Atatürk üNİversitesi TÜRKİyat araştirmalari enstiTÜSÜ dergiSİ Sayı / Number 57 Güz / Autumn 2016



Yüklə 16,6 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə38/158
tarix20.08.2018
ölçüsü16,6 Mb.
#63698
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   158

1602

* TAED


 

57            

 

     


         

 

 



 Cengiz GÖKŞEN – Rukiye GÖKŞEN 

 

durumlara  bağlı  olarak  teşekkül  eden  ürünlerdir.  Bu  ürünler  daha  çok  acıklı  bir  olaydan 



kaynaklanmakla  birlikte,  sevindirici  bir  olaya  veya  insanların  çeşitli  beklentilerine,  dilek  ve 

temennilerine,  doğa  olaylarına,  tabiat  güzelliklerine  bağlı  olarak  meydana  geldikleri  de  olur. 

Öztelli’nin  belirttiği  gibi,  beşikten  mezara  kadar  günlük  hayatta  yaşanılan  her  türlü  olay  ve 

durum türkü yakılmasına sebep olabilir (Öztelli, 1983, s. 13). Yardımcı’ya göre türküler, halkın 

ve  yaygınlık  kazandığı  yörenin  sosyal  yaşantılarını,  kültürlerini,  acılı  ve  sevinçli  günlerini, 

özlemlerini,  toplumsal  olayları  dile  getirip  duyguları  canlı  tutarlar  (Yardımcı,  2002,  s.  101). 

Türkü  yakan  kişi,  acısının,  üzüntüsünün  büyüklüğünü  göstermek,  etkileyiciliği  artırmak  için 

bazı  varlıkları,  nesneleri  istiare,  teşbih,  mecaz,  telmih  vb.  sanatlar  içinde  kullanır.  Bu 

varlıklardan biri de dağdır.  

Türk Kültüründe Dağ  

Türk  kültürü  içinde  dağın  çok  ayrı  bir  yeri  vardır.  Bu  yüzdendir  ki  halk  hayatının, 

duygu  ve  düşüncelerinin  en  samimi  ve  açık  yansıdığı  ürünler  olan  türkülerde,  aşağıda 

görüleceği üzere, dağlar birçok fonksiyonda karşımıza çıkmaktadır.  

Türk  kültürüyle  ilgili  kaynaklara  baktığımızda  özellikle  İslamiyet  öncesi  inanç 

sistemleri  içinde  dağların  tanrısal  bir  algıya  ve  mitik  birçok  unsura  sahip  olduğu  görülür. 

Kaşgarlı  Mahmut,  muhtemelen  Müslüman  olmayan  Türkleri  kastederek  verdiği  bilgide 

kâfirlerin büyük bir dağ, büyük bir ağaç gibi gözlerine ulu görünen her şeye Tengri dediklerini, 

bu gibi şeylere secde ettiklerini belirtir (Kaşgarlı Mahmut, 1999, s. 377-378). “Yer basrukı tağ, 

budhun basrukı beg: Yer baskısı dağ, insanların baskısı beydir” (Kaşgarlı Mahmut, 1998, s. 466) 

atasözünde ise dağların yeri sabitlediği, tuttuğu belirtilmektedir. 

Dağ,  Türk  kültüründe  tartışmasız,  kutsiyet  arz  eden  bir  yere  sahiptir  (Bayat,  2007,  s. 

227). Altaylılara göre dağ ruhları insanlar için iyilik, sağlık ve mutluluk veren hamiler olabildiği 

gibi, saygısızlık yapıldığı takdirde hastalıklar gönderen cezalandırıcı da olabilirler. Onların lütfu 

hayvanların çoğalması, halkın refah ve sıhhat seviyesinin yükselmesi, insanların kötü ruhlardan 

korunmasından ibarettir (Anohin, 2006, s. 15). 

Tanyu’ya göre ise Eski Türkler, dağların Tanrı makamı olduklarına inanırlar. Göklere 

uzanmış zirvelerin uzaktan mavi görünüşü bu inancın kökü olabilir. Şamanist Türkler veya bu 

inancın  kalıntılarının  etkisiyle  İslamlaşmış  olanlar  bile  dağa  kutsallık  verirler.  Eski  etkiler 

içindeki  Türkler,  dağın  yer-su  denilen  ruhlarını,  bazen  Tanrısına  önem  vererek  ziyaret  eder, 

oralarda  kurbanlar  keser,  ağaçlara  bez  bağlarlar.  Dağ  kültünün  izleri  Orta  Asya’da  devam 



“Dağ”ın Türkülere Mitik Bir Öge Olarak Yansıması         

 

 



 

       


TAED 

57* 1603


 

 

etmektedir. Türkçe ve Moğolca mukaddes, mübarek, büyük ata ve büyük bakan anlamına gelen 



dağlar vardır: Han Tengri, Bayan Ula, Buztağ Ata, Bayırı Ula, Othon Tenere, Iduk Art, Kayra 

Kaan, Erdene Ula, Kuttağ, Nurata gibi (Tanyu, 1973, s. 30). 

