maksatla, Bebek bahçesine sahilde (Hammer 'e göre,
eski Diana Dyctynna mabedi yerinde veya yakınında )
güzel bir köşk yapıldığı gibi, ayrıca bir cami (Bebek
Çelebi camii ; 1912 'de evkaf nezareti tarafından, mimar
Kemâl Bey 'e tamir ettirilmiştir) ile kâfi derecede
dükkân inşa edilmiş, „kayalar ve Hasan Halife yalısına
varıncaya kadar, sahil ve cebel tarafları rağbet edenlere
taraf-ı mîrîden bey' ve temlik" olunarak, bir kaç ay
içinde burada güzel bir köy kurulmuştur ( h. 1138;
Çelebi-zâde, ayn. esr.). O vakit bu köşke verilen
Humayun-âbâd ismi bu semte alem oldu. Bu kasrı asrın
sonlarına doğru yeniden inşa ettiren kapudan-ı derya
Cezayirli Gazi Hasan Paşa 'dır. Abdülhamid I. aradasırada
buraya gelirdi. Kapudan paşa bu köşkü padişaha
takdim ettikten sonra, vaktin reisülküttâbı ve ecnebi
sefirleri zaman-zaman, bilhassa yaz mevsiminde,
burada toplanarak, müzakereler yaparlardı. Bâzı ecnebi
muharrirlerin buna „konferans köşkü" demesi bundandır
(Andreossy, M., Constantinople et le Bos-phore de
Thrace, Paris, 1828, s. 362 ; Edmon-do de Amicis,
Constantinople, Paris, 1878, s. 181 v.d.).
Selim III. bu kasrı yeniden inşa ve tezyin ettirdi;
onun zamanında köşkte kardeşi Beyhan Sultan
oturuyordu (Hammer, ayn. esr.; Başvekâlet arşivi,
Cevdet, saray, nr. 5805 ). Bu kasr, 1846'ta, Abdülmecid
tarafından, yıktırı-lıncaya kadar, Humayun-âbâd adını
muhafaza etti. Bundan sonra yeniden yaptırıldı ise de,
bu isim unutuldu ; Bebek kasrı, Bebek köşkü diye
tanındı. XIX. asır başında, şeyhülislâm, kahya-bey v.s.
gibi, bir çok devlet ricalinin burada köşk ve
sâhilhâneleri vardı. Bu meyanda Ab-dülhak Molla 'nın,
teşrifatçı İbrahim Paşa 'nın babası bebekli Sâib Bey 'in,
sonra Rauf Paşa 'ya, Emin Alî Paşa 'ya ve nihayet hidiv
İsmail Paşa 'ya intikal eden Dürrî-zâde Arif Efendi 'nin
yalıları burada idi. Mısırlı Halim Paşa yalısı büyük
Bebek te bulunuyordu. Küçük Bebek 'te de sadrâzam
mütercim Rüştü Paşa 'nın yalısı vardı; bu yalı sonradan
Cevdet Paşa 'ya intikal etti. Bu yah'.ar ile köşklerin
bulunduğu arazinin bir kısmı Robert College arazisine
dâhildir. Yine Selim III. devrinde Bebek 'te, donanma
için, bir kaç depo vardı.
Kayalar tarafında Mehmed IV. devrinde nişancı olan
Ahmed Efendi ( Paşa ; ölm. 1662 ) tarafından yaptırılan
Kayalar-mescidi vardı ve bunun altından bir ayazma
geçerek, kayalardan inerdi. Yakınında ve deniz
kıyısında olan çeşme ( 1177 h.) Tavukçu Reis adı ile
mâruf re-isülküttab Mustafa Efendi 'nin hayratından idi
(bu çeşme 1332 'de yol tesviyesinde yıktırıl678
BOĞAZİÇİ.
mıştır). Bu reisülküttâbın geniş bir bahçesi bulunan
buradaki yalısı devrin devlet ricalinin ve hattâ Avrupa
elçilerinin sık-sık ziyaret ederek müzakereler yaptıkları
bir yerdi. Yine mescidin civarında, Bayramiye
tarikatinden Pîr Ali Aksarayî'nin oğlu olup, 935 (
1528/1529) 'te idam edilen ve Oğlan Şeyh namı ile
mâruf bulunan İsmail Mâşûkî 'nin mezarının bulunduğu
Kadiri dergâhı vardı. Reisülküttâbın evi ile kadiri
dergâhının arkasındaki sırtlarda bulunan Deli Hüseyin
Paşa bağı da Robert College 'in eline geçti. Bu dergâhın
civarında Mahmud II. zamanında ismini Musahip Said
Efendi 'nin verdiği Yılanh-Yah meşhurdur. Kayalar
mezarlığının yanında, Durmuş Dede tekkesi vardı.
İstanbul 'a gelen gemiler, bu dervişe eşya ve yiyecek
getirerek, hayır duasını alırlar, İstanbul 'da odununu ve
zahiresini satıp Karadeniz *e selâmetle çıkmak isteyen
yolcular da, buradan geçerken, sahile öte-beri
bırakırlardı.
R u me l i - H i s a r ı . Rumeli-Hisarı burnu, burada
mevcut Hermes adak yerinden dolayı, Hermaion adını
taşıyordu (Hermoeum promon-torium, Hammer, Hist.
de l'Empire Ott., II, 375). Keza vaziyetinden dolayı
Lemocopion ve dalgaların gürültüsü bir köpeğin
havlamasına teşbih edilerek, Pyrhias Kyon ( „kızıl
köpek" ) adları da verilmişti. Burada, iskitlere karşı
harbe giden Dârâ 'nin ordusunu geçirmek üzere, si-samlı
Androkles sallar ile meşhur bir köprü yapmıştı (bk.
Dionysios, ayn. esr.).
Rumeli-Hisarı adı Fâtih 'in burada yaptırdığı hisardan
[ bk. RUMELİ-HİSARI ] gelir. Bebek ve Baltalimanı
koyları arasında genişçe bir çıkıntı üzerinde bulunan bir
mevkidir.
Rumeli-Hisarı, yangını müteakip, Mahmud I.
tarafından yeniden yaptırılan (1746) iskele mescidi
banisi Hacı Kemâleddin mahallesi ile, mescidinin banisi
(1540) defterdar Mustafa Efendi olan arpa emini Ali
Torlak (Ali Dede mescidinin banisi), Kale-İçi ve
Meydan mahallelerini hâvidir ( Hadikat al-cavâmi' ;
Mir-'ât-i İstanbul,). Evliya Çelebi burayı, hisar haricindeki
mahallelerden bağ ve bahçesiz, kayalar
üzerinde 1000 'den fazla evden ibaret bir semt olarak
gösterir. Buradaki muvakkithâne Beyhan Sultan
(Mustafa III. 'nin kızı) tarafından yaptırılmıştır. Cuma
ve bayram günleri hisara bayrak çekilir ve padişah
boğaza çıktıkça, buradaki toplar onu selâmlardı (
Başvekâlet arşivi, Cevdet, saray, 208, 6233). Her
devirde saray ve devlet ricalinden bir çoğunun burada
bağ ve yalıları vardı. Bu meyanda XVII. asırda Vâlde
Sultan (Mehmed IV. 'in vâldesi) 'in yaptırdığı köşk (
Başvekâlet arşivi, İbmilemin, saray, 633 ), XVIII. asır
Dostları ilə paylaş: |