ile tanılan bir mesiresi de vardır.
B o ğ a z - a ğ z ı (Rumeli). Rumeli-Kavağı 'ndan
sonra, kayalıkların bir burun ile nihâyet-lendiği yerde,
Karadeniz 'den girerken, boğazın Rumeli kıyısındaki ilk
limanı vardır. Buna E-phesiâtes („EphesliIerin Mmanı";
bugünkü Bü-yük-Liman) denirdi. Sonra Aphrodision
burnu (Taşlıea-Burnu veya Top-Taşı) vardır. Daha
ileride eski Aphrodite heykeli ile Myreleion mevkii
bulunuyordu. Bundan sonra gelen küçük koy, Limen
Dykiön ( »Lykialıların limanı"; bugünkü
Hamsi limanı) ve Karibce kalesi şimâ-lindeki
liman da, Licnias tesmiye ediliyordu. Buradan itibaren
sahil daha taşlı ve daha hususî bir şekil alırdı ki,
eskiden buraya akbaba ve kartalların yuva yapmasından
dolayı Gypopolis ( »akbaba şehri" ) denmişti. İhtimâl
ki, Papas-Burnu 'na kadar devam eden bu yerde
argonotları davet eden kıral Phineas 'm sarayı vardı.
Boğazın nihayet bulduğu yerdeki burun Panium (
Gillius, Phanarion demektedir ; Rumeli feneri burnu )
'dur. Karşısında Kyaneai adacığı ( Kızıl-Kayalar veya
Kokonora adası) vardır. 1352 'de burada Venedik ve
Ceneviz donanmaları arasında, Karadeniz hâkimiyeti
için, büyük bir muharebe olmuştu. Boğazın Rumeli
kıyısındaki en son nokta Symplegades tesmiye
olunuyordu. Boğazın hâricinde Hamus (İstiranca
dağları) eteklerinde vaktiyle fener vazifesi gören ve
Ovid kulesi tesmiye olunan bir yer kaydedilmektedir (
bk. Pauly-Wissowa ).
Bu mevkilerin (Büyük-Liman, Karipçe ve Fener)
türk tarihinde, buralarda XVIII. ve XIX. asırlarda
müdafaa tertibatı alınmasından başkaca bir değerleri
yoktur ( aş. bak). Ancak boğazın medhâlinde, gemilerin
geceleyin karaya oturmaması veya yanlış işaret vererek,
bunları yağma etmek isteyen bâzı hırsızlardan korumak
için. zaman zaman çareler düşünülmüş, Abdülhamid I.
zamanında sahilde mahalleler tesis edilerek, imarına
çalışılmış ve bu suretle bu gibi mahzurların önüne
geçilmek istenilmiştir. Abdül-aziz devrinde ise,
kazazedeleri kurtarmak maksadı ile, eankurtarn teşkilâtı
yapılmış ve bu te'sis bugünkü tahlisiye teşkilâtına esas
olmuştur.
B o ğ a z - a ğ z ı ( Anadolu ). Boğazın Anadolu
kıyısı, eskilerin Rhebas (yeni yun. Rivas ve türk. Irva )
dedikleri derenin ağzında, aynı adı alan, Irva limanı ile
başlar ve bundan sonra Kromion veya Kolone tesmiye
olunan bir takım kayalıklar gelir. Burası taşlık bir
sahildir. Andre-ossy 'ye göre, Fatih, İstanbul 'u
muhasara ettiği vakit, sûrları daha iyi tahrip edip, gedik
açabilecek olan yuvarlak bazalt taşlarını buradan
getirtmişti. Bu kayalıklardan sonra gelen buruna,
burada gemi demiri bulunduğu için, Ancyreunı (Yum-
Burnu), yine burada yuvarlak ve bir kuleye benzeyen
kayalığa da Pyrgos Medeias denilmişti. Anadolu feneri,
Psonion ve garbm-daki koy da Ampelodes ( Çakal-
Limanı; Ham-mer 'e göre, Kabakos ) adı ile mâruf idi.
— Poyraz burnu, adını Boreas 'tan almaktadır. Cenubundaki
koy ( Poyrass-Limanı) Gillius 'ta, Dios Sacra
olarak gösterilmiştir. — Fil-Burnu, Kora-kion (Hammer
'e göte, Poyraz-Burnu ), bundan sonra gelen taşlık sahil
Panteikion ve Keçeli-Liman, Chelai tesmiye edilmişti,
BOĞAZİÇİ. 683
Türkler zamanında, boğazın medhâlinden itibaren,
Anadolu-Feneri, Poyraz-Limanı ve Fil-Burnu mevkileri
yine, boğazın müdafaası bakımından ehemmiyet almış,
esasen tenha ve uzak oldukları için, istanbul ve asıl
Boğaziçi ile irtibat ve münasebetleri az
bulunmuştur.
A n a d o l u - K a v a ğ ı . Boğaziçi 'nin eski çağlarda
Hieron Stoma ( „mukaddes ağız,,) denilen kısmı
üzerindedir ve eskilerde Fanum yahut Hieron şeklinde
geçer. Burada 12 mabut namına bir adak yeri vardı ki,
evvelâ Phrysos ve sonra Iason (Kolchis'ten avdetinde)
tarafından inşa edilmişti. Bundan başka ayrıca
Karadeniz'e çıkacakların müsait bir rüzgârla seyahat
etmelerini te'min için, kurban kestikleri Zevs ve Poseidon
namlarına yapılmış adak yerleri bulunuyordu.
Esasen bütün bu sahiller mukaddes idi. Çünkü eskiler
Karadeniz hakkında o kadar korkunç bir fikre sahip
idiler ki, tanıdıkları bütün ilâh ve ilahelere bir mukaddes
yer te'-sis etmeden ve bir şey adanmaksızm yolculuğa
cesaret edemezlerdi ( Tournefort, ayn. esr.). En eski
zamanlardan beri hususî ehemmiyeti ve tarihî bir
kıymeti hâiz olan Anadolu-Kavağı, aynı zamanda
Boğaziçi sahillerini, şimalden istilâ edeceklere karşı,
emniyet altında bulundurmak maksadı ile ve askerî
kuvvetlerin bulundurulduğu müstahkem bir mevki ve
boğazdan geçen gemilerden gümrük tahsilatının yapıldığı
bir yerdi. Nitekim Bithinya kiralı Pru-sias bir
aralık bu bizans mevkiini ele geçirdi. Gotîar hücum
ettiler ve 865 ile 941 'de ruslar geldiler. Sonra, Yorus
kalesi tesmiye edilen Ceneviz kalesi, Ceneviz
hâkimiyetinin buralarda mevcut olduğu zamanda,
Paleologlar devrinde, bu ihtiyaçlara karşılık inşa
edilmişti. Burada bir taşa kazılmış bir haç işareti ve 1190
tarihi göze çarpmaktadır ki, bu tarih ceneviz-lerin
boğaza hâkim oldukları devirdir (Andre-ossy, ayn. esr. ).
— Müteakip burun (Macar-Burnu), Argyrönion veya
Argyronicum idi ve burada, Justinianus I. tarafından,
mükemmel bir şekilde yeniden yaptırılmış Hagios
Dostları ilə paylaş: |