektüel  birliktelik  olan  Birikim  ve 
Gelecek  Grubu’ndan  (DİP)  gelmiştir.  Kaczynski  Hükümeti  zamanında 
tekrar düşünce kuruluşu olarak kurulan Birikim ve Gelecek Grubu, eski 
Anayasa  Mahkemesi  başkanları,  Yargıtay  hâkimleri  ve  farklı  Polonya 
hükümetlerinin  üyelerinden  oluşmaktadır.  Grup,  anayasal  organlarda 
gözlemlenen  yetki  çatışmaları  üzerine  cumhurbaşkanı  ve  hükümetin 
yetkileri  hakkında  görüşlerini  beyan  etmiştir.  Grubun  görüşüne  göre 
Anayasa’nın  tamamen  değiştirilmesi  gerekmemektedir  ve  mevcut 
171
 Sedelius, The Tug-of-War between Presidents and Prime Ministers, s. 135.
172
 Fryderyk Zoll, “Die polnische Verfassungsdebatte. Eine nützlich Übung”, Bremen Üniversitesi Doğu 
Avrupa Araştırma Birimi İnternet Sitesi, http://www.laender-analysen.de/polen/pdf/PolenAnaly-
sen67.pdf, Erişim: 14.06.2013. s. 3.


Yüklə 0,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə