CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.13-october 2019
ISSN-2199-353X
Online only at http://www.cahij.com/
18
Goryeo dönemine ait fazla şatafatlı seladonlar iki temel seramikten oluşmakta idi: Baekja ve
Buncheong. Bu seramikler kutsal yenilikler ve yerel tercihler doğrultusunda birtakım kriterlere sahipti.
Goryeo Hanedanlığının ilk 50 yılında oldukça ince işçilikle altın işlemeli Buncheong seramiklere olan
talep neredeyse Baekja’ya olan talebin üstüne çıkmıştır (Bailey, 2013: 128). ‘Baekja’ ve ‘Bunheong’
seramik türlerini yapan sanatçılar Konfüçyüs inancına ters düşmemesi amacıyla çalışmalarında daima
çok renklilik ve gösterişten kaçınmışlardır (Bailey, 2013: 126). Sıradan insanlar basit ve sade
seramikler kullanırken; kraliyet ailesi ve aristokratlar tarafından seladon sırlı
seramiklere büyük ilgi
gösterilmiştir (“Korean Ceramics”, ty: sy). İlk dönemlerde saray Konfüçyüs’ün alçakgönüllülük, saf
ve basitlik öğretilerine uygun olarak Baekja porselenlerini zarif olduğu ölçüde sade ve süssüz olarak
imal ettirmiştir (Bailey, 2013: 127).
1300’ler ile birlikte porselenlerde daha göz alıcı bir görünüm elde etmek amacıyla,
Ortadoğu’dan oldukça yüksek meblağlara ithal edildiği için, adına ‘Muhammed mavisi’ denilen kobalt
kullanılmıştır. İmparator Xuande
50
’nin (1426-1435) saltanatında ise kobalt süslemeli porselenlerin
teknik ve estetik anlamda ulaştığı muhteşemlik, yaygın olarak bu türün küresel doruk noktası şeklinde
kabul edilmektedir (Bailey, 2013: 127). Hanedanlığın
ilk dönemlerinde üretilen, Pragmatik olarak
kabul edilen sade görünümlü porselenler dikkate değer ölçüde çarpıcı minimalist bir güzelliği, özgürce
tasarlanan modellerde gözler önüne sermekte idi (Bailey, 2013: 130).
Goryeo’nun, o baskın Budist dünya görüşünden vazgeçmesi Kore’nin sosyal, politik ve kültürel
alanlarda değişimler yapmasına yol açmıştır (Bailey, 2013: 123). Joseon Hanedanlığı döneminde
porselen, Kore’nin yarısında, saray ve taşra fırınlarının gelişim sürecinde temel seramik çeşidi olarak
kabul edilmekte idi. Seramik stillerindeki sürekli gelişim, Konfüçyüs öğretileri adına
hükümet
tarafından önemli ölçüde frenlenmiştir. Devletin desteklediği din olan Budizm’in düşüşü, yapılan
tapınaklar Konfüçyüs ritüelleri için kullanılan seramiklerin üretilmesine yol açmıştır (“Korean
Ceramics”, ty: sy). Zira Konfüçyüs inancına göre doğum, ölüm, evlilik ve dini birtakım seremonilere
eşlik eden ritüel objeler olan seramikler Joseon yaşamının adeta temelini teşkil etmekte idi (Bailey,
2013: 127). Az önce de değinildiği gibi Goryeo Hanedanlığı döneminde porselenler Konfüçyüs
inancına ters düşmemesi amacıyla olabildiğince sade bir teknikle üretilirken Joseon dönemine
bakıldığında bunun pek de uygulanmadığı görülmüştür. Fakat eşzamanlı diğer Asya kültürlerinde
üretilen örneklerine göre Kore porselenleri renk ve süsleme yönünden oldukça sadedir. 15. yüzyıl
sonlarından itibaren Joseon porselenlerinde az miktarda da olsa demir
kahverengine çalan bir renk
kullanılmaya başlanmıştır (Bailey, 2013: 126). Çoğunlukla Goryeo porselenlerinde bulunan form ve
tasarımlarda birkaç güney fırınında kullanılan bu teknoloji Song Çin Hanedanlığından (960-1279)
alınmıştır (Bailey, 2013: 127). Joseon Hanedanlığı süresince çok çeşitli seramikler üretilirken,
üretimdeki devamlılık dikkati çekmektedir (“Korean Ceramics”, ty: sy). Goryeo Hanedanlığı
esnasında azalmaya başlayan seladonlara karşılık Joseon Hanedanlığı ile birlikte ise Japonya’da
‘mishima’ olarak bilinen porselenlerin üretiminde gelişim yaşanmıştır. Eşsiz mavi rengi ve tek renkli
desenleri ile adeta kadınsı bir zarafeti yansıtan, Goryeo aristokratlarının kullandığı bu seladonlar
yerini, gri-mavi ya da gri-sarı rengiyle ve üzerindeki oyma motifleriyle erkeksi öfkeyi yansıttığı ifade
edilen Joseon porselenlerine bırakmıştır (Kim, 2005: 84).
