ve arkasındaki Sinan Baba mezarının yakınında
bulunuyordu. Gerek bu mescid, gerek Hadikat alcavâmı
'in Bahaî körfezi yakınında gösterdiği ve Memiş
Sinaneddin Efendi ( ölm. 986) 'nin yaptırdığını
söylediği Dolayı mescidi hâlen mevcut değildir. Esasen
Dolayı bağı ( Anıca-zâde Hüseyin Paşa yalısı arkasında
Dolanma Dolayı pınarı da Boğaziçi 'nin meşhur
sularındandır ; krş. Aşir Efendi mahdumu Meh-med
Hafid, Manân al-miyâh) Anadolu-Hisarı hudutları
içindedir ( bk. Cabir Vada ). Kanlıca câmiinin 1,5 km.
cenûb-i şarkîsinde banisi Şeyh 'Ata Allah Efendi (ölm.
1204) olan bir nakşi-bendî dergâhı bulunuyordu. 1266
(1851)'da da Rifat Paşa tarafından yaptırılan bir
muvakkit-hane mevcuttur. Sütü ve yoğurdu meşhur olan
Kanlıca bilhassa mesireleri ile de Boğaziçi 'nin en ^özde
bir semti idi. Mahmud I, devrinde tesis edilip, padişaha
mahsus mûtenâ bir biniş
mahalli olan ve sonra da zaman-zaman padişahların
rağbet ettikleri bir yer bulunan Mîrâbâd ( Mihrâbâd )
mesiresi burada Fıstıklı yokuşundan körfeze inen
sahada idi. Yüksek fıstık, servi ve çınar ağaçları ile
kaplı bulunan bu yer, Vecihi Paşa 'dan sonra, metruk
kalmış ve Kanlıca halkının gezinti yeri olmuş ve
bilâhare de mısırlı prenses Rukiye 'nin tasarrufuna
geçmişti. Kanlıca 'ya yakın Göztepe 'den çıkan meşhur
Göztepe suyu buradadır ve kasabada müteaddit
çeşmelere getirtilmiştir ( Kanlıca 'nın çeşmeleri
hakkında tafsilât için bk. Cabir Vada ). Kanlıca 'da son
asrın bâzı meşhur devlet adamlarının yalıları
bulunuyordu; Abdül-hamid II. 'in hâriciye nâzın Saffet
Paşa yalısı Kanlıca 'yi tezyin eden büyük ve güzel
yalılardan idi. Bunlardan bir çoğu yanmış veya harap
olduğundan, yıktırılmıştır. (tafsilât için bk. Cabir Vada,
ayn. esr.). Bundan başka burada akıntısı ile meşhur
Çakal burnunda tarihî binalardan bir karakol vardır. Bu
bina Abdülaziz devrinde Boğaziçi sahillerinin münasip
mevkilerine muhtelif tarzda inşa ettirilen ve bugün birer
eşi Paşa-Limanı ile Çengel-Köyü 'nde bulunan, fakat
kullanış şekli değişen karakollardan biridir. Burada
daha evvel bir tabye de yaptırılmıştı (aş. bk.). Kanlıca
'nın Saffet Paşa bağı ile Yazıcı çiftliğinden başka en
güzel mesireleri Kavacık ve Körfez 'dir. Bunlardan
birincisi, kazasker Hasan Tahsin Efendi tarafından te
'sis edilmiş, tepede bir çiftliktir. Asıl cumartesi günleri
kalabalık olan bu gezinti yerinde, 1253 'te yaptırılmış
bir havuz ve çeşme vardır. Burası 1317 'den itibaren
Mısır hidivi İsmail Paşa damadı Mahmud Sırrı Paşa 'ya
intikal etmiştir. İkinci mesire, Kanlıca 'nın ve belki
Boğaziçi 'nin en güzel bir mevkii olan Körfez olup,
Bülbül-Deresi 'nin mansabında bulunmaktadır. Burası
Mehmed IV, 'in şeyhülislâm Mehmed Bahaeddin Efendi
'ye ihsan etmesinden ve onun burada bir yalı
yaptırmasından dolayı, Bahâî körfezi namı ile de
yâdedilirdi. Bu yalı Mehmed IV. devrinde o kadar
meşhur idi ki, İstanbul 'a gelen Avusturya elçisine, hem
yaz aylarında ve mehtaplı gecelerde emsalsiz mehtap
âlemlerinin yapıldığı bu pitoresk yerde, bu âlemlerden
birini göstermek, hem de «Boğaziçi 'nde bulunan cennet
âsâ yalıları seyr" ettirmek üzere, burada sadrâzam bir
ziyafet vermişti (Râşid, Tarih, 1076, I, 109). XIX.
asırda Körfez 'de mehtap âlemi Boğaziçi 'nin en büyük
cazibesi olmuştur. Kanlıca 'da sadrâzam Amca-zâde
Hüseyin Paşa 'nın, yaptırdığı bir yalı vardır. 1700 'de
Karlofça muahedesinin tasdiki münasebetiyle gelen
Avusturya elçilerine burada bir ziyafet verilmiş ve
İngiltere ile Hollanda elçileri de bu ziyafette
bulunmuştu. Yalının T şeklinde olup,
BOĞAZİÇİ 68;
çok zarif tezyinatı hâvi bulunan salonu, en ziyâde
dikkati celbeden kısmıdır. Bu salonun çıkıntısındaki
pencereler, boğazın her tarafını görmeğe müsait olduğu
gibi, pencerelerin üst kısmında ve tavanda görünen
mütenevvi tezyinat, duvarlarda göze çarpan çiçek
resimleri, yalıyı ziyaret edenlerin hayranlığını
celbetmiş-tir. Salonun ortasında san'atkârâne oymalar
ile süslü bir de mermer havuz bulunmaktadır (tafsilât
için bk. H. Saladin et R. Mesguich, Le Yalı des
Keuprulia Anatoli-Hissar, Paris, 1915, Societe des
Amis des Stanboul).
A n a d o l u - H i s a r ı . Gök-Su vadisine, Potamönion
(„tatlı su") deniliyordu ve bizzat dere eski
çağlarda Aretas adı ile mâruf idi. Yine bu sahilde
Chaîkedonlulann bir deniz muzafferiyeti yüzünden
meşhur olmuş bulunan Nausikleion isimli bir mahal
vardı. Gillius Küçük-Su'yu, Napli deresi ve munsap
olduğu koyu, Napli körfezi olarak, zikreder.
Bu semt Gök-Su deresinin boğaza munsap olduğu
yerde ve kısmen, Göztepe ve Kavacık 'tan gelen
sağrının şark yamacı üzerine kurulmuştur [ bk.
ANADOLU-HİSARI J. Burada ayrıca bir namazgah ve
yine amasyah Sinaneddin Efendi 'nin yaptırdığı Sinan
Efendi mescidi bulunuyordu ( Hadikat al-cavâmî ).
Kazasker ve şeyhülislâm mazûllerinden bir çoğu hisarda
ikamete memur edilirlerdi. Gök-Su deresi ve cenubundaki
Küçük-Su deresi ve çayırlığı mâruf mesirelerdir.
Gök-Su üzerinde bir köprü ve tepede
Mahraud I. ve Selim III. tarafından vazedilmiş nişan
taşları ile eskiden bu dere boyunca bahçe ve
değirmenler vardı. Gök-Su deresi 1909'da-ki feyezan
Dostları ilə paylaş: |