İslamiyet  öncesine  ait  birçok  unsur  gibi,  dağlarla  ilgili  inançlar  da  İslami  veya 

İslamiyet’e  ters  düşmeyecek  bir  hüviyete  bürünerek  varlığını  devam  ettirmiştir.  Kur’an-ı 

Kerim’de  dağların  dünyayı  dengede  tuttuğu  (Nahl  16/15;  Embiya  21/31;  Nebe  78/7),  Hz. 

Musa’nın  Tur  Dağı’nda  Allah  ile  konuştuğu  ve  Allah’ın  (CC)  Musa’ya  görünmek  için  dağa 

tecelli ettiği belirtilir (A’raf 7/143). Ayrıca Hira ve Sevr, Hz. Peygamber’in hayatında ve İslam 

tarihinde  çok  önemli fonksiyona  sahip olmuş  iki  dağdır.  Ancak  bu  dağlar,  hiçbir  zaman  Türk 

kültüründeki gibi canlı ve kudret sahibi bir varlık olarak karşımıza çıkmazlar.  

Çoruhlu’ya göre ulu bir dağ, ulu bir ağaç ve erişilmez gök  vb. her Türk topluluğunda 

tanrı sayılabilmiştir. Bazı dağlar ve başka tabiat unsurlarının tanrı sayılmadığı zamanlar da olur 

ama  o  zaman  bunlar  tanrının  meskeni  veya  bir  şekilde  tanrı  ya  da  ruhlarla  ilişkili  olduğu 

düşünülen  yerler  olarak  kabul  edilirler.  Tanrıların  ve  ruhların  büyüklüğüne  küçüklüğüne  göre 

yaptıkları  çeşitli  işler  vardır.  Kimi  her  şeyi  yaratmıştır,  kimisi  atmosferle  ilgilidir.  Kimisi 

bereket  sağlar,  bazıları  özel  olarak  kadınların  ve  çocukların  koruyucusudur.  Bazıları insanlara 

ruh verir. Kimisi ölüme sebep verir, ölümün efendisidir vs. (Çoruhlu, 2011, s. 19). 

Kuzgun’a göre insanlar, sırlarına vakıf olamadıkları tabiat olaylarını çözemeyince acze 

düşmüşler,  tabiat  kuvvetlerini  canlı  ve  güçlü  varlıklar  olarak  düşünmüşler,  güneş,  gökyüzü, 

dağlar,  taşlar,  ağaçlar,  su  vb.  gibi  tabiata  ait  bazı  unsurları  kutsallaştırmışlar,  hatta  bir  kısım 

toplumlar  daha  da  ileri  giderek  onlara  tapmışlardır  (Kuzgun,  1993,  s.  33).  Dağlar,  Türk 

kültüründe  canlı  birer  varlık  olarak  algılanmışlardır.  Bu  durumun  tipik  yansıması  türkülerden 

alınmış aşağıdaki mısralarda açıkça görülecektir. 

Özellikle  İslamiyet  öncesi  Türk  kültürü  içindeki  yerine  bakıldığında  dağlar  birçok 

fonksiyonda  karşımıza  çıkmaktadır.  Dünya  milletlerinin  mitolojilerinde  olduğu  gibi,  Türk 

mitolojisinde de kozmik dağ simgeciliği görülür. Dağlar, yaratılışın başlangıcı ve evrenin direği

üç âlemi birbirine bağlayan varlıklar, insanların ibadet etmek ve kurban sunmak için tercih ettiği 

yerler,  insanları  tanrıya  ulaştıran  aracılardır.  Tabiattaki  diğer  varlıklar  gibi,  dağların  da  ruhu 

vardır. Bu yüzden dağları memnun etmek ve kızdırmamak gerekir. Dağlar, çevrelerinde bulunan 

canlı  varlıkları  korurlar,  beslenmeleri  ve  çoğalmaları  için  gerekli  ortamları  hazırlarlar.  Ayrıca 

dağlar, ölenlerin ruhlarının tanrıya ulaştığı, kendisine dua ve bedduaların edildiği, geçmişte birer 




Yüklə 16,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   158




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə