CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.13-october 2019
ISSN-2199-353X
Online only at http://www.cahij.com/
15
Goryeo yönetimi bu konuda birtakım yasaklar da uygulamaya koymuştur. O dönem Koreli
tüccarlar Japonya’ya gitmezlerdi ancak 11. yüzyılın sonlarından itibaren Japon gemileri Kore’ye
ulaşmış, vergi adı altında haraç toplamış ve ticaret yapmışlardır (Lee, 2010: 7212). Joseon Hanedanlığı
ise başlangıçta Çin ile tüm özel ticareti yasaklamış idi. Ticarete karşı geliştirilen böylesi güçlü politika
ise ancak Ming Çin’in tutumu ve Konfüçyüsçülüğün
47
yükselişi ile açıklanabilmektedir (Lee, 2010:
7212). Ayrıca Joseon Hanedanlığı döneminde Kore gemileri gemi kazaları ihtimalinden ötürü ticaret
amacıyla yurt dışına çıkmazlardı. Buna istinaden Koreli tüccarlar denizyolunu bırakarak karayolunu
kullanmayı tercih etmişlerdir (Lee, 2010: 7213).
Joseon Hanedanlığı döneminde ekonominin temel faaliyetleri arasına kapitalist bir ticaret sitemi
ve endüstrisi girmiştir. Böylesi bir endüstrileşme her ne kadar Joseon’un ekonomik gelişimine katkıda
bulunmayı amaçlamasa da, modern Kore’nin son dönem gelişim stratejisinin kökleri ‘sömürgeci’
olarak adlandırılan dönemde filizlenmiştir. Joseon ve Japonya arasındaki bölgesel - küresel etkileşimin
önemli bir sonucu olarak devletin ekonomik faaliyetlere müdahale etme güç ve hakları
muhafaza
edilmiş, ancak ekonomik faaliyetlerin kapsamı değişime zorlanmıştır (Han, 2014: 223).
47
Konfüçyanizm: Günümüzde öğretileri Konfüçyanizm olarak bilinen filozof Konfüçyüs’tür. Konfüçyanizm,
biri öz ya da ahlakın; diğeri ise insanları ya da politikayı yönetmek olmak üzere iki konu üzerine yoğunlaşmıştır.
Konfüçyanizmin Kore’ye ulaştığı zaman dilimi net bir şekilde belirtilmese de, M. S. ilk üç yüz yıl içerisinde
olduğu bilinmektedir. Kore’de ilk başlarda Konfüçyanizm oldukça sınırlı olmakla birlikte, onun yerini ise daha
baskın bir öğreti ve din olan Budizm almakta idi. M. S. 788 yılında tıpkı Çin Tang Hanedanı’nda olduğu üzere
Kore’de de kamu hizmetlerini tetkik eden bir kurum teşkil edilmiştir. Bu kuruluş, Kore’de Konfüçyanizmin ne
derece kabul gördüğünü araştırıyor; Koreli âlimler ise söz konusu öğretiye hakim olmak adına eğitim almak için
Çin Tang Hanedanlığına gidiyorlar, Kore’ye dönüşlerinde de Konfüçyanizmin yayılmasına
önemli ölçüde
katkıda bulunuyorlardı (Park, ty: 118). Konfüçyanizm, kültürel ve felsefi bir öğreti olarak Doğu Asya ülkelerinin
sosyal, politik ve ahlaki yapısının şekillenmesinde, toplumun değişik katmanları arasındaki ilişkilerin
oluşmasında ve genel değer yargılarının belirlenmesinde önemli rol oynamıştır. Kore’nin Konfüçyanizm ile olan
ilk etkileşimi M. Ö. 2. yüzyılda başlasa da asıl etkilerini 12. yüzyılın ortalarında Goryeo Hanedanı zamanında
hissettirmeye başlamıştır. 500 yıl boyunca devam eden Joseon Hanedanı’nın sa (1392 - 1910) resmi din felsefesi
olmuştur. Joseon Hanedanı Uzak Doğu Asya’da ilk kez devletin yönetim sistemi olarak Konfüçyanist felsefeyi
kabul etmiştir (Ryu & Ronald, 2011: 143). Kore Konfüçyanizmi 4. yüzyılda almış olmasına rağmen zamanla
klasik Konfüçyanizme ait değerler ilk dönemlerde yarımadada bulunan Budizm, Şamanizm gibi diğer dinlerin de
etkisiyle seçici bir adaptasyon ile değişiklik göstermiştir. Konfüçyanizmde ticari faaliyetler küçümsenirken,
ticaretle uğraşanlar toplumun alt katmanlarına yerleştirildiler. Bu tür önyargılar Joseon Hanedanlığı
süresince
devam etmiştir. Ticari faaliyetlerin önemsenmemesi Kore’nin büyük ölçüde tarım odaklı bir ekonomisinin
olmasına sebebiyet vermiştir. Bu da önemli bir milli servet birikiminin önüne geçmiştir. Ticari faaliyetlerin
önemsenmemesinin aksine eğitim yüceltilmiş ve aydınlar toplumsal hiyerarşide ilk sırayı almışlardır.