Seladon sırlı seramikler ticaret yoluyla Osmanlı İmparatorluğu’na da ulaşmış, burada da
kültürün bir parçası haline gelmiştir. Topkapı Sarayı Koleksiyonu’nda çok sayıda seladon sırlı
porselen bulunmaktadır (Balyemez, 2018: 58). Topkapı Sarayı Müzesi
Çin ve Japon porselenleri
50
İmparator Xuande: 1426-1435 yılları arasında tahtta kalan imparator Xuande, aynı zamanda bir sanatçı ve
sanatın da dikkate değer koruyucusu idi Yüksek kalitedeki Kore porselenleri onun döneminde üretilmiştir
(Sotheby’s, 2015: 1).
CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.13-october 2019
ISSN-2199-353X
Online only at http://www.cahij.com/
19
bölümü sorumlusu Ayşe Erdoğdu ’Çin Seladonları’ adlı bir makalesinde konuya ilişkin oldukça ilginç
bir bilgiye yer vermektedir:
“
Seladonların zehiri belli ettiği inancı, tercih edilerek kullanılmasına yol açmıştır.
Özellikle İslam ülkelerindeki yaygın ama gerçek olmayan bu inanış, İslam kaynaklarında yer
almaktadır. Kâtip Çelebi, Cihannüma adlı eserinde seladonların üç özelliğinin seladonları belli
ettiğini yazar. Thévenot
51
, 1655-56 yılına ait anılarında, 'saraydan yeni çıkmış bir iç oğlandan
öğrendiğime göre, hükümdara yemekler porselenden daha kıymetli, Çin toprağından yapılmış
ve zehire karşı panzehir olan kaplarda verilirdi...' sözleriyle, Osmanlı sarayında da inanışın
etkili olduğunu gösterir”.
Tarihte ilk yüzyıllardan beri Japon yağmacılar özellikle seramiklere yoğun ilgi göstermişlerdir.
Her ne kadar genellikle ahşap eşyalar kullanılsa da, Japonya’da adeta değerli bir hazine
yerine konulan
seramikler, Kore’de sıradan eşya olarak nitelendirilmekteydi. Seramik çay takımlarının bir nevi sanat
eseri addedildiği Japonya’da Zen-Budist çay seremonisi yönetici tabaka arasında çok revaçta idi.
Bunun sonucunda ise Japon komutanlar Kore’ye saldırdıkları sırada seramik üretimi için hammaddeye
olduğu kadar Kore seramik ve teknolojisini ele geçirmeye karşı da daima çok dikkatli olmuşlardır
(Kim, 2005: 84).
14. Yüzyılda Yuan Çin’de pamuk ekimi hızla yayılmıştır. Yuanlı elçi Mun Ikchom
52
(1329-
1398), Güney Çin’den pamuk köklerini alarak, 1364’te Kore topraklarına eken ilk kişi olmuştur. Bu
olaydan kısa bir süre sonra pamuk üretimi tekerlekli dokuma tezgâhının da icadıyla, sadece kenevir
kumaş, pahalı ipek ve keten kumaşın da kullanıldığı ülkede giyim alanında adeta bir devrim
yaratmıştır. Kore 11. yüzyılda Yuan Çin tarafından icat edilmiş olan barutu güçlü patlayıcı toplar
şekline dönüştürerek geliştirmiştir. Bu teknoloji Moğollar tarafından fethedilen Merkez Asya’dan
öğrenilmiştir. Yuan güçleri barutu Japon seferinde kullanmış ancak yapım metotlarını Goryeo’dan
gizli tutmuştur. Ardından ise 14. yüzyılda söz konusu sır bir ziyareti sırasında Ch’oe Muson (?-1395)
adlı tüccardan öğrenilmiştir. Yine bu yüzyılın başlarında
ise sulama, saban sürme gibi tarımsal
teknolojiler, Yuan Çin tarafından pirinç ekimine dair kitaplar aracılığıyla tanıtılmıştır (Kim, 2005: 67).
Dostları ilə paylaş: