GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
65
Biz sahipsiz değiliz, biz sahipliyiz.
İşte tariki şeriat, tariki hatme,
Hatme tarikatımızın büyük amelidir. Hatmeye devam eden bir
mürit sürüden ayrılmış olmuyor.
Hatmeye gitmezse sürüden ayrılıyor, sürüden ayrılanı da kurt yer.
Nefsim bana râm ol düşme teşvîşe
Hep fâsiddir bu kurduğun endîşe
Sürüsün yedirmez kurt ile kuşa
Pîr-i Sâmî gibi arslanımız var
Evliyaullah bir manevi çobandır, müritler ise onun sürüsüdür.
Hatmeye ihmallik etmeyin, hatmeye gidince orada muhakkak
sohbet vardır. Sohbet olunca rabıta kuvvetlenir, rabıtaya olan sevgi
artar.
Bir ihvan amelini işlemezse, hatmeye gitmezse, ihvanlardan
ayrılırsa Allah korusun onun muhabbeti azalır.
Ama ihvan hatmeye giderse, hatme amelini işlerse, onların tarikata
meşayihe olan sevgileri muhabbetleri çoğalır, rabıta kuvvetlenir.
Bizimde vasıtamız rabıtadır.
Al benliğimizi gitsin irâde
Arz eyle cemâlin irgör murâde
Vasıtamız sensin iş bu arâde
Eriştir menzil-i a'lâya bizi
Kul ile Allah arasındaki rabıtayı Evliyaullah sağlıyor. Kulu Allah’a
sevgi ile bağlıyor ve kulu Allah’a o sevgi ile götürüyor.
Yani, Allah’ı kula sevdiriyor ve kulu Allah’a ulaştırıyor.
Cenabı Hak buyuruyor, “kulum beni sev, sevdiklerimi sev,
kullarıma sevdir.”
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
66
Çok dikkat edin, gafil olmayın, ancak ayık olmak için rabıtayı hiç
unutmayacaksınız. Bak bizde “rabıtayı hayal” var.
Niye rabıtayı hayal?
Hayal demek, düşüncedir.
İnsan neyi düşünebilir?
Görmüş olduğu bir şeyi düşünebilir. Görmemiş olduğu bir şeyi
düşünemez, hayal edemez.
Onun için Halikımız Allah, bütün mükevvenatı yoktan var etmiştir.
Cenabı Hakkı biz düşünemeyiz.
Nasıl düşüneceksin, düşün bakalım?
Nerede düşüneceksin? düşünmek için ona bir mekan tayin
edeceksin ki düşünesin, ona bir sıfat tayin edeceksin ki düşünesin.
Bu iman mıdır?
İman; Allah, Cenabı Hak, noksan sıfatlardan beridir. Ona hiç bir
sıfat isnat edemezsin, bu küfürdür. Ona hiç bir mekan isnat
edemezsin, bu küfürdür.
Onu nasıl düşünüp, nasıl hayal edeceğiz?
Ancak Evliyaullahı düşünebilirsin.
“Evliyaullah Cülus-ı Hüdadır”.
Cenabı Hak, Evliyaullahın kalbindedir, gönlündedir.
Onun için Evliyaullahın kalbine girmek, Allah’ı bulmaktır. Aynı
şekilde Evliyaullahın kalbine girmek Resulullahı bulmaktır.
O da ne ile?
Çok sevmekle,
Çok itaat etmekle ve
Evliyaullahın şerefini muhafaza etmekle, mümkündür.
Şeyhi şeyh eden mürididir, Müridi mürit eden de şeyhidir.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
67
Bunun anlamı şudur ki, bir mürit bir meşayihten ders aldığı zaman,
tarikata girmezden evvel, ders almazdan evvel ne kadar
beğenilmeyen hoş görülmeyen sözleri, hareketleri, neleri varsa
onları terk etmesi lazım ki, o zaman şeyhini beğendirirsin, o
şeyhini kazanç kâr sahibi etsin.
Yalnız mürit mürşidini kazanç kar sahibi edemez, ama ne olur?
Teşvik olur, meşayihe mürit toplar.
Meşayihe mürit toplamakla meşayihinin ne kârı olacak? Vardır.
Peygamber efendimiz buyuruyorlar ki,
“Ben ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim. Evlenin çoğalın,
ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim. Benim ümmetim bütün
peygamberlerin ümmetinden daha fazla çoğalmasıyla iftihar
edeceğim, sevinç duyacağım, sevineceğim”.
Öyleyse, Evliyaullah da müridinin çokluğu ile iftihar ediyor ancak
kârı bu oluyor.
Ama bir mürit de meşayihine mürit toplamak için örnek olacak,
halkı teşvik edecek.
Kendisi tarikata girdiği zaman, o tarikatın ve meşayihinin şerefini
muhafaza ederse, işte halk onun etrafı, çevresi ne yapar? Der ki:
—Ahmet efendi veya Mehmet efendi bak tarikata girdi ne kadar
düzeldi bu adam, ne kadar ahlak-ı hamide sahibi oldu, ne güzel
sözleri var, ne güzel işleri var, ne kadar hürmet ve tevazulu, ne
itaatli insan oldu.
Bunun denilmesi meşayihine sekiz, on tane mürit getirmektir.
Demek ki insanın çevresi var, o getirmiş olduğu sekiz on tane
müridin her birisi, geldiğinde sekiz, on tane daha getirirse, yekun
teşkil ediyor.
Onun için tarikatımızda amelimiz ve hizmetimizden (amelimiz ve
hizmetimiz olacak) daha da önemli olanı ahlakımızdır.
Amelimizin, hizmetimizin makbuliyeti ahlakımızla, güzel
ahlakımızla olacaktır.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
68
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
69
“Gam Gelmez Dememişler, Gam Eğlenmez Demişler”
Adana, 1990
Cenabı Allah “kulum iste ki vereyim” diyor (talebena vecedena).
İsteklerimiz bizi aldatmasın. Gayemizi bilelim, isteğimizin ne
olduğunu bilelim.
Bizim ruhumuz var, cesedimiz var. Ruhumuzun bir isteği vardır,
cesedimizin de;
Nefis demek, ceset, cisim demektir,
Nefsin çok arzuları var, istekleri var ama bunlar aldatıcıdır.
Ama ruhun bir isteği vardır. O, aldatıcı değil. Fakat işte bu ameller
gibi onu bilsek de, onu istesek.
Tarikat ruh ile, şeriat ceset iledir.
Mürit, Talib, cismiyle şeriatta, ruhuyla tarikatta, sırrıyla ila vuslatta
olacakmış.
Talib kim?
Hani Cenabı Hak, “Kulum iste vereyim” buyuruyor.
Talib demek; Hakkı talep eden, Allah'ı talep eden.
Niye?
Allah’tan geldik, talebimiz odur zaten.
Niye derslerimizde tespihin her yüz başında imameye gelince
“ilahi ente maksudî ve rızake matlubî” diyoruz?
Madem ki “yarabbi maksadım sensin, rızanı isterim” diyoruz.
Sözümüzde sadık olalım, kâzib olmayalım.
Onun için işte burada talip demek: Hakkı talep edendir. Fakat Hak
talibine şartlar vardır: Hak talebine şartlar koşmuşlar.
Dostları ilə paylaş: |