Aydınlardan sonra çiftçi, zanaatkâr ve tacirler gelmiştir (Kim, 2010: 841). Konfüçyanizmin kabul gördüğü
bölgelerdeki hızlı
sanayileşme sosyal, politik ve ideolojik alanlarda da etkisini göstermiştir. Bunun sonucu olarak
yaşanan hızlı kentleşme ile tarımda istihdam edilen nüfusun yüzdesinin istikrarlı bir şekilde azalması ve yaşam
tarzlarında değişim yaşanmıştır. Geleneksel toplumları endüstriyel toplumlara dönüştürmek için yeni sosyal ve
siyasi güçler ortaya çıkmıştır. Bu bölgelerin çoğu ekonomik olarak endüstriyel ya da politik olarak demokratik
bir hale gelmiştir (Park, ty: 125). Konfüçyanizm doğu kültürlerinin ortak özelliği olan kolektif kültürü, grubu,
uyumu ve eğitimi önemseyen öğretileri ile sonradan öğrenilen veya aşılanan faydacı ve ekonomi merkezli batıya
özgü değerlerle kaynaşarak yeni bir Konfüçyanist yorum meydana getirdiler (Chung & Chong & Jung, 1997:
sy). Konfüçyanizm, bireyi bağımsız bir varlık olarak görmeyip, ilişkiler ağında bulunan, dâhil olduğu grupla
birlikte bir anlam kazanan; yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi gibi bazı kıstaslarca belirlenen seviyeye göre kendinden
alt ve üst seviyedeki grup üyelerine karşı sorumlulukları ve ortak hedefleri gerçekleştirmeye yönelik ödevleri
olan bir kişilik olarak değerlendirmektedir (Tu, 1985: 114). Konfüçyanizm anlayışı
bireyi daha ön plana
çıkarması, girişimciliğin önünü kapatan kâr elde etmenin, üretim yapmanın küçümsenmesi gibi öğretileri
bastırmaya çalışması özelliklerinden dolayı ekonomik kalkınmaya yardımcı oldu. Rekabetçi bir aktivizm, çok
çalışma, tutumluluk, yüksek tasarruf oranları
ve eğitim, ekonomik kalkınma da katalizör görevi alan diğer
özellikler olmuşlardır (Kahn, 1979: 123-125).
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.13-october 2019
ISSN-2199-353X
Online only at http://www.cahij.com/
16
Hanedanlıklar döneminde (Goryeo-Joseon) Kore’nin endüstrileşmede başarısız oluşunun
nedenlerine bakıldığında, özellikle komşuları Japonya ve Çin ile kıyaslandığında, gelişmiş bir para
ekonomisinin olmayışı ve Neo-Konfüçyanizm’i hayat tarzı olarak kabul etmesi görülmektedir. Ancak
bu durum söz konusu süreç için olumsuz bir görünüm sergilese de, o dönem Kore’de özellikle seramik
endüstrisinin ne denli ileri düzeyde olduğunu anlamamıza yol açmıştır.
Dostları ilə paylaş: