Galata ile Yeniköy 'den alırlardı. Mahmud Iî.
devrinde rum zenginleri, Yeniköy 'de, osmanlı
mimarîsine en güzel numune olacak zarif yalılar
yaptırmışlardı. Burada romlardan başka, ermeniler de
vardı. Bunlar evlerini siyaha ve rumlar ise, kırmızıya
boyatmak mecburiyetinde idiler. Mamafih sonradan bu
usûl terkedilmiş, yeşil müstesna olmak üzere4 Hıristiyanlar
ikametgâhlarını istedikleri renge boyatabilmişlerdir.
Bir az ilerideki Köy-Başı 'nda bir tabya
ve daha ilerideki koyda Kalender köşkü vardı. Bu ad,
burada medfun bu isimdeki bir dervişten alınmış olacağı
gibi, sakin denizi sebebiyle verilen Eudios Kalos 'tan
mu-harref bulunacağı da düşünülebilir (Hammer, göst.
ger.). Buradaki köşk, Ahmed III. devrinde, Damad
İbrahim Paşa tarafından yaptırıldı. O zamandan beri
burası Boğaziçi 'nin en güzel mesirelerinden biri oldu.
1243 (1827/1828 ) türk-rus harbinde Mahmud II.
Sancağ-ı Şerifi çıkarıp, Kalender köşküne koymuş ve
burası üssü!-harekât ittihaz olunmuştu.
T a r a b y a . Bu liman, İstinye gibi, denize hâkim
milletler için, ehemmiyetli ticarî bir mevki olmuştur.
1352 'de, cesevizler ile Venediklilerin deniz harbi
esnasında Venediklilerin amirali Nicolo Pisani
burayaçekilmişti.
Bizanslılar devrinde burada, içinde harp
esirleri hapsedilmekte olan bir mahpes bulunuyordu.
Eski çağda Pharmacias adını taşıyan ve Medea'nmzehiri
ile münasebetdar görülen bu yer, sonradan
havasının güzelliğinden dolayı, Therapia (»tedavi" )
tesmiye olunmuştur. Musahipleri Şemsi Paşa, Celâl Bey
ve şâir Bakî gibi zevat ile Boğaziçi 'nde muhtelif
yerlerde, has bahçelerde, manzarası güzel korularda ve
sahillerde ziyafetler tertip eden Selim II., o devirde
balıkçı kulübelerinden başka bir şey bulunmayan
Tarabya 'da, bir kasaba kurulmasını ve kendisi için bir
köşk yaptırtmasını Sokullu 'ya emretmiş ve ondan sonra
burası da mamur olmuştur ( Evliya Çelebi, ayrı. esr.).
Sonradan, güzelliği dolayısiyle, bilhassa rum
zenginlerinin ikamet ettiği bir yer idi. Hattâ hükümet
aleyhine bunların gizli tasavvur ve kararları burada
konuşulur, Eflâk-Boğdan beyüklerindeki -.iftirakçı
hareketler ile rum ihtilâlleri buradan idare edilirdi.
Mâruf rum ailelerinden olup, bu gibi fesad
hareketlerinde elebaşılık ettiği hükümetçe anlaşılan
Ypsiîanti'le-rin Tarabya 'daki sâhilhâaeîeri, bu yüzden
müsadere edilmiş ve Selim III. tarafından Fransa
sefaretine bir sayfiye olmak üzere verilmişti. Bundan
başka, vaktiyle burada bulunan îsveç ve Napoli
elçilerine mahsus yalılara ilâveten, sonradan İngiltere,
Almanya, Romanya ve Danimarka sefaretleri de birer
sayfiye edinmişlerdir. Bu yalılar ekseriya şark zevkine
göre tefriş edilirdi. Yazm buralarda hayat çok canlı
olurdu. İsveçli seyyah B]'örnstahl 'in buradan yazdığı
dikkate değer mektupları bu hayattan bahseder (
Hammer, agn. esr. ). Aynı zamanda, Tarabya koyunda
nihâyetlenen yeşil vadi de cazip bir mesire idi. Evliya
Çelebi zamanında, Tarabya, 1033 'te uğradığı knzak
taarruz ve tahribatının izlsnni muhafaza etmekle
beraber,
BOĞAZİÇL 68!
imar da görmekte idi. Burada banisi tüccardan Elhâc
Osman Ağa olan bir cami vardır ki, bu, evvelâ Mustafa
III. devrinde, Alacacı Hüseyin Ağa, sonra 1244 'te
Silâhdar-ı şehriyârî Ali Ağa taraflarından tâdil ve tevsi
edilmişti. Tarabya 'da Mahnıud II. ve Bezmiâlem
Valide Sultan taraflarından yaptırılmış iki çeşme de
vardır.
K i r e ç - B u r n n . Buraya, boğazın şimal ucu
göründüğü için, Karadeniz 'in kilidi ve anahtarı
mânasına „Kleides kai kleithra tou Pontou" denirdi.
Bizanslılar devrinde burada Euphemia 'ya tahsis edilmiş
ve her kesin ziyaret ettiği bir ayazma vardı. Kefeli-Köy
'e giderken yüksekte bulunan bir kaya, Dionysios
zamanında, ismini bir efsâneden alan Dikaia Petra
(»âdil taş") çok meşhurdu.
Burası Tarabya ile Büyük-Dere arasında bir
mahalledir. İskânı hususunda XIX. asırda, Fuad Paşa
'nın sadareti esnasında ve 1293 harbinde teşebbüsler ve
gayretler gösterildi. Kireçburnu camii namı ile bir cami,
Kireçburnu sedleri ad!ı iki sedd ile, biri 1163 'te
gümrük emini Ishak Ağa tarafından hayrat olarak,
diğeri, 1237 'de tabyalar inşa edildiği vakit yaptırılan iki
çeşmesi vardır. Ağaç-Altı namı ile tanınan mevkide
rumların çok ziyaret ettiği bir ayazma bulunur.
K e f e l i - K ö y , Kireçburnu 'ndan sonra, Büyük-
Dere körfezine dökülen derenin munsabında daha
ziyâde balıkçıların oturduğu bir köydür. Adını, Kırım
'in imparatorluğa ilhakından sonra, Kefe 'den
getirilerek, buraya yerleştirilen mu-haeırîardan almış
olması muhtemeldir. Burada Kapudan-ı derya Uluc
Hasan Paşa ( ölm. 1589/1590)'nm yaptırdığı bir mescid
vardır. Bilâhare, şeyhülislâm Damad-zâde Abu '1-Hayr
Ahmed Efendi ( ölm. 1144 = 1731/1832 ) buradaki
yalısında son zamanlarını geçirdiği esnada, bu mescide
cuma vaizi tâyin eylemiştir (Davhat al-mafâ'ih, s. 89 ).
Büyü k-D ere. Büyük-Dere ve vadisi eskiden
Bathykolpos adı ile tanınmıştı. Megarahlar tarafından
vücuda getirilen Saron adak yerinden dolayı buraya
Saron körfezi veya Saron burnu ( Büyük-Dere burnu )
Dostları ilə paylaş